tatlidede

26 dakikada Sermiyan Midyat

Son dönemde daha çok dizilerde görüyorduk onu. Bu haftaysa hem yazıp hem yönetim hem de oynadığı ‘Hükümet Kadın’la karşımızda. Sermiyan Midyat, sert mizacının arkasındaki komik adamı ve setteki vazgeçilmez kurallarını anlattı.
  • 04.02.2013 18:55
26 dakikada Sermiyan Midyat
Durumlar nasıl? - Vallaha heyecan diz boyunu geçti, boy bile veremiyor artık! Bir de bu filmin benim için bir sürü anlamı var. Hem yazdım hem yönettim hem oynadım neticede... Çıktı mı hiç ‘son dakika’ aksiliği? - Çok şükür çıkmadı. Sadece tanıtım için çok yoğunuz. Seyircilerle de buluşmak için Mardin, Ankara ve İzmir’e de gideceğiz. 2011’de ‘Ay Lav Yu’ filmiyle görmüştük seni beyazperdede ve yönetmen koltuğunda en son. Aslında epey hızlı sayılırsın yeni film için... - Genelde insanların ikinci filmi 3-4 sene sonra olur. Ben o konuda biraz şanslıydım. Hemen iki sene sonra çekmek nasip oldu. Birileri gaza mı getirdi? - Yok. ‘Ay Lav You’ döneminde hikâye zaten aklımdaydı. Arkadaşlarımla paylaşıyordum, onlar da hep “Bunu yap” diyordu. Bir karakter üzerinden anlatılan bir hikâye olduğundan oyuncusu çok önemliydi. Demet’le konuşup, ikna olursan yazacağım, dedim. İlle de Demet Akbağ yani... - Kesinlikle! Neden? - Çünkü bir tek ona yakışırdı ve ona çok oturan bir roldü. Seyirciyi çok inandıracağından emindim. Birinci haftanın sonunda ailemden ya da Güneydoğu’dan birini görmüş gibi oldum zaten. Çevrediler, ailedekiler ne dedi bu işe? Sonuçta ailenin hikâyesi bu... - Aslında tam olarak öyle değil. Babaannemin durumu dışındaki bölümde direksiyonu eğlenceye kırarak hikâyeyi oluşturdum. Yüzde 95’i benim kurgum. Neler eklendi peki o diyardan? - Ankara’da doğup İstanbul’da büyüdüm ama tüm aileyi tanıyordum. Çocukluğumda güldüğüm şakalar, duyduğum mizah anlayışı filmde hep var. Doğu, hep trajedisiyle öne çıkan, bunun üzerinden arabesk ve dram yapılan bir yer genelde. Oysa ki Doğu, çok komiktir. Hiçkimse komik olmak için bir şey yapmaz ama dışarıdan baktığınızda keşfedersiniz. Ben de üniversite için aileden ayrı yaşadığımda fark ettim durumu. Peki, sen özellikle fotoğraflarda sert mizaçlı birisin. Ama filmlerde hep komedi var... - Evet, bunun için ne yapabilirim bilmiyorum. Çocukluğumdan beri böyleydi. Çok ukala görünüyorsun, diyenler de olmuştu. Tamamen görüntü yani... - Evet. Mizah yönüm kuvvetlidir. Keyfim yerindeyse çok eğlenirim. Üniversitedeyken tanımadığım insanlar bile partilerine çağırırdı sırf bu yüzden... Diğer yandan da komedide sertliği bilmek de önemli. İkinci Dünya Savaşı’ndan aklımızda kalan Charlie Chaplin’dir mesela. Neler yapıyorsun peki film dışında? - Tek kişilik bir oyun yazmaya başladım; ‘Sermiyan Midnight’. Tiyatron ‘Oyunbozan’ için mi bu? - Evet. Dört yıldan beri pek bir şey yapamıyorum orada. Filmden sonra başlayacağım. Film, hem televizyona hem de tiyatroya ara vermene sebep oldu sanırım? - Belki de iyi oldu. Film yapmak çok zor bir iş çünkü. Bir de 90 yaşına geldiğinizde “Ben bunu yapmıştım” diyebiliyorsunuz. Televizyonda işler böyle değil. Tercih eder miydin sinemayı, tiyatro ve televizyona? - Gönül ister ki, sadece tiyatro ve sinema yaparak hayatta kalsam... Ama bu televizyona sırtımı dönüyorum demek değil tabii ki. Peki, filmdeki rolünden kısaca bahsetsek. Aileden biri misin? - Ben belediye reisi olmak isterken, kadın belediye reisi oluyor. Rakip ve adi adamıyım filmin. Televizyonda falan o kadar çok kahraman rollere bürünüyorsunuz ki, hiçbir şey yapamıyorsunuz. O yüzden hazır kötü adamı oynarken yeterince suyunu çıkarmaya çalıştım. Tezat bir rol yakalamışken, bırakmadım peşini, diyorsun... - Evet. Bir de hepimizin hayatında çok olan bir dalavereciyi canlandırıyorum. Oynarken çok eğlendim. Doğaçlama da kattın mı? - Başkasına izin vermesem de, ufak tefek katıyorum. Yönetmen Sermiyan Midyat, izin vermez mi kimseye? - Hayır. Bir tek Demet’in çok güzel önerileri olduğunda kabul ediyorum. O da sonuçta hem çok zeki hem de senaryo geleneğinden gelen biri. Yoksa mecbur kalmadıkça değişiklikten hoşlanmam. Çünkü o cümleyi 40 kere çevirip yazıyorum. Hep sert misin o zaman sette? - Bilakis, komedi çektiğimiz için büyük şamata olur sette. Her sabah müzik yayını yaptırdım mesela. Göbek havasından Bob Marley’ye kadar her şey çaldı. Başka kurallar, formüller var mı setinde? - Teknik ekiple aramızda belirlediğimiz şifreli kelimeler var. Oyuncunun haberi olmadan çekim yapıyoruz. Filmin birçok bölümünde de var bu durum. En büyük silah kalemim 15-16 yaşıma kadar adımın Kürtçe olduğunu söyleyememişim. Ama bu tip ırk, millet tanımlarım yoktur. Asıl olan tek şey insandır. Kölelik kalktı diyorlar ama eskiden kölelik bir tek siyahlar içindi, şimdi her renk köle var. Sadece isimleri değişti. Her yazar gibi ben de ütopyalara inanıyorum. Mümkün olduğu kadar hayatın dengeli ve adil olması için kalem oynatıyorum. Çünkü kalem, satın almaya çalışılan silahlardan çok büyük bir silah.

Yorum Yaz