tatlidede
tatlidede

72. Koğuş - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

72. Koğuş kimin eseri? 72. Koğuş kitabının yazarı kimdir? 72. Koğuş konusu ve anafikri nedir? 72. Koğuş kitabı ne anlatıyor? 72. Koğuş kitabının yazarı Orhan Kemal kimdir? İşte 72. Koğuş kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 05.03.2022 16:00
72. Koğuş - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Kemal

Tasarımcı: Utku Lomlu

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9789752893962

Sayfa Sayısı: 100

72. Koğuş Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türk edebiyatının en önemli kalemlerinden biri olan Orhan Kemal'in başyapıtlarından biri olan 72. Koğuş, insan haysiyetinin düşebileceği en dipsiz kuyunun hikâyesidir. Tüm yapıtlarında her şeye rağmen insana olan inancını ve sevgisini korumuş olan Orhan Kemal, bu derin çukura yuvarlanmış olan insanların, en yakınını bile üç kuruşa vurabilecek kadar alçalmış olanların dünyasını, bir koğuşun karanlığında anlatırken bile direnişin sesini duyuruyor okurlarına. Alçalışın bile yok edemeyeceği insanlık onurunu dile getiriyor.

Orhan Kemal'in kitapları bir okurun hayatta rastlayabileceği o çok nadir hazineler arasında yer alır. Çok az yazar, okurunun dünyasında onun kadar iz bırakır, çok az yazar, okurunu onun kadar biçimlendirir. Orhan Kemal umudu ve aydınlığı yeniden kazanmamız için yol gösterir bize.

(Tanıtım Yazısından)

72. Koğuş Alıntıları - Sözleri

  • Aslını yitirene haramzade derler aslanım!
  • Hemen hemen bütün geceler bu türlü tasarılarla sabahı ediyordu. Sabah olup da koğuş kapıları açılınca hayalleri parçalanıp dağılıyor, 72. Koğuş'un sert gerçeğine tosluyordu.
  • "Ne anlayacak? Gezdiği Antep, yediği pekmez!"
  • Hepiniz numaracısınız, hanginiz değilsiniz ki?
  • "Ben sen değilim!" "Ne zamandan beri?"
  • Sessizliği seviyordu o. Sessizliği, yalnızlığı. ..
  • “İnsan parayı paraya vermeli,araya değil…”
  • • Hepiniz numaracısınız, hanginiz değilsiniz ki?
  • "Bekleme, bekleye bekleye yorulursun. "
  • Sessizliği seviyordu o . Sessizliği , yalnızlığı...
  • Sessizliği seviyordu o. Sessizliği, yalnızlığı... Dalgasına taş atılmamalıydı.
  • Sessizliği seviyordu o . Sessizliği, yalnızlığı . . .
  • Sessizliği seviyordu o. Sessizliği, yalnızlığı.
  • Sessizliği seviyordu o. Sessizliği, yalnızlığı... Dalgasına taş atılmamalıydı.

72. Koğuş İncelemesi - Şahsi Yorumlar

72'nci Koğuş; itip kakıp, hor gördüklerimizin, uçurumun kenarındayken itip, sonra düştükleri için suçladıklarımızın hikayesi. Suçu, cezayı, hayatı, ölümü didik didik eden; bunu ders veren üst bir dille değil, anlatının içinde eriterek aktaran realist bir dram. Hikayesini yine en iyi, yazarı tanımlıyor: "Onda, yalnızca Kaptan'ın, Berbat'ın ve ötekilerin değil, insanoğlunun olanca kirliliği yanındaki gururu, direnişi, kafa kaldırışının destanı vardır." (Selma)

Orhan Kemal'in okumaya başladığım ilk kitabı. 2 Dünya savaşı döneminde yokluğun, açlığın dibinin görüldüğü yıllarda 72. Koğuş da durum nasıl okura bu sunulmuş. Her şey aslında Kaptan'ın annesinin 150 lira göndermesiyle başlıyor. Koğuşta ki insanların özellikle çevresindeki yancı dediğimiz Berbat, Tavukçu, Sölezli,Kaya Ali, İzmirli ve Bobi arasındaki diyaloglar ve olaylar ahlaki yönden çöküntüyü gözler önüne seriyor. Bir yandan Kaptan'ın kara sevdaya düşmesini ve en sonunda da gözü yollarda kalarak can verdiğini görüyoruz.Horlanan en alt tabaka olan mahkumların aslında hayata tutunmak için bu kadar soguklaştığı yorumunu da yapabiliriz.Anadolu insanını olduğunu gibi tasvir eden realist bir kitaptı. Okurlarına şimdiden keyifli okumalar. (Fatma)

72. Koğuşta orhan kemal bir çok olay anlatır kitapta anlatılan konular para umut aşk yozlaşma ve çürümedir bu kitabın birde filmi vardır Ali kaptan rolünde kadir inanır oynar kadir inanır ve yeşilçamın en güzel filmidir herkese bu kitabı okuyup filmini izlemesini tavsiye ederim Evet bir erkeği hayatta 3 şey bitirir kadın kumar alkol ve gece hayatı Ali kaptanda erkek dünyasından bir karakterdir hapisanede başı dik gururlu yaşar bir gün annesinden para gelir çevresi insanla dolar çünkü para insana her şeyi yaptırır para ekmek olmaktan çıkıp menfaat olduğu gün helal özelliğini yitirir para dünyanın en büyük nimeti iken hırsa döndüğü gün dünyanın en büyük haram ve çirkefine döner işte 72. Koğuş para için çirkefleşen insanların hayatını anlatır insanlar para için Ali kaptanın etrafında dört döner parası olan insan ağadır Ali kaptan artık koğuş ağasıdır herkese kebap yedirir ziyafet verir eee böyle oluncada yeee kürküm yeee der gibi Ali kaptanda parasına göre itibar görür Aslında insanlar birazda kötü arkadaş kurbanıdır kötü arkadaş insana ne yaptırmaz ki kimisi içkiye başlar kimisi kumara kimisi sigaraya başlar peki sorarım size kaç kişi kötü arkadaş sayesinde sigaraya başlamıştır işte Ali kaptan kötü arkadaş sayesinde kumara başlar bu öyle bir hırstır ki bir kazanan bin kez daha kaybetmek ister eee kumar bir erkeği bitirir kazanmanın sonu yoktur kazanan en sonunda kaybeder kumarda kazanan insan sürekli kazanmak ister ancak kumar öyle bir hastalıktır ki en sonunda üzerinde atlet don bile kalmaz çırılçıplak kalır bir mum gibi söner çöker yok olur gidersin Evet bir insanı yok eden olaylardan biride aşktır eğer aşk bir hayırsıza giderse gönül ..ka giderse o an yok olursun onun için Allah hayırlı güzel insanlar çıkarsın karşımıza eee aşk nasipte yoksa insanda aşk hastalığa döner Ali kaptan bu sefer en temiz hayallerinden biride bir kadına aşık olmaktır bir kadının onu köyünde beklemesidir peki bir adam platonik aşka tutulursa sonuç ne olur en büyük hastalığa dönüşür evet Ali kaptan kötü arkadaş sayesinde hayattan en büyük darbeyi yer platonik bir aşka tutulur bu temiz bir aşktır ama sen seversin o seni sevmez işte bu platonik bir hastalıktır Allah düşmana vermesin evet düşeni Allah kurtarsın eğer düşersen sonuç ne olur umutsuzca beklemek bir duvar dibinde belkide donmak olur evet Ali kaptan sonsuz bir aşkla sever işte bu sonsuz aşka lâyık insanlar çıkartsın Allah karşınıza sevginizi hak etmeyen insanlara vermeyin Ali kaptan hayatta en büyük darbeyi insanlardan ve aşktan yer peki eğer paranız var iken size kul olan insanlar para bitince size neler eder hiç düşündünüz mü yani bir zamanlar para varken ye kürküm ye diyen insanlar parasız kalınca sizin kürkünüzü de yiyecektir Allah kimseye böyle insanlar nasip etmesin inşAllah bahtımıza iyi insanlar çıkar Ali kaptan bu hayırsız insanlar yüzünden çok çekti platonik aşka tutuldu parası bitince insanlar onu soydu üzerinde ne atlet ne don kaldı elinde sadece hapishanenin  buz gibi demirler geldi o da buz gibi donan ellerinden sökülerek alındı ama onun dilinde aklında tek kelime vardı Fatma kara sevda işte Allah karşımıza Ali kaptan gibi insanlar çıkarsın Ali kaptan o hapishanedeki leş kargalarının aksine bir insanlık abidesi o son nefeste buz gibi donana kadar can verene kadar sevdiğine kara sevdalı yiğit insan selam olsun sana ve orhan kemalin dediği gibi canım feda tüm babayiğit insanlara Evet hapisane edebiyatının en güzel örneği ibretlik bir tablo umudun umutsuzluğun hikayesi işte dünya sinemasında bir esaretin bedeli ne ise bu kitap o dur eşsiz bir insanlık hikayesi ancak filmde kumardan yiyilen darbe daha güzel anlatılıyor bu kitabı okuyun okuduktan sonra birde o yeşilçamın en güzel filmlerinden biri olan 72.koğuşu izlemeyi unutmayın filmi de kitap kadar mükemmel belkide daha iyi Kitap çok kısa öykü novella türü hemen bitiyor belkide en kötü yanı budur daha fazla okumak isterdim (Murat altuğ)

Kitabın Yazarı Orhan Kemal Kimdir?

15 Eylül 1914’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. 2 Haziran 1970'te yaşamını yitirdi. Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi, öykü ve roman yazarı. Asıl ismi Mehmet Raşit Öğütçü. İlk Büyük Millet Meclisi’nde Kastamonu Mebusu olan ve seçildiği Adalet Bakanlığı’ndan 3 gün sonra istifa ettirilip neredeyse tüm İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanan Abdülkadir Kemali Bey’in oğlu. Babasının, 1930’da Ahrar Fırkasını kurmak ve gazete çıkarmak yüzünden öldürülme korkusuyla Suriye’ye geçmesi üzerine, ortaokul son sınıfta öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Bir süre Suriye ve Lübnan’da yaşadı. 1932’de Adana’ya döndü. İşçilik, dokumacılık, ambar memurluğu, katiplik yaptı. 1939'da ilk şiirlerini de yazdığı askerliği esnasında, komünizm propagandası yapmak suçlamasıyla 5 yıl hapse mahkum oldu. Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yattı. Bursa Cezaevi'nde Nâzım Hikmetle tanışması yaşamının ve yazarlığının dönüm noktası oldu. 1943'te salıverildikten sonra Adana'ya döndü. Amelelik, sebze nakliyeciliği, Adana Verem Savaş Derneği’nde katiplik yaptı. 1950’de İstanbul’a yerleşti, hayatını yazılarıyla kazandı. 1966'da bir lokantadaki konuşmasında komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla yargılandı, beraat etti. Yaşamının son döneminde Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak, daha çok da tedavi amacıyla Sofya'ya gitti. 2 Haziran 1970’te Sofya'da tedavi edildiği hastanede beyin kanamasından öldü. İstanbul’da Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.

Hece ölçüsüyle Kayseri Cezaevi'nden yazıp gönderdiği ilk şiiri "Duvarlar" 1939'da Yedigün dergisinde "Reşad Kemal" imzasıyla yayınlandı. "Raşid Kemali" takma adıyla yazdığı şiirler Yedigün ve Yeni Mecmua'da çıktı. İlk romanı "Babaevi"nin bir bölümünü oluşturan "Balık" öyküsü, Yeni Edebiyat dergisinde 1940'ta yayınlandı. Bundan sonra çalışmalarını öyküde yoğunlaştırdı. "Orhan Kemal" adını ilk kez 1942'de "Yürüyüş" dergisinde yayınlanan şiir ve öykülerinde kullandı. Öyküleri, Varlık, Seçilmiş Hikayeler, Yeditepe başta olmak üzere dönemin tüm dergilerinde yer aldı. Gazetelere tefrika romanlar ve film senaryoları yazdı. Geçimini sağlamak, para kazanmak amacıyla durmadan yazdı. "72. Koğuş, Murtaza, Eskici ve Oğulları, Kardeş Payı" adlı eserleri tiyatroya uyarlandı. Doğrudan oyun olarak 1964'te yazdığı tek eseri "İspinozlar", "Yalova Kaymakamı" adıyla sahnelendi. Öykü ve romanlarında günlük yaşamın değişik yönlerini işledi. Kahramanlarını çoğunlukla sömürülen, yoksul insanlardan seçti. Bu insanların yaşamlarını, sorunlarını, iç dünyalarını yansıtırken kinsiz, sevecen, umutlu bir yaklaşım benimsedi. "Babaevi"nde çocukluk yıllarını, "Avare Yıllar"da gençliğini anlattı. Eserlerinin hemen hepsinde toplumsal yapıdaki çelişkileri ustaca vurguladı. Güçlü gözlem gücüyle, özgün ve yalın anlatımıyla hâlâ çok okunan ve sevilen eserler yarattı. Eserlerinde hızlı bir olay akışı ve devingenliğin yanısıra "diyaloglara" ağırlık verdiği dikkat çeker. Sanatının olgun döneminde daha çok Adana yöresindeki toprak ve fabrika işçilerini konu aldı. Çukurova'nın toplumsal ekonomik yapısındaki değişimin yöre halkı üzerindeki etkilerini inceledi. Ailesi 1971'den itibaren adına "Orhan Kemal Roman Armağanı" vermeye başladı.

Orhan Kemal Kitapları - Eserleri

  • Eskici ve Oğulları
  • Bereketli Topraklar Üzerinde
  • 72. Koğuş
  • Cemile
  • Murtaza
  • Ekmek Kavgası

  • Baba Evi
  • Hanımın Çiftliği
  • Avare Yıllar
  • Önce Ekmek
  • El Kızı
  • Tersine Dünya
  • Gurbet Kuşları

  • Baba Evi - Avare Yıllar
  • Evlerden Biri
  • Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
  • Nazım Hikmet'le 3,5 Yıl
  • Çamaşırcının Kızı - Küçücük
  • Kötü Yol
  • Devlet Kuşu

  • Kardeş Payı
  • Arkadaş Islıkları
  • Kaçak (Hanımın Çiftliği 3)
  • Bir Filiz Vardı
  • Kanlı Topraklar
  • Dünya Evi
  • Müfettişler Müfettişi

  • Üçkâğıtçı (Müfettişler Müfettişi 2)
  • Suçlu
  • Sokaklardan Bir Kız
  • Grev
  • Sarhoşlar
  • Yalancı Dünya
  • Küçücük

  • Sokakların Çocuğu
  • İnci'nin Maceraları
  • Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı
  • Yüz Karası
  • Serseri Milyoner - İki Damla Gözyaşı
  • İstanbul'dan Çizgiler
  • Yağmur Yüklü Bulutlar - Dünyada Harp Vardı

  • Elli Kuruş Çikolata
  • Kırmızı Küpeler / Babil Kulesi
  • Serseri Milyoner
  • Yazmak Doludizgin
  • Kenarın Dilberi
  • Elli Kuruş
  • Önemli Not!

  • Hanımın Çiftliği
  • Yağmur Yüklü Bulutlar
  • Senaryo Tekniği ve Senaryolar
  • Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı
  • Eskici Dükkanı
  • Bütün Oyunlar 1
  • Arslan Tomson

  • Bütün Oyunlar 2
  • Farecik - Uyku
  • Küçükler ve Büyükler
  • Arka Sokak
  • Aslan Tomson - Köpek Yavrusu
  • Kaybolan Romanlar
  • Hanımın Çiftliği

  • Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
  • Boyacı
  • Önemli Not! - Orhan Kemal Soruyor
  • İstanbul İstanbul

Orhan Kemal Alıntıları - Sözleri

  • Sabaha karşı arabayı garaja çekip eve geldi, soyundu, vurdu kafayı.  Vurdu ama uyku tutmak ne mümkün? Aşk bu muydu? Aşk buysa çok üzücü, insanı harap edici bir şeydi. Ama içerdeki bir yerlerin tatlı tatlı acıyışı, hayır sızlayışı da çok hoştu. (Kötü Yol)
  • Genç kadın gene çekmedi. (Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı)
  • Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman? Muhsin usta gözlüğünü çıkardı, Camlarına hohladı, sildi, gözüne takarken: — Bitmeyecek, dedi. — Hiç mi? — Hiç. — Niyetin katip olmak mı yani? — Hayır. — Ya? — İnsan olmak! (Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1))
  • Bütün namuslu insanlar, hırslı insanlar, kursağında haram yutmıyan insanlar böyle efendi... (Eskici Dükkanı)
  • Gökteki ay kirli bulutların gerisinde yüzüyordu sanki. Şehir uykudaydı. Çok uzaklardan berrak gecenin derinliklerinden çalgı sesleri yüzerek geliyordu. Duymuyordu. (Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı)
  • Seni neden sevmiyor, istemiyorlar? (Senaryo Tekniği ve Senaryolar)

  • “Bir insan sevildiği yeri bilmeli.” (Bereketli Topraklar Üzerinde)
  • Uzun uzun dikilmişti oracıkta. Evlerinin oluklu çinko duvarlarına dayalı sırtı, göğün derinliklerine kaçıp giden ayın ışıltısı, babasızlığın acısıyla yanan ufak yüreği. (Kaçak (Hanımın Çiftliği 3))
  • Dostunu öldüren erkeğe rastlamak olağandı da, kadın bir parça aykırı geliyordu. (Sokaklardan Bir Kız)
  • "Ne anlayacak? Gezdiği Antep, yediği pekmez!" (72. Koğuş)
  • Yeni bir sigara yaktı. (Kaybolan Romanlar)
  • Yanımda sen olduktan sonra ben de yatabilirim mezarlıkta. (Sokakların Çocuğu)
  • ' Hapishane nasıl yer? ' ' Bırak. İnsanları insanlıktan çıkarmak, vahşi, canavar hale getirmek istersen at oraya. İşsiz, güçsüz, yarı aç bir alay insan. Dört duvar arasında can sıkıntısından birbirlerini yiyorlar. Güçlüysen ne ala, değilsen yandın. (Sokaklardan Bir Kız)

  • Bu dünyadan, bu dünyanın patlamaya hazır mayınlar gibi yaşayan, başıboş insanlarından korkuyorum... (...) İçimin derinliklerinde bir yerleri kemiren dert bu derttir... (Serseri Milyoner)
  • Çıldıracaktım, iş neredeydi? Kime gitsem de iş istesem, aldığım karşılık değişmiyordu: "Yok!" (Arkadaş Islıkları)
  • "Allah bizi fakir yaratmış ! Benim ne kırmızı, ne de mavi mantom var!. Senin annen zengin, alır. Senin annen benim annemden güzel, sen de güzelsin. Benim annem de çirkin Bende çirkinim, daha bir diyeceğin var mı ?" (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
  • Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her seyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlat maya yetmez. (Cemile)
  • Doğanlar hiç ölmese...İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi? Sanki yemiyorlar mı? (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
  • Haysiyet, şeref, namus... Evet ama yenir miydi bunlar, içilir mi? (Küçücük)
  • Ne diye geleceklerdi? Kirli yüzleri alelade beyaz kağıtlarla gizlenmeye çalışılmış kerpiç duvarlarını, çatlak aynasını, şeker sandıklarının birleştirilmesinden meydana gelmiş karyolasını görmeye mi geleceklerdi? Yoksa, sakat bacağı tahta parçasıyla kabaca yamanmak istenmiş külüstür masasını mı? Allah göstermesindi! Onlar gelmek istese bile önler, yüz karası zannettiği fakirliğini onlara, o zengin kızlarına asla göstermek istemezdi. (Kenarın Dilberi)

Yorum Yaz