tatlidede
tatlidede

Adalet Sadece Ergenkon ve KCK İçin mi?

Adalet Sadece Ergenkon ve KCK İçin mi?

Türkiye’de adaletten bahsetmek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerinin tarafsızlığından ve insaniliğinden bahsetmek kadar basit ve gülünç… Cumhuriyet tarihi boyunca siyasetin güdümünde hareket eden adalet(yargı) hep, halkın aleyhinde, rejimin lehinde hareket etmiş ve derin güçlerin oyuncağı olmuştur…

         Bir ülkenin itibar ve güç kazanması için adaleti ayağa kaldırması ve onu hakka odaklı kılması şarttır… Eğer bir ülke de suç oranları gittikçe artıyorsa bilin ki orada adalet işlemiyor yetersiz kalıyor demektir… Onun için hukuk ve mahkemeler siyaset üstü olmalıdır…

        Bir zamanlar Ergenekon mahkûmları içeri alındığında karşımıza azılı suçlular çıkmış, devlet hainleri tutuklanmış gibi gösterildi… Sonra baktım verilen bütün cezalar geri alındı suçlu, hain, darbeci, cuntacı, derin devlet adamı dediklerimiz bir bir beraat etti…

       Ne oldu? Cevap basit, adalet yanıldı… Değil aslında yanılan adalet değildi… Daha doğrusu adalet Türkiye’ye hiç gelmemişti ki… Söyler misiniz bana? Menderes idam edildiğinde mi adalet vardı? Darbeleri yapanların yargılanmadığı bu ülke de adalet ne zaman vardı? Halkın önünü açan Menderes idam edilir, halkın önünü tıkayan, ülkeyi gerileten Evren ise saraylarda ağırlanır… İşte Bu ülke de adalet yıllar yılı hep böyle işledi… Âlimleri asan, asmak için suç uyduran istiklal mahkemelerini unutmak mümkün mü?

       Yok, kardeşim bu ülkeye adalet gelmedi, gelecek gibi de gözükmüyor… İktidar partisinin isminin “adalet” ile başlaması bile bu ülkede adaletin olmadığının bir ifadesidir… Adalet, mülkün temeli imiş… Yok, kardeşim adalet mülkün her şeyidir… Başbakan bir şiir okuduğu için hapis yatmadı mı? Erbakan uyduruk sebeplerle hapse mahkûm edilmedi mi?

      Ak Parti iktidarına kadar adalet, Kemalizm’den yana işliyordu, sistem bekçiliği yapıyordu zaten anayasa mahkemesi dâhil tüm mahkemelerin kuruluş amacı önce devletin rejimini korumak değil mi? Ak parti iktidarında da adalet Fethullahçılara bırakıldı… Paralelcilerin referandumda kapı kapı dolaşmalarının tek sebebi meğer adaleti ele geçirmekmiş… Her yeri ele geçirmiş bir tek adaleti(Yargıyı)  ele geçirmemişlerdi…

        Referandum sonrası o da oldu… Binlerce hukuk vs. mezunu kadro beklerken Fethullahçı hukuk mezunları vs. hâkim ve savcı diye bir bir atanmaya başladı… Atamada sözlü önemli rol oynadığı için de Fethullahçılar bir bir adalet(Yargıya)  mekanizmasına alınıyorlardı…

        Hükümet kendini savunurak “elimiz mahkûmdu” diyebilir… Ama bu asla hükümeti temize çıkarmak için yeterli değildir… Peki, ne olacaktı bu işin sonu? Bir adalet devrimi yaşanacaktı bu ülke de… Askerlerin yapamadığı darbeyi savcı Öz ve onun gibileri yapacaktı… İsteklerinin olmaması halinde gerekirse Erdoğan dahi tutuklanacaktı… Ne adına mı? Adalet adına… Fethullah’ın adaleti bu ülkede rol oynayacaktı…

          Belki atanan birçok hâkim ve savcı gerçekten temiz insanlardı ama bir yere bağlı olmaları adaleti “adiliğe ve adavete” döndürmeye yeterdi…  Mısır’da asker devrimi, Türkiye’de adalet(Yargı) devrimi olacaktı… Ama 17 Aralıkta adalet(Yargı)  darbesi gerçekleşmedi, adalete darbe gerçekleştirildi, Emniyet ve adalete çöreklenen Fethullahçılar tasfiye edilmeye başlandı…

           Peki, kötü mü oldu? Elbette hayır… Kesinlikle hayır… Çünkü bu ülke de halk hâkimiyeti değil, Fethullahçı azınlığın hâkimiyeti başlayacaktı ve Müslümanlar 28 Şubatlardan daha kötü süreçler yaşayacaklardı… Ne adına mı? Adalet adına… “Selam örgütü” diye hayali bir örgütten herkes içeriye girecek ve ülke yeni oyunlara meydan olacaktı… Olmadı şükür… Olmayacakta inşaallah…

            Peki, Fethullahçılar adaletten(Yargıdan)  tasfiye edilince adalet, adaletli olacak mı? Tabi ki de hayır… Peki, ne olmalı? Adalet baştan sona düzenlenmeli ve ilahi adalet düstur edinilmeli… Allah’tan korkan, adaleti her şeyin üstünde tutan hâkimler atanmalı, gereksiz makam savcılık denen “avcılık” kaldırılmalı… Avukatlık haksızlıkları savunan makam olmaktan çıkarılmalı… Yanlışı savunan avukatın mesleği elinden alınmamalı… Suçlunun cezası neyse verilmeli, hâkimin adaletine müdahale edilmemeli…

           KCK mahkûmları birer birer salındı… Peki, bunlar neden tutuklanmıştı, neden yıllarca içerde tutulmuşlardı? Suçlu iseler neden ceza almadılar? Suçsuz iseler neden yıllarca içerde tutuldular? Cevabı basit bu ülkede adalet olmadığı için… Bu ülkeye adalet hiç uğramadığı için… İşini kuralına göre oynarsan ceza yok, ama işini bilmeden yapmışsan ceza çok… Baklava çalan ile banka boşaltanlara verilen cezalara bakın… Sonrada adaleti karanlık dehlizlerde aramaya başlayın…

         Sivas’ta Ataist yazar Aziz Nesin’in kaldığı otel karanlık eller tarafından ateşe verildi, fatura hiç suçu olmayan Müslümanlara kesildi… Müslüman kimliğe sahip insanlar o günden bu güne hala zindanlarda adalet bekliyorlar… Nasıl bir adalet ki bu suçsuz Müslümanları hala içerde tutuyor? Biliyorum diyeceksiniz ki devlet maslahatı icabı bu kararlarla oynanmıyor… Devletin maslahatı için hep biz Müslümanlar mı kullanılacağız, hep biz mi ceza alacağız? Darbecileri dışarı salarken devletin maslahatı önemli değil miydi?

          Ya Salih Mirzabeyoğlu, onun suçu neydi? Onu yıllar yılı zindana bırakanların vicdanları hiç mi sızlamadı? Salih Mirzabeyoğlu’nun, Müslüman olmak mıydı suçu? Mısır bile Yusuf’u bu kadar içerde tutmamıştı… Eski Mısır Firavunlarının bile gerisinde mi bu ülkenin adaleti? Mirzabeyoğlu eline silah mı almıştı, örgüt kurup devlet mi yıkmıştı?

           Yeri geldiğinde salonları Necip Fazıl’ın şiirleri ile coşturan Sayın Erdoğan, Necip Fazıl’ın talebesinin içerde kalmasına nasıl seyirci kalabildi? Necdet Sezer Cumhurbaşkanı iken ne suçlular affetmişti… Sayın Gül, neden bunca sene bekledi ve hala bekliyor? Anlamıyorum kardeşim, anlayamıyorum devlet işleri bir masumun ya da masum insanların zindanda çürüyen hayatlarından daha mı önemli?

       Bütün bunlar hep derin güçlerin oyunu, adalet ise onların koyunu… Gelen, giden hep adaleti(yargıyı) kullanır… Kime sorsan “devlet maslahatı böyle gerektiriyor” diyor…  Asrı Saadette adalet, devletin de üstünde idi… Adalet, devlet menfaatinden önce gelirdi... Çünkü devleti devlet eden adaletti…  Devleti yaşatan fertti, insan ayakta kaldığında devlette ayakta kalabilecekti…

        Ya Hizbullah davasından hapiste yatanlar… Geçmişte illegal hareket eden şu anki Mustazaflar Cemiyetine mensup Müslüman kardeşlerimiz neden hala içerdeler? Birçok kişiyi tanıyorum eline silah almamış, hiçbir suça karışmamış, tek işlediği suç camide çocuk okutmak… Tek istedikleri dinlerini yaşamak ve yaymak… Ama buna rağmen hapse mahkûm edilmişler, ilgisizliğe terk edilmişler…

         Gençlik döneminde Hizbullah örgütüne mensup oldu diye üniversite eğitimleri yarıda bıraktırılan nice mümin gençler var, zindanlarda mahkûmlar… Aileleri perişan bir halde, bir umut bekliyorlar… Neden kimse bunlara sahip çıkmıyor? Neden insan hakları savunucuları bu adaletsizlikleri dillendirmiyor?

          Bir ara bu Hizbullah davası mahkûmlarının birçoğu salındı ama davaları yeniden işleme alınıp hapse atıldılar… Paralel oyuna kurban gittiler… Bu ülke de KCK, Ergenekon nasıl ki paralel yapılanmanın bir oyunu idi, Hizbullah davasının yeniden işleme konulması da aynı oyunun bir parçasıydı… Zaten Doğu ve Güneydoğu’yu ele geçirmek isteyen paralel yapının hiç sevmediği İslami gruptu Mustazaflar…

          Çoğunun suçuna bakın Hizbullah’a mensup olmak, örgüt adına faaliyette bulunmak vs. Peki bu Müslüman bireylerin neydi faaliyetleri? Hepsi mi adam kesmekteydi? İnanın her şey medyaya yansıdığı gibi değildi… Birçok masum haksız yere mahpus edildi…

      Ben adam kesen, adam öldüren, ya da buna yardım eden İslam adına veya başka izimler adına çıkan hiçbir örgüt mensubunun cezasız kalmasını asla istemem… Mağdur maktul ailesinin onayı alınmadan katilin salınmasını, devlet affı ile çıkmasını da asla kabul etmem… Katili affeden devlet katil hükmünde olur… Katilin affı sadece maktulün velisinin elindedir…

        Ancak hiçbir suça karışmamış, derin devletin mağduru olmuş suçsuz Hizbullah davasının hapisteki mağdurlarının en azından KCK’lıların, Ergenekoncuların salındığı gibi salınmalarını bekliyoruz ve istiyoruz…

          Yoksa Hizbullah tutuklularının arkasında Ergenekon ve KCK’lıların arkasında bulunan, Uluslar arası baskı, medya gücü ve silahlı örgüt(PKK) olmadığı için mi feryatlarına kulak verilmiyor? Mazlumların sesine kulak vermeyen ülke, büyük devlet hedefinde ilerleyemez… Unutmayın! Adaleti iflas eden bir ülke iflah olmaz… Adaleti kokan bir ülke asla kaostan kurtulamaz…

13.07.2014

Yorumlar

Image
cahit karaalp
14.07.2014 / 14:52

Hakkı bey ben AKP li değilim ama bu süreçte AK partinin de destekçisiyim...Şuana kadar gelmiş geçmiş ve mevcut partilerin içinte en iyisi ve en adilidir...yazıyı okuyup anlamanızı beklerdim... ben ergenekoncuların salınmasını eleştirmedim bir paralel oyundu dedim tutuklanmaları için KCK da öyleydi... Kaldı ki adalet konusunda ak parti dönmindede adalet olmadığını yazdım çünkü bu güne kadar fethullahçılar hakimdi...şimdi de olmayacak çünkü islam hakim değil...ben ak partiyi paralel yapıyı ve geçmiş dönemleride eleştirdim...biraz dikkat edin okurken...bilmediğiniz kişiler hakkında da elinizdeki hazır yaftaları yapıştırmayın..

Image
Hakkı
14.07.2014 / 09:19

Sayın AKP'li yazara hatırlatırım. İslam düşmanı Ergenekon tutuklularını serbest bıraktıran AKP mv ve Başbakanın siyasi başdanışmanı olan zatın orduya kumpas kurdukları yönünde itirafıdır.<br>Hem AKP'li olmak ve hem de bunların dışarı salıverilmesini eleştirmek ne yaman çelişkidir.

Yorum Yaz