tatlidede

Adem Sağır kimdir? Adem Sağır kitapları ve sözleri

Adem Sağır hayatı araştırılıyor. Peki Adem Sağır kimdir? Adem Sağır aslen nerelidir? Adem Sağır ne zaman, nerede doğdu? Adem Sağır hayatta mı? İşte Adem Sağır hayatı...
  • 29.01.2023 19:00
Adem Sağır kimdir? Adem Sağır kitapları ve sözleri
Adem Sağır edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Adem Sağır hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Adem Sağır hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Adem Sağır hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri:

Adem Sağır kimdir?

Adem Sağır Kitapları - Eserleri

  • Ölüm Sosyolojisi
  • Batum'dan Orta Asya'ya Bir Yol Hikayesi
  • Uygulamalı Sosyolojik Çalışmalar

Adem Sağır Alıntıları - Sözleri

  • "Kurban Bayramı sabahı annem yemekleri pişirip ahıra inekleri sağmaya gitti. Ben o zamanlar 8, abim ise 9 yaşındaydı. Biz evde oyun oynarken, kapıya üç Sovyet Askeri geldi. Askerler annemi ve babamı sordu. Ahırda ineklerin yanında olduğunu söyledim. Gidip çağırmamı istediler. Annemi çağırdığımda askerlerden oldukça tedirgin olmuştuk, sabırsızca bekliyorlardı çünkü. Nitekim üç saat içerisinde Batum’u terk etmemiz gerektiğini söyleyerek gittiler. Annem, perişan olmuştu, üzüntüsünden ne yapacağını bilemedi. Sadece ağladığını görüyordum. Biz ne yapacağız diye dövünmeye başladı. O zaman babam yanımızda değildi. Çalışmak için Çoruh’un diğer tarafındaydı. Çoruh nehri, Batum için sınırdı. Annem bir başımıza ne yapacağız telaşına kapıldı; çünkü evimiz çok tepedeydi. Makine(araba) yoktu. Annem, ağlamaklı yolda lazım olacak ve taşıyabileceğimiz kadar bir şeyler hazırlamaya koyuldu. Bir yatak, bir yastık ve yorgan, 15 kilo kadar da un hazırladı. Hepsini sırtımıza yükleyip evimizden ayrıldık. Yolda giderken Gürcü kadınlara rastladık. Anneme nereye gittiğimizi sordular. Annem, bizi buralardan çıkarttıklarını söyledi. Gürcü kadınlar, yanımıza yiyecek alıp almadığımızı sordular. Gelin gitmezden evvel size biraz yardım edelim dediler. Mısır ve un başta olmak üzere taşıyabileceğimiz kadar gıda aldık. Sonra Çoruhun ağzına geldik. Burası ana- baba günüydü. Her taraf insan kaynıyordu. Bizle birlikte Ahıskalı Türkler de yurtlarından çıkarılmıştı. 7 vagon vardı. Hepsi insanlarla doluydu. Nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Babam ise arkamızda kalmıştı. Bizi trenin yanına getirdiler. Bizim bineceğimiz vagonda hayvanlarda bağlıydı. Tam 7 vagon insan Türk, Kürt üst üste trenlere bindirilmişti. Yaklaşık 20 gün terenle seyahat ettiğimizi hatırlıyorum. Sonra da bizi gelip buralara attılar” (Batum'dan Orta Asya'ya Bir Yol Hikayesi)
  • "Her gün geriye doğru giden bir ülkenin geleceğinden bahsetmek mümkün olabilir mi sizce? İnsanlar birbirini yiyor burada iş için. Yakın zamanda Çinliler de yavaş yavaş girmeye başladılar buralara. Onlar daha ucuz çalışmaya başladılar, ucuza getirip burada satmaya başladılar. Buradaki sektörleri de öldürmeye başladılar." (Batum'dan Orta Asya'ya Bir Yol Hikayesi)
  • "Ataerkil bir toplumda mezartaşlarına yazılan kimlikler, erkek etrafında üretilir: Bir erkeğe göre eş olma durumu, bir erkeğin oğlu ya da kızı olma durumu, bir baba ya da dede olma durumları buna örnektir." (Ölüm Sosyolojisi)
  • "Aslında kimse kendisinin öleceğine inanmaz ve bilinç sanki "ölümsüzmüş" gibi davranır." (Ölüm Sosyolojisi)
  • "Epikouros, insanın ölümsüzlük arayışıyla ilgili farklı bağlamlar ileri sürmüştür. Ona göre aşırı dindarlık, aşırı zenginlik, güç ve onur kazanmak için verilen büyük çaba, insanların ölümsüzlük arayışının sahte bir modelidir." (Ölüm Sosyolojisi)
  • "Çünkü yalnızca ölüm, dünya üzerinde kimse tarafından istenmez." (Ölüm Sosyolojisi)
  • "Bizce toplumu kuran temel gerçeklik, ölüm ve ölme sürecidir." (Ölüm Sosyolojisi)
  • "Paulus, her gün öldüğünü itiraf eder." (Ölüm Sosyolojisi)
  • "Ölüm, evrimi tamamlar ve insanı kusursuz bir toplumsal düzenin öznesi haline getirir." (Ölüm Sosyolojisi)
  • 1900’lü yıllarda sosyal ve ekonomik sebeplerden dolayı o dönem Osmanlı sınırlarında yer alan Batum şehrine çalışmak için göç eden Karadenizli Türkler buraya yerleşerek hayatlarını burada devam ettirmeye başlamışlardı. Ancak Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Batum’un Misak-i Milli sınırları dışında kalmasıyla birlikte sınır dışında kalmışlardır. Bundan sonraki süreçte ise Sovyetlerin II. Dünya Savaşı yıllarında uyguladığı sürgün politikalarından Karadenizli Türkler’in de etkilendiği görülmektedir. Sovyet sürgünleri sırasında Doğu Karadeniz sahillerinde özellikle Batum’da yaşayan 20-30 Rize/Trabzon kökenli Karadenizli aile NKVD(Sovyetler Birliği İçişleri Halk Komiserliği) görevlilerince Ahıskalı Türklerle aynı kefeye koyularak Orta Asya’ya sürüldükleri görülmektedir. Diğer sürgün topluluklar gibi Karadenizli Türkler de Ahıskalı Türkler arasında iki parça halinde farklı bölgelere yerleştirilmiştir. Bunlardan bir kısmı Kazakistan’ın Cambul bölgesine, diğer kısmı ise Oş bölgesine yerleştirilmişlerdir. Sovyetlerin bu uygulamasının bilinçli bir politika olarak uygulandığı sürgün sonrası süreçlerden açıkça anlaşılmaktadır. Sürgün sırasında toplu yerleştirmelerden özellikle kaçınan Rusya, bu şekilde toplulukların psikolojik olarak dirençlerini de kırmayı ve sürgün sonrası ortaya çıkabilecek herhangi bir dayanışma ve örgütlenmenin de önüne geçmeyi amaçlamıştır. (Batum'dan Orta Asya'ya Bir Yol Hikayesi)
  • "Gerçekten insan hayatının en öğretici taraflarından birisi "kaybetmekti". Aslında kaybetmek de "ölümsüzlüğü" istemenin üstü kapalı bir ifadesiydi." (Ölüm Sosyolojisi)
  • "Schopenhauer'in aktarımıyla yaşam, ölümden alınmış kısa vadeli bir borçtur." (Ölüm Sosyolojisi)
  • "Toplumsal farklılıklar sınıf farklılıklarına dönüştüğünde mezarlıklara da yansır... Zengin mezarlarının mermerileri gösterişlidir ve mezarları da oldukça bakımlıdır." (Ölüm Sosyolojisi)

Yorum Yaz