tatlidede

ALLAH’IN DEVESİ VE SEMUD KAVMİ

ALLAH’IN DEVESİ VE SEMUD KAVMİ

Allah, bir dişi bir deve göndermişti Semud kavmine… Allah’ın gönderdiği bu dişi deve, tefsir kitaplarında ve peygamberler hayatının anlatıldığı kitaplarda ifade edildiği gibi yavrusu ile birlikte bir kayanın içinden çıkmış değildir… Kayadan çıkan deve ve yavrusu hikâyesi tamamen bir israiliyat efsanesidir… Nereden geldiği bilinmeyen sahipsiz bir dişi devedir ayetlerde ifade edilen…

Semud kavmi, Allah’la beraber başka ilahların varlığını kabul ediyor, atalarını körü körüne taklid ediyor ve mülk, Allah’ın olduğu halde mülkün idaresini bölüp, gökleri Allah’a, yerleri uydurdukları ilahlara ait görüyorlardı… Allah’ın mülkünde hiçbir etkisi ve yetkisi bulunmayanları “Allah’ın ortakları” diye tanıyor, hayatlarını Allah’tan koparıyor, beşeri ilahların kontrolünde bir yaşam sürüyor ve Allah’ın mülkünde Allah’ın hükümlerini değil beşeri kanunları hâkim kabul ediyorlardı…

Rabbimiz, sularına ortak diye gönderdiği ve kesilmesini yasakladığı dişi deve örneği ile Allah’tan başka ilah edinmeleri ve Allah’a hükümranlığında ortaklar koşmaları sebebiyle Semud kavmine hayati yanlışlarını göstermek istemiş olmalıdır…

Bu misal ile Semud kavmine sanki şu mesaj verilmektedir: “Siz nasıl ki Allah’ın mülkünde güçsüz, muhtaç, ehliyetsiz ve yetkisiz kişi, kurum ve ideolojileri ilah edindiniz, hayatınızı hayatı yaratanın kontrolüne değil de bu yaratılanların kontrolüne verdiniz, Allah’a kendi mülkünde ortaklar koştunuz haydi şimdi de sizlere emanetçisi olduğunuz ve sahiplendiğiniz mülkünüzde güçsüz, muhtaç bir dişi deveyi can damarınız olan suya ortak kılıyorum…”

Allah, kâinatın yönetiminde kendisine koşulan ortakların kifayetsizliğini, ehliyetsizliğini, güçsüzlüğünü ve yapılan işin anlamsızlığını, yanlışlığını dişi deve örneği ile anlatmaktadır… Adeta rabbimiz bu örnekle Semud kavmine şu mesajı vermiştir: “Siz, emanetçisi olduğunuz mülkünüzde bir devenin suyunuza ortak olmasını kabullenmiyor, akılsız bir devenin suyunuza ortak olmasını yadırgıyor ve buna karşı çıkıyorsunuz, o halde nasıl oluyor da kâinatın asıl sahibi olan ve her şeyi var eden Allah’ın mülkünde canlı cansız bir takım ilahların ortak olduğunu iddia ediyor ve buna inanmaları için insanları zorluyorsunuz? Siz emanetçisi olduğunuz mülkünüz de ortak kabul etmezken Allah, sahip ve hâkim olduğu mülkünde nasıl ortak kabul etsin…”

Semud kavmi, Allah’ın vermek istediği mesajı almadılar, anlamadılar… Devenin hayat kaynakları, can damarları olan suya ortak edilmesini anlamsız gördüler ama kendi yaptıkları anlamsız şirki, Allah’ın mülküne ehliyetsiz, yetkisiz, güçsüz ve kifayetsiz kişi, kurum ve ataları ortak kılmanın anlamsızlığını göremediler…

Semud kavmi, Allah’ın kesilmesini yasakladığı, o sahibi Allah olan/nakatullahı, deveyi kesmeye niyetlendiler, komplolar kurdular ve kestiler… Deveyi kestikten sonra üç gün beklediler, azap gelmez zannettiler… Sonunda bir sayha ile azap geldi ve işleri bitti, helak edildiler…

Develer elbette kesilebilir, etleri yenebilirdi ama bu devenin kesilme yasağını koyan bizzat Allah’ın kendisiydi… Devenin kesilmesi yasağı bir yönüyle Allah’ın yasaklarını da simgelemektedir... Deveyi kesen Semud’un helak edilmesi ile insanlığa adeta şu mesaj verilmiştir: “Allah’ın yasaklarını çiğneyenleri Allah’ın toplumlara hâkim kıldığı yasalar çiğner, yerle bir eder…”

Semud kavmi deveyi kestikten sonra üç gün beklediler, azap gelmeyince Hz. Salih yanıldı sandılar… Azabın üç gün sonra gelmesi, ilahi yasakları çiğneyenlere, ilahi yasaları dikkate almayanlara, beşeri ideoloji ve kanunları Allah’ın dinine tercih edenlere ve tüm insanlığa şu mesajı vermektedir: “Zalimlerin üç günlük dünyada rahat rahat yaşamaları sizleri aldatmasın, beşeri ideoloji ve yasalara mahkûm edilen hayatların birkaç gün, birkaç yıl zevk ve sefa içinde yaşam sürmesi sizleri yanıltmasın… İlahi yasaları çiğneyenler sünnetullah gereği mutlaka helaka maruz kalacaklar, kurtulamayacaklar, pişman ve perişan olacaklar…”

Editör: Aydın

Yorum Yaz