tatlidede

Almost Midnight - Rainbow Rowell Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Almost Midnight kimin eseri? Almost Midnight kitabının yazarı kimdir? Almost Midnight konusu ve anafikri nedir? Almost Midnight kitabı ne anlatıyor? Almost Midnight PDF indirme linki var mı? Almost Midnight kitabının yazarı Rainbow Rowell kimdir? İşte Almost Midnight kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 28.05.2022 06:00
Almost Midnight - Rainbow Rowell Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Rainbow Rowell

Orijinal Adı: Almost Midnight

Yayın Evi: Macmillan Children's Books; Main Market Ed. edition

İSBN: 9781509869947

Sayfa Sayısı: 131

Almost Midnight Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Midnights is the story of Noel and Mags, who meet at the same New Year's Eve party every year and fall a little more in love each time . . .

Kindred Spirits is about Elena, who decides to queue to see the new Star Wars movie and meets Gabe, a fellow fan.

Midnights was previously published as part of the My True Love Gave to Me anthology, edited by Stephanie Perkins and Kindred Spirits was previously published as a World Book Day title.

Almost Midnight Alıntıları - Sözleri

  • In the three years she and Noel had been friends, she'd spent a lot of time pretending she didn't need anything more than what he was already giving to her. She'd told herself there was difference between wanting something and needing it...
  • "He's not going to maul her," Noel said. "He'll do the eye contact thing." "What eye contact thing?" Noel swung his head around and made eye contact with Mags. He raised his eyebrows hopefully; his eyes went all soft and possible. It was definitely a face that said, 'Hey. Is it okay if I kiss you?' "Oh," Mags said. "That's really good."
  • 'I don't know why this is so important to you,' she said. 'Dancing.' 'I don't know why it's so important to you,' he said. 'Not to dance with me.'
  • They went down the stairs again and stopped midway, and Noel switched places with her, so she was standing on the higher step. "Dance with me, Mags, they're playing our song." Mags tipped her head. " 'A Thousand Years'?" "It's our actual song." He said. "Dance with me." "How is this our song?" She asked. "It was playing when we met." Noel said.
  • "Is it weird being in Omaha?" Simini asked her. "Now that everybody has left?" "It's like walking through the mall after it closes."
  • ...Never leave me “I never left you.” she said to his chest. “I never go anywhere.” “Never let me leave you.” he said to the top of her head.
  • Noel was her very best friend—even if she wasn’t his. Noel was her person.
  • 'A Thousand Years' began again. "Did you tell somebody to start it over?" Mags asked. "I put it on repeat." He said. "They'll stop it when they notice." "Was this on the Twilight sound track?" "Dance with me, Mags." "I am," she said. "I know," he said. "Don't stop." "Okay." Mags had been holding herself rigid, so that she'd still be standing upright, even if Noel let go. She stopped that now. She relaxed into his grip and let her arm slide over his shoulder. She touched the back of his hair again because she wanted to - because it was still missing.
  • ‘Still,’ Mags said, ‘it feels like cheating.’ ‘How is it cheating?’ Noel asked, following her eyes. ‘Neither of them is in a relationship.’ ‘Not that kind of cheating,’ Mags said. ‘More like . . . skipping ahead. If you like someone, you should have to make an effort. You should have to get to know the person—you should have to work for that first kiss.’
  • Noel was her very best friend—even if she wasn’t his. Noel was her person. He was the first person she talked to in the morning, and the last person she texted at night. Not intentionally or methodically. That’s just the way it was between them. If she didn’t tell Noel about something, it was almost like it didn’t happen.
  • Noel hugged Pony and Simini, too. And Frankie and Alicia and Connor. And everybody. Noel was a hugger. Then he came back to Mags and pinned her against the wall, crowding her as much as hugging her. ‘Oh, God, Mags,’ he said. ‘Never leave me.’ ‘I never left you,’ she said to his chest. ‘I never go anywhere.’ ‘Never let me leave you,’ he said to the top of her head.
  • ‘I talk to you every day.’ ‘It’s not enough,’ he said.
  • it was good that Mags was out here, because it would hurt too much to be in there. It always hurt too much, and this year, it might kill her.
  • It was a pretty good strategy for most social situations: show up, fall back, let somebody else break the ice and take the spotlight. Somebody else always would. Extroverts were nothing if not dependable.

Almost Midnight İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Herkese selam! Bu yazdığım en hızlı inceleme olarak tarihe geçsin. Bitirdiğim gün içerisinde yazıyorum.. woah. Her neyse. Almost Midnight ile ilk tanışma tarihimiz kasım 2018’di. Serüvenin başlangıcı buraya dayanıyor yani. Ama o zamanlar bu salak saçma korku ve biraz da ingilizcenin zor gelmesi nedeniyle falan şubat 2019’da bırakmıştım. Ama yine de ilk hikayenin yarısına kadar falan okuduğum için hala aklımdaydı. O yüzden ilk hikayedeki karakterleri yıllardır tanıyor gibi hissettim. Kitap iki kısa hikayeden oluşuyor. İlki Almost Midnight ve ikincisi de Kinded Spirits. Almost Midnight’da yılbaşı gecesi tanışıp arkadaş olan ve daha sonra her yılbaşında birbirlerine daha da aşık olan Mags ve Noel’in hikayesi var. Ya ben Rowell’ın tarzına artık aşırı alışkın olduğum için ya da hikayenin yazılış şeklinden –ya da teknik olarak hikayenin ilk yarısını 2018 de bıraktığımdan- sanki roman okuyormuşum gibi hemen kendimi hikayenin içine kaptırabildim. Kısa olmasına rağmen tam Rowell’dan beklenileceği gibi içinizi sımsıcak yapıyordu ve karakterlerle çabucak bir yakınlık kurabiliyordunuz. Ayrıca içerisinde yine çok tatlı ve güzel alıntılar da vardı. Bu kadar göz önünde ve basit şeylerle bu kadar güzel ve içe dokunan benzetme yapabilen benim tanıdığım bir John Green bir Rowell var bu yüzden onların kitaplarını okumayı çok seviyorum. İkinci hikaye ise Star Wars’ın yeni filmi için sırada beklerlerken tanışan Elena ve Gabe’in hikayesini anlatıyordu. Bu arada bu dediğim sıra, normal sıralardan değil. Şu internette gördüğünüz, Star Wars’ın yeni filmi için insanların SOKAKLARDA KAMP YAPTIĞI sıralardan. Elena da Star Wars’ı çok seviyordu ve küçüklüğünden beri hep bu kamplardan birinde olmanın hayalini kuruyordu. Tüm o kostümler, dövmeler, Star Wars konuşmaları… dört gün boyunca mükemmel bir deneyim yaşayacağını düşünüyordu ama yerleşmek için sıraya gittiğinde hiçte bu türden bir şeyle karşılaşmadı. Sırada sadece iki kişi vardı: Troy ve Gabe. Bu kadar beklediğiniz bir şeyin sonucunda böyle bir şeyle karşılaştığınızda ne kadar üzüleceğinizi düşünün… Elena da üzülmüştü ama Troy’un eski zamanlara ait, tıpkı hayallerindeki gibi olan sıralarda deneyimlediği anıları ve şakalarıyla durum biraz olsun iyileşiyor gibiydi. Troy gerçekten çok tatlıydı. Gabe ise başlarda gerçekten HİÇ KONUŞMUYORDU ve ben bu hikaye nereye varacak böyle diye düşünüyordum ama düşündüğümden daha farklı bir yere vardı ve çok tatlıydı. Ve birde bu çiş tutamama muhabbeti beni neden bu kadar eğlendiriyor bilmiyorum ama elena’nın tuvalet bulamama imtihanı ve gabe’le buna sabah sabah bir çare bulmaya çalışmaları çok komikti djskdj Oraları okurken çok eğlendim. Ve birde hikayenin başında She rolled down her window to frown at Elena directly. 'I don't see a Portaloo.' Elena had said there would be a Portaloo. 'I'll figure it out,' Elena said quietly. 'These guys are figuring it out.' 'They're men,' her mom said. 'They can pee anywhere.' 'I'll hold it,' Elena said. 'For four days?' 'Mom,' Elena said. böyle bir diyalog geçtiği için daha da komikti jdkdjd. Ve uzun zaman sonra Rowell’ın daha önce okumadığım bir kitabını okumak da gerçekten farklı hissettirdi… Yeni kitap yaz artık kadın. Hayatımın sonuna kadar Eleanor&Park, Fangirl, Carry On, arada Sabit Hat ve İlişkiler hatmi yapabilirim ama konu bu değil. YENİ.KİTAP.İSTERİZ. Neyse, protestomu başka zamana saklıyorum. Eğer tatlı, kısa, kafanızı dağıtacak ve kolay okunabilecek İngilizce bir şeyler arıyorsanız tam doğru yerdesiniz. Almost Midnight tam da kriterlerinize göre! Dipnot: almost midnight okurken Noel ve Mags’den aşırı Levi ve Cath havası, kindred spirits okurken de Elena ve Gabe’den aşırı Lincoln ve Beth havası aldım.. ya ben kafayı bozdum iyice ya da rowell karakterlerini çok özlediği bir zaman diliminde yazdı kitabı hdjdhd neyse, bu kadardı. (summer)

Almost Midnight PDF indirme linki var mı?

Rainbow Rowell - Almost Midnight kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Almost Midnight PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Rainbow Rowell Kimdir?

Rainbow Rowell, genç yetişkin ve yetişkin çağdaş romanlar yazan bir Amerikalı yazardır. Yetişkin romanları Landline ve Attachments, gençlik romanları Eleanor & Park ve Fangirl oldukça ilgi görümüştür.

Yazmadığı zamanlarda çizgi roman okuyor, Disney World gezileri planlıyor ve aslında geniş perspektiften bakıldığında pek de önemli olmayan konular hakkında tartışıyor. Nebraska'da eşi ve iki oğluyla yaşıyor.

Rainbow Rowell Kitapları - Eserleri

  • Eleanor ve Park
  • Fangirl
  • Asla Vazgeçme
  • Sabit Hat
  • İlişkiler
  • Asi Kahraman
  • Pumpkinheads
  • Wayward Son
  • Almost Midnight
  • Fangirl, Vol. 1: The Manga
  • Any Way the Wind Blows
  • Runaways, Vol.1: Find Your Way Home
  • Runaways, Vol.2: Best Friends Forever
  • Runaways, Vol.4: But You Can't Hide
  • Runaways, Vol.3: That Was Yesterday
  • Kindred Spirits

Rainbow Rowell Alıntıları - Sözleri

  • . Peki ya tüm hayatınızı çözmeyi düşünmek yerine, sadece iyi şeyler eklemeyi düşünürseniz. Birer birer. Bırakın iyi şeyler yığınınız büyüsün. ... (Sabit Hat)
  • simon snow, bu kadar mutluyken sana bakmak canımı acıtıyor. depresyondayken sana bakmak da canımı acıtıyor. seni görmem için doğru zaman yok, kalbimi göğsümden çıkarıp kırılabilir hâlde bedenimin dışında bırakmayan hiçbir yanın yok. (Asi Kahraman)
  • "Ben ciddiyim. Beni mutlu edecek şeyin ne olduğunu keşfettiğimde daha fazla zaman kaybetmeyeceğim. Ona sımsıkı sarılacağım. Hemen gerçekleştireceğim.” (Sabit Hat)
  • "Merhaba deme, Simon," demişti. "Çünkü sonra hoşçakal demek zorunda kalırız ve ben vedalara dayanamıyorum." (Asla Vazgeçme)
  • It feels good to think about. It feels like- shit, I'm crying. It feels awful, but it feels clean. (Wayward Son)
  • “I can touch you less gently, but I won’t love you less kindly.” (Any Way the Wind Blows)
  • "Merhaba deme, çünkü sonra hoşça kal demek zorunda kalırız ve ben vedalara dayanamıyorum." (Asla Vazgeçme)
  • Eleanor ona ne kadar çok ihtiyacı olduğunu belli ederse Park'ın arkasına bakmadan kaçacağından emindi. (Eleanor ve Park)
  • "... Eleştirmenler parazittirler. Diğer insanların yaratıcılıklarıyla yaşarlar. Bu dünyaya hiçbir şey getirmezler. Süpermarket park alanlarında diğer insanların bebeklerini çalan kısır kadınlar gibidirler. İş yapamayanlar öğretirler ve öğretemeyenler de eleştirirler." (İlişkiler)
  • "Ne istediğimi bilmek konusunda iyi değilim," demişti Neal Georgie'ye. Kumsalda oturuyorlardı, Neal Georgie'nin elini tutuyordu. "Bir şeyler arzulamak konusunda iyi değilim." (Sabit Hat)
  • "Burada daha mutlu olacağını neden kabul etmiyorsun?" Sesimi yükselttim: "Sen neden senin olmadığın hiçbir yerde mutlu olamayacağımı anlamıyorsun?" (Asi Kahraman)
  • "Hayatın bizi önce tanıştırıp sonra ayıracağına inanmam mümkün değil." "Ben buna inanabilirim," dedi Eleanor. "Hayat acımasızdır." (Eleanor ve Park)
  • I always get lost in the library, no matter how many times I go. In fact, I think I get lost there more, the more that I go. Like it's getting to know me, and revealing new passages. (Fangirl, Vol. 1: The Manga)
  • “As if I wouldn’t make the world spin backwards if I thought he’d like it better that way.” (Any Way the Wind Blows)
  • "Merhaba deme simon, demişti çünkü sonra hoşçakal demek zorunda kalırız ve ben vedalara hiç dayanamıyorum." (Asla Vazgeçme)
  • ‘I talk to you every day.’ ‘It’s not enough,’ he said. (Almost Midnight)
  • "Is it weird being in Omaha?" Simini asked her. "Now that everybody has left?" "It's like walking through the mall after it closes." (Almost Midnight)
  • Son diye bir şey yoktu. Kötü şeyler olurdu, sonra dururlardı ama insanların içinde fırtınalar koparmaya devam ederlerdi. (Asi Kahraman)
  • “You’re in me so deep, I wouldn’t know how to dig you out. I might get fed up with you… But, Simon, I’ll never get tired of you.” (Any Way the Wind Blows)
  • I’ve never hated him more. I want to break my knuckles on his chin, I want to cast off his tongue, I want to shove him down a thousand flights of stairs—and then I want to catch him. (Any Way the Wind Blows)

Yorum Yaz