tatlidede

Asaf Hüseyin kimdir? Asaf Hüseyin kitapları ve sözleri

Pakistanlı Siyaset Sosyoloğu Asaf Hüseyin hayatı araştırılıyor. Peki Asaf Hüseyin kimdir? Asaf Hüseyin aslen nerelidir? Asaf Hüseyin ne zaman, nerede doğdu? Asaf Hüseyin hayatta mı? İşte Asaf Hüseyin hayatı...
  • 17.08.2022 15:00
Asaf Hüseyin kimdir? Asaf Hüseyin kitapları ve sözleri
Pakistanlı Siyaset Sosyoloğu Asaf Hüseyin edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Asaf Hüseyin hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Asaf Hüseyin hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Asaf Hüseyin hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri:

Asaf Hüseyin kimdir?

Özellikle İslâmın siyasî dinamikleri ve İslâm dünyasında siyasî değişme ve siyasî ihtilaflar konusunda uzmanlaşmış bir siyaset sosyologudur. ABD, İngiltere ve Pakistan'da değişik üniversitelerde ders veren Dr. Hüseyin, son olarak Pakistan İslamabad'daki Kâid-i Âzam Üniversitesinin Afrika, Kuzey ve Güney Amerika'ya ilişkin Saha Araştırma Merkezi ile Bölgesel Araştırma Enstitüsü çerçevesinde çalışıyor. İngiltere'de yaşayan Dr. Hüseyin'in ayrıca Elite Politics in an Ideological State: The Case of Pakistan ve Islamic Movements in Egypt, Pakistan and Iran: An Annotated Bibliography gibi eserleri de bulunuyor.

Asaf Hüseyin Kitapları - Eserleri

  • Batının İslamla Kavgası
  • İran'da Devrim ve Karşı Devrim
  • İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar
  • Batının İslamla Kavgası
  • İslami Uyanış Fikri

Asaf Hüseyin Alıntıları - Sözleri

  • İslam dünyasını etkileyen en kuvvetli fikirlerden birisi modernleştirme kavramı oldu. Bu fikir Sadece fikir olarak kalmadı, istenilen derecede modernleştirmeyi sağlayacak araçların eksikliğine rağmen, İslam ülkelerinde işlerlik kazanıp yürürlüğe kondu. Batılı olmayan dünya sömürgeciliğin hükümranlığı altında iken bu dünya ile ilgili modernleştirme teorileri meydanda yoktu. Fakat, II Dünya Savaşı'nın hemen ardından, bu ülkeler bağımsızlıklarını kazanmaya başlar başlamaz, çalışmalarını fon kuruluşlarının Cömert ödenekleri ile gerçekleştiren batılı politik bilimciler bu toplumlarda ampirik incelemelere giriştiler. Modernleştirme çerçevesi kullanılarak, batılı olmayan devletlerin politik hayatını analiz için çeşitli politik gelişim ve modernleştirme perspektiflerinden faydalanıldı. (İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar)
  • Selahaddin Eyyubi Kudüs'ü Haçlılardan kurtardığı zaman, askerlerinin katliama girişmesine ve Hristiyan kanı dökmesine izin vermedi. Vergileri ödemeye veya şehri terketmeye paraca güç yetiremeyenlerin vergilerini öder ve bu kimselere çözüm yolları bulurken, şövalyelere iyilikle muamele etti ve onları serbest bıraktı. Şu halde, onlara Hristiyan muamelesi yapacak kadar erdem sahibi bir müslüman Lidere Haçlıların hayran kaldığını öğrenmek, şaşırtıcı olmasa gerek. (Batının İslamla Kavgası)
  • Batı'ya bir türlü tamamen boyun eğdirilememiş görünen sadece İslam' dır ve Batı tarihinin İslam'a karşıtlığının temelinde yatan da işte bu şeydir... (Batının İslamla Kavgası)
  • Osmanlı hilafetin ve İslam memleketlerinin ulus devletler şeklinde parçalanması, İslam dünyasını böldü. (Batının İslamla Kavgası)
  • Batı medeniyeti, izlenmesi gereken bir model olarak işlendi. (Batının İslamla Kavgası)
  • Modernleştirme kavramının esası olarak üç boyut ele alındı: Teknolojik, örgütsel ve davranışsal boyutlar. Bu noktayı daha da açan Bill şunları belirtiyor: Teknolojik boyut en başta sanayileşme ile ilgilidir ve sanayi öncesi toplumları ile sanayi toplumları arasındaki ayrımı ifade eder. Örgütsel boyut, ayrışma ve uzmanlaşma derecesini ifade eder ve basit olan ile karmaşık toplumlar arasındaki ayrımı ifade eder. Davranışsal boyut ise rasyonellik ve laikleşme ile ilgilidir, ve dini-büyüsel perspektif ile bilimsel perspektif arasındaki ayrımı ortaya koyar. (İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar)
  • Modernleştirme perspektifi, İslam dünyasında işleyen en kuvvetli Güçler -modernleştirmenin başını çeken siyasi partiler, orta sınıflar, Ordu ve bürokrasi gibi- üzerinde odaklaşıyor. Marksist perspektif, üretim tarzının şekillendirdiği sınıf teşekkürünü Odak alıyor. Neo Marksist perspektif, Global emperyalizmin dünyayı Merkez ve çevre bölgelerine nasıl bir böldüğü,çevreyi az gelişmişliğe nasıl ittiği konusunu vurguluyor. Elit perspektif, iktidarı ellerinde toplayan ve İslam dünyasındaki sosyo-politik değişimlere öncülük eden fertleri klikleri ve hanedanları ele alıyor. Ideolojik perspektif, politik düzeni tadil etmeye veya dönüştürmeye sık sık teşebbüs eden ve böylece İslam dünyasında hep bir çatışma sebebi olan ideolojilerin rolünü araştırıyor. Bunlara bir de İslami perspektif eklendi, çünkü daha önce de açıklandığı gibi, İslamiyet kendisine özgü bir dünya görüşüne sahiptir. Fakat bu tür analizler, İslam dünyasının politik analizini yapan kitapların çoğunda verilmemekte. Batılı akademisyenler özellikle İran'daki İslami devrimden sonra İslamiyet'in politik gücüne ilgi göstermeye başladılar. İslamiyet'in politik yönü İslami ilkeler üzerine kuruludur ve İslamiyet'e bağlılık politikleşmeyi gerektirdiği gibi tabiilerini politik eylemde bulunmaya da sevk eder. İslam dünyasının politik perspektifleri hakkındaki bir kitapta bu noktanın gözardı edilmesi büyük bir yanlışlık olur. Zira İslamiyet'in politik gerçekliği çoğu Müslüman toplumların politik bağlamında mevcuttur. (İslam Dünyasına Siyasi Bakışlar)
  • "Irkçılık, sömürgecilerin ideolojileri tarafından formüle edildi." (Batının İslamla Kavgası)
  • Bir devrimi halkın içtenlikle benimseyip, yanında yer alır hale gelebilmesi, devrimin ideolojisinin halkla bütünleşmesi ile mümkündür. (İran'da Devrim ve Karşı Devrim)
  • Oryantalistler, hakkında şüpheler yaratmak suretiyle İslam’ı içerden baltaladılar. (Batının İslamla Kavgası)
  • Katolik ve Protestanların her ikisinin de İslam'a yaklaşımı aynı idi; O, rahip sınıflarının sahip olduğu statükoyu tehdit ediyordu. İslam'ı kabul ettikleri takdirde, kendi işleri tehlikeye düşecekti. İslam'ın ne söylemekte olduğunu anlamaya yönelik herhangi bir uğraş, onları ilgilendirmiyordu. (Batının İslamla Kavgası)
  • Misyonerler için nihai hedef, İslam’ı çökertmek ve kendi kavramlarıyla ifade edilmesine izin vermemekti. (Batının İslamla Kavgası)
  • Allah'ın saltanatında söz artık benimdir. (İran'da Devrim ve Karşı Devrim)
  • Sömürgecilik döneminde, İslam’ın nasıl kontrol altına alınması gerektiği hususunda büyük bir tartışma cereyan etti. Fransız Katolik Enstitüsü üyesi olan Baron Carra De Vaux tarafından Fransız yönetimine sunulan bir çözüm yolu, “etnik ve politik bölünmeleri kullanmak suretiyle İslam dünyasını parçalamak ve manevi bir birliklerini kırmak için çaba sarf edilmesi” şeklindeydi. (Batının İslamla Kavgası)
  • Misyonerlik faaliyetlerinin İslam ülkelerinde iki yönlü bir amacı varolageldi. Birincisi, müslüman halkı hristiyanlığa kazandırmaktı. Bu alanda pek fazla bir başarı sağlayamadılar. İkinci amaç olarak, eğer müslümanlar hristiyanlaştırılamıyorlarsa, o zaman sekülerleştirmekti. Bu yolla, müslümanlar, sömürgesel yayılmaya ve sömürüye yönelik bir tehlike oluşturmayacaklardı. (Batının İslamla Kavgası)
  • Haçlı Seferleri resmen 1097'de başladı ve Fransız asilzadeleri tarafından yönetildi. Bunlar, Antakya, Urfa ve Kudüs'ü ele geçirdiler ve Haçlı krallıkları kurdular. 1118 yılına gelindiğinde, Suriye ve Filistin'in büyük bir kısmı bu Haçlıların denetimi altına girmişti. Yaptıkları katliam öylesine büyüktü ki, "Haçlılar duruma hakim olurken, Kudüs'te ölen müslümanların kanının, ayak bileği hizasına çıktığı söyleniyordu." Bu doğru olsun veya olmasın, gerçek olan bir şey varsa o da ölü sayısının hayli kabarık olduğuydu. (Batının İslamla Kavgası)

Yorum Yaz