tatlidede

Aşı ile ilgili flaş açıklama! Normalleşmeye darbe...

Aşılama oranına bakıldığında Doğu ve Güneydoğu illeri, batı illerine göre yüzde 30-40 daha düşük. Bölgede görev yapan uzmanlar bu durumu yalan yanlış dedikodulara bağlıyor. İşte koronavirüs salgınıyla ilgili dikkat çeken gelişmenin tüm detayları...
  • 03.07.2021 13:31
Aşı ile ilgili flaş açıklama! Normalleşmeye darbe...

Normalleşme dönemine adım atan Türkiye’de, Kovid-19’a karşı aşılama çalışmaları aralıksız devam ediyor. Artık 18 yaş üzeri her vatandaş randevusuz şekilde sağlık merkezlerinde aşı olabilirken, 1 Temmuz itibarıyla Türkiye genelinde iki doz aşılananların rakamı ise halen 15 milyonu geçmiş değil. 

Ancak ülke genelinde aşı olanların oransal dağılımına bakıldığında doğu ve güneydoğunun birçok kentinde aşılanma oran ve hızının batı illerine göre yüzde 30-40 daha düşük seyrettiği dikkatlerden kaçmıyor. Bölgede görev yapan sağlıkçılar ise bu durumu ‘aşıların kısırlık yaptığı’ yönündeki yalan, yanlış dedikodulara bağlıyor.

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr.Elif Turan yaptığı açıklamada “Orantılama yaptığımızda bile, aşılanma rakam ve hızı batı illerine göre yüzde 30-40 daha düşük seyrediyor. Hemşehrilerimize Kovid-19 aşılarının etkinliğini anlatınca ikna oluyorlar.

Özellikle kırsaldaki vatandaşlarımız bir takım söylentilerden hemen etkilenip aşılanmaktan kaçınabiliyor. Aşılanma hızını arttırmak için Türkçe ve Kürtçe afişler hazırladık. Özellikle 60 yaş üzeri kadınların birçoğu Türkçe bilmiyor. Bölgenin şartları göz önüne alınarak, kırsal için mobil ekip ve tanıtım ekipleri oluşturulmalı” dedi.

Mardin Tabip Odası Başkanı Volkan Binbaş da kent ve bölge genelinde aşıya erişim konusunda herhangi bir sıkıntı olmadığını ifade ederek, “Aşılanma oranlarımız istediğimiz seviyede değil ama kırsala gittiğimizde yaşlılara ‘aşı yapalım, aşı senin korur’ dediğimizde ‘tamam yap’ diyorlar.

Ancak biz gitmediğimizde, şehir merkezine gelmiyor, gelemiyorlar. Bölgede aşılanma hızının yükseltilmesi için mobil hizmet ve tanıtımların daha yoğun şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Türkçe bilmeyen vatandaşlarımıza ana dillerinde Kovid-19 aşılarının önemi hakkında bilgilendirme yapılmalı” diye konuştu.

ESKİDEN DE VARDI

Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr.İsmail Balık ise geçmişte de çocuk aşı kampanyalarında kısırlık yalanlarının ortaya atıldığını belirterek, şunları söyledi: “Bu kaygının Doğu ve Güneydoğu illerinde daha yoğun olarak devam ettiğini görüyoruz.

Doğu ve Güneydoğu’daki kanaat önderleri mutlaka aşı kampanyalara destek vermeli. Vatandaşa kendi anadilinde aşının koruyuculuğu ve önemi anlatılmalı. Köylerdeki insanlar, aşı merkezlerine gitmekte güçlük çekebiliyor. Sağlık müdürlükleri mobil ekiplerle kırsal bölgelere daha yoğun hizmet götürürse, bölgedeki aşılanma oranları artar.”

ÖZEL ÇALIŞMA YAPILMALI

Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Duran Tok: “Güneydoğudaki vatandaşımızın bir kısmı aşıların kısırlık yaptığı yönünde yanlış kanıya sahip. İnsanımızın duygularını istismar ederek, siyasi söylemler üzerinden de aşıya güvensizlik yaratılıyor. Ancak en büyük korkunun kısırlık olduğunu gözlemliyoruz. Doğu ve Güneydoğu’da aşıya ikna konusunda daha özel ve güçlü çalışmalar hayata geçirilmeli.”

YÜZÜMÜZ GÜLDÜ!

Öte yandan kademeli normalleşmenin üçüncü etabına 1 Temmuz’dan itibaren geçti. Sokağa çıkma yasakları da sonra erdi. İçişleri Bakanlığı, 27 Haziran’da yayımladığı genelgeyle kademeli normalleşme sürecinin üçüncü etabında, tüm iş yerleri önceki günden itibaren ruhsatlarındaki belirlenmiş olan açılış kapanış saatleri çerçevesinde faaliyet göstermeye başladı.

Canlı müzik dahil olmak üzere müzik yayını ise saat 24.00’e kadar uzadı. Uzun süre sonra kısıtlama olmadan sokağa çıkanlar gece geç saatlere kadar dışarıda vakit geçirdi. Türkiye’nin birçok kentinde parklar, sahiller, sokaklar ve caddeler Kovid-19 salgını öncesindeki günleri aratmadı.

Yasaksız günlere hasret olan vatandaşlar, sosyal mesafe ve maske kuralı unutsalar da sohbetin bol olduğu, arkadaşların dostların birbirleriyle hasret giderdiği bir akşam geçirdi. Biz de normalleşmenin ilk gününde Beyoğlu’ndaydık. İstiklal Caddesi, sokaklar ve eğlence mekânları tıka basa doluydu.

Yasakların sona ermesi hem esnafın hem de vatandaşların yüzünü güldürdüğüne tanıklık ettik. Özellikle müzikli mekânlarda yasaksız ilk gecenin coşkusu hissediliyordu. İnsanlar işletmelerin kapılarında bir partideymişçesine eğlendi. Havanın da etkisiyle neredeyse tüm eğlence mekânlarında müşteriler ya dışarıda oturdu ya da kapı önlerinde ayakta eğlencesine devam etti. Normalleşmenin ilk gecesinde Milliyet’e konuşanlar şunları aktardı:

Arkadaşlarıyla Beyoğlu’nda bir barda oturan Harun Tekin (31): “Uzun zamandır bu kadar keyif aldığımı hatırlamıyorum. Farklı bir şey mi yapıyoruz tabii ki değil. Ancak evin dışında bir arkadaşınızla bir yerde saatlerce oturmak bile büyük bir lüksmüş. Nefes aldığımı hissettim. Ülkemizde resmen turist gibiydik. Saatin 24.00 ile sınırlı tutulmasını da çok doğru bulmuyorum. Saat sınırlamasının özgürlükleri kısıtladığını düşünüyoruz.”

Fulya Armağan (37): “Uzun bir süre sonra ilk defa dışarı çıktım. Bu durumu biraz garipsedim sanırım eski alışkanlıklarımıza dönmemiz biraz zaman alacak. Pandemi nedeniyle sürekli evde olunca bu saatlerde dışarıda olmayı insan biraz yadırgıyor. 1.5 yıldır neredeyse bu saatlerde hep evdeydim ve saat 23.00 ben hala dışarıdayım. Bunu da çok özlemişim. Saatlerce bir mekânda oturup içmek ne kadar büyük keyfiymiş.”

'BUNA İHTİYACIMIZ VARDI'

Bir işletmenin kapısında şarkı söyleyip kalabalık bir grupla dans eden Eda Sezgi: “Uzun zamandır böyle eğelendiğimi hatırlamıyorum. Saatin 24.00 çekilmesi açıkçası beni mutlu etti. Eğlenebileceğimiz bir vaktimiz var. 1.5 yıldır evlerdeyiz, bugün çıkıp buraya gelmek o kadar iyi geldi ki. Evet farkındayım çok kalabalık ve çok iç içeyiz. Bunları düşünerek gelmeseydik ruh sağlığımız bozulacaktı buna da ihtiyacımız var.”

Restoran sahibi Tarkan Pala: “Pandemi sürecinde en fazla etkilen sektörlerin başında geliyorduk. Bundan önceki kademli açılmalar da bizi olumlu yönden pek etkilemedi. Çünkü insanlar saat 19.00 gibi işten çıkıyor buraya gelmeleri en az. Kimsede böyle bir mekâna 1 saat için gelmiyordu. Saatin 24.00 çekilmesi bizim yüzümüzü güldürdü. Bugün yüzümüz güldü diyebiliriz. Ancak saatin en az 02.00 olması gerekiyor.”

Restoran sahibi Tuncay Selçuk: “Burada her işletmenin belli bir müşteri potansiyeli var. Benim mekânımın bugün boş olmasının sebebi müşterim bilinçli. Virüs tamamen bitmediği için mekanlara gitmeyi tercih etmiyor. Bizim saatlik ya da düzenlemelerle ilgili sıkıntımız yok.

Bizim genel sıkıntımız ülkenin gündemi ve salgın. Salgın tamamen bitmediği sürece biz sıkıtı yaşamaya devam edeceğiz. Diğer işletmelerin müşterin yüzde 50’den fazlası zaten turist. Benim müşterim salgın bitmeden gelmek istemiyor.”

Yasaksız ilk gece olta balıkçıları Galata Köprüsü’ndeydi. Balık tutkunu bir vatandaş, “Yasaklar kalktı, balık tutmaya geldik. Bayağı balık var, istavrit tuttum. Epeydir bekliyoruz, bir senedir çıkamamıştık. Hava temiz, rüzgâr iyi evde oturmaktan iyidir” dedi. Bazı vatandaşlar da köprüde bisiklet sürdü.

Bir grup arkadaş ise köprü üzerinde oturarak sohbet etti. Sohbet eden vatandaşların maske takarak sosyal mesafeyi korudukları görüldü. Zeytinburnu sahili de kalabalıktı. Burada yeşil alanda oturan bir aile “Eve gitmeyi düşünmüyoruz, sabaha kadar buradayız.

Sabah saat 08.00’de işe gidiyoruz ama bunu kutluyoruz bugün. Çok mutluyuz, inşallah bir daha yaşamayız, Koronavirüssüz günlere inşallah. İki yıl sonra terimizi attık. Yeğenlerimizi getirdik” sözleriyle duygularını ifade etti.

Yorum Yaz