tatlidede

Aslana Küsmek…

Aslana Küsmek…

İki kör birlikte içliköfte yiyormuş. Derken biri ötekine ikişer ikişer yemesene demiş. Öteki ya dur bakalım ikimiz de körüz, Allah aşkına ikişer ikişer yediğimi de nerden çıkardın diye çıkışır. İlk sözü söyleyen der ki; ben ikişer ikişer yediğim için bu zanda bulundum.

Niyeti halisane Allah için olmayan; herkesi kendi gibi riyakâr zanneder.

Evet, zan da kötüdür riya da.  Allah ikisinden de korusun…

Mümin diğergam olmalı. Başkasını kendine tercih etmeli. Evet, bunlar doğru ama bir ölçüsü yok mu?

Nereye kadar?

Elbette ki biz inananlar için üsveyi hesene olan fahri kainattır (s.a.s) ölçü…

İnsanların selâmeti için gösterdiği bu yüksek fazîlet, Kur’ân-ı Kerim’deki şu âyette ifadesini bulur: (Rasûlüm!) Onlar îmân etmiyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin!..” (Şuara 3)

Efendimiz (s.a.s) de bu hâlini şöyle ifade buyurur: “Benimle sizin durumunuz şuna benzer: Bir adam ateş yakar. Ateş etrafı aydınlatınca pervâneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onlara mâni olmaya çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak pek çoğu ateşe düşerler.

Ben; ateşe düşmemeniz için sizi belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe atılmak için koşuyorsunuz!” (Buhârî, Rikāk, 26) Esteizubillah…

“Eğer dileseydik gökten onlara âyet indirirdik. Böylece onların boyunlarını gölgelerdi de (hükmü altına alırdı da) ona itaat ederlerdi. Fakat ne zaman kendilerine Rahmân’dan yeni bir öğüt, bir uyarı gelse, mutlaka hoşnutsuzluk içinde ondan yüz çevirirler.”(Şuara 26/4 “(Resulum!) Onları hidayete / hak yola getirmek senin görevin değil, lâkin Allah dilediğini hidayete / doğru yola getirir.”(Bakara, 2/272), “Bu müminler hâlâ öğrenmediler mi ki Allah dileseydi bütün insanları hidâyet eder, doğru yola koyardı.”(Rad, 13/31); Ayetleriyle meşietin Allah’a ait olduğu beyan edilmiştir…

BANA ARKADAŞINI SÖYLE, SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM

Asırlar öncesinden ne güzel ifade etmiş peygamberimiz (s.a.s): "Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin." 

Kalbinin meyline bakacaksın. Gerisi hikâye. Denilir ki; “Her kuş kendi cinsiyle uçar. Kartallar kartalla, kargalar kargayla!” “Temiz olanlar, temiz olanlar içindir." (Nur-26 ve enfal-37) ayetlerinde ne büyük incelikler vardır.

*Değerinizi bilmeyen insanlar için boşa mücadele etmeyin. Onları layık oldukları insanlara bırakın ve asla geriye bakmayın. Aslana küsüp/kızıp da eşekle yola çıkanın varacağı yer (af buyrun) ahırdır. Şayet onlara katılırsanız sizin de sonunuz onların vardığı yere varır. Denilir ki günlerden bir gün, Büyük İskendere; “gölge etme başka ihsan istemem” diyen Diyojen, ciddi bir konu hakkında konuşurken kimsenin kendisini dinlemediğini fark edince birden durur ve kuş gibi ötmeye başlar Çevresindekiler, bu garip davranışına dikkat kesilince, şunu söyler: “Gördüğünüz gibi, insanlar maskaralığa ciddi konulardan daha çok önem veriyorlar.”

GÜÇ ve BİLGİ ARASINDAKİ KARŞILAŞMA

Diyojen’in Korsanlar tarafından kaçırılması ve İskender ile karşılaşması

Diyojen‘in hayattaki dönüm noktalarından biri olan olayda Ege denizinde bir gemide seyahat ederken korsanlar tarafından kaçırılmasıdır. Kötü niyetli korsanlar Diyojen‘i ve diğer kaçırdıkları insanları köle olarak satmak için Girit adasına götürür. Satılmadan önce kölelere en iyi yaptıkları iş sorulur. Bütün köleler sırasıyla “Çok güzel tarla sürerim.”, “En iyi silahı ben yaparım.” gibi söylemlerde bulunur.

EFENDİLİK YAPAMAK! EFENDİ SATIN ALINIR MI?

Sıra Diyojen‘e gelir ve Diyojen der ki; “Çok iyi efendilik yaparım, beni efendisi olarak almak isteyen varsa gelsin.”

Bunun üzerine Xenedianes isminde varlıklı bir adam sözünden etkilenmiş olsa gerek, onu çocuklarını eğitmesi için satın alır. Bundan böyle Diyojen bu olayla beraber ömrünün geri kalan yıllarını Yunanistan’ın Korint şehrinde geçirecektir.

Çocuklarını eğitmesi için Xenedianes’e satıldıktan sonra, Yunanistan’ın Korint şehrinde Diyojen ‘in başından geçen önemli olaylardan biri de Büyük İskender ile karşılaşması olmuştur. Bir gün Büyük İskender şehirde turlamaya çıkar. Alimler, tüccarlar ve halk Büyük İskender’in önünde eğilip ona yalakalık yapmasına rağmen Diyojen asla böyle bir şey yapmamıştır. Bir gün Büyük İskender şehri gezerken fıçı içinde yaşayan bir adama rastlar. Adam güneşin altında mayışmış bir şekilde yatmaktadır. Bu kişi tüm serveti bir parça çul-çaput ile günlük olarak kullandığı malzemelerini koyduğu torbası olan Diyojendir.

Büyük İskender’i karşısında görmesine rağmen istifini bozmadan güneşlenmeye devam eder. İnsanlar, İskender geliyor diye kırılıp geçerken o yerinden kımıldamaz. Hatta insanlar; “Sen ne yapıyorsun, gelenin kim olduğunu bilmiyor musun?” diye onu tartaklarlar.

İskender karmaşayı görür ve: “Durun, dokunmayın!” der. Kendisine doğru gelen kalabalığa, yattığı yerden biraz doğrulup bakarken, İskender öne çıkar ve

Diyojen’in yanına gelerek: “Görmüyor musun? İnsanlar yerlere yatıp kalkıyorlar. Sen yoksa beni tanımıyor musun?” der.

Diyojen: “Tanıyorum. İyi tanıyorum ve sizi de iyi biliyorum.” diye cevap verir.

GERÇEK ZENGİNLİK/BÜYÜKLÜK

Büyük İskender: “O halde söyle! Kimim, ben?” der.

Diyojen: “Sen benim esirimin esirisin.” der.

İskender bu sözden sonra sarsılır. Yerinde duramaz ve atından iner. “Ne demek bu!?” der.

GERÇEK ESİRLİK/ESARET!

Diyojen: “Sen, toprak için mal için insan öldürüyorsun. Halbuki bunlar benim değer vermediğim şeyler, benim esirim. Hiçbir Dünya malında gözüm yok. Nefsimin istediği hiçbir şeyi yapmıyorum. Oysa sen, nefsine esir olmuşsun. Gözün güç,  altın, para ve toprakta. Dünya benim esirim, kölem. Sen de benim köleme köle olmuşsun. Kim kimin için ayağa kalkacak?” der.

İskender, bu sözleri kabullenir. Diyojen’in büyük bir filozof olduğunu anlar ve ona: “Dile benden ne dilersen!” der.

Diyojen, kafasını kaldırarak hiçbir heyecan göstermeden suratına baktı İskender’in. “Evet” dedi Diyojen, İşaret parmağıyla güneşi göstererek, “benden bana veremeyeceğin şeyi esirgeme” ve devam etti “Güneşimi kapatıyorsun, gölge etme, başka ihsan istemem.” der ve dünyevi değerleri ne kadar küçümsediğini gösterir.

TERCİH

Bu tarihi ayar sonrası, dünyanın en güçlü adamının oğlu olan İskender, kıkırdayan adamlarına döndü ve tarihe geçecek o sözü söyledi;

“Eğer İskender olmasaydım, Diyojen olmak isterdim.”

Siz ne olmak ve kimlerle olmak istersiniz?

Fakat bu söylemeden önce pratiğinizi gözden geçirmeyi unutmayınız…

Editör: M.Burhan Hedbi

Yorumlar

Image
Abdulkadir Yıldırım
02.09.2022 / 13:27

Seydayê delal ez bo we berhema teyê heja tê piroz dikim û jibo ber dewamiyê serkeftine dixwazim.

Yorum Yaz