tatlidede
tatlidede

Barış Sofrası

Barış Sofrası

“Ey iman edenler! Hep birlikte barış ve selamet yoluna girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin! Çünkü o sizin aranızı açan apaçık düşmanınızdır.” (BAKARA - 208)

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın ve birbirinizden ayrılmayın. Ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman iken kalplerinizin arasını uzlaştırdı da, O’nun lütfu sayesinde kardeşler oldunuz ve siz ateşten bir çukurun kenarındaydınız da, sizi oradan kurtardı. İşte bu şekilde Allah size mesajlarını açıklar ki doğruyu bulasınız. Öyleyse sizler hayra çağıran, meşru ve iyi olanı öneren, kötü ve yanlış olandan da sakındıran (ümmet olmanın gereğini yapan) bir ümmet olun! İşte onlardır ebedi saadete erecek olanlar. Kendilerine hakikatin apaçık belgeleri geldikten sonra parçalanıp birbirine düşen kimseler gibi olmayın, işte bunlar için korkunç bir azap vardır; bazı yüzlerin ağarıp bazı yüzlerin karardığı o günde, yüzü kara çıkanlara (denilecek ki): “İmana erdikten sonra inkâra saptınız ha? O halde, inkârınızdan dolayı tadın azabı!” Fakat yüzü ağaranlar Allah’ın rahmetine dalacaklar; onlar o rahmette ebediyen kalacaklar.”( AL-İ İMRAN 103-107)

“Her kim, bir nefsi bir nefse veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de, onu diri bırakırsa sanki bütün insanları diriltmiş gibidir. “(MAİDE -32)

“Ama eğer onlar barışa yönelirlerse sen de bu yönelişe uy! Ne ki yalnızca Allah’a güven: unutma ki O duyulmayanı duyan, bilinmeyeni bilendir.” (ENFAL 61)

“Allah kullarını barış yurduna çağırıyor. Ve O dilediğini doğru yola iletir.”( YUNUS 25)

“Rableri katında onlara barış yurdu (cennet) vardır. Ve yapmakta oldukları (güzel) işler sebebiyle Allah onların dostudur.”( ENAM 27)

 "Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahmân'dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır."( HADİS-İ ŞERİF)

-Birbirinizle münasebeti kesmeyin! Birbirinize arka çevirmeyin! Birbirinize kin ve düşmanlık beslemeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Ey Allahın kulları kardeş olun! ( HADİS-İ ŞERİF)

-Hz. Musa : “Yarabbi! dargın olanları barıştırana ne ecir verirsin?” diye sordu. Hakta ala, “Kıyamet gününde selamet verir, korktuğu şeylerden emin eder, umduğu şeylerle şereflendiririm.”  diye buyurdu. ( HADİS-İ ŞERİF)

Barış: Geniş anlamıyla uyum karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile oluşturulan ortam anlamına gelir. Bütün insanların kardeşçe bir uyum içinde bulunmasıdır.

İslam kelimesi s-l-m kökünden türemiştir. Kelime anlamı olarak barış esenlik, güven, huzur, itaat ve teslimiyet anlamlarına gelir. Buna göre İslam’ın bir anlamı da barış ve esenlik anlamındaki “selam” bu kökten gelmektedir.

Müminler cennette “selamünaleyküm” sözü ile karşılanacaklardır. Allah‘ın güzel isimlerinden biri de “Es-Selam” ‘dır.  Cennete, Darüsselam-Barış yurdu denir.

 İslam yeryüzünde barış ve adaleti amaçlamış; kini, nefreti, düşmanlığı, bozgunculuğu ve zulmü yasaklamıştır. Aslında bütün ilahi dinlerin mesajları barışa yöneliktir. Zira bütün ilahi dinlerin gayesi dünya ve ahirette insanların mutluluğunu saadet ve selametini sağlamaktır. Gönderilen tüm peygamberler barışın gerçekleşmesi için çaba harcamışlardır.   Özellikle hazreti peygamber evrensel barışı gerçekleştirmek için gönderilmiştir. Kuran-ı Kerimde peygamberin evrensel barışın temini için gönderildiği, “Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya 107) ayetiyle vurgulanmıştır.

Peygamberimiz namazlardan sonra “Allah’ım barış ve esenlik sensin, barış ve esenlik ancak senden gelir. ” buyurmuştur.

Barış; adalet ve insan haklarına saygı ve uzlaşma kültürü yaygınlaştırılarak sağlanabilir. İslam’ın prensipleri sadece belirli bir coğrafya veya belirli ırklar için gelmemiş bütün ırkları kapsayan, insanı sosyal konum ve cinsiyetine göre ayırt etmeyen ve bütün insanları muhatap kabul eden bir yapıdadır.

Barış ve huzurun zıddı olan fitne ve fesat dinimizce hoş görülmemiş fitnenin adam öldürmeden daha kötü bir şey olduğu beyan edilmiştir.

Savaş bir emir olmayıp sadece haklı sebeplerle yapılmasına müsaade edilen bir izin durumudur. (Hac 39). İslam’da savaşın meşru amaçlarından biri, zulmü ve haksızlığı ortadan kaldırmaktır.

Barışın ve huzurun olduğu yerde insanlar mutlu olur. İslam dininin gayesi insanı hem dünyada hem de ahirette mutluluğa erdirmektir. İslamda barış, kuru bir dava değil, her vicdanda yerini bulmuş, insanın yönünü tayin eden, uzlaşmayı ve yaşatmayı hedeflediği bir değerdir. Yüce Allah cennet’e “Güvenlik ve barış yurdu” adını vermiş, cennetin barış sağlanarak kazanılabileceğine imada bulunmuştur.  Müslümanların barış anlayışı, barışı sadece inanan insanlarla sınırlı tutmak değil, aksine onu bütün insanlığa sunmaktır. Onlar kendileriyle barışık olmayan insanlara, bilgisiz hatta inançsız olanlarla bile barışık olduklarını ve kendilerine güvenebileceklerini söyleyen yüce Allah’ın “kulum” diyerek sahiplendiği insanlardır.

Müslümanlar kıldıkları her namazın sonunda “Esselamü aleyküm ve rahmetullah” derler. Orada olan ve olmayan, görünen ve görünmeyen varlıkları selamlayarak onlarla barışık olduklarını ilan ederler. Namaz ibadetinin bu şekilde bitirilmesi anlamlıdır. Denilebilir ki barış gerçek bir Müslüman’ın karakter ve şahsiyetinin simgesidir.

Kâinattaki her varlık denge ve düzenin oluşması hususunda kendine düşen görevi yapar. Bunu gerçekleştirirken aynı gayeye yönelik iş birliği akıllara durgunluk verecek mahiyettedir. Doğadaki denge ve ahenk sağlanmayacak olsa, bu bütün varlıkların sonu olacaktır.

Yüce Mevla Kuran-ı Kerim’de “De ki, suyunuz çekiliverse söyleyin bakalım, size kim bir akarsu getirebilir” (Mülk 30) Böylece bütün varlıklar bu ilahi denge ve ahenge muhtaç ve bunun temini için birbirlerine uyumlu bir şekilde işbirliği yapmak zorundadır. Buna “Ekolojik barış” demek mümkündür. Bu barışın Ekolojik denge ve düzenin sağlanması ve devamının önemi ne ise, insan yaşamının dengeli ve ahenkli olması insanların kendileri ve dış dünya ile barışık olmasının önemi de odur.

Günümüz insanları “Kuşlar gibi uçmasını balıklar gibi yüzmesini öğrendi, ancak bu arada çok basit bir sanatı unuttu; kardeş olarak yaşamayı.”

Yaşlı dünyamız nice küçük ve iki büyük savaş gördü. Bölgemizde bugün halen süren savaşlar vardır. Birileri bizim alın terimiz, kanımız ve gözyaşlarımız üzerinden hegemonyalarını sürdürmek istemektedirler. Daha ne kadar buna müsaade edeceğiz?

Ey İbrahim’in çocukları! Ötekini kendi gibi kabul ederek, empati yaparak, farklılıklarımızı zenginlik kabul ederek özgür ve huzurlu bir dünya oluşturmak mümkündür. Emaneten yürütülen çatışmaların piyonu olmak kaderimiz olmamalıdır. Güçlü bir iradeyle kaderimize sahip çıkmalıyız.

Ey kadim toprakların sahipleri! Ey Mezopotamya’nın asil insanları! İnsanlık kadar eski bu toprakların “medeniyet yapma” potansiyelini yeniden canlandırmalıyız. Etnisite ve inanç değerlerimizin farklı oluşunu istismar eden yaklaşımları ayaklarımızın altına almalıyız.

Ret, inkâr ve asimilasyon tarihin çöplüğüne atılacak utanç verici yaklaşımlardır. Birlikte tarih yapma iradesini ortaya koyanlar bu gün de barışı, güveni ve istikrarı beraber oluşturma potansiyeline sahiptirler.

Mevlana, Yunus Emre, Melaye Cezeri, Şeh Ahmede Xani, Feqiye Teyra, Bediüzzaman Said Nursi gibi aşkın kahramanları yetiştiren bu mümbit toprakların varisleri! En değerli şeyimiz olan İnsan kaynağımızı, insanlığın ve medeniyetin hizmetine sunmak gibi bir misyonumuzun olduğunu biliyorsunuz.

İyiliği yerleştirmek ve kötülüğü iyilikle savmak asil insanların şiarındandır. Bu özellikleri geçmişte gerçekleştirmiş olmanın avantajını bugünde kullanabilmeliyiz.

Farklılıkları ile bir şehirde beraber yaşama kurallarını içeren Medine Vesikası; zulme uğrayanın inancına ve kavmiyetine bakılmaksızın himaye edileceği öngörmektedir. Burada en çok geçen kavram “makul” yani akla uygun olan. Bugün de ortak akıl adil davranmayı ve her insanı bir değer olarak önemsemeyi gerektirmektedir.

Dünyada yapmak istediğimiz değişikliği, kendimizde yaparak işe başlayabiliriz. Barışı kendi içimizde örerek yola koyulabiliriz. Evrensel insani değerlerin oluşturduğu bir dünyanın şiddetten arınabileceğine inanıyorum!

Ey Türkler, Kürtler, Araplar, Müslümanlar, Hıristiyanlar! Kadim toprakların bahçesindeki çiçekler! Dillerimizin, renklerimizin inançlarımızın farklı olması Allah’ın kudretinin alametidir. Herhangi bir renge ve dile karşı kökten bir saldırı Allah’ın bir ayetine saldırıyla eş anlamlıdır.

Dünya dağdır, bizim yaptıklarımız ses. Seslerin yankısı yine bizim semtimize gelir. Kendinize gelin! Hakk’ın gayreti, pusudan çıkmaya görsün; baş aşağı yerin dibine gidersiniz. (Mesnevi)

Biri Kürtçe diğeri Türkçe iki şiirle konuşmama son veriyorum.

Silav  li ser we

Ey mirovperwer

                    Zinhar e , zinhar!

                    Dîsa nebî şer

Şer pir dijwar e

Kuştin û şewat

                 Weke gernasan

                 Bikin kêferat

Ez şer naxwazim

Dijwar e ev şer

            Didî ber xwe ev

            Hemî hişk û ter

Li vê stêrê

Agir dirêjî

            Zar û zêçên me

            Tevan dikujî

Bijî aştî

Bijî azadî

            Bijî serbestî

            Bijî dilşadî

Ez naxwazim şer

Dîsa bê cihan

Aştî dixwazim

Vê aştiya xweş

            Aştiya tê de

            Hemî kes rûgeş

Gul tê de şîn bin

Gulşen û bostan

 

MEMLEKET İSTERİM

Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim

Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikayet ölümden olsun.

                                               C.Tarancı

Yorumlar

Image
ahmede xane
27.03.2013 / 13:46

sayın vekilim barış çabalarınızı takdirle karşılıyoruz bu güne kadar mardin milletvekillerimiz sizler gibi duyarlı olmadılar yolunuz açık olsun.

Image
mehmet tekcan
06.09.2012 / 08:59

sayın vekilim barış ile ilgili duyarlı olduğunuzdan dolayı tebrik ederim.Ancak bu yazılar ve söylemler biraz kısık kalıyor sizin potansiyeliniz var bu zor dönemde yükses sesle ve ne pahasına olusa olsun mecliste gür bir şekilde dile getiriseniz herkes tarafından takdir görürsünüz aksi taktirde bir küçük köşede kalır ve unutulur.

Image
ş.a
05.09.2012 / 14:41

ee var mı bi çözüm öneriniz barış için.samimiyseniz onurlu bir şekilde sesini yükseltirsiniz parti içinde.sonuç almasanız bile bölgede kahraman olursunuz. aradan yıllar bile geçse saygıyla anılırsınız. ...

Image
demirtaş
05.09.2012 / 13:34

abdurrahim bey elinize yüreğinize sağlık <br>baışa ihtiyac olduğumuz bbu sürecte herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini ifade eedererek bu konulardaki cesaretinizden dolayı tebrik ediyorum.

Image
hasan karaaslan
05.09.2012 / 09:41

Kusura bakma Mardin layf son dünemlerde tam rotayi değiştırdınız Tam AKP Sitesi ve tam reklam sitesi oldu

Image
saidi şeyhi
04.09.2012 / 20:59

Sayın Vekil Çok Güzel bir yazı (ilahın kelamı ile hadislerle şiirle )olmuş kelam ile tebrik ederim.Allahın (c.c) bir ayetini inkar eden tümünü inkar etmiş demektir.Allah isteseydi insanı tek tip makruşka bebeği gibi, torno dan çıkan malzeme gibi.vs. yaratırdı.Ama Hucurat ve Rum süresinde demiş olduğu gibi insanı yarattı.

Yorum Yaz