tatlidede

Başkanlık Sistemine 1 Kasım Vizesi

Başkanlık Sistemine 1 Kasım Vizesi
7 haziran sonrası oluşan Meclis aritmetiğinde Meclis Başkanı'nı seçme becerisini gösteremeyen muhalefet partilerinin bu basiretsizliği,halka ülke yönetimini idare edebilme kabiliyetinden ne kadar da uzak olduklarının ipuçlarını vermekteydi.Meclis Başkanlığı seçimleriyle ağır yara alan yüzde 60'lık muhalefet bloğu,aynı zaman'da Ak parti'ye önemli bir fırsat sunmuş oldu ve Hükümet partisiyle neredeyse özdeşleşmiş olan "istikrar" kavramı da bu süreçte tekrardan taban bulmaya başladı.Koalisyona yönelik istikşafi görüşmelerin uzaması ve Ak Parti'nin yenilenen parti vitrini,yeni dönemde 7 haziran sonrasında ara verilen reformların tekrar gündeme gelmesi ve özellikle ekonomi alanında önemli fırsat eşitliklerinin sağlanmasına yönelik çalışmalarda bulunulmasına da bir ölçüde imkan sağladı.Bu çalışmalar daha sonra 1 Kasım öncesinde parti'nin başarı kazanmasında büyük rol oynayacak ekonomik vaatlerin de alt yapısını oluşturmuş oldu.Özellikle asgari ücretin 1300 TL ye çıkarılacak olması,emekli ve dar gelirli vatandaşlara yönelik ekonomik vaatler ve bunların Ak parti tarafından hayata geçirilme ihtimaline olan güven duygusu da sonuç getiren önemli etkenler arasında yer aldı.
   Muhalif kesimlerce konuşulmaya başlanan "ANAP gibi çöküş dönemine girdiler" söyleminin aksine,Başbakan Ahmet Davutoğlu çalışma ekibiyle birlikte üst düzey bir performans sergiledi ve seçmeni bir kez daha merkeze çekerek "istikrar" duygusunun ağır basmasını sağladı.Dağılan Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi ittifakının oyları Ak parti'ye kayarken,milliyetçi söylemlerde MHP tabanında karşılık buldu.Şiddet sarmalından bir türlü yakasını kurtaramayan çözüm sürecinin askıda kalması,Kürt siyasal hareketinin temsil ettiği HDP'yi sarstı ve parti 7 Haziran da aldığı oylardan 1 milyona yakınını kaybederken bunun büyük bir kısmında Ak parti'ye kayma yaşandığı görüldü.Ana muhalefet partisi CHP daha çok ekonomik vaatleri ile dikkat çekti ama bir türlü inandırıcılık sorununu aşamadı ve oyunu koruyarak 7 haziran'a göre fazladan sadece 2 milletvekili alabildi.
Halk,"istikrar" ve "vaatler" kadar, "Başkanlık Sistemi" nede, Oy verdi;
Ak parti'nin yüzde 49,5 ile her iki kişiden birinin oyunu almasında şüphesiz geçtiğimiz beş ayda yaşananların etkisi oldukça fazlaydı.Seçmenin hem "istikrar" olgusuna hemde bir çok reform'u da içeren "ekonomik paketlere"e,ülkenin oldukça ihtiyacı olduğu bilinciyle sandığa gittiğine hepimiz şahit olduk.Ama Ak parti'nin almış olduğu oyu,kamuoyunda sıkça söylendiği gibi salt "istikrar" ve " ekonomik vaatler" olgusuna oturtmakta bana göre tek başına doğru olmayacaktır.Çünkü;Ak ;Parti'nin seçim beyannamesinde,yani yapılacaklar listesinde toplumun tüm kesimlerini kucaklayan ve ilgilendiren çalışmalar yapıldı.Artık oldukça politize olmuş Türkiye toplumu,bu ve benzeri beyannameleri kendi süzgeçlerinden geçirdi ve şüphesiz "Başkanlık Sistemi" de karar verme sürecindeki önemli olgulardan biriydi.7 haziran'da  temkinli bir tavır sergileyen seçmen,1 kasım'da ise,kullanacağı OY'un sonunun nereye varacağını bilerek ve öngörerek sandığa yöneldi.
Türkiye toplumu kendisini seçimlerden ziyade,mevcut sistemin yorduğunun farkında.İşte bu yüzden halk,istikrar ve vaatler kadar,bu seçimde değişim ve gelecek için "Başkanlık Sistemine" de güçlü bir ses vermiş oldu.
Not:Müsiad Mardin Şube Başkan'ı Sn.Nurettin Kasap bey geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak Türkiye 'de kurulacak ilk yerli otomobil fabrikasının Mardin'de kurulmasını talep eden bir açıklamada bulunmuştu.Mardin ve bölgemiz ekonomisi adına çok önemli olan bu talebe Mardin'in tüm bileşenleriyle destek verilmeli ve geleceğimize yön verecek bu yönlü taleplerimize de dile getirmekten çekinmemeliyiz.

Yorum Yaz