tatlidede
tatlidede

BDP'li Milletvekili Tuncel Demokratik Çözüm Çadırını Ziyaret Etti

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Milletvekili Sabahat Tuncel Mardin’in Nusaybin ilçesinde Demokratik Çözüm çadırını ziyaret etti.
  • 30.03.2011 22:21
BDP'li Milletvekili Tuncel Demokratik Çözüm Çadırını Ziyaret Etti

 Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Milletvekili Sabahat Tuncel Mardin’in Nusaybin ilçesinde Demokratik Çözüm çadırını ziyaret etti. Tuncel gündemi değerlendirdi.

    Mitanni Kültür Merkezi bahçesinde kurulan çadıra gelen Tuncel, partililer tarafından karşılandı. 

    BDP ilçe başkanı Süleyman Çiftçi yaptığı açılış konuşmasında, önemi bir süreçten geçtiklerini ve bütün mahallelerde Demokratik Çözüm çadırlarının kurulduğunu bildirdi. Devlet ve AKP hükümetinin bunu kabullenemediğini kaydeden Çiftçi; “Gaz ve şiddetle cevap veriyorlar. Haftalardır Nusaybin halkı ayaktadır. Kızıltepe’de kurulan çadıra da iki defadır saldırı yapılıyor. 12 kişi tutuklandı. Yapılan saldırıları kınıyoruz” dedi.

    Çiftçi’den sonra konuşan BDP Milletvekili Sabahat Tuncel, Kürdistan’ın birçok yerinde Kürt halkının demokratik bir yürüyüş başlattığını bildirdi. Bu yıl nevruzu ya özgürlük ya özgürlük diye başlattıklarını kaydeden Tuncel konuşmasını şöyle sürdürdü;

“Bu hem Kürdistan hem de Türkiye açısından önemli bir dönemeç. Kürt halkı 17 Mart’tan bugüne kadar ayakta. 3 milyondan fazla Kürt aynı anda sokağa çıkarak kendi dili, kimliği, kültürü için sesini yükseltti. Bu Ankara’ya önemli bir mesajdı. Ankara bunu gördü mü? henüz görmedi.”

    Başbakan’ın Erbil ziyaretinde sarf ettiği sözleri de değerlendiren Tuncel; “Başbakan ilk defa devlet adına bir şeyi itiraf etti. Diyor ki, biz inkar siyasetinden vazgeçtik.  Bu şu anlama geliyor. Bir ülkenin başbakanı bu güne kadar Kürtler için bir inkar siyasetinin uygulandığını kabul ediyor.  Ancak eksik olan bir boyut var.  Biz hep konuşmalarımızda ifade ettik. İnkar, imha ve asimilasyon politikaları Kürt sorununda temel bir politika, devlet politikası olarak kabul edilmiş durumda. Başbakan imha ve asimilasyon politikaları hakkında herhangi bir şey söylemedi.  Demek ki hala devlet imha ve asimilasyon politikalarında devam ediyor.  Gelinen noktada bu gün Kürtler yoktur denilemiyor. Eğer bu kalkmışsa sebebi Kürdistan halkının direnişidir.  Verilen bedellerin sayesindedir.  Ancak yetmiyor.  Bu gün demokratik çözüm çadırlarında Kürtler dört talep istiyor. Anadilde eğitim, operasyonların son bulması, siyasi tutsakların serbest bırakılması ve yüzde on seçim barajının kalkması için eylem yapıyoruz.  AKP hükümetinin bu çadırlara bile tahammülü yok.  Çadırlara saldırıyla anladığımız şu biz sizin bu taleplerinizi kabul etmiyoruz.  Türkiye’nin gerçeği budur.  AKP Kürtlere 12 Haziran’ı bekleyin sonra ben 12 Eylül’e benzer kendi anayasamı çıkarırım yaklaşımıyla yaklaşıyor. Boş çadıra bile gaz bombası atıyorlar” dedi.

    Silopi’de bir başkomisere attığı tokat sonrası Başbakan Erdoğan’ın yaptığı açıklamaya da değinen Tuncel konuşmasını şöyle sürdürdü;

“Başbakanın gereğini yapıyoruz dediği nedir? Bu güne kadar Kürtlerin hep baş eğmesi istenmiş. Kürtler hakları için, özgürlük için mücadele ettiğinde, eğer başı dik, onurlu bir şekilde mücadele ediyorsa devlet bunu baştan ezeyim yaklaşımıyla yaklaşıyor. Kürtlere ölümü, tutuklanmayı reva görüyor, siyaset yapma hakkı tanınmıyor, her gün işkenceden geçiriyor. Onun için neden gereğini yapmıyor bu başbakan.  Çünkü Kürtlere ayırımcılık politikası uyguluyor. Kürtleri kendi yurttaşı olarak görmüyor bu ülkenin başbakanı. İşte sorun da orada. Biz bir kez daha başbakana şunu ifade etmek istiyoruz. Bizim taleplerimiz Türkiye’nin de istediği taleplerdir. Türklerde yüzde on barajının düşmesini istiyor.  Anadili Türk aydınları da destekliyor. Türkiye bu gerçeği görmelidir. Bu sadece Kürdistan’ın sorunu değildir. Kürtlere hak ve özgürlük tanımama üzerinden politika yapıyor.  Bu çadırlara her gün saldırı yapmak gerginliği artırmak anlamına gelmiyor mu? Her gün çocuğun, kadının üzerine bomba atıyorsun.

    Buradan başbakana sesleniyorum. Biz bu haklarımız için sonuna kadar direnme hakkımızı kullanırız. Bizim açımızdan iki çözüm var. Bir, devlet artı demokrasi formülü, ikincisi de devlet bunu geliştirmez Kürtleri yok sayarsa Kürtler de özgürlük hakkını kullanır. Direnme hakkını kullanarak özgürlük hakkını elde eder. 

Siz bu ülkede kiminle çatışıyorsanız onunla barışacaksınız. Bugün PKK’yi yok sayarak görmezden gelerek git Mesut Barzani ile diyalog geliştir. Ne olacak? Irakla bir sorun yok ki, orada federal Kürdistan var. Kendi yönetimi var. Sayın başkan diyorsun. 5 milyon Kürd’ün iradesi orada. 20 milyon Kürt için ne diyorsun sayın başbakan. Sayın Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmeyi bile sahiplenmeye cesaretin yok.  Sen Türkiye’de yaşayan Kürt’le barışacak mısın barışmayacak mısın?”

    Ahmet Türk’ün Siirt’te sarf ettiği ve Türkiye’de tehdit olarak algılanan sözlere de açıklık getiren BDP’li Tuncel; “Sayın Türk’ün yaptığı konuşma tehdit olarak görülmüş. Vay efendim biz Mısır’a, Tunus’a, Libya’ya benzemiyormuşuz. Niye? Orada diktatörler varmış. Burada yok mu? Sayın başbakan sen kendini nereye koyuyorsun. 4 yılda bir seçim yapıyorsun diye zannediyor musun bu ülkede diktatörlük yok? Diktatörlerin olduğu yerde insanlar anadilde eğitim istediği için zindanlara atılır. Diktatörlerin olduğu yerde yazılmamış kitaplar toplatılır hatta bilgisayardan bile silinir. Senden ala diktatör mü var sayın başbakan?

    Kürtlerin özgürlük mücadelesine elini atacak kadar yakındır sözlerini kullanan Tuncel konuşmasını şöyle bitirdi;

“Kürtlerin özgürlük mücadelesini artık hiçbir güç engelleyemez. Kürtlerin özgürlük yürüyüşü başlamıştır. Biz bir yola girdik bu yolun sonunu getireceğiz. Ama sadece yola girmek yetmiyor. Emek ve çaba harcayacağız. Özgürlük, barış ve kardeşlik elimizi uzatacak kadar yakındır”.

ARİF ALTUNKAYNAK

Yorum Yaz