tatlidede

BM Güvenlik Konseyi’ ni Kuran 5 Ülkenin (Niyeti-Yapısı-Sorunu)

BM Güvenlik Konseyi’ ni  Kuran 5 Ülkenin (Niyeti-Yapısı-Sorunu)

BM’ye  tam üye  193  devlet,  müşahit/ gözlemci  2 devlet  vardır.Üye  devletlerden  5’i  BMGK’yi (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini  teşkil  ederler.Bu 5 üye devlet  “VETO” hakkına  sahiptir..Diğer  188 üye  ülke  Genel Kurulu  meydana  getirir.198  üye  ülkelerin ittifakla dahi  olsa  alacağı  kararı, BMGK  üyesi  (Dokunulmaz-her şeyin hakimi-Ret’çi)  5  devletten  herhangi  1’i  tarafından ‘Veto’edilirse  o karar  düşer  ve hiç müeyyidesi,  geçerliliği  kalmaz.Veto  mutlak  karar  demektir.Daha  açık  bir  ifadeyle  bu  kararın  bir  üst  mercii  veya mahkemeye  götürüp  tartışma,bozdurma  şansı  yoktur.Bu kısa açıklamadan da anlaşılacağı  gibi, bu yapıda olan  bir  yapıdan  ne hayır  beklenir  diyebiliriz.

Bu kararları tartışılmaz,dokunulmaz,gölgesine  dokunulmaz, dünyanın her tarafına karışan fakat kendisine karışılmaz,kendini  karar  mercii görüp fakat  hiçbir insanlık çözümü  üretmeyen,adeta  insanlığın kaderiyle  oynamaya  kendini  muktedir  gören….Bu BMGK’nin 5  üyesi  kimdir? Amacı,düşüncesi,yapısı  nedir? Biraz da  ona  bakalım..Başrolde  kendini  gören ABD-ÇİN-RUSYA-İNGİLTERE  ve FRANSA olarak  karşımızda durmaktadır.Dikkat  buyurun malumunuz  aralarında Müslüman ülke yoktur.Tam bu noktada bütün niyetleri ortaya çıkıyor .


Değerli  okuyucularım, tam şu noktada şunu düşündüğünüzü  hissedebiliyorum.” Evet malum ülkeler,zaten bunlardan başkası olamazdı vs vs.”Aynen katılmamak mümkün değil.Malum şahsiyetler,malum ülkeler.Amaç  ve gayesi  aynı olanlar, maalesef aynı  kulvarda buluşurlar.Bunların ki de aynı mesele.Dünyayı  yönetme……Yine  açık ifade  edeyim.BM bu 5  üye  ülkenin  vesayeti  altındadır  ve  onların  dili  ve  anlayışıyla BM manda  idaresiyle idare  edilmektedir. Evet işte böyle  bir yapı  ve böyle  bir  zihniyet…

Bu  şekildeki  yapısı, anlayışı ve  art  niyetli  ülkelerin  kurmuş  oldukları  BM’nin,  eşitliğinden,bağımsızlığından, hak-hukuk  yapısından,adalet  ,insaf  ve vicdan  anlayışından  bahsetmek  mümkün olabilir mi?Tabi ki, hayır.İnsanlığa  eşit  davranabilirler mi? Yine  hayır.Diğer  188  ülkede  yaşanan insanlık  dramları, insanlık  suçlarını  görebilirler mi? Buda  mümkün  değil.O zaman böyle  devam  ederse   insanlık zor süreçlerden geçmeye  devam edeceği  kesindir.

Fakattttttttt…Bu  merkezin, BMGK’nin  yapısı tartışılmalı,yeniden yapılandırılmalı  ve değişmesi gerektiğine,  kendileri  (5 Ülke)hariç , bütün devletler  ve  bütün insanlık  istemektedir.İnsanlığa  hizmeti,  adaleti  ulaştırmak  esas  niyet ise  bu yapılmalıdır.Bu  meseleyi  bir  kaç yıldır “Belli ki kuruluşundan  beri  beğenmiyor”  dillendiren,  dile  getiren,  üzerinde  duran  ve  yüksek  sesle  tüm dünyay  haykıran  tek  kişi  ve  tek  devlet,  sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ve Türkiye Cumhuriyeti’ dir. Artık ok yaydan  çıkmıştır  bu söylemler konusunda.Kurucu  ülkelerin haricinde kalan diğer  devletlerin  beynine yerleşmiş,  gönüllerini  okşar  duruma  gelen bu  yapının  değişim meselesi, devamlı  ısıtılarak  dillendirilmesi  gerekir.Sadece  bu  işi  Türkiye’ye  bırakmak,  sırtından geçinmek insafsızlık olur.Birlik ve beraberlik şarttır.Bunun yapılmaması  durumunda,  işin acı  tarafı  devamlı  ve  daha nice  insanlık  suçunun işleneceğidir. Acele  etmekte  çok çok yarar vardır.


Esas  bu kurulun  diğer  bir  ilginç  tarafı da 5 üyenin içerisinde Müslüman bir  üye ülkenin olmayışıdır.Buradan bile  bakıldığında art niyetleri, amaçları  ve  eşitlikten  yoksun olduğu  bariz  olarak görülmektedir.Kendi  elleriyle  suçüstü yakalanıyorlar,fakat suçun cezasını kesecek mekanizma  bir  türlü  devreye sokulamıyor.Dünya  nüfusunun  kahir  ekseriye  Müslüman halk-millet  ve  devletlerden  meydana  gelmesine  karşın, bu  art  niyetli  uygulama yürütülmektedir.


İki  gün önce 71. BM  Genel Kuruluna  katılarak kurula hitap eden  (bir çok lider 13 dk, kendisi 27 dk.) Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip ERDOĞAN, mülteci,dünyanın durumu, Ortadoğu'da yaşananlar ve bir çok konunun  yanında, BM’nin yapısına gür  ve yüksek sesle, dik duruşla-rahatsız  olacaklarını bilerek değindi,  onlara  hatırlattı, itirazını  dile  getirdi.Dünya  barışının  korunması,  çatışmaların  önlenmesi,  açlık  ve  yoksullukla  mücadelede hızlı  ve  adil olunması,  göçmen meselesinde sözlerinde durmadıklarını gözlerinin  içine baka baka ,  dünya  adına  bu itirazlarını  sürdürdü. Rahatsızlıklarını  önemsemeden  dünyanın gerçeklerini  onlara  anlattı.Evet  gerçekler  acıdır  ama,  bu  gerçekleri  de  birileri  haykırması gerekiyordu.Bunu da anacak Türkiye  adına Erdoğan  yapabiliyordu.

Peki, 71.si yapılan bu  Genel Kurulda  bu  sorunların  konuşulmuş olması  neyi ifade eder?Bana göre BMGK’nin  yapısı  ve işleyişi  değişmedikçe  bir çok konu  mesele  konuşulmuş  olması  çok şey  ifade  etmeyecektir.Sadece gönüllerde ve beyinlere yerleşmesi  belki ilerisi için bir  fayda getirebilir.


1945  yılında dünya  sorunlarına  barışçı  çözümler  üretilmesi  amacıyla  kurulan BMGK, 2.Dünya  savaşı (80 milyon insan ölmüştü) gibi  bir felaketin  bir  daha  yaşanmaması,  diğer dünya  devletlerinin savaşlarını önleyecek  ve  insan haklarını  korumayı hedefliyordu.Devletler birbirlerinin  içişlerine  karışmayacak,  uluslar arası  hukuka  aykırı davranmama  iyi  niyetiyle  kurulmuştu. Daha  bir çok iyi niyetli, olumlu  hedef  ve  düşünceyle  kurulan BMGK,  ne  yazık ki,  bu  bahsedilenlerden  hiç  bir  tanesini yapamadı, yapmadı  ve yapamayacak. Hatta  yakın tarih  olduğu  için  hatırlatıyorum.”Suriye de yaşananlar  karşısında” bir  kınama  kararı  bile  alamadı.İşte böyle  bir yapı varın siz değerlendirin artık…


Daha  farklı  dünya  insanlarının  teşkilatları  kurulmadan,  bu  yapının reforme edilerek tüm insanlığa hitap edebilecek duruma  getirilmelidir.Güç  politikasının  yerine  “Hukuku- eşitliği”  hakim kılmak  için  ve  sorunlara  acil  cevap  bulabilmek için, BM  sitemini  kuran  devletlerin  şu 21. yy daki  art  niyetlerinden  vazgeçmeleri  şarttır.Felaket sadece  bir  kişi için olması doğanın kanununa aykırıdır.Felaket onları da  bulacağını unutmamaları önemlidir.Soğuk  savaş  dönemi  kuruluşu  olan BMGK’nin  bu  5 üye  ülkesi,  en fazla uluslar arası  hukuku  ihlal  edenler  olduğu  kesindir.Çünkü  mutluluklarını başkasına  mutsuzluk ortamı  doğurtarak  yaşıyorlar.Amaçları sen mutlu ben mutlu olarak beraber yaşama arzusu  değildir.Veto  haklarını  kullanarak,  dünya barışı  yerine  kendi  çıkarlarını koruyarak,  yaşanan  savaşları  kitlesel  ölümlere, aç, yoksul toplumun oluşmasına,göçmen  ve  mülteci  sorunlarına  sebep  olmaktadırlar.


Bundan  dolayıdır ki,  Türkiye ile  beraber diğer  188 üye ülke  bu yapıya  karşı  çıkmalı, sorunları  haykırmaları  insanlık  yararına  olacaktır. 5 daimi üyenin  keyfine  göre  hareket  eden BMGK, köklü  bir  reformla  yenilenme  zamanı  geldi de geçti  bile.Bu  yapılamaz  ise  diğer  bütün dünya  devletleri, BM  ve  onun  temsil  ettiği  uluslararası  hukuka  değil, artık  kendi  güçlerine  güvenmeleri  gerektiğini  görmeleri  şarttır.Gücü  olmayan,  zayıf  olan,  birlik olmayan  devletler  küresel  sorunlarla, ölümlerle  ve ekonomik  sorunlarla  karşı karşıya  kalacağı  aşikardır.Zirveden  bu  konuda  dünyanın umudu, başı dik  ülkesi  olarak  çıkan Türkiye  ve Recep Tayyip ERDOĞAN olduğunu  herkes  görebilmelidir.


SONUÇ: BM yapısı  değiştirilmelidir.Kuruluş amacına uygun çalışma şekline  dönmelidir.Merkezinin BM’nin 188  üye  ülkesinin tamamının  üzerinde  mutabık kalacağı  bir ülkeye taşınmalıdır.Ki bu Türkiye neden olmasın..Belki o zaman  daha  yakından tarih boyunca üzerinde çok emelleri olduğu, insanlık suçunun yaştırıldığı,paramparça  ettikleri Ortadoğu  Coğrafyasında  ne acılara  sebep  olduklarını  yakından  görebilirler.


 Art niyetsiz  ve Müslüman  bir  ülkenin  içinde olup söz sahibi  olduğu  yeni  bir BMGK yapısı görmek umuduyla..Allaha emanet olun.

Yorum Yaz