tatlidede
tatlidede

Böyle Kur'an Meali Olmaz Olsun

Böyle Kur'an Meali Olmaz Olsun

          Kur’an ayetlerinin manasını tahrif edenlere dair…

           Hiçbir Kur’an meali bu kadar basılmadı… Hiçbir Kur’an meali bu meal gibi ülkenin en ucra köşesine kadar ulaşmadı… Hiçbir meal, bu meal kadar okumuşu cahili, talebesi öğretmeni, müftüsü imamı tarafından okunmadı…Biliyorum abarttığımı düşüneceksiniz ama değil… Ülkenin hangi İmam Hatib okuluna giderseniz mutlaka bu mealin raflardaki yerini aldığını göreceksiniz… Neden mi bu kadar tutuldu? Kalitesinden değil, kelimeleri renklendirilmiş ilk meal olmasından dolayı tutuldu… Ve bu mealin  önemli bir özelliği daha; hiçbir meal, bu meal kadar yanlışlar rekoru kırmadı…

           Kapağının bir  yüzünde “Kur’an-ı Kerim Ve Kelime Meali”,  öbür yüzünde ise “Kur’ân-ı Kerim Renkli Lugatı Ve İrab Kılavuzu” yazan eleştiri konusu ettiğim bu meal Hace Ahmet Didin tarafından hazırlanmış, Tarık Polat tarafından renklendirilmiş ve Rayiha yayıncılık tarafından 2005 yılında basılmıştır… Meal, güya Kur’ân öğrencilerine kelimelerin Arapça ve türkçe karşılığını bulmaları konusunda yardımcı olmak ve kolaylık sağlamak amacı ile yazılmıştır…

                 Bu meali ilk olarak 2006 yılının sonlarında elime almıştım… Okumadığım için meale ilk bakışta renklendirmeleri dolayısı ile olsa gerek emek mahsülü ve başarılı nitelemesinde bulunmuştum… Ancak fazla bir zaman geçmeden gözüme takılan bir ayetin yanlış çevrildiğini gördüm, önemsemedim… Bir kaç sayfaya daha göz attığımda, okuduğum her sayfada birçok yanlışın yapıldığını gördüm….Meali bana gösteren arkadaşı dikkatli olması hususunda uyardım ve mealin aceleye getirilmiş olabileceğini  bu sebeble de içinde zaman zaman yanlışların çıkabileceğini belirttim…

             O dönemde Tefsir alanında Yüksek Lisans yaptığım için tezimle meşgul olduğumdan meali inceleme fırsatım yoktu... Bir kaç ay sonra Konya’da, kitapçı bir abimiz, bu mealin su gibi sattığını, ülkenin her yerine ulaştırıldığını; imam-hatiplerin, ilahiyatçıların, müftülerin bu meali temin etmek için kendisine sipariş verdiklerini ve bu mealin Konya Bayiliğinin kendisinde olduğunu söyledi… Samimi bir abimizdi… Bastığı ve ticaretini yaptığı herhangi bir meali olmadığı için tamamen duyarlılığı gereği benden meale göz atmamı istediğinin farkında idim…

             Meali bir kaç gün incelemek üzere teklifini kabul ettim… Geceli gündüzlü  bir kaç günlük çalışmamın sonucunda sadece bir kaç cüzde bir çok fahiş hata saptamıştım…Kitapçı abimize, bu mealin asla satılmaması gerektiğini ve benim daha da incelemem gerektiğini söyledim...

                  

            Tez zamanımdan çaldığım iki ayımı bu meali incelemeye ayırdım... İncelememin sonunda karşıma çıkan tablo ürkütücü ve üzücü idi... Kur’an ayetlerinin altıda biri yanlış çevrilmişti… Bin küsür ayetin yanlış çevrilmiş olması ve neredeyse her ayette birden fazla yanlışın yapılmış olması, yanlış sayısını binlere vardırıyordu…Yanlışlar ne kemiyet ne de keyfiyet bakımından azımsanamazdı… Çünkü ayet çevirilerinde çok fahiş hatalar yapılmıştı… Bir Kur’an öğrencisi olarak benim görevim diğer Kur'ân taliplerini uyarmaktı…

          Meali basan Rayiha Yayıncılık açıkgözlülük yapmış ve renklendirmeyi yapan kişinin Yüksek Lisans öğrencisi olmasını kullanarak, renklendirmeyi yapan ismin yanına Yüksek lisans öğrencisi olduğunu yazmış ve adeta meali, Yüksek lisans Tezi gibi göstermişlerdi… Sonradan konuştuğum ve şahsıma teşekkür eden bir çok imam ve müftü hocalarımızın bu meali Yüksek Lisans tezi olarak algıladıklarını ve bunun için aldıklarını söylediler…

        Halbuki meali yazan şahıs,  Elazığ doğumlu emekli bir elektirik mühendisi olan ve emeklilik sonrasında medrese tahsilinde bulunduğu söylenen ve şimdilerde Ankara’da şeyhliğini ilan etmiş bulunan Hace Ahmet Didin’dir… Klasik medrese mezunu birinin; marife- nekre, müfred- cemi’ vb. basit konularda böylesine fahiş hatalar yapması mümkün değildir… Meali basan Rayiha Yayınevi mealin hocaefendinin haksız yere yattığı zindan döneminde yazıldığını ve bu dönemin bereketi olarak Ülkenin her yerine ulaştığını söylemektedirler… Yanlışlarla dolu bir meal için bereket kelimesini kullanmak ne kadar gülünç değil mi?                                                        

              Bir arkadaş oturmamızda bu mealdeki hataları anlatıyordum… Şu an Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Arapça Öğretim Görevlisi olarak çalışan ve o zaman Ribat Fm İç Anadolu Bölge radyosunda Radyo Dershanesi adı altında Arapça dersleri veren Salih Zeki Keş hoca, bu çalışmamın daha geniş kitlelere ulaştırılması gerektiğini söyleyerek beni ilgili konuda radyoda konuşmam için davet etti...

           Resmi görevim gereği izin almam gerekiyordu, izin çıkmadığı içinde çalışma kağıtlarımı Salih hocaya verdim ve benim adıma kendisinin bu çalışmayı duyurmasını rica ettim… Kendisi de çok güzel bir dil  ve üslub ile bu çalışmayı radyodan duyurdu… Bu radyo duyurusu  üzerine dinleyiciler, tepki amaçlı açtıkları telefonlarla Ankara’da bulunan Rayiha Yayıncılığın merkez telefonlarını kilitlediler... Radyo yayınının ulaştığı yerlerde(Konya, Karaman, Kayseri, Isparta gibi  şehirlerde) Rayihanın mealinin satışı bitme noktasına geldi… O zamanlar Konya'da ikamet etmekte olduğumdan oradaki tüm kitapçıları bir bir gezip mealin satılmaması konusunda uyarılarda bulunduk... Bu çalışmamız üzerine Konya’da bir çok kitapçıda meal raflardan kaldırıldı…                                                                                                                                      

                  

             Rayiha Yayıncılıktan bir kaç isim Konya’ya bizimle görüşmeye geldiler... Radyoda kendilerinden habersiz haklarında yayın yapmamızın yanlışlığını anlattılar… Halbuki kendileri meali bastıklarında kimseye bildirmemiş ve tashihten geçirme ihtiyacı hissetmemişlerdi… Allah rızası için meali bastıklarını ve dağıtmada büyük emek harcadıklarını, Ülkenin her tarafını karış karış gezdiklerini, kimsenin gidemediği Hakkari ve ilçelerine kadar meali ulaştırdıklarını söylediler… Bizim ifade ettiğimiz yanlışların bulunması halinde ise mealin hemen toplatılacağını ve paraların iade edileceğini , Prof’lardan oluşan bir heyet kuracaklarını ve yanlışların olması halinde düzeltme yapılacağını söylediler...

            Ellerine  yazılı bir  çalışma vermemizi istediler... Ben de yanlış çevirilerin içinden seçtiğim 25 ayetin yanlış çevirimini ilmi bir dille eleştiren, 12 sayfalık el yazılı çalışmamı kendilerine verdim... Çalışmam bitmiş ancak çalışmamı bilgisayar ortamına dökememiştim…. Çünkü çok zaman istiyordu, benim de bu kadar zamanım yoktu… Sonra benim tezimle ilgilenmem ve Mardin'e tayinimin çıkması uzun sure beni bu mealle uğraşmaktan menetti…

         Bizimle görüşmeye gelen Rayiha yayıncılığın adamlarının ellerine çalışmamı vermiş olmama rağmen Konya merkezde gittikleri her kitapçıda bizim yalan söylediğimizi ve ellerine herhangi bir ilmi çalışma veremediğimizi söyleyerek meal satışlarına devam ediyorlardı… Kitapçılardan duyduğumuz sözler onlar hakkındaki tüm iyi niyetimizi bitirmişti… Yıllar sonra kendileri ile Ankara’da görüştüğümde ellerine verdiğim çalışmadan efendilerinin haberdar olmadığını ve kaybettiklerini söylemişlerdi… Bir Kur’an meali hakkında böylesine umursamaz bir tavır olsa olsa ticari kaygı kaynaklıdır…

          2009 yılının Mart ayında yeni baskıları yayınlanan Rayiha Yayıncılığın mealini yanlışları düzeltmiş olmaları umudu ile elime aldım… Çünkü komisyon kurulacak ve yanlışlar düzeltilecekti… Ancak elimdeki notlarımla karşılaştırma yaptığımda benim kendilerine verdiğim çalışmamdaki 25 ayetten birkaç tanesi hariç çoğunun düzeltilmediğini gördüm… Geriye kalan binlere varan hatalar aynen yerinde saymaktaydı… Zamankıntım olmadığı için bu mealdeki hataları herkesin rahat anlayabileceği şekilde, tablolar halinde  bilgisayar ortamına dökmeyi ve Kur'ân taliplerine duyurmayı görev bildim…                                                                                                               

           Yayınevinden gelen bir kaç isimle görüştüğümüz 2007 yılından 2013 yılına kadar kayda değer bir çabanın harcanmamış olması meali yayınlayanlar hakkındaki iyi zannımızı tamamen bitirmiştir... Allah rızası için bastıklarını söyledikleri mealin içinde barındırdığı  yanlışlara, göz gore göre sessiz kalınıyor ve her yıl mealin yeni baskılarını yapıyorlardı… Meal satışından kazandıkları paralarla işlerini büyüten yayınevi, yanlışlarla dolu meali ingilizceye çevirip batı ülkelerine pazarlamaktadır…

         

           İnternet ortamında, bu güne kadar bu meale bir eleştiri yazısı yazan olmuş mudur?  Diye baktığımda, Prof. Dr. M Emin Ay hocaefendi tarafından Yenidünya Dergisinin 2006 Temmuz sayısında kaleme alınan bir övgü yazısı dışında hiçbir yazı bulamadım… Sözkonusu övgü yazısında, hocaefendi “Ğafir” isminin “Mümin” suresinin ikinci ismi olarak yazılması gerekirken “Müminun” süresine yazılmış olduğunu ve bununda tashih edilmesi gereken bir yanlış olduğunu söylüyordu, belirtilen yanlışta sonraki baskılarda düzeltilmiştir…

        Hocaefendinin sadece bir hataya işaret etmiş olması meali okumadığını göstermektedir… Bir akademisyene meali okumadan tavsiye etmenin doğru olmadığını hatırlatmanın haddim olmadığını biliyorum... Ayrıca hocaefendi, meal yazarının Kur'ân'ı bir dua metni haline getirmesinden de övgü ile bahseder… Kur'ân talipleri eleştiri konusu ettiğim mealde, dua ayetleri olarak verilen yerlere baktıklarında ayetlerin nasıl sınıflandırıldığını ve dua dili olmayan haber ayetlerinin bile nasıl dua ayetleri kapsamına alındığını göreceklerdir…Örneğin; mealde depremden korunma duası olarak “Zilzal Suresi” dua ayeti olarak gösterilir

            Meali yayınlayan yayınevinin çıkardığı her baskıda bazı yanlışları düzeltmesine rağmen, düzelttiği yanlışlarla ilgili  okuyuculara herhangi bir bilgi vermemiş olmaları ilmi disipline ve ticaret ahlakına sığmayan bir davranıştır… Zaten düzelttikleri yanlışlar, düzeltmedikleri yanlışların yanında sadece devede kulak…                                                

                 Bu mealde sadece Arap dil kurallarının çiğnenmesine dikkat ettim… Çeviri uslubuna, Türk dilini yanlış kullanmasına ve bir mealde dikkat edilmesi gereken daha bir çok konuya eğilmedim… Arap dil kurallarını fazlasıyla çiğneyen bir meali söz konusu ettiğim yönlerden incelemeyi bu meal için lüks gördüm…

             Bir mealde bin ayetin yanlış çevrilmesi ve binleri bulan yanlışların olması ne ihmalkarlık, ne cehalet ne de dikkatsizliktir… Olsa olsa ehliyetsizliktir, hadsizliktir, seviyede eksikliktir… Bin ayetin ve bin ayette binlerce yanlışın yapılmış olmasını herhalde kimse hafife alamaz değil mi? Mealde affedilmez hatalara imza atan Hace Ahmet Didin, şimdilerde peygamber hadislerini ihtiva eden İmam Suyuti’nin; “Câmi-ul Ehâdis” isimli eserini tercüme etmekte ve aynı yanlışlarına devam etmektedir…

           2009 yılında 50 sayfa halinde bitirdiğim çalışmamı internet ortamında okuyuculara sundum…birçok internet sitesinde yayınlanan makalem halen “Bin ayeti yanlış çeviren meal: Rayiha yayıncılığın meali” başlığı ile ilgili sitelerde bulunmaktadır… yediden yetmişe herkesin anlayabilmesi için tablo halinde yapılan yanlışı göstermek sureti ile 500 ayet mealini eleştiriye tabi tuttum… geriye kalan 500 ayetin yanlış çevirimini ise sadece sure ve ayet numaralarını vermekle yetindim…

         Çalışmamı yayınevinden gelen temsilcilerine elden verdim, gerekirse düzeltme işinde yardımcı olacağımı söyledim…Ama beni dinleyen olmadı… Tüm islami gazetelere göndermeme rağmen sadece istanbulda bir yerel gazetede haber konusu yapıldı… diyanet işleri başkanlığına bağlı müftülere, eğitim merkezi hocalarına, ilahiyat hocalarına, din işleri yüksek kurulu uzmanlarına, diyanet ilmi dergiye göndermeme rağmen ilgilenen olmadı…

          Adeta yanlış meal görmezlikten gelindi…Rayiha yayıncılığın mealinin hemen hemen her din görevlisinin evinde, kütüphanesinde olduğunu düşündüğümüzde en azında diyanet işleri başkanlığını bu konuda çalışanlarını ve halkını aydınlatması gerekirdi…

         Satışına devam edilen Rayiha mealinin yanlışları görmezlikten gelinecek gibi değildir…Birçok ilim ehlinin elinde olmasına rağmen bu meali sadece benim eleştirmem, bu mealin doğru olduğunu değil, ilim ehlinin mealle ilgilenmediklerini gösterir… Çalışmam, ilim ehlinin tenkidine açıktır… Çalışmayı okuyanlar, yanlışlar karşısında hayrete kapılacaklardır…

         Çalışmamızdan bir kaç örnek sunarak bu mealin nasıl fahiş hatalar yaptığını göstermeye çalışalım…İşte mealde yapılan 1000 yanlış ayet çevirisinden bazıları:

   1- 42/11: O’nun misline benzeyen bir şey yoktur…

   “Hâşâ” dedirtecek bir çeviri örneği… Bu meallendirmeden anlaşılan şey Allahın misli(benzeri) olduğu ve onun misline (benzerine) kimsenin benzemediğidir. Kendi içinde çelişkili ve islam’ın tevhid ilkesine ters olan bu çeviri mazur görülebilir mi?

2- 19/28: …Senin baban İmran kötü bir adam değildi

 Meal yazarının İmran ismini ayet mealine yazması ilk bakışta tefsir olarak akla gelebilir. Ancak yazar İmran ismini ayetin Arapçasında geçen ve “adam, şahıs, kişi” gibi anlamlara gelen(imrae) kelimesini yanlış okuması sonucu yazmıştır. Mealin ilgili kısmının reklendirmesine bakıldığında bu hatanın tek sebebebinin yanlış okuma olduğu görülecektir. Yani sayın yazar çevireceği ayet metnini dahi doğru düzgün okumadan çeviri yapıyor… 

3- 15/88: Gözlerini sakın dikme! Onların zevk sürerek faydalandıkları zevcelere…(aynı örnek için bkz: 20/131)

   Peygamber hâşâ insanların zevcelerine mi göz dikiyordu ki Allah onu uyarmış… Hz. Peygamberi kadınlara göz dikmesi ile suçlayan ve Allaha azarlattıran bir meal…

4- 23/39: Nuh “Ya rab beni yalanlamalarından dolayı bana yardım et” dedi

    Sayın yazar ayetin öncesini sonrasını okumadan 2006 baskısında Nûh,  2009 baskısında ise Hûd olarak çevirmiştir… Hâlbuki ayet herhangi bir peygamberden bahsetmekte ve adını vermemektedir

5- 26/182: Ve teraziyi de doğru eşit tartın

   Teraziyi nasıl doğru ve eşit tartacağız? Terazinin tartılmasının mantığı nedir? Sayın yazar vezn ile mizan kelimesini karıştırmış olmalı

6- 37/97: Onu hemen cehenneme atın

   Yazar, ayetin öncesine ve sonrasına bakmadan Hz. İbrahim’i cehenneme göndertiyor… Çevirmen, “cahim” kelimesini hemen “cehennem” diye çevirmiş. Hâlbuki ayet Hz. İbrahim’in mücadele sürecini ve sürecin sonunda ateşe atılmasını anlatmaktadır. Dolayısı ile ayetin cehennemle ilgisi bulunmamaktadır...

7- 41/22: …Sizler sakınmıyordunuz, kulaklarınız, gözleriniz ve derileriniz sizin aleyhinize şahitlik eder diye

   Sayın yazarın bu çevirisinden okuyucu ayette bahsedilen Allah düşmanlarının sanki kulak, göz ve derilerinin aleyhinde şahitlik edeceklerini bildiklerini ve bu inancı taşıdıklarını ayrıca bile bile kulak, göz ve derilerinin aleyhlerinde şahitlik etmeleri için sakınmadıklarını düşünür… Hâlbuki ayet; kulak, göz ve derilerinin aleyhlerinde şahitlik etmesine inanmadıkları için sakınmadıklarını buyurmaktadır. Bir çeviri yapabilmek için kaynak dili bilmek ne kadar zorunlu ise hedef dili bilmekte o kadar zorunludur. Malesef sayın yazarın her iki dile de vakıf olmadığını çevirisinden öğrenmekteyiz…

8- 19/11: Böylece mihrapta kavminin karşısına çıktı. Onlara ilham yolu ile sabah ve akşam tesbih ediniz diye işaret buyurdu

       Hz.Zekeriyya mihrapta ilham yolu ile nasıl işaret etmişti? İlham ile işaret yan yana gelir mi?

9- 33/34: Evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerinin hikmetini düşünün

   Allah peygamber eşlerine evlerinde okunan kur’an ayetlerinin hikmetini mi yoksa ayetleri ve hikmeti mi düşünmelerini istemektedir…

10-  35/28: İnsanlardan, hayvanlardan, davarlardan böyle muhtelif renkler var

     Sayın yazarın ayeti anlamadan çevirdiği kesin… Çevirmen, hayvanları renk ile karşılamış… Hâlbuki ayet “muhtelif renkler var” demiyor “muhtelif renkte olanlar var” diyor…

          Buna benzer binlerce yanlış yapan bir meali yasaklamayan, yurt içinde ve yurt dışında satılmasına izin verenler, basanlar, dağıtanlar, meal yapayım derken Kur’an’ı yanlış tercüme edenler! Sahabelerin canıyla sahip çıktığı Kur’an’a ihanet etmiş olmuyor musunuz? Diyanet İşleri başkanlığı “Mushafları inceleme kurulu “oluşturduğu gibi “mealleri inceleme kurulu” oluşturamaz mı?

          Diyanetin merkez kütüphanesine kadar giren ve tüm din görevlilerinin başucu kitabı haline gelen bu yalan ve yanlışlarla dolu meal hakkında din işleri reisliği olarak açıklama yapmayacak mısınız? Peygambere hakareti haber konusu yapan site, dergi ve gazeteler Allaha benzerler ihdas eden, peygamberi kadın düşkünü olarak gösteren bu meal hakkında haber yapmayacak mısınız? Ya siz ilahiyat akademisyenleri, imam hatip hocaları öğrencilerinizi bu konuda bilgilendirmeyecek misiniz?

         Kavmim Kur’an’ı terk edilmiş bıraktı ayetinin kapsamına dâhil olmak ister misiniz? Allah aşkına ne zaman gayrete geleceksiniz? Birileri resullük iddia ediyor, birileri Kur’an meali adı altında Kur’an’ı tahrif ediyor, birileri uydurmaları din diye satıyor biz ise sadece izlemekle yetiniyoruz…

        Rayiha Yayıncılığın mealini eleştiren 50 sayfalık çalışmamı isteyenlerin msn adreslerine gönderebilirim…

Yorumlar

Image
Adem ozturk
24.06.2020 / 04:03

Bende cogunuz gibi mealini okudukca tuhaf buldum ve hace ahmet didin i bi arastirayim derken bu siteyi gordum.

Image
Enes Can
19.04.2020 / 21:18

Ben de Rayiha Yayıncılığı'nın 2006 bakısı satır arası mealinin okurken bazı mealleri okurken kafam karıştı ve bunun sonrası mealleri internette karşılaştırırken doğrunun farklı olduğunu görünce araştırırken bu siteyi buldum ve yorum bırakmak isterim. Ali İmran 14'te "Kadınlara ve oğullara karşı şehvet arzusu, yüklerle yığılmış altın ve gümüş istifleri, seçilip nişanlanmış atlar, davalar ve ekinler insanlara süslü gösterildi..." şeklinde geçiyor. Meali okurken kadına şehveti anladım da oğula karşı şehvet ne diye düşündüm. Sonra meallere baktığım kimi mealler şehveti ayette geçen tüm nesnelere karşı olduğunu belirtiken kimisi hiç şehveti katmamış bile ama bu mealde kaına ve oğula şehvet benim kafamı karıştırdı. Diğer bir ayet Ali İmran 16-17 : "O kimseler ki derler: Ey Rabbimiz! Biz gerçekten inandık. Bizim günahlarımızı bağışla, sabredenleri, sadakat gösterenleri, boyun eğip, itaat edenleri, ,nfak edenleri ve seher vakti istiğraf edenlerin hepsini." Buradaki anlama göre bağışlanması dilenen kişiler sıralanıyor ama meallere baktığımda zikredilen kişiler "o kimseler ki", "o takva sahipleri ki" şeklinde nitelendirilen kişilerin özelliklerinden bahsediliyor. Ayrıca "sadak gösterenler" diyilen yer de kafamı kuracalamıştı. Bir çok meal "doğru söz söyeleyenler", "gerçekleri söyleyenler" şeklinde ifade edilmiş. Belki de bu da doğrudur ama farklı geldi bana işkillendim. Bakara suresinde geçen "bana dünyayı ver" kısmı meali okurken dikkati mi çekmişti ve aklımda öyle yer etti meğer anlamı "bana dünyada ver" imiş. Bu tarz aklımda yanlış kalmasını istemediğim için meallerin, elimdek bu kitabı imha etmem gerekecek. Size de araştırmalarınız için teşekkür ederim. Allah razı olsun.

Image
Zehra
16.04.2020 / 02:56

Calismanizin bir örneğini yollayabilirseniz sewinirim..

Image
Ahmed Uzan
02.12.2017 / 21:54

Öncelikle yapmış olduğunuz çalışmalardan dklayı Allah sizlerden Razı olsun. Söylemlerinize göre 1000' den fazla ayette çeviri hatası mevcut. Fakat Yazar daha çok Fasih Arapçaya yatkın bir şekilde çeviriyi yapmış. Bu anlamda da Diyanet İşleri bu konuya el atmamıştır diye düşünüyorum...

Image
Ahmed Uzan
02.12.2017 / 21:04

Hace Ahmet DİDİN' in çeviri meali Sade Arap dili(Fasih) ila yazılmıştır. Bu anlamda da Yanlış çeviri söz konusu değildir. Eğer yanlış bir çeviri olsa idi Diyanet İşleri vu konuya el atar idi. Fakat siz ise kendi Cahilliğinizi başkalarına mâl etmeye çalışıyorsunuz. Umarım bir an önce hatanızı anlar ve bir daha da insanlara iftira atmamaya îtina ila özen gösteririniz...

Image
şahin kayra
06.05.2020 / 01:20

2006 baskısı hicr 88 e bakın .Ahmet didinin ya cahil olduğunu ya da kötü niyetli olduğunu düşünürsünüz.

Image
Ayşenur HASANOĞLU
22.03.2017 / 18:29

Aynı Kuran-ı Kerim mealli kitap elimde baştan beri şüphe içinde kalmıştım meallere karşı çelişkil mealler gördüm sonra internetten çevirenin kim olduğunu araştırayım derken bu sayfa karşıma çıktı mümkünse bana çalışmanızı gönderebilir misiniz ? ALLAH RAZI OLSUN...

Image
Misafir
31.12.2015 / 20:09

Allah razi olsun. İlahiyat ogrencisiyim bu kurandan mealli hafizlik yapiyordum arapca bilgim arttikca okudugum mealin sacmalastigini farkettim ve cok sukur baska meallere yonelmeyi aklettim. Bu mealler 2006 yilinda bircok imamhatipe ucretsiz dagitiliyordu. Halkimizin cok alakadar olup okudugunu zannetmiyorum ama zaten meal okumaktan aciz olan halki mealden tiksindirecek bir calisma bu...

Image
Adem yeygel
23.11.2015 / 09:30

Uyarılarınız için teşekkürler

Image
İbrahim Karaca
28.11.2014 / 22:47

Bu konuyu diyanet işleri bakanlığı'n da olan kişiler ile görüştüm ve belirli olan yerleri incelettim daha öncesinden incelemişler ve bu faklılığın sadeleştirilmiş meallerden farklı olarak direk Arapça mananın verildiğini belirttiler hatta kitap içim mühür başvurusunda bulunmuşlar ama renkli olduğu için kabul edilmemiş.

Image
üveys
24.09.2014 / 16:59

saygıdeğer hocam öncelikle -söz konusu meali okumadığım halde- yapmış olduğunuz çalışma için teşekkür eder emeğinize sağlık diyorum. Konunun hassasiyetine binaen vermiş olduğunuz örnekler göz önüne alındığında mücadelenizin devam etmesi gerektiği kanaatindeyim. Lakin sizin yazınızda da eleştirilmesi gereken nokta; birkaç yerde zikrettiğiniz" tüm din görevlilerinin başucu kitabı haline gelen bu yalan ve yanlışlarla dolu meal" cümlesi ile başlayan kısımların tanımadığınız bilmediğiniz binlerce imamı, alimi itham etme yanlışıdır. Lütfen başkalarının hatalarını -haklı olarak eleştirirken bile- aynı hatalara düşmeyin.

Image
Muhammed Aydın
24.09.2014 / 11:57

Allah razı olsun.İnşaallah ilahiyatçılar ve diyanet bu konuya verilmesi gereken önemi verirler.

Yorum Yaz