tatlidede

Çalışmalarını ödüllerle taçlandıran bir doktor: Faruk Ertaş

Uluslararası boyutta bilimsel makaleleri ve çalışmaları yanında bölgenin siyasi ve sosyoekonomik yapı ve dengelerini de iyi tahlil edebilen bilen bir bilim insanı.
  • 01.01.2015 11:27
Çalışmalarını ödüllerle taçlandıran bir doktor: Faruk Ertaş
Mardinli Doç.Dr. Faruk Ertaş kendi alanında büyük başarılara imza attı.Uluslararası boyutta bilimsel makaleleri ve çalışmaları yanında bölgenin siyasi ve sosyoekonomik yapı ve dengelerini de iyi tahlil edebilen bilen bir bilim insanı. Hocam yaptığınız başarılı çalışmalarla göz dolduruyorsunuz. Bugün kadar yaptığınız çalışmalardan ötürü hangi ödülleri aldınız? Her yıl Ekim ayında yurtiçinden ve yurt dışından binlerce bilim adamının katıldığı Uluslararası kardiyoloji kongresi gerçekleşmektedir. İlk defa 2012 yılında Dicle Üniversitesi koordinatörlüğünde Türkiye geneli nüfus dağılımı göz önünde bulundurularak 17 merkezde (Diyarbakır, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Konya, Düzce, Samsun, Erzurum, Malatya, Şanlıurfa, Muğla) 2162 Atrial fibrilasyon hastasında AFTER (Atrial Fibrillation in Turkey: Epidemiologic Registry) adlı bir çalışma yaptık. Bu çalışma ülkemizde bu konuda yapılan ilk çalışma olması münasebetiyle büyük ilgi gördü ve meslektaşlarımız tarafından takdir edildi. Bu çalışmamıza ülkemizin en prestijli bilim kuruluşlarından biri olan Türk Kardiyoloji Derneği tarafından çeşitli ödüllere layık görüldü. İlk ödülümüzü Ekim 2012 de 28. Uluslararası kardiyoloji kongresinde 960 bildiri arasından en iyi sözlü bildiri ödülü olarak aldık. Bunu takiben 2013, 2014 yıllarında gerçekleştirilen 29. Ve 30. Uluslararası Kardiyoloji Kongrelerinde en iyi bilimsel makale, en iyi genç araştırmacı ve en çok atıf alan makale ödüllerine layık görüldük. Yaptığınız başarılı çalışmalar ödüllerle taçlandırılıyor. Neler düşünüyorsunuz? Duygu ve düşüncelerinizi anlatabilir misiniz? Bu ödülleri almamda emeği geçen çalışma arkadaşlarıma ve ayrıca Türk Kardiyoloji Derneği değerli yönetim kurulu üyelerine şükranlarımı sunarım. Bu ödüller benim için sürpriz oldu. İnanıyorum ki tüm doktorlarımızın her biri özverili çalışmaları ile bu ödüllere layıktır. Tüm doktorlarımız adına bu ödülleri gururla kabul ediyorum. Dicle Üniversitesi Hastanelerinin sesini uluslar arası kongrelerde duyurabilmek ve böylesi önemli ödüllere layık görülmem mutluluk vericidir. Üniversitem, hastanem adına çok mutlu oldum. Bu ödülleri almamdaki en büyük etken, son yıllarda iyi yönde değişen ülke dinamiklerinin bölgemize yansıması ve bir ekip ruhu içerisinde çalışabilmemizdir. Bugün çalıştığım merkezin teknolojik bakımdan çok donanımlı olması ve çok değerli bilim adamı arkadaşlarımın olması, çalışmamı daha verimli kılmaktadır. Gerek geçtiğimiz yıllar ve gerekse bu yıl aldığımız ödüllerin, yıllarca bir kısır döngüde kalmış bölgemizdeki kurum ve doktorlarımızı daha iyisini yapmak için özendireceği kanısındayım. Beni en çok mutlu eden olaylardan biri, ülkemizin çok farklı bölgelerinden gelen binlerce kişi arasında aldığımız bu ödüller, yıllarca suni bir şekilde oluşturulmuş bazı ön yargıları yıktığını ve bir kaynaşmaya yol açtığını görmemdir. İkincisi de uluslararası camia açısından düşünüldüğünde, ülke olarak bizim bilim alanında hak kettiğimiz yere gelmemiz için uluslararası boyutu olan büyük çalışmalara imza atmamız gerektiğidir. Dicle Üniversitesi’nde 2011 yılından bu yana görev yapıyorsunuz. Hangi başarılı ameliyatlara imza attınız? Dicle üniversitesi hastanesinde şu ana kadar binlerce koroner angiografi işlemi gerçekleştirdik ve 3. Basamak hastane olduğundan bunların çoğuna balon ve stent işlemi gerçekleştirdik. Son dönemlerde hastalar için daha konforlu bir işlem olan bilekten anjiyo işlemi yapıyoruz. Şu ana kadar 600 yakın hastada bu işlemi sorunsuz bir şekilde gerçekleştirdik. Bunların dışında daha sonra detaylı olarak anlatacağım çok sayıda özellikli işlem( örneğin şah damarına stent takma, kalp deliklerini ameliyatsız kapatma, ayak damarları tıkalı olan hastalarının damarını açma vs.) uygulamaktayız. Uygulanan bu işlemler sayesinde hastalarımız artık Ankara, İstanbul vb. merkezi illere gitmeye gerek duymamaktadır. Bu hastalarımıza hem manevi bir motivasyon sağlamakta hem de maddi bir külfetten kurtarmaktadır. Dicle Üniversitesi Kalp Hastanesi yaklaşık 2 yıldır hizmet veriyor. Bölgeye ve Ortadoğu’ya hitap ediyor. Bugün kadar kaç ameliyat yapıldı. Hastane ile ilgili neler söylemek istersiniz? Yılda kaç anjiyo, baypas, yapılıyor. Açık kalp ameliyatında istenilen başarıya ulaşabildik mi? Hastanemiz gerçekten teknik, cihaz, kalifiye eleman ve akademik kadrosu ve verdiği kaliteli ve hasta öncelikli hizmet anlayışıyla çok önemli bir merkezdir. Bundan dolayı çok kısa zaman diliminde kendini hem bölge insanımıza hem de çevre ülkelerden gelen yabancı uyruklu hastalarımıza kabul ettirdi. Bu yılki verileri verecek olursak şu ana kadar hastanemizde 3000 yakın koroner anjiyografi (çoğu bilekten girişim), 1000 yakın stent takma işlemi, 600 yakın kalp ameliyatı ve bölgemizde pek çok merkezde yapılamayan çok sayıda özellikli müdahaleler( Şah damarını ve ayak damarlarını amaliyatsız açma, ameliyatsız kalp deliklerini açma, amaliyasız kalp kapağı daralan hastaların kapağını genişletme, damarı yüzdeyüz tıkalı olup stentle açma vs.) işlemleri yapıldı. Şuanda Diyarbakır olarak kalp hastalıkları tedavisinde hangi aşamadayız? Bu sorunun cevabı bir önceki soruların cevaplarında saklıdır zaten. Bugün kalp hastanemizde çok uç noktalar dışında dünyada kardiyoloji alanında uygulanan tüm tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Bu bölgemiz ve bizler için gurur verici bir durumdur. Burada tüm insanlarımıza seslenmek istiyorum bize ve hastanemize güvenin. Bu merkez bölgemiz için bir şanstır. Sağlık alanından bölgeye Ortadoğu’ya hitap etsek bile daha istenilen aşamaya gelemedik. Bir İstanbul, bir Ankara gibi olmak için neler yapmamız gerekiyor? Bu soruya kesinlikle katılmıyorum. Bizim ve insanlarımızın bu Ankara, İstanbul psikolojisinden kurtulmalarını diliyorum. Daha öncede belirttim, bu durum hastalarımıza maddi ve manevi külfet getirmektedir. Bölgenin bir insanı olarak bu duruma çok üzülüyorum. Hastalarımız bilmeli ki hiçbir doktor arkadaş hastasının kötü bir durumla karşılaşmasını istemez. Hastalarımızın üzüntüsü bizim üzüntümüz, sevinci de bizim sevincimizdir. Hastalarımızın ileştiğini görmek bizleri hastamız ve hasta yakınlarımızdan daha çok sevindirmektedir. Zaten bizi aşan bir durum olduğu durumlarda hastamızı ilgili yere yönlendiriyoruz. Ortadoğu’da yılda kaç tane hasta geliyor. Onlar tedaviden memnun kalıyor mu? Özellikle Kuzey Irak bölgesi ve Suriye’ den çok hastamız gelmektedir. Yanılmıyorsam şu ana kadar 2000 yakın hasta tedavi amacıyla bize başvurdu. Kişisel olarak söyleyim bana Erbil, Duhok ve Zaho’ dan çok sayıda hasta gelip tedavi oluyor. Çok memnun kalıyorlar. Hatta bizleri hep davet ederler.. En son ulusal kanallarından biri program için bizi davet ettiler. Kalp deliğinin tedavi ameliyatsız olarak yapılmaya başlandı. Bu hastalara ne tür avantajlar sunuyor? Üç yıldan beri yapısal kalp hastalıklarında girişimsel kardiyolojik işlemlere yönelik araştırma ve çalışmalar başlattıklarını, son 1 yılda da özellikle erişkinlerde doğumsal kalp deliklerini ameliyatsız olarak kapatılması yöntemini uyguluyoruz. Geçmişte, kalp içi delikler ağırlıklı olarak ameliyatla kapatılırken, günümüzde ameliyatsız olarak kapatılma yöntemleri tercih ediliyor. Hastalarımız işlemin ardından 24 saat içerisinde taburcu olmaktadırlar. Burada ekip çalışması çok önemlidir. İşlemi gerçekleştirirken uygun görüntüler alınması çok önemlidir. Özellikle deliğin etrafında cihazı tutacak olan ritimlerin yeterli olup olmadığı ve yerleştirilecek cihazın boyutu, tek başına yapılabilecek işlemler değildir. Ekip halinde çeşitli ölçümlerle gerçekleştirilecek işlemlerdir. İşlem süresi 35 dakika ile 1 saat arasında değişiyor. Bu güne kadar 200 yakın hastaya müdahale ettik. İşlem sonrasında herhangi bir sorun yaşamadık ve hastalarımız başarıyla taburcu edildiler. Hastaların ameliyat edilmemesi (gögüs kemikleri açılmaması), yarım saat süren bir işlemden sonra 24 saat gibi kısa bir sürede taburcu edilmesi büyük bir konfordur. Ayrıca bu hastalarımızın çoğu genç hastalardır ve ameliyat sonrası göğüs bölgelerinde amaliyat izi kalmaktadır. Buda özellikle bayan hastalarımızda sıkıntı. Yaptığımız işlemle hastalarımız bu psikolojik durumdan da kurtulmaktadır. Diğer yandan ameliyattan dolayı oluşabilecek sıkıntılara hastalarımız maruz kalmamış olur. Şahdamar tıkanıklığının belirtileri nelerdir. Tedavisi nasıl yapılıyor? Ameliyat mı, Stent mi? Beyni besleyen damardaki daralmada ilaçla tedavi sınırlı. İlacın yanında damar temizleme ameliyatları 20 yıldır güvenle uygulanıyor. Son yıllarda buna stent eklendi. Önce damarı daraltan plakalardan beyne parça gitmesini önleyen elek konuluyor sonra daralmış bölüme stent yerleştiriliyor. Ancak seçilecek yöntem hastanın durumuna bağlı... Tıbbi adı karotis olan şah damarının duvarında, aynen kalbi besleyen koroner damarlarda olduğu gibi damar sertliği plakları oluşur. Bunlar kan akımını önlemekle kalmaz, üstlerinde oluşan pıhtıdan kopan küçücük parçalarla da inmeye yol açarlar. Bir küçük pıhtı beyinde konuşma merkezine gidince hasta konuşamaz olur. Bir küçük parça gözü besleyen damara gittiğindegörmeyietkiler. Eğer beyne giden pıhtı parçası büyükse ve çıkan sorunlar saatler içinde geçmezse sonuç daha ciddi bir inme olabilir. Ameliyat mı stent mi? 2010’a kadar “Ameliyat mı, stent mi?” sorusunu cevaplamak için yapılan 5 ayrı araştırmada 5000’e yakın hastanın yarısı ameliyatla yarısı da balon veya stentle tedavi edildi. Sonuçlara bakınca, bir yöntemin öbüründen kesin olarak üstün olduğunu söylemek güç. Bir ay önce yayınlanan bu konuda yapılmış en geniş CREST adlı çalışmada 2500 hasta incelendi. Hastalar rastgele (randomizasyon yöntemiyle) ya ameliyatla ya da stentle tedavi edildiler. Tedaviyle ilgili, inme kalp krizi ölüm gibi tüm olumsuzluklar göz önüne alındığında, ortaya çıkan sonuç memnuniyet vericiydi. İki tedavi yöntemi de çok güvenli olarak uygulanabiliyordu. Ameliyat ve stentle ilgili komplikasyon riski yüzde 7 civarında bulundu. Stent takılanlarda inme, ameliyat oranlarda kalp krizinde küçük bir artış vardı. Bir başka ilginç gözlem de 70 yaşından sonra yaş ilerledikçe ameliyatın stentten daha iyi olabileceği bulgusuydu. Özetle bu araştırma ameliyatın da, stent takmanın da güvenli ve yararlı tedaviler olduğunugösterdi. CREST ve bu konuda daha önce yapılmış çalışmaları göz önüne alan doktorları, hastanın şah damarındaki darlığın nerede olduğuna, damarın çok kıvrımlı veya kireçlenmiş olup olmadığına bakacaklar. Genel sağlık durumunu, özellikle kalp sağlığını araştıracaklar. Tedavi yöntemi konusunda karar vermeden hasta ile konuşacaklar. Çünkü, en doğru tedavinin ne olduğuna karar vermenin tek yolu, bilmin ışığında her hastayı tek tek ele almaktan geçiyor. Merkezimizde şuana kadar 100 yakın hastada bu işlemi uyguladık. İki hastamız dışında uygulamaya bağlı herhangi bir sorun yaşamadık. Artık gelişen teknolojiyle beraber kalp hastalarına eriyen stentler takılıyor. Bunu anlatabilir misiniz? Bunun avantajları nelerdir? Kalp damar cerrahisinde devrim niteliğinde olan eriyebilir stent uygulaması artık merkezimizde uygulanmaktadır. Daha önce kullanılan metal stentler ömür boyu hastanın damarında kalıyor, tekrar tıkanma riski ortaya çıkıyordu. Bu riskin önüne geçmek için çareler arayan bilimadamları, eriyebilen stent icat etti. Bu tıbbi gereçler, son bir yıldır Türkiye`de de kullanılmaya başladı. Eriyebilir stentlerin tıp alanında yeni bir teknoloji olup şuana kadar merkezimizde yirmiye yakın hastada uyguladık. İşlem süresi yaklaşık 20 dk dır. Bu stentlerin en önemli özelliği Byy-pass ameliyatına engel olmamasıdır. Kalp damar cerrahisinde halen kullanılan metal stentlerin daralma ve pıhtılaşma riski doğurduğunu, hastaya baypas ameliyatı yapılması gerektiğinde buna imkan vermiyordu. Sabit ve düzlüğüne karşılık esnek bir yapıya sahip oluşuyla büyük avantaj sağlayan eriyebilen stentlerin, takıldıktan sonraki iki yıl içerisinde tamamen kaybolduğu için damarda tekrar daralma ve pıhtılaşma riskini ortadan kaldırıyor. Yağ asidinden yapılan bu stent, doğal yapıda olduğu için iki yıl içinde kan akımıyla eriyip tamamen kayboluyor. Stentler, damarın yapısını bozmuyor ve fonksiyonlarını da etkilemiyor. Eriyebilen stentlerin şimdilik en büyük engeli, maliyetinin yüksekliği. Bölgemizde kalp hastalıkları batıya oranla daha fazla bunun nedeni ne olabilir? Şuanda bölgemizde kalp rahatsızlığı oranı nedir? Coğrafik şartlarına göre kalp hastalıkları artabiliyor mu? Coğrafi bölgelere göre, özellikle koroner kalp hastalıkları farklılık arz etmektedir. Dünyada ki tüm ölümler göz önüne alındığında en sık ölüm nedeni olarak kalp ve damar hastalıkları karşımıza çıkar. Ülkemizdeki verilere baktığımızda; Türkiye’de yaklaşık 3 milyon koroner kalp hastası olduğunu görürüz. Türkiye’de her 7 kişiden biri kalp krizi riskiyle karşı karşıyadır. Türkiye’deki toplam koroner kalp hastası sayısı 2.8 milyonken her yıl 170 bin kişi koroner kalp hastalığı nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye’deki ölümlerin %43 ü koroner kalp hastalığına bağlı olarak gerçekleşiyor. Ayrıca bölgemizde özellikle koroner arter hastalıklarının ülkemizin batı bölgelerine göre daha sık görüldüğünü söyleyebilirim. Bunun bölgemizdeki kültürel değerlerinin farklılığından kaynaklandığını düşünüyorum. Çünkü geleneksel alışkanlıklar kalp hastalıklarını tetikliyor, bölge insanı bazı alışkanlıklarından vazgeçmesi gerekir. Sigara içiminin bölgede erken yaşlarda başlaması, yörede yetişen kaçak tütün kullanımının devam etmesini bir dezavantaj olarak görüyorum. Bölgesel yağlı yemekler, spor kültürünün tam yerleşmemesi, kahve kültürü gibi etkenlerin kalp hastalıklarında tetikleyici rol oynuyor. Ayrıca“Bölge mutfağı” kalbi yoracak özelliğe sahip. Hastalarımıza Akdeniz mutfağına yönelmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz. Kalbin en büyük düşmanı olarak sigarayı görüyoruz. Ki bölgemizde sigara içimine başlama yaşı küçük. Kaçak tütün bir başka sorun. Bir sarma sigara birkaç hazır sigaraya eş değer zarar verir. Taziyede, düğünlerde sigara ikram ediliyor. Kahve kültürü bir başka tetikleyici. Kahvede oturanlar birer pasif sigara içicisi oluyor. Ortadoğu coğrafyasında yaşayan insanlar stres altında, stres kalbin düşmanı. Bölgede yaşayanlar her dönemde farklı bir stres altında, bu da kalbi olumsuz yönde etkiliyor. Orta Doğu coğrafyasında çekilen acılar risk faktörlerini tetikliyor. Kalp hastalarına ne tür önerileriniz olur? Kalp sağlığı için halk nelere dikkat etmelidir? Bölgemiz kalp hastalıkları açısından hem ülkemiz hem de dünya ortalamasının üstünde bir yerde bulunmaktadır. Sadece son on aylık zaman diliminde Dicle Üniversitesi Kalp Hastanemize gelen kalp krizi vaka sayısı 1000 geçmektedir. Bu denli ölümcül bir hastalığın bölgemizi tehdit etmesi “ Bu bizim kaderimiz mi yoksa bir yerlerde yanlış mı yapıyoruz?” sorusunu akla getirmektedir. Kalp krizine yola açan sebepleri ele aldığımızda bunun sadece kader olmadığını bu durumun ciddi bir bireysel ve toplumsal ihmalin sonucu olduğunu görmekteyiz. Bölgemizde sigara içiciliğinin sık olması doğru beslenme alışkanlığının olmaması, sosyo-kültürel düzeyin düşük olması, obez bir toplum yapısına sahip olmamız, stresli yaşam koşullarımız, halkımızın hasta olmadıkça doktora gitmemesi, ilgili sağlık kuruluşları-sivil toplum örgütleri ve yerel medyanın halkı yeterli ölçüde bilgilendirmemesi bireysel ve toplumsal ihmalin temel öğeleri arasındadır. Kardiyoloji uzmanı olarak bu konuda şu tavsiyelerde bulunabiliriz: - sigaranın hem aktif hem de pasif içiciliğine son verilmesi - Kırmızı et, sakatat, ızgara çeşitleri, yağ ve tuz oranı yüksek beslenme alışkanlığının terk edilmesi - Günlük egzersiz yapılması - Kilolu kişilerin mutlaka kilo vermesi - Kırk yaşını aşmış erkeklerin ve menopoz sonrası kadınların ailelerinde kalp damar hastalığı varsa yıllık kontroller için bir kardiyoloji uzmanına başvurması - İlgili kurum-kuruluşların ve yerel medyanın kalp sağlığı konusunda daha duyarlı davranması Doç. Dr. Faruk Ertaş Kimdir? 1979 yılında Mardin'de doğdu. Dikmen İlkokulunu (1990), Dikmen Ortaokulunu (1993), Sakarya Ali Dilmen lisesini (1997), Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesini (2003), İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Kardiyoloji İhtisasını (2009) bitirdi. Kızıltepe Devlet Hastanesinde hekimlik ve Başhekimlik görevlerinde bulundu (2009-2011). Dicle Üniversitesi Kalp Hastanesinde Mayıs 2011' de Yrd. Doç. Dr olarak başladığı akademik kariyerime şubat 2014'te Doçent olarak devam etti. Akademik kariyeri boyunca ulusal ve uluslararası alanda çeşitli ödüller aldı, yüze yakın bilimsel makalesi yayınlandı ve çeşitli kitaplarda bölüm yazarlığı yaptı. İyi derecede İngilizce ve Kürtçe bilmekte. Evli ve 2 çocuk babası. Yürüyüş yapmayı, seyahat etmeyi, kitap okumayı, yenilikleri ve gündemi takip etmeyi sever. Mesleği ile ilgili yayınları takip ederi. Hayat felsefesinin merkezinde insana değer ve hizmet vardır.

Yorum Yaz