tatlidede

Çanakkale Destanı

Çanakkale Destanı

Çanakkale Savaşları 3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale boğazında cereyan eden bir seri deniz savaşları ile 25 Nisan 1915-8/9 Ocak 1916 arasında Gelibolu yarımadasında yapılan kara savaşlarını kapsamaktadır. İngiliz, Fransız ve onların getirdiği sömürge askerleri ile Osmanlı arasında gerçekleşmiş tarihin en kanlı savaşlarından biridir. Hedefleri boğazı geçip İstanbul’u ele geçirmek ve müttefikleri Rusya’ya yardım götürmekti.

Osmanlının 1.Dünya savaşında zafer kazandığı tek cephedir.  Osmanlı mayın gemilerinin döşediği mayınlar ve isabetli topçu atışlarıyla meşhur İngiliz donanması boğazın derin sularına gömülmüştür. Ardında 250 bin şehit bıraktı. Kaybı daha fazla olan ve Çanakkale’yi geçemeyeceğini anlayan düşman 1916 sonlarında geri çekildi. İngiliz Yazar Ellis Ashmead Bartlett şöyle demek zorunda kalmıştır; ”Mutadımız (âdetimiz )olduğu üzere, düşmanı hakir (küçük) görerek böyle külfetli işe sarıldık. Neticeyse herkesin kabul ve itiraf edeceği bir hezimete, mağlubiyete uğradık ki bunun için şikâyet hakkımız yoktur.”

Cesaret, onur, vefa; Bir kahramanlık öyküsü Çanakkale Savaşını geziyoruz. Ankara, Eskişehir, Bursa derken 664 Km yol kat ettikten sonra Çanakkale’deyiz. Merkezin nüfusu 160 bin, onbir ilçesiyle birlikte toplam nüfus 511 bindir. Çanakkale merkezinde gezilebilecek iki yer var; Sahil ve aynalı çarşı.

Feribotla Boğazın karşı tarafına Çanakkale savaşının cereyan ettiği alana geçiyoruz. Necmettin Halil Onan’ın dizeleri bizi karşılıyor.

Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

İstiklal uğrunda, namus yolunda

Can veren Mehmed’in yattığı yerdir!

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,

Son vatan parçası geçerken ele,

Mehmed’in düşmanı boğduğu sele,

Mübarek kanını kattığı yerdir!...

İlkin Seyit Onbaşının anıtını ziyaret ediyoruz.1889 tarihinde Balıkesir’e bağlı Havran ilçesinin Çamlık köyünde doğmuştur. Çanakkale’yi geçip ikindi çayını İstanbul’da içeceklerini düşünen haçlı zihniyeti aylar süren göğüs göğse çarpışmalardan sonuç alamayınca, denizden Gelibolu sahilindeki topçu bataryalarını yıkarak ilerlemeyi düşünüyordu. Fakat bu hamleyi yaparken “Bütün kuvvet ve kudret Allah’ındır” duası dilinden düşmeyen Seyit Onbaşıyı hesaba katmamışlardı. Seyit Onbaşı 275 Kg gülleyi bir başına kaldırıp, ağzına sürdüğü topla boğazı geçmek üzere olan İngiliz Ocean Elizabeth zırhlı gemisini boğazın kanlı sularına gömmesi Çanakkale savaşının dönüm noktasıdır.  Devletin verdiği maaşı kabul etmeyen Seyit Onbaşı l939 yılında vefat ettiğinde ardında “mertlik ve iyilik” bıraktı.

Anzak koyuna geçiyoruz. Yeni Zelanda ‘lı Yarbay William Malone komutasında İngiliz ve sömürgeleri olan Avustralya ile Hint birliklerinin saldırı gerçekleştirdiği yerdir. Karşılarında 57. Alayımız bulunuyordu. Burada Şehir bazlı dizayn edilen şehitler abidesi yapılmıştır. Türkiye’nin muhtelif yerlerinde şehitlerin künyelerinin yanı sıra dikkat çeken bir kaçını not aldım: Hasan oğlu Musa 57. Alay 2.Tabur. Doğum yeri Kudüs(1876-1915) Aziz Efendi Mülazimi Sani 57. Alay 2.Tabur 7.Bölük Doğum yeri Mekke (….-1915)

261 rakımlı denize ve çevresine hakim stratejik Conk bayırını geziyoruz. Ölen Yeni Zelandalı askerler için bir anıt mezar yapılmıştır. Buradaki muharebe 6 Ağustos 1915 tarihinde Anzak ve İngiliz birliklerinin Conk bayırındaki Osmanlı mevzilerine taarruzu ile başlayan ve 10 Ağustos 1915 tarihine kadar süren savaştır. Arıburnundan aldıkları takviyelerle daha da güçlenmiş olan düşman 6 Ağustos 1915 günü Conk bayırına doğru yeniden taarruza başlamışlar. Gece gündüz aralıksız davam eden kanlı muharebeler sonunda iki tarafta ağır kayıplar vermiştir. Osmanlı askerleri 9 Ağustos 1915 akşamı Conk bayırı tepelerine 25 metre mesafede düşmanı durdurmayı başarmıştır.

Denize nazır yamaçta bulunan siperleri geziyoruz. Uzun süre içinde yürüyor şehitlerin bastığı yerleri gönül ve zihin dünyamızla birlikte hissetmeye çalışıyoruz. Ve şu ayeti kerimeyi hatırlıyoruz: “Allah yolunda şehit olanlara ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler. Fakat siz anlayamazsınız.”(Bakara;154) Resulullah; ” Şehitler, Allah’tan şunu isteyecekler; Ya Rabbi bizi dünyaya tekrar gönder ve senin uğrunda bir kere daha şehit olalım.”hadisini hatırlıyorum.

 Bir kitabede tarihimizdeki şu ibretli gerçeği okuyoruz.”Şehit Üsteğmen Nazif Çakmak Mareşal Fevzi Çakmak’ın kardeşidir. Burada bölüğünün önünde süngü hücumu ile düşman siperlerine atıldığı sırada şehit olmuştur.” 8 Ağustos 1915

 Bizim gibi ziyarete gelen Siirt Eruh’tan gelen gençlerle karşılaşıyoruz.

“Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!” nitelemesine uygun her tarafta şehit kemiklerine rastlanmaktadır. 1985 tarihinde siperler onarılırken bulunan kemikler topluca bir mezara defnedildiği bir mezar ile karşılaşıyor ve bu isimsiz kahramanları rahmetle anarken, aklımıza Akif’in şu dizeleri geliyordu;

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

“Gömelim gel tarihe!” desem sığmazsın.

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…

Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,

Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

 Orman ve Su Bakanlığı tarafından 2012 yılında yapılan Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezini geziyoruz. Tarihe ve tarih yapan kahramanlara yaraşır muhteşem bir eser olarak inşa edilmiştir.  Müze insanı alıp yüz yıl önceki savaşın psikolojik atmosferine götürüyor. Şehit Yüzbaşı Eşref Efendinin al kanlara bulanmış üniforması dikkate şayan idi. Toplar, Makineli tüfekler, tüfekler, tabancalar, boş kovanlar, sahra telsizi, Osmanlı Sancağı, elbiseler, ayakkabılar özenle sergilenmiştir. Bahçede o zaman kullanılan bir uçak ve çok sayıda top görmek mümkündür.

Şehitler abidesi ihtişamıyla insanı büyülüyor. Burada ülke ve illere göre anıt mezarlar yapılmıştır. Çanakkale Muharebelerinde şahadet şerbeti içen şühedanın tesbit edilenlerin Ülke, İl ve Mardin’lilerin listesi aşağıya çıkarılmıştır.(1) Şehitlikler hüznün ve gururun bir arada yaşandığı manevi mekânlardır. Her biri bizi alıp uzak diyarlara götürdü. Şehrim olması hasebiyle Mardinli şehitlerin bilgilerini not ettim: Musa oğlu Mehmet 13. Alay Er Mardin (1892-19.5.1915) Ahmet oğlu Salih Mardin (1879-18.5.1915) Mehmet oğlu Selim 48.Alay Er Mardin (…..-8.8.1915) Yusuf oğlu Abdullah 52.Alay Derik (1889-6.9.1915) Sadun oğlu Mehmet 104.Alay Midyat (1888-26.12.1915)

Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencileri adı Durmuş olan hocaları ile gelmişlerdi. Hoca, M. Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” şiirinden okuyor öğrencileri toplu olarak tekrarlıyorlardı. Görülmeye değerdi. Bazen izledik, bazen iştirak ettik. Durmuş hocayı tebrik ettim. Mütevazı haliyle “vazifemiz” dedi. Öğrencilerinde Mardinli Ayşenur’u bizimle tanıştırdı. Durmuş Hoca ve öğrencileri şöyle haykırıyorlardı;

Şu boğaz harbi nedir? Var mı dünyada eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.

Öteden saikalar parçalıyor afakı;

Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı

Bomba şimşekleri beyninde inip her siperin

Sönüyor göğsünün üstünde arslan neferin.

Ertuğrul tabyası diğer tabyalar gibi mimari özelliği ve iklim koşullarına göre özgün yapılardır. Dönemin silah,  mermi ve askerlerin kullandığı eşyalar sergilenmiştir. Görevli “bu bot ve bozulmamış içindeki ayak bir şehide aittir” dedi.

26.Alay Yahya Çavuş Şehitliğinden sonra Şehitler anıtını ziyaret ediyoruz. 3.10.1914 tarihinde İngiliz ve Fransız donanması Saddulbahir ve Kumkaleyi bombalar. Beş subay ve 81 er şehit olmuştur. Bu saldırı fiilen Osmanlıya harb ilanı kabul edilmektedir.

Her taraf orman olduğu için havası temiz idi. Yollar yeni yapılmış, asfalt kaliteli idi. Şehitlikler, şanlarına ve tarihe yaraşır düzgünlükte ve bakımlıdırlar. Gelecek tasavvuru olanların geçmişlerini bilmelerinin kendilerine avantaj sağlayacağı gerçeği ile yüzleştik. Beraber destansı tarih yapan İslam coğrafyasının en uzak diyarlarından gelip ölümsüzleşen yiğitlerin bize anlattığı ders” tarihin kalbi” olmalardır.

 Bu gün Yemen, Suriye, Irak ve diğer İslam beldelerinde bir birini boğazlayanların dedeleri Çanakkale’de Haçlılara unutamayacakları bir yenilgiyi tattırdıkları hatırlanmalıdır. Bastığımız yerin sadece toprak olmadığını, tarih bilinci ve gelecek tasavvuru için herkesin Çanakkale’yi gezip görmesi gerekir. Gövdesini siper edip hayâsızca saldırıları durduran kahramanların/yiğitlerin/agitlerin iklimi teneffüs edilmeye değer.

Yorumlar

Image
Ahmet kızılkaya
18.03.2017 / 17:03

Bizi aydınlattığınız için teşekkür ederiz.

Image
müminler kardeştir
29.06.2015 / 09:27

Bizlere kardeşleğimizi hatırlatan vesika vekilim allah sizden razı olsun..

Yorum Yaz