tatlidede

Carmen - Prosper Mérimée Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Carmen kimin eseri? Carmen kitabının yazarı kimdir? Carmen konusu ve anafikri nedir? Carmen kitabı ne anlatıyor? Carmen PDF indirme linki var mı? Carmen kitabının yazarı Prosper Mérimée kimdir? İşte Carmen kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 20.06.2022 08:00
Carmen - Prosper Mérimée Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Prosper Mérimée

Çevirmen: Nesrin Altınova

Yayın Evi: İmge Kitabevi

İSBN: 9789755337753

Sayfa Sayısı: 95

Carmen Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Romantik dönem Fransız edebiyatının başeserlerinden biri olan Carmen, tutkulu aşkın insanı nasıl tutsak ettiğini anlatır. Yazarının ölümünden sonra, librettosunu Meilhac ve Halévy'nin yazdığı, müziğini Bizet'nin bestelediği Carmen operası, ilk kez 1875'te Paris'te temsil edilmiş ve günümüze dek binlerce kez opera, bale ve tiyatro eseri olarak seyirciye ulaşmıştır. Carmen, zamanla, dünyanın en çok okunan kısa romanlarından (novella) biri olmuştur.

Hiçbir erkeğe bağlanmayan Carmen'in cazibesine kapılan Jose Navarro, aşkı uğruna askerlik görevine ihanet eder ve giderek bir hayduta dönüşür. Don Jose'nin yakıcı tutkusu ile Carmen'in acımasız kararlılığı, trajik bir cinayete neden olacaktır.

(Tanıtım Bülteninden)

Carmen Alıntıları - Sözleri

  • İspanyollar derler ki, bir kadının güzel olması için otuz şartın yerine gelmesi, yani vücudunun üç tarafına uyacak on sıfatla tarifi mümkün olması lazımdır. Mesela üç şeyi kara olmalı: gözleri, kirpikleri, kaşları. Üç şeyi zarif: parmakları, dudakları, saçları.
  • "Sana dargınım ama gene de sevemeden edemiyorum seni."
  • "Bana bir şeyi yapma dediler mi hemen yaparım."
  • Mutlu uyuz fazla kaşınmaz.
  • Yarın yeni bir gün doğar!
  • Yalan söylüyordu beyefendi, hep yalan söyledi... Hayatında tek bir doğru söz etti mi bilmiyorum.
  • Bu ilk hatamdı!
  • Köpekle ile kurt uzun süre iyi geçinemez.
  • İspanyollar derler ki bir kadına güzel denebilmesi için onun otuz tane şartı bir araya getirmesi gerekir. Örnegin üç tane kara şeyi olmalıdır: gözleri, gözkapakları, kirpikleri. Üç tane ince zarif şeyi olmalıdır: parmakları, dudakları saçları.
  • Bana bir şey yasak edildi mi o şeyi derhal yaparım.
  • " Yalnız, Carmen her zaman özgür kalacaktır. Çingene doğdu, çingene ölecek..."
  • Yalan söylüyordu beyefendi, hep yalan söyledi. Hayatında tek bir doğru söz etti mi bilmiyorum.
  • Yolunun benimkiyle kesişmesinin bu garip için ne kadar mucizevi bir şey olduğunu düşündüm.
  • Ay, demek kıskanıyorsun! Yazık sana. Nasıl bu kadar ahmak olabiliyorsun?
  • “Yalnız , bildiğim kadarıyla ,kimse incitmedi beni bu ülkede .”

Carmen İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Carmen güzel mi güzel bir çingene kızı. Baş kahramanımız da onun için eşkıya olmuş adam öldürmüş ne kadar istemesede karşı koyamadığı bu kadın için kaçakçılık , soygunculuk yapmış ama bu onursuz yaşamı asla kabullenememiştir. Kitapla ilgili asıl soru şu; "Siz sevdiğiniz biri için ne kadar ileri gidebilirsiniz?" (Emine Karaman)

Aşkın insanı nasıl adım adım karanlığa sürüklediğini anlatan bir klasik okudum bugün... Prosper Merimee her ne kadar kitabın daha ilk sayfasında "Her kadın zehir gibi acıdır. Yalnız iki iyi anı vardır. Biri yatakta, öbürü ölümünde" şeklinde Palladas'a ait bir alıntıya yer vererek beni kızdırmış olsa da kitaba şans vermeye karar verdim. Kitabın geneline hakim olan aşkın karanlık yönü temasını ele alması sebebiyle neden bu alıntıya yer verdiğini anlasam da kadınlar üzerinden böylesi çirkin sözler söylenmesi beni oldum olası sinirlendirmistir. Yazarın kullandığı dil oldukça akıcı. Yer yer Çingene atasözlerine ve o kültüre ait kelimelere yer verilse de hemen aynı sayfada bulunan açıklamalar sayesinde okurken hiç zorlanmadım. Konusundan kısaca bahsedecek olursam, İspanya 'da bir süvari alayında onbaşılık yapan Don José, görevi sırasında karşılaştığı çingene kızından etkilenir. Daha sonra Carmen adındaki bu kız, çalıştığı yerde kökenlerine hakaret eden bir kadını öldürünce José onu hapise götürmek üzere görevlendirilir. Bu işveli, gözüpek ve yazarın deyimiyle "Her kusurunu örtecek müthiş bir meziyeti bulunan" kız, José 'yi kaçmasına müsaade etmesi için ikna eder.Bu olaydan sonra rütbesi indirilip bir aylık hapis cezası verilen José için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Aşkın insanı adım adım karanlığa götürmesine şahit olurken bir yandan da kullanılmışlık hissi, hayal kırıklığı ve bol bol öfke göreceksiniz bu kitapta. Geleceği parlak bir askerin, bir eşkıyaya dönüşüne; bir Çingene kızın sevdasından ne hallere düştüğünü okurken nasıl olup da kendini aşkın pençesinden kurtaramadigini okurken sinirleriniz bozulabilir. Mutlaka okuyun diyeceğim bir kitap değil fakat klasik okumayı seviyorsanız 108 sayfalık kısa bir kitap olduğu için bir haftasonu okuması olarak şans verebilirsiniz. İşte bu kitaptan sizler için sectigim birkaç alıntı : "Bir kurdun bakışını incelemek için bitkiler bahçesine gitmeye vaktiniz yoksa bir serçeyi gözlediği sırada kedinize bakın, yeter. " "Hem tehlikeli bir canlının, hele uysal ve evcil olduğu hissedilen tehlikeli bir canlının yanı başında bulunmanın kendine has bir büyüsü vardır." (Aycan)

Aslına bakılırsa çingenelik ilgi çekici bir kültürdür ama insanlar genelde inceleyecek mesafeye gelmemişlerdir. Hayatımın bir on yılını harbi çingeneler arasında geçirdiğim için, hayatları, düşünce yapıları bana pek de yabancı değildir. İlgi çekici, asla değişmeyecek olan bir huyları özellikle hoştur ki; gündelik yaşayan insanlardır. Çingene bakkallarında sigara tek tek, yağ-şeker-zeytin gibi yemeklikler de bardakla satılır. Yani o an, o gün ne kadar gerektiyse o kadar alırlar. Cebinde dünya kadar parası olan dahi sigarayı paketle değil taneyle alır. Fal gibi şeylere, gizeme merakları vardır. Ama bu fal olayı bulundukları ülkeye göre değişir. Türkiye'de kurşun döker, balkanlarda tarot açabilirler. Türkiye'de tarot bakanını da gördüm. Kadın erkek ilişkileri de enteresandır, çingenenin duygusal manada çingene olmayanla pek işi olmaz. Kur yapması veya yakın davranması yanıltıcıdır, tuzaktır. Zaten bir insan da az bir safdiriklik gördüler mi, kaçışı yoktur. Ama tanıyor, biliyorsan, ters köşe yapman muhtemeldir. Hayatları, yakınlarına sadık ve cefakar, yabancılara karşı umursamazdır. Yani çingene mahallerinde asla komşu komşuyu soymaz desem sanırım anlaşılmış olur. Genelde utanma sıkılma pek bilmezler. Yani fight club'a katılanlardan birisi çingene olsaydı tüm kitap güme giderdi. Sanıldığının aksine, kavgadan pek haz etmezler. Genelde kadınlar kavga eder, bu kavgalar grup/mahalle olarak da gerçekleşebilir ve izlenmesi keyiflidir. Eğlenceye, müziğe olan meraklarını sanırım bilmeyen yoktur. Klarnet, keman gibi enstrumanları mükemmel çalarlar. Kendilerine çalgıcı denmesinden nefret ederler. Sanatkar diyeceksin beyefendi! Bir de durduk yere vur patlasın çal oynasın olur, alışık olmayan düğün dernek var sanır, şaşırır. Bu eğlence merakına karşın gözlerinde genelde hüzün görmüşümdür. Dine bakış açılarını ise tek kelime ile özetlemek gerekirse; yoktur. Yani ben içlerinde otururken koca mahallede bir tane namaz kılanına denk geldim. Onu da görmüş değilim, karısı gittiği her yerde kocasının namaz kıldığını anlatıyormuş, herkes şaşkın! Neyse işte, kitabımızın konusu da bir çingene kızı olan Carmen'le alakalıdır. Carmen ve hayatını mahvettiği bir delikanlının fırtınalı hayatları dersem sanırım daha kapsayıcı olur. Kitap genel olarak bir hikayeyi anlatsa da özellikle Carmen'in hal ve hareketleri, inatçı ve zorba tavırları baya bir hoşuma gitti. Yani elini beline koyup, ayaklarını yere vurarak hayır! hayır! diyen veya ellerini karnına koyup, geriye doğru gerinerek karakteristik bir kahkaha atan Carmen'i sevdim. Karakter olarak gayet eğlenceli birisi olduğunu düşünüyorum ve hatırımda kalacaktır sanırım. Size de keyifli okumalar dilerim. (Gökhan)

Carmen PDF indirme linki var mı?

Prosper Mérimée - Carmen kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Carmen PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Prosper Mérimée Kimdir?

Prosper Mérimée (28 Eylül 1803 - 23 Eylül 1870), Fransız, drama ve kısa hikâye yazarı, arkeolog, tarihçi, çevirmen. Özellikle daha sonra Bizet'in aynı adlı, ünlü Carmen operasının temasını oluşturacak olan Carmen adlı kısa romanı ile bilinir.

Prosper Mérimée, 28 Eylül 1803'te, Napolyon döneminin başlarında, Birinci Fransız Cumhuriyeti olan Paris'te doğdu. Babası Léonor, Ecole Polytechnique'de tasarım profesörü ve yağlı boya kimyası üzerine bir çalışma yapan bir ressamdı. 1807 yılında babası Resim ve Heykel Akademisi Daimi Sekreteri seçildi. Annesi Anne, o doğduğunda 29 yaşındaydı ve o da bir ressamdı. Babasının kız kardeşi Augustine, fizikçi Augustin-Jean Fresnel ile oryantalist Fulgence Fresnel'in annesiydi. Sınıf arkadaşları, ünlü botanikçi Antoine Laurent de Jussieu'nun oğlu Adrien Jussieu ve fizik ve elektrodinamik araştırmalarıyla ünlü André-Marie Ampère'nin oğlu Jean-Jacques Ampère de dahil olmak üzere Restorasyon Fransa'nın seçkinlerinin çocuklarıydı. Her iki ebeveyni de iyi derecede İngilizce konuşuyor, sık sık İngiltere'ye gidiyor ve birçok İngiliz konuğu da ağırlıyorlardı. On beş yaşına geldiğinde akıcı seviyede İngilizce konuşuyordu. Yabancı diller konusunda bir yeteneği vardı ve İngilizcenin yanı sıra klasik Yunanca ve Latincede ustalaştı. Hayatının ilerleyen saatlerinde İspanyolcayı akıcı hale getirdi ve yeterli derecede Sırpça ve Rusça da konuşabiliyordu.

1820'de kraliyet idaresinde bir pozisyon planlayarak hukuk okumaya başladı. 1822'de hukuk sınavlarını geçti ve uygulama ruhsatını aldı. Hukuk eğitiminin yanında İngilizce, İspanyolca, Yunanca ve Rusça öğrenmiştir. Ancak asıl tutkusu Fransız ve yabancı edebiyattı. Puşkin ve Gogol dahil olmak üzere birçok önemli Rus yazarının eserlerini Fransızcaya çevirdi.

Ekim 1830'da, edebi ve tarihsel ilgi alanlarının ve siyasi görüşlerinin çoğunu paylaşan, gelecekteki Montijo Kontu olan İspanyol bir aristokratla tanıştı. Kont'u ziyaret etti ve karısı Montijo Kontesi ve o sırada dört yaşında olan genç kızları Eugénie ile tanıştı. Ocak 1831'de Paris'e döndü ve Revue de Paris'te Lettres d'Espagne başlığı altında İspanya'ya yaptığı gezinin canlı anlatımlarını yayınlamaya başladı. Bunlar, Montijo Kontesi tarafından kendisine anlatılan bir hikaye olan Carmen'in ilk taslaklarını içeriyordu.

1833'ten 1860'a kadar Fransız tarihi anıtlarının müfettişiydi ve Orta Çağ'dan kalma Carcassonne kalesi ile Notre-Dame de Paris katedralinin cephesinin restorasyonu da dahil olmak üzere birçok tarihi mekanın korunmasından sorumluydu. Yazar George Sand ile birlikte The Lady and the Unicorn adlı duvar halısı serisini keşfetti ve korunması için düzenleme yaptı. Paris'te şu anda duvar halılarının sergilendiği Musée National du Moyen Âge'nin yaratılmasında etkili oldu. Fransız anıtlarının resmi veritabanı olan Base Mérimée, onun adını taşır.

1840'ta, 934 kayıt içeren Fransa'daki ilk resmi Tarihi Anıtlar Listesini yayınladı. 1848'de bu sayı 2.800'e yükseldi. Restorasyon projelerine öncelik vermek için sistematik bir inceleme düzenledi ve her bölgede projeleri izleyen, yeni keşifler yapan ve herhangi bir vandalizm durumunu ihbar eden bir muhabir ağı kurdu.

Ateist olduğu teyit edilmiş olsa da, koruduğu ve restore ettiği binaların çoğu, sanat eserleri ile ulusal tarihin mabetleri olarak gördüğü kiliselerdi. Sonradan eklenen mimari değişikliklerin kaldırılması ve binaların orijinal görünümlerine geri döndürülmesi konusunda ısrar ederek yerel kilise yetkilileriyle sık sık tartıştı. Eski yapıları yıkmak veya dönüştürmek isteyen yerel yönetimlerle de karşı karşıya geldi. Arkasındaki kraliyet hükümetinin yetkisiyle, Dijon şehrinin ortaçağ Estates Sarayı'nı bir ofis binasına dönüştürmesini engelleyebildi. Benzer şekilde Avignon şehrinin Rhône Nehri boyunca orta çağdan kalma surları yıkmasını ve demiryolu raylarına yer açmasına mani olarak surları korudu.

Birçok anıtın restorasyonuna bizzat katıldı. Zevk ve yetenekleri arkeolojiye çok uygundu, alışılmadık bir dil yeteneği, doğru burs, dikkate değer tarihsel takdir ve tasarım ve inşaat sanatlarına samimi bir sevgiyi bir araya getirdi. Tasarımda bazı pratik becerileri vardı.

Mérimée, tarihi anıtları araştırırken en ünlü üç romanını yazdı; La Vénus d'Ille (1837), Colomba (1840) ve Carmen (1845).

1847'nin sonunda Mérimée, İspanyol tarihi üzerine önemli bir çalışmayı, Kastilya Kralı I. Don Pedro'nun biyografisini tamamladı. Altı yüz sayfa uzunluğundaydı ve Aralık 1847 ile Şubat 1848 arasında Journal des Deux Mondes'da beş bölüm halinde yayınlandı.

1852'de İspanya'ya eski dostlarına yaptığı bir ziyarette, Montijo Kontesi 'nin kızı Eugenie'nin büyümüş ve 3. Napoleon ile arkadaşlık etmeye başladığını öğrendi. 3. Napoleon ile evlenen Eugenie, İmparatoriçe Eugenie olarak adını duyurduğunda Mérimeé de Fransa'da senatörlüğe getirildi.

1870 yılında çevirilerle uğraştığı Cannes, Fransa'da, ölmüştür.

Mérimée, Rus edebiyatının Fransa'daki ilk çevirmenlerinden biridir. Tarihsel romanlar konusunda Walter Scott'tan ve dramaları konusunda Puşkin'den etkilenmesi dışında özgün bir üslup ve tema yakalama konusunda başarılı olduğu söylenebilir. Eserlerinde korku, dehşet temalarına eğilmiş, mistisizme bağlı kalmıştır.

Prosper Mérimée Kitapları - Eserleri

  • Carmen
  • Araftaki Ruhlar - İlle Venus'ü
  • Carmen
  • IX Karlın Hakimiyyət Tarixçəsi
  • Belki Hüzün, Belki De Aşk
  • Colomba
  • Aşk Mevsimi
  • Fırsat
  • Ines Mendo
  • A Slight Misunderstanding
  • The Etruscan Vase
  • Ille'deki Venüs

Prosper Mérimée Alıntıları - Sözleri

  • Sizi namuslu bir kadın haline getirmek istiyorum. (Carmen)
  • Benim bütün isteğim, özgür olmak ve canımın çektiği her şeyi yapabilmektir. (Carmen)
  • Kayyumun canı gidip yemek yemek istiyordu... (Carmen)
  • Ustegmenim, dedi Brando, yarin limandan ayrilinca, dağa, buraya bakin; burda olacagiz, mendil sallayacagiz size (Colomba)
  • Yarın yeni bir gün doğar! (Carmen)
  • İspanyollar derler ki, bir kadının güzel olması için otuz şartın yerine gelmesi, yani vücudunun üç tarafına uyacak on sıfatla tarifi mümkün olması lazımdır. Mesela üç şeyi kara olmalı: gözleri, kirpikleri, kaşları. Üç şeyi zarif: parmakları, dudakları, saçları. (Carmen)
  • "Carmen daima özgür olacaktır. O özgür doğdu, Özgür ölecektir." (Carmen)
  • "Bizde her yerdekinden daha fazla cinayet vardır..." (Colomba)
  • Yolunun benimkiyle kesişmesinin bu garip için ne kadar mucizevi bir şey olduğunu düşündüm. (Carmen)
  • Hayat bir çarpışmadır. (Belki Hüzün, Belki De Aşk)
  • yürekli olmak çok iyi bir şeydir ama, bir kadının evini yönetmesini de bilmesi gerekir. (Colomba)
  • Uzaktaki tehlike ile dalga geçilir, yaklaşan tehlike ise buz kestirir insana. (Araftaki Ruhlar - İlle Venus'ü)
  • “Uzaktaki tehlike ile dalga geçilir, yaklaşan tehlike ise buz kestirir insana.” (Araftaki Ruhlar - İlle Venus'ü)
  • Bir kadının hoşuna gitmenin ilk yolu kalabalık arasından sivrilmek,herkesten farklı olmaktır. (Aşk Mevsimi)
  • Size iyi, yararlı kitaplar seçeceğim, onları okuyacaksınız. (Carmen)
  • Hem sonra da vakit bir hayli geç oldu. (Colomba)
  • “Hemen bütün Yunan heykellerindeki gibi küçük olan baş hafifçe öne eğikti. Yüze gelince, tipi hatırladığım eski heykellerin hiçbirininkine benzemiyordu, garip ifadesini asla anlatamam. Bu, hiç şaşmadan bütün çizgilere muhteşem bir hareketsizlik veren Yunan heykeltıraşlarına has o sakin ve ciddi güzellik değildi. Burada, bilakis sanatkârın şirretliğe varana kadar şeytaneti ifade etmek hususiyetindeki açık niyetini hayretle görüyorum. Bütün çizgiler hafifçe kasılmıştı; gözler biraz verev, ağız, köşelerinden kalkık, burun kanatları kabarıkçaydı. Küçümseme, alaycılık, zalimlik, gene de inanılmayacak derecede güzel olan bu yüzde okunan işte bunlardı. Gerçekten, insan, bu harikulade heykele baktıkça, bu derecede kusursuz bir güzelliğin tam duygusuzlukla nasıl birleştiğine şaşıyordu.” (Araftaki Ruhlar - İlle Venus'ü)
  • Kalbinde bir tek damla kan yok ki benim olmasın , ömründe bir anı yok ki beni düşünmeden geçirsin.... (Fırsat)
  • Bu iki yapıyı gördükten sonra rehberiniz size hikâyeler anlatacak. Don Juan’ın katedralin Mağrip usulü kulesi boyunca uzanan Giralda’nın bronz heykeline ne acayip tekliflerde bulunduğunu; Giralda’nın bunları nasıl kabul ettiğini; yine bir gün, Don Juan’ın sıcak rüzgârlar altında, Guadalquivir Nehri’nin sol yakasında dolaşırken, nehrin karşı yakasında sigarasını tüttüren bir adamdan –ki bu adam şeytanın vücut bulmuş halinden başka bir şey değildir– nasıl ateş istediğini ve onun da nehrin karşı yakasından kolunu uzatarak yakması için sigarasını verişini; artık hiçbir uyarıya kulak asmayacak kadar duygusuzlaşmış olan Don Juan’ın da sigarasını hiçbir şaşkınlık belirtisi göstermeden yakışını anlatır size. (Araftaki Ruhlar - İlle Venus'ü)
  • Bu ilk hatamdı! (Carmen)

Yorum Yaz