tatlidede

Çekmeköy ne demek? TDK'ya göre Çekmeköy kelime anlamı nedir? Çekmeköy sözlük anlamı? Çekmeköy tarihi

Çekmeköy nedir? TDK Sözlükte Çekmeköy ne anlama gelir? TDK'ya göre Çekmeköy kelimesinin sözlük ve kelime anlamı ne demektir? Çekmeköy ismi nereden geliyor? İşte Türk Dil Kurumu sözlüğünde Çekmeköy ile ilgili bilgiler ve Çekmeköy Tarihçesi
  • 24.06.2021 21:02
Çekmeköy ne demek? TDK'ya göre Çekmeköy kelime anlamı nedir? Çekmeköy sözlük anlamı? Çekmeköy tarihi

Türkçe anlamı bilinmeyen veya ilk defa duyulan kelimelerin anlamı genellikle Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aranmaktadır. Peki Çekmeköy kelimesinin TDK’ya göre doğru anlamı nedir, Çekmeköy kelimesinin kökeni ne, Çekmeköy kelimesinin kaç anlamı var? İşte örnek cümleler ile birlikte Çekmeköy kelimesine dair Türk Dil Kurumu sözlüğünde yer alan bilgiler...

Çekmeköy okunuşu (teleffuzu) nasıl?

çekme'köy

Çekmeköy ne demek? Sözlük anlamı nedir?

  1. İstanbul iline bağlı ilçelerden biri (isim)

Çekmeköy Tarihçesi

Çekmeköy, İstanbul'un Anadolu yakasındaki Alemdağ ormanlarının güney batı kesiminde bulunan Keçiağılı Tepesi'nin güney yamaçlarında kurulmuştur. Denizden yüksekliği 100 m'dir. Osmanlı Dönemi yazılı kaynaklarından tespit ettiğimiz bilgilere göre Çekmeköy ve civarının kuruluşu Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) zamanına kadar dayanmakta ve idari olarak İzmit Sancağı'na bağlı bulunmakta idi.

Osmanlı dönemi İdari yapılanmasında İstanbul yakası ayrı bir sancak olarak kabul edilmektedir. Bölgenin, Paşa Sancağı olarak Kaptan Paşa tarafından asayişi sağlanmakta idi. Anadolu yakasının, yani Üsküdar ve Beykoz kazalarının asayişi ise İzmit Bey'i tarafından sağlanıyordu. Osmanlı döneminde, İstanbul'un bir semti sayılan Üsküdar ve Beykoz gibi kazalarla bağlı köylerin ise Bolu Vilayeti sınırları içerisinde bulunan Kocaeli (İzmit) Sancağı'na bağlı olduğunu görmekteyiz.[1] İstanbul'un Anadolu yakasının İzmit'e bağlı bulunması, Anadolu yakasının Orhan Bey zamanında İzmit Kalesi'yle birlikte fethedilmesi nedeniyle aynı statüyü sürdürmüş olmasından kaynaklanıyordu.

Kanuni Sultan Süleyman (M.1520-1566) zamanında hazırlanmış olan Tapu Tahrir Defteri'[2]ne göre; Alemdağ Bölgesi'nde bulunan köyler Beykoz (Yoros) Kazası'na bağlı bulunuyordu.

Yine Sultan III. Mehmet (M.1595-1603) zamanında hazırlanmış olan diğer bir Tapu Tahrir Defteri'[3] ne göre ise; Beykoz (Yoros) Kazası'na bağlı bir bölge olan Çekmeköy ve çevresinin 1867 yılına kadar Beykoz (Yoros) kazasına bağlı iken, bu tarihten sonra Kartal Kazası'na bağlanmış olduğunu görüyoruz. Çekmeköy'ün bu statüsü Cumhuriyet döneminde Üsküdar Kazası'na bağlanana kadar devam etmiştir.

Osmanlı döneminde Çekmeköy bölgesi, bir orman ve çiftlikler beldesidir. Çekmeköy ve civarının oluşmasında ve gelişmesinde Atik Valide Sultan Vakfı'nın önemli bir işlevi olmuştur. Atik Valide Sultan'ın Üsküdar'da, Bahçekapı'da ve sair yerlerde bulunan cami ve imaretlerinin odun ihtiyacını karşılamak şartıyla bu bölgeye yerleştirilen insanlar, Alemdağ Vakıf Baltalığı'ndan odun kesip kendi arabalarıyla Üsküdar ve İstanbul'un diğer semtlerinde satmak şartıyla bu bölgeye yerleştirilmişlerdir. Alemdağ civarındaki Atik Valide Sultan Camii ve İmareti'ne bağlı bulunan arazi ve ormanlar, II. Abdülhamit döneminde Sarayın özel hazinesi olan Hazine-i Hassa'ya bağlanmış olup, hazine idaresi tarafından idare olunmakta idi. Alemdağ Ormanları ve civarında bulunan vakıf arazilerinden elde edilen gelirlerle Saray-ı Hümayun ve Üsküdar'da bulunan Atik Valide Sultan Camii ve İmareti'nin muhtelif ihtiyaçları ile odun ihtiyacı karşılanıyordu. Bölgede bu hizmeti yerine getirmek üzerede 'Baltacı' ismi verilen görevliler bulunmaktaydı.[4] Baltacılar, kesime gelen odunları kesmekte ve bu odunların bir kısmını ocaklarda odun kömürü haline getirmekte idiler. Hazır hale gelen odun ve kömürler, arabalarla Üsküdar'da bulunan vakıf imaretine getirilmekte idi. Arabacılar her yıl bu ormanlardan 1500 çeki[5] kadar odunu vakfın imaretine taşımakta idiler.

1845 tarihli temettuat kayıtlarına göre; günümüzde Çekmeköy sınırları içerisinde bulunan Alemdağ Köyü'nün 19 haneye, Sultançiftliği Köyü'nün ise 22 haneye sahip olduğu ve bu köylerde oturan nüfusun tamamına yakınının korucu, baltacı, arabacı ve kömürcü olarak geçimlerini bu ormandan sağladıklarını görürüz.[6]

Çekmeköy'ün bir mahallesi konumunda bulunan Alemdağ'ın kuruluş tarihi bazı rivayetler de 300, hatta 500 yıl kadar gerilere gitmektedir. Ancak bununla birlikte köyün kuruluşu; Atik Valide Sultan Vakfı Ormanları ve arazilerinin işletilmesi amacıyla baltacılık göreviyle buraya getirilen Ermeniler'in bölgede meskûn hale gelmesiyle gerçekleşmiştir. Vakıf Koru ve Ormanları'nda Baltalık ormanların kesimi işlerinde Baltacı olarak çalışan Ermeniler'in Hazine-i Hassa İdaresi'ne vermiş oldukları bir dilekçede; '-Bizler 200 - 300 yıldır burada ikamet etmekteyiz'[7] demektedirler. Buna göre Alemdağ'a ilk yerleşimin 1700'li yıllarda gerçekleşmiş olduğu tahmin edilmektedir. Nitekim Alemdağ'dan söz eden 10 Temmuz 1697 tarihli bir hükümde de; İstanbul'da Bahçekapısı'ndaki Valide Sultan Camii Evkafı'ndan olan ve Alemdağ'da bulunan çiftliğe ait korudan odun ve kereste kesen kişilerin engellenmesi istenmektedir. Fakat burada kaçak kesim yapanların kimliği hakkında bir açıklık yoktur. Bu belge de bize gösteriyor ki, bu tarihlerde henüz Alemdağ'ın merkezinde meskûn bir köy bulunmamakta ve ormanlardan kaçak odun kesme olayı da bu tarihlere kadar gitmektedir.

Yine, 29 Mart 1702 tarihli başka bir hükümde; Atik Valide Sultan Evkafı'ndan Alemdağ'da Sultan Çiftliği'nden başka yerlere göçen ahalinin eski yerlerine yerleştirilmeleri emrediliyor. Burada dikkati çeken noktalardan biri de, bu tarihte Alemdağ'ın bitişiğindeki yerin Sultan Çiftliği diye adlandırılmasıdır.

Bu tarihi belgelerden de anlaşılacağı üzere Çekmeköy ve civarının oluşmasında ve gelişmesinde Atik Valide Sultan Vakfı'nın önemli bir işlevi olmuştur. Atik Valide Sultan'ın Üsküdar'da, Bahçekapı'da ve sair yerlerde bulunan cami ve imaretlerinin odun ihtiyacını karşılamak şartıyla bu bölgeye getirilen insanların Alemdağ Vakıf Baltalığı'ndan odun kesip kendi arabalarıyla Üsküdar ve İstanbul'un diğer semtlerinde satmak şartıyla bu bölgeye yerleştirilmişlerdir. Bu durum arşiv belgelerine şu şekilde yansımıştır: 'Atik Valide Sultan Hazretleri tarafından Üsküdar'da bulunan camii şerif ve imaretlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için vakfedilerek şimdiye kadar icare-i vahideli olarak[8] muhafaza edilen Alemdağ Ormanları'nı korumak, bu ormanlardan odun keserek kendi arabaları ile icarsız olarak imarete taşımak üzere orman sınırları içerisinde Sultan Çiftliği ve Alemdağ'a Müslüman ve Ermeniler, Padişah fermanı ile iskân edilmişlerdir. Bunların bu görevlerini yerine getirmemeleri durumunda bu ormanlardan çıkarılacakları da şart koşulmuştur.'[9]

Bu belgeden de anlaşılacağı üzere Alemdağ Köyü ve civar çiftliklerde meskûn bulunanlar, Atik Valide Sultan'ın Alemdağ Vakıf Ormanları'ndan bu vakfın Üsküdar'da bulunan imaretleri ve camisi için gerekli olan odunu keserek kendi arabalarıyla nakletmek şartı ile bu orman arazisine yerleştirilmişlerdi. Vakfiyenin şartlarını yerine getirdikleri sürece de bu bölgede ikamet etmişlerdir. Ne zaman ki vakfiyenin şartlarını yerine getirmemiş, görevlerini ihmal etmiş, hatta bu görevleri yapmaya karşı çıkmışlar, o zaman da Alemdağ topraklarını ve orman arazilerini terk etmek zorunda kalmışlardır. Ermeniler bu bölgeyi terk ettikten sonra da bu görevleri yapacak Türk muhacirler buraya yerleştirilmiştir. Evkaf Nezareti'nin 25 Eylül 1915 tarihli tezkiresinde 'Alemdağ Köyü'nün Valide Sultan Hazretleri'nin İcare-i vahideli evkafından olması nedeniyle vakfedenin şartları gereğince imarete odun nakletmeyi taahhüt edecek muhacirlerden uygun kimselerin iskân edilmesi' [10]istenmiştir.
Çekmeköy'ün 1845 tarihine tesadüf eden Temettuat Defteri[11]'ndeki bilgilere göre; köyün 23 hanede yaklaşık 115 nüfusu bulunmakta idi. Köy ahalisinden Mehmet oğlu Mustafa köy muhtarlığını, Veli oğlu Mehmet de köy çobanlığını yapmakta idi. Diğer 21 hanede bulunan köy sakinleri ise çiftçilik ve kömürcülükle geçimlerini sağlamakta idiler. Çiftçilerin yoğun olarak tarla, koruluk ve çalılık işlerinin yanı sıra inek, keçi, öküz gibi hayvancılıkla da iştigal ettikleri yine bu kayıtlardan anlaşılmaktadır.

Yine Alemdağ bölgesinde Hazine-i Hassa'ya ve Osmanlı Paşalarına ait çiftlikler de bulunmakta idi. Bu çiftliklerden bazıları şunlardır: Alemdağ Çiftliği, Ayas Ağa Çiftliği, Sultan Çiftliği, Hekimbaşı Çiftliği, Çavuşbaşı Çiftliği, Cevher Ağa Çiftliği, Kurbağalıdere Çiftliği, Tokat Çiftliği, Baltacı Çiftliği ve Serez muhassılı Ahmet Gümüş Efendi Çiftliği.

Çekmeköy'ün cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Üsküdar İlçesi'nin Kısıklı Nahiyesi'ne bağlı olduğu görülmektedir. 1935 yılı nüfus sayımında, köyün nüfusunun 205'i erkek ve 159'u kadın olmak üzere toplam 364 kişiyi bulduğunu görürüz. Bu tarihten on yıl sora yani 1945 tarihinde yapılan nüfus sayımında Çekmeköy nüfusunun sadece 28 kişilik bir artışla 392 kişiye ulaştığı görülmektedir. 1955 yılında ise 296'sı erkek ve 190'ı kadın olmak üzere Çekmeköy'ün toplam nüfusu 486 kişidir. 1958 tarihinde Çekmeköy 72 hane olup, nüfusu ise 249'u kadın ve 171'i erkek olmak üzere toplam 420 kişiye düşmüştür. Bu yıllarda köyde bir cami, 5 sınıflı bir ilkokulu, 3 bakkal ve 4 adet de kahvehane bulunmakta idi.

İsmail Hakkı Konyalı 1958 yılının Çekmeköy'ü ile ilgili şu bilgileri vermektedir: 'Çekmeköy' ün halkı evladı fatihandandır. Kırım Harbi'nden sonra 1860'dan sonra birkaç hane Çerkez-Nogay muhaciri, Osmanlı -Rus harbinden sonra yani tarihimizde 93 harbi olarak geçen 1877/78 yılında da 10 hane kadar Rumeli muhaciri iskân edilmiştir. Rumeli muhacirlerinin hepsi Lofça'lıdır. Çekmeköy halkının çoğunluğu çiftçidir. Bölgede sanayi gelişmeye başlamış olduğundan yeni nesiller fabrika işçiliğini tarlada çalışmaya tercih etmeye başlamışlardır. Çekmeköy'de bir kaç aile hayvancılık ve sağmalcılık işleri ile uğraşmakta iken 1935/40 yıllarından sonra artık bu işler de yapılmaz olmuştur.'[12]

Çemeköy'ün sosyal ve ekonomik yapısının 1970'li yıllara kadar olağan tarihi seyrinde devam ettiği ve nüfus sayısının 300-400 kişi arasında seyrettiği görülmektedir. Bu yıllarda başlayan sanayileşme ve bunan paralel olarak yaşanan köyden şehre göç olgusu Çekmeköy'ün de sosyo-ekonomik durumunu ve doğal yapısını etkilemiştir. Bu tarihlerden sonra Çekmeköy'ün nüfusu hızla artmaya başlamış ve gecekondulaşma ile birlikte doğal güzellikleri hızla yok edilerek, yeşilin en güzel tonlarını barındıran manzarası betonlaşmaya bürünen bir yapıya kavuşmuştur.

Çekmeköy ve çevresinde 1970'li yıllarda artmaya başlayan sanayi ve diğer iş kolları bu bölgeyi cazip hale getirmiş, özellikle İMES ve MODOKO gibi iş yerlerinde çalışan kesimin meskûn oldukları bir yer olmuştur. Yaşanan iç göçe paralel olarak Çekmeköy'ün nüfusu 1990 yılında 13.532, 2000'de 37.502 kişiye ve 2007 yılında bu sayı yaklaşık iki katına çıkarak 70.683 kişiye ulaşmıştır.

Çekmeköy, 2009 yerel seçimlerinde ilçe olmuştur. 14.800 hektar alan üzerinde kurulu olan Çekmeköy, ilçe olmadan önce 75.423 kişilik bir nüfusa sahip iken, ilçe olduktan sonra Ömerli, Alemdağ ve Taşdelen ilk kademe belediyeleri ve 5 köyün de katılımı ile nüfusu 147.352 kişiye ulaşmıştır.

Şile, Beykoz, Ümraniye ve Sancaktepe ile sınır komşusu olan Çekmeköy'ün 17 mahalle ve 5 köyü bulunmaktadır.

Editör: Meliha Güneş

Yorum Yaz