tatlidede

Çöl Kraliçesi - Janet Wallach Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Çöl Kraliçesi kimin eseri? Çöl Kraliçesi kitabının yazarı kimdir? Çöl Kraliçesi konusu ve anafikri nedir? Çöl Kraliçesi kitabı ne anlatıyor? Çöl Kraliçesi PDF indirme linki var mı? Çöl Kraliçesi kitabının yazarı Janet Wallach kimdir? İşte Çöl Kraliçesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 20.06.2022 23:00
Çöl Kraliçesi - Janet Wallach Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Janet Wallach

Çevirmen: Püren Özgören

Orijinal Adı: The Desert Queen: extraordinary Life Of Gertrude Bell

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750725821

Sayfa Sayısı: 520

Çöl Kraliçesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Arap yarımadasının her yanında 'Çöl Kraliçesi' diye adlandırılan Gertrude Bell, Kraliçe Victoria döneminin seçkin bir ailesi ve ayrıcalıklı çevresi içinde yetişmesine karşın, bu çevrenin sunduğu nimetlere sırt çevirip yaşamını Arabistan çöllerinde sürdürmeyi yeğledi. Bölgeyi karış karış gezerek haritalar çıkardı, kazılara katıldı. Çeşitli aşiretlerin ve hiziplerin üyesi olan siyaset adamlarıyla ve dini liderlerle olduğu kadar halkla da kaynaştı. Gertrude Bell'in Arabistan'da böylesine benimsenmesi, Birinci Dünya Savaşı'nda İngiliz istihbarat servisinin onu en uygun kişi olarak görevlendirmesiyle sonuçlandı. Arabistanlı Lawrence olarak bilinen T. E. Lawrence'ı da bir anlamda yetiştiren, ona yol gösteren, akıl hocalığı yapan, onun nğfuzlu kişilerle ilişki kurmasını sağlayan da Gertrude Bell oldu. Bell, savaştan sonra Arabistan'daki yaşamını sürdürdü ve günümüz Orta Doğu'sunun biçimlenmesinde büyük rol aldı. O dönemde İngiltere'nin en güçlü kadını durumuna gelen Gertrude Bell, başta Irak olmak üzere Arap yarımadasındaki ülkelerin sınırlarının çizilmesinde belirleyici oldu. Çöl Kraliçesi, bir anlamda Osmmanlıları Arap yarımadasında arkadan hançerleyenin Lawrence'dan çok Bell olduğunu gösteriyor. Bu çabalarının amacı, Arap halklarının özgürlüğü ya da İngiltere'nin petrol yataklarına egemen olması mıydı? Yoksa Osmanlılara (belki de bilinçaltında) beslediği bir öç alma duygusu muydu? Gertrude Bell'in büyük aşkla tutkun olduğu sevgilisinin Gelibolu savaşında öldüğünü okuyunca, insan bunu düşünmeden edemiyor doğrusu.

Çöl Kraliçesi Alıntıları - Sözleri

  • Yalnız olmaya alışığım, ama düşüncelerimden bir türlü uzaklaşamıyorum, buysa daha da katlanılmaz bir şey.
  • İç dünyasını genişletmeyi erken öğrenen kişi, daha sonra tüm dünyayı içine sığdırabilir.
  • Ah, yaşlı Hayyam’a kulak ver; bırak bilge konuşsun Tek gerçek, yaşamın uçup gittiğidir Gerisiyse lafügüzaftır Çiçek bir kez açtı mı, artık solacaktır.
  • İnsan, yaşlandıkça başkalarının yaşamlarını yaşamaya başlar.
  • Eski düşmanlıklar unutulabilir mi? Çöl kumuna biçim verilebilir mi?
  • Çağdaş düşünür Her­bert Spencer’m belirttiği gibi düşünmek kadınlar için tehli­keliydi. “Beyinlerini aşırı zorlamak,” diyordu, “doğurganlıkla­rını zayıflatabilir.”
  • “Ulusal Müze'ye gitmek istiyorum, ama beni götürecek biri yok. Er­kek olsaydım, o eşsiz yere her hafta giderdim; kız olduğum için bütün güzel şeyler bana yasak!"
  • İnsan yaşlandıkça başkalarının yaşamlarını yaşamaya başlar..
  • Ümit tohumu insanın zihnine bir kez ekildi mi verimli bir toprak illa ki buluyor.
  • "İnsan burada her şeyi olduğu gibi kabullenmeyi, olup bitenlere şaşmamayı öğreniyor.”
  • "Eve gireken insanlar ihtiyatla sordu: 'Alman mısın?' 'İngiliz'im' diye yanıtlayınca, onu bağırlarına bastılar. Almanları da en az Türkler kadar kuşkuyla gözlüyor, topraklarına göz dikmelerinden korkuyorlardı. İngilizler daha olumlu bir izlenim bırakmıştı;..."
  • İnsan burada her şeyi olduğu gibi kabullenmeyi, olup bitenlere şaşmamayı öğreniyor.”
  • Başarının anahtarı, bilgiydi.
  • Bağımsızlık verilmez, alınır.
  • Mezopotamyalıların özgürlük çığlığı, İngilizlerin sömürgeci kulaklarını tırmalamaktan başka işe yaramıyordu.

Çöl Kraliçesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İşlerin yoğunluğu ve birkaç kitabı beraber okuma meseleleri yüzünden kitabı geç bitirdim. Kitap bir biyografi. Gertrude Bell adında bir kadın bir ajanın hayatı anlatılmış . Çok ayrıntıya girmeden maddeler hâlinde şunları paylaşayım: --- Azimli bir insan. Hayatı hızlı yaşamak istiyor. Yaşıyor da. Annesinin ölümü babasının yeni evliliği onu maceralı bir hayata sürüklemiş. --- İngiliz soylu kadınların alması gerektiği gibi bir evlilik teklifi alamamış ve hovarda bir hayatı benimsemiş. Zengin olmasına karşın dağlarda ve çöllerde erkeklerle bir hayat sürmüş. ---- Ortadoğu'daki gezileri ve Arapça öğrenmesi 1. Dünya savaşında İngiliz devleti adına siyasi bir göreve atanmasını sağlamış. Bundan sonrada 12 yıl boyunca Osmanlı Devleti ve Türkiye aleyhine Arapları örgütlemiş ve ünlü İngiliz ajanı Lawrence'yi de desteklemiştir. --- Irak'ın kurulmasında ve bölgenin suni haritalarla bölünmesinde etkili olmuştur. Bu suni devletler ve dışardan yabancı kral atamaya çalışmalarında etkili olmuş ve İngiliz emperyalizmine hizmet etmiştir. --- Hafifmeşrep hayatını intiharla sonlandırmış ve Irak'ta hayatına kıymıştır. (Ahmet)

Cesaretin ve üstün nitelikli eğitimin bir insana neler yaptırabileceğini bu kitabı okuyarak anlayabilirsiniz. Gertrude Bell Ortadoğu haritasını çizen heyette bulunmuş bir doğu bilimcidir. Kendisi Oxford mezunudur. Bu kitap Gertrude Bell’in Ortadoğu üzerine nasıl uzmanlaştığını ve aşiretlerle iletişime geçip nasıl bir network oluşturduğunu gözler önüne seriyor. Bell kadın başına çağının ilerisinde bir isimdi. (Galgenfrist)

Spoi içerir: Mübarek, bilge, bayan, Üm el Müminin; ki bu lakabı taşıyan son kişi Muhammet Peygamber'in karısı Ayşe'ymiş... Sitte, Arapça'da "hanım"... Hepsi de Gertrude L. Bell... Arkeolog, yazar, gezgin, dağcı, coğrafyacı, ajan ve Çöl Kraliçesi. O bir İngiliz ama "Iraklıyım" da diyor. En son, Mezopotamya'da "El Hatun" dendiğinde ilk ve/veya sadece o akla geliyordu... Onun için "Erkek beyni taşıyan son derece zeki bir kadın" diyorlar. Belki de, kendi sözleri "Bir cins için fazla kadınsıyım, öteki cins için fazla erkeksi," de erkek dünyanın tespitini tamamlıyor. Amerikalı yazar Janet Wallach 1996'da "Desert Quinn" adıyla yayımlanan, Türkçe'si de 2004 yılında Can Yayınları'ndan çıkan Çöl Kraliçesi adlı çalışmasında Bell'in Red Cars'da başlayan Bağdat'ta sona eren 57 yıllık yaşamının izini sürüyor. Wallach, çölde bedevilerle buluşuyor, İngiltere, Kahire, Şam, Kudüs, Amman ve Bağdat'ta arkeologlar, diplomatlar, yazar ve tarihçilerle görüşüyor; onu ailesinden, dostlarından dinlemiş düzinelerce kişiyle konuşuyor. Elimize ulaşan hayatı çok yönlü okumalarla yorumlamanın yollarını okura açıyor. "Biri" olmak! Mesela, Bell Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında çöllerde deve sırtında dolaşan, Ortadoğu'nun kaderini çizenlerden "biri", Irak'ı, Irak'ın ilk kralı Faysal'ı yaratan kişi mi? Burada, "biri" sözcüğü önemli, çünkü o hep, "biri" olmaya çalıştı ve önce Ortadoğu'da, sonra doğduğu ülkede "biri" oldu. Yoksa, erkek dünyada sürekli onlardan "biri" olduğunu kanıtlamaya çalışan yalnız bir kadın mı? Bir not bile bırakamadan Yalnızdı; 11 Temmuz 1926'da, 58. doğum gününden üç gün önce, anne babasına yazdığı mektubu bitiremeyecek, hatta bir not bile bırakamayacak kadar yorgundu. Yardımcısına sabah altıda uyandırılmak istediğini bildirdi. Elini uyku haplarına uzattı, bolca aldı, lambayı söndürdü ve bir daha uyanmadığı derin bir uykuya daldı. Entelektüel ve zengin bir ailenin içine doğmuştu. Kraliçe Viktorya döneminin İngiltere'sinde 1868'de tarih okumak üzereOxford'a girdiğinde yüzlerce erkeğin arasındaki birkaç genç kadından biriydi ve bu durumdan çok hoşnuttu. Kendi sınıfından genç kızlar gibi en az iki yabancı dil - Fransızca, Almanca- öğrenecek, piyano çalacak, edebiyattan anlayacak, zarif elleriyle resim yapacak, bir müzik aleti çalacaktı; ki iyi bir eş ve anne böyle olunurdu.. Babası izin vermeyince O bu hedefleri aştı, çok iyi Arapça öğrendi, Hayyam'ın Rubailerini Farsça'dan çevirdi. Hedefler tamamdı; iyi bir eş ve anne olmak dışında. Çünkü o hiç evlenmedi, evlenemedi, yani "eş" olamadığı için, "iyi bir eş" de olamadı... Bir keresinde, kadın olarak bir yere giremeyeceği söylendiğinde, "Ben resmi bir görevliyim dolayısıyla cinsiyetsizim," diyecekti. Tahran onun için Bay Cadogan anlamına geldi; aşık oldu. Babası izin vermeyince evlenmedi. 31 yaşında, Alplere tırmandı, 2 bin 800 metrelikEngelhorn'u bir uçtan bir uca kat etti, geride "Gertrude Zirvesi"ni bıraktı. New York Times'da yazılan, "İngiltere'nin kadınları gerçekten şaşırtıcı. Belki de dünyanın geleneklere en bağlı köleleri, ama zinciri bir kez kırdılar mı, bunu öyle bir şiddetle yapıyorlar ki, onları tutabilene aşk olsun!" değerlendirmesi çarpıcıydı. Kadınlar yönetemez! "Bu zinciri kırmak", Ortadoğu'nun, daha doğrusu Nawal El Saadawi'nin "neye göre Ortadoğu" sorusunu takiben dediği gibi Batı Asya'nın sınırlarını birlikte cetvelle çizdikleri söylenen bir başka İngiliz Arabistanlı Lawrence'in (Thomas Edward Lawrence) Gerty dediği kadın için kadın hakları, "delice, iblisçe çılgınlık... Kraliçeyi kendinden geçirecek kadar sinirlendiren bir konu..." idi. Bell, o kadar kadın haklarına karşıydı ki; kadınların seçme ve seçilme hakları için mücadele eden Sufrajet hareketine katılmadığı gibi Sufrajet Karşıtı Kadınlar Birliği'nin onursal genel sekreteri de olmuştu. Çünkü; ona göre kadınlar yerel yönetimlerde görev alabilirlerdi ama ülkeyi yönetecek donanımdan yoksunlardı. Kadınlar çocuk doğurmak, erkeklerse ülkeyi yönetmek için yaratılmışlardı. Öyle çok mektup yazdı ki İkinci aşkı İngiltere'nin Konya maslahatgüzarıRichard Dought-Wylie oldu; yine evlenemedi, çünkü erkek evliydi. Böylece Türkiye ile ilgili haberler alıyor, "Türklerin Adana'daki Ermeni kıyımını" önlemek için Richard'ın gösterdiği "kahramanca çabayı" kutluyordu. Birbirlerine sürekli yazıyorlardı; zaten Bell'in bugün hayatının bunca yakından bilinmesinin başlıca kaynağı babasına, babasının eşine, ailesine yazdığı mektuplardı. O mektup yazmayı seviyordu. Richard Dought-Wylie de yazdığı mektupları Dick diye imzalıyordu. Wallach, kitapta, bu ilişkiyi; "Kırk beş yaşındaydı; bir kocanın, çocukların özlemini çeken bir kız kurusuydu. Dick ise varlıklı, toplumda yeri olan bir kadınla evliydi. Durum olanaksız görünüyordu; hayaletlerle ve suçluluk duygusuyla kuşatılmıştı. Öte yandan, durumun umutsuzluğu erkeğin cinsel arzusunu daha da kamçılar gibiydi," sözleriyle anlatıyor. Savaşta Kızılhaç görevlisi Birinci dünya savaşında savaşa katkıda bulunmak için Fransa'ya giderek gönüllü Kızılhaç görevlisi oldu... Aynı savaşta, sevgilisi 1915 Martında Çanakkale'de öldü. Hindistan'a gitti; Singapur, Şanghay, Tokyoderken, Pasifik'i geçti; Vancouver'e geçti, ve aşağıya, Amerika Birleşik Devletleri'ne indi,Chicago'da bunaldı. Bu arada Çöl ve Tohum kitabı yayınlandı; Arkeoloji dergilerine yazdığı yazılarla da gezginliği meşruluk kazanmıştı. The Times edebiyat eki, onu "büyüleyici"buluyor ekliyordu: "Belki de en iyi gezginler kadınlar... kadınların ayrıntıları gözlemleme yeteneği, izlenimleri algılama hızı tartışılmaz...." Arap ayaklanmasında 1916 yazında Arap ayaklanması başladı. David Hogarth daha sonra, Arap ayaklanmasının başarısını büyük oranda Gertrude Bell'e bağlayacaktı: "Lawrance 1917 ve 1918'deki Arap seferberliklerini, Bayan Bell'in raporlarına dayanarak örgütledi." Kerbela, Necef, Babil derken Bağdat'taki Dicle kıyısındaki çalışma odasına döndü. Ellisine yaklaşıyordu. "Bu yaştaki kadınların çoğuna musallat olan sıkıntıları yaşamaktaydı. Akıl danışacağı tek bir kadın arkadaşı olmadığı için, ona neler olduğunu anlayamıyordu." Yani, Gertrude Bell menopozu da bilemeden taşıyordu ve babasına "asıl gereksindiğim şey bir eş" diye yazdı. Ve hudutları çizdi "Savaş Bakanlığı sınırların açık seçik belirlenmesini isteyince, Gertrude 1918 baharında Mezopotamya ve İran haritalarını önüne çekti, haftalarca durup dinlenmeden çalıştı, yaşamsal önemi olana hudut çizgilerini oluşturdu." Bell, "Doğu sekreteriydi. Sir Percy Cox sivil komiserlik görevini A.T Wilson'a bıraktığında "beyninden vurulmuşa döndü". Kadınların eğitimi onun için önemliydi. Yeni devlet kurulurken, Bell'in derdi "Müslüman kızlardı". Kızlar okusun! "Gayri Müslimlere tanınan haklardan yararlanan, İngilizce, Arapça, İbranice ve Fransızca öğrenen Yahudi kızlara karşın Müslümanlar eğitim göremiyorlardı." "Gertrude'un yorumları göz ardı edilmedi; Bowman tarafından Irak'ta oluşturulan ve Arap dünyasında hala en iyisi olan eğitim sistemi, topluma kadınların eğitilme kavramını dayatan, radikal, birleştirici güç oldu. " Kahire Konferansı'nın kadını El Ezher Üniversitesi'ndeki din öğrencilerinin İngiliz karşıtı sloganları arasında Mart 1921'de Churchill'in başkanlığında toplanan Kahire Konferansı'nda yine tek kadındı. Churchill Kuzey Irak'ta Kürtler için özerklik önerdiğinde karşı çıktı; kuzey sadece petrol kaynağı değil, tahıl ambarı olarak Irak'ın bütünü için "ekmek sepeti"ydi de. "Hiçbir halk sürekli bir başka halk tarafından yönetilmekten hoşlanmaz" derken de uyarıyordu. Kralın sırdaşı Faysal sonunda Irak kralı oldu; Bell de onun en yakın dostu; sırdaşı... Birlikte piknik yapıyor, tenis oynuyor, yarışları izliyor, yüzüyor, çay içiyorlardı.  Son işi "Arkeoloji Dairesi onursal başkanı"olarak Bağdat müzesi oldu; hazırladığıArkeolojik Kazı Yasası, Irak'ın eski eserlerinin soyulmasını önleyecekti.... Ve son aşkı Kinahan Cornwallis, Kahire İrtibat Bürosu şefi... Aralarında hayli yaş farkı vardı, olmadı. Ölünce, "Kemikleri arzu ettiği yerde, Irak topraklarında dinlenmeye bırakıldı. Bell kadın haklarına karşı çıktı, kadınların ancak yerel yönetimlerde olabileceğini savundu. O kendine göre farklıydı ama ona da onun başka kadınlara baktığı gibi baktılar. Kurulması için hayatını verdiği Irak'ta ona bir iş yoktu; babasına "elde var sıfır" diye yazmak zorunda kaldı. Sadece yok sayılmakla kalmadı; meslektaşları, hepsi erkektiler elbette, onu mesela duvarlarla çevrili evine "bekaret kemeri" adını takmakta bile beis görmediler. İngiltere, ona bir nişan bile vermedi... Çöl Kraliçesi, ve tabii ki Bell'in hayatı, yine Saadawi gibi söyleyelim Batı Asya'nın tarihi, hele de Irak açısından bugünü çok daha iyi anlamayı sağlıyor; hatta yer yer de sanki bugün gibi... Püren Özgören'in çevirisi ise sahiden çok başarılı, okura orijinalinden okuyor duygusu veriyor. Bir notla; Can yayınları, acaba kitabin orijinalindeki dipnotları, kaynakçayı neden çıkarmış; Türkçe okuyanların böyle ciddi şeylerle ilgilenmediği tespitinin kaynağı ne ola ki! Baskısı çok özensiz de olsa fotoğrafların da aynı akıbete uğramamış olması insanı sevindiriyor doğrusu. ( Sevgili Nadire Mater'in kaleminden) (Kitaptar Picasso)

Çöl Kraliçesi PDF indirme linki var mı?

Janet Wallach - Çöl Kraliçesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çöl Kraliçesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Janet Wallach Kimdir?

Janet Wallach Kitapları - Eserleri

  • Çöl Kraliçesi

Janet Wallach Alıntıları - Sözleri

  • Çağdaş düşünür Her­bert Spencer’m belirttiği gibi düşünmek kadınlar için tehli­keliydi. “Beyinlerini aşırı zorlamak,” diyordu, “doğurganlıkla­rını zayıflatabilir.” (Çöl Kraliçesi)
  • Mezopotamyalıların özgürlük çığlığı, İngilizlerin sömürgeci kulaklarını tırmalamaktan başka işe yaramıyordu. (Çöl Kraliçesi)
  • İç dünyasını genişletmeyi erken öğrenen kişi, daha sonra tüm dünyayı içine sığdırabilir. (Çöl Kraliçesi)
  • Bağımsızlık verilmez, alınır. (Çöl Kraliçesi)
  • Yalnız olmaya alışığım, ama düşüncelerimden bir türlü uzaklaşamıyorum, buysa daha da katlanılmaz bir şey. (Çöl Kraliçesi)
  • "İnsan burada her şeyi olduğu gibi kabullenmeyi, olup bitenlere şaşmamayı öğreniyor.” (Çöl Kraliçesi)
  • İnsan burada her şeyi olduğu gibi kabullenmeyi, olup bitenlere şaşmamayı öğreniyor.” (Çöl Kraliçesi)
  • Başarının anahtarı, bilgiydi. (Çöl Kraliçesi)
  • İnsan, yaşlandıkça başkalarının yaşamlarını yaşamaya başlar. (Çöl Kraliçesi)
  • “Ulusal Müze'ye gitmek istiyorum, ama beni götürecek biri yok. Er­kek olsaydım, o eşsiz yere her hafta giderdim; kız olduğum için bütün güzel şeyler bana yasak!" (Çöl Kraliçesi)
  • Ümit tohumu insanın zihnine bir kez ekildi mi verimli bir toprak illa ki buluyor. (Çöl Kraliçesi)
  • Eski düşmanlıklar unutulabilir mi? Çöl kumuna biçim verilebilir mi? (Çöl Kraliçesi)
  • İnsan yaşlandıkça başkalarının yaşamlarını yaşamaya başlar.. (Çöl Kraliçesi)
  • Ah, yaşlı Hayyam’a kulak ver; bırak bilge konuşsun Tek gerçek, yaşamın uçup gittiğidir Gerisiyse lafügüzaftır Çiçek bir kez açtı mı, artık solacaktır. (Çöl Kraliçesi)
  • "Eve gireken insanlar ihtiyatla sordu: 'Alman mısın?' 'İngiliz'im' diye yanıtlayınca, onu bağırlarına bastılar. Almanları da en az Türkler kadar kuşkuyla gözlüyor, topraklarına göz dikmelerinden korkuyorlardı. İngilizler daha olumlu bir izlenim bırakmıştı;..." (Çöl Kraliçesi)

Yorum Yaz