Deprem İzlenimleri: Hatay (2)

Yol boyunca depremi konuşunca benim de gözlerimin önünden o gece yaşadıklarımı geçmişti. Gecenin en derin yerinde vaktinde yatağı birilerinin salladığı hissi ile uyanmıştım. Gece 2 gibi yatmanın verdiği yorgunlukla Deprem olduğunu ancak ayakta durmakta zorluk çekince anlamıştım.

Bir yandan uyanan çocukları teskin etmek isterken diğer yandan da bir şey olmaz, geçer birazdan düşüncesi ile hareket ediyorum. Sallantı bir türlü geçmiyor üstüne 14. katta olmamızdan kaynaklı olacak ki şiddeti daha da aratarak devam ediyordu.

Mutfaktaki dolapların sesi, yere düşen eşyalar, tavandaki avizelerin şiddeti ve üstüne dışarıdaki fırtına kıyamet sahnesi gibi canlanmıştı gözümdü. Biran aklıma kıyametin hangi gün kopacağı bilgisi ile günün pazartesi olmasından kaynaklı biraz rahatlamıştım.

Mardin'in deprem bölgesinde olmamasına rağmen bu kadar sallanıyor olmasının tedirginliği dizlerimdeki bütün bağı çözmüştü adeta.

O an keşke Mardin merkez üssüdür temennisini dendirdim. Yoksa en yakın yer neresi olursa olsun "Taş üstüne taş kalmamıştır" kanaati ile ailecek dua etmeye başladık.

Sağlam sandığımız zemin adeta ayağımızın altından kayıyordu. Allah'a yeryüzünü sakinleştirmesi duamız aslında ne kadar da çaresiz durumda olduğumuzu gösteriyordu.

Bir dakikalık süre bir asır gibi gelmişti. Vakit geçmiyordu adeta…

Zaman geçmek bilmeyince bir yerden sonra artık biraz sonra apartman çökecek duygusu hakim olmaya başladı. Bu kısa gibi görünen kısa sürede normal depremin yanında kendi içimde de depremler yaşadım.

Yaptıklarım, yaşadıklarım, yapamadıklarım, heybemdekiler, yanımdakiler, uzağımdakiler, kavuşacaklarım, ne yaptığım, nerede kendimi harcattığım...

Ve daha birçok konu...

Bunları bir kez daha yaşadım Hatay'da.

Ziyaret kapsamında kaderine terk edilen şehirde Mardin AFAD ekibini ararken defalarca yıkılan binaların enkazından kaynaklı çıkmaz sokak aralarında kaybolduk.  Terk edilmiş sokaklarda in cin top oynarken ağır iş makinalarının gürültüsü şehri teslim almıştı.

Medeniyetler şehri Hatay, viraneye dönmüştü. Her taraf çökmüş, insanlar perişan, yardıma muhtaç durumdaydılar.

15. gün de bile bazı sokaklarda enkaz başında duran bekleyenleri görmek acımızı daha da katmerleştirdi. Hâlâ bir yakınının cesedi çıkar diye bekleyen, “Allah’tan ümit kesilmez” diyen insanların yüzündeki acıyı tarif etmek imkansız. halen

Son dönemde yılda iki üç sefer ziyaret ettiğim şehir, adeta savaştan çıkmış gibiydi.

Ana arterlerde Merkezi Kurumlar ve STK’lara ait prefabrik, konteynır ve çadır merkezleri vatandaşın sorunlarına çözüm bulmaya çalışırken kurumlar arasındaki koordinasyon da yavaş yavaş oturduğunu gözlemledik.

Geç de olsa her türlü imkân seferber edilmişken konteynır ve çadır kentler her yerde harıl harıl kuruluyor.

Giyimden gıdaya, güvenlikten sağlığa kadar bütün sıkıntılara çözüm bulunmuşken barınma sorunu ise devam ediyor.

Konya Büyükşehir belediyesi başta olmak üzere çevre illerden çöp toplamaya, kanalizasyon sıkıntısını çözmeye, ilaçlamaya ve sağlık hizmetlerine vermek için seferber olmuş.

Hataylılar konteynır kentlerde ve AFAD’ın kurduğu çadır kentlerde kalmak istemediği için herkes evine, bahçesine yakın yerde kalmak istediği için çadır talepleri bitmiyor.

Hataylıların büyük bir bölümü şehri terk etse de her evden bir yetişkin şehirde zorunlu bekleyişini sürdürüyordu.

Hatay'da sözün bittiği, dillerimizin lal olduğu anlar yaşadık.

Enkazda kalan evladının doğum gününü yaşadığı evin enkazına bağladığı balonlarla kutlamak isteyen babanın, evinin enkazından genç kızının çeyizinden bir parça arayan annenin feryatları arasında geçtik sokaklardan.

Allah’ım halimiz size ayan, şüphesiz her şeye gücünün yettiğini aynel yakın bir kez daha yaşadık, gördük ve şahit olduk.

Nezir Güneş

Mardin Gazeteci ve Yazarlar Derneği Kurucu Başkanı 2008-2014 Mardin STK Platformu Sekreteryası 2008-2022 Türkiye İnternet Medya Birliği Mardin Temsilcisi 2022 - Mardin Life Dergisi ve Gazetesi Gene

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle