En İyi Mardin Anlatısı

‘İnsanlar madenler gibidir…’ der Hz. Muhammed. 

Kimisinin cevheri bakır, kimilerinin gümüş, bazılarının da altın misali.

Şehirler de öyledir… 

Şehir vardır ki sükûnet ve huzura erdirir.

Şehir vardır ki eğlence ve coşku verir.

Şehir vardır ki servet ve mülkü hatırlatır.

Şehir vardır ki güç ve otoriteyi hatırlatır.

Şehir vardır ki ahlak ve maneviyatıyla sarmalar… Ve şehir vardır ki güven ve merhametiyle kuşatır.

Alain Botton,  şehir ve binaları insan simasına benzetir. Özellikle simayı oluşturan burun, göz, kaş, dudak ve alın çizgilerindeki milimlik farkların ya da hareketlerin bambaşka anlamlar ve mesajlar oluşturduğunu belirtir. 

Bir şehrin meydan, cadde, sokak ve topografyası yüzdeki çizgi ve çıkıntılardır. Binaların kapı, pencere, duvar ve deseni de insan yüzündeki mimik ve işmam gibi mesaj ve anlamlarla yüklüdür.

Binaların ve şehirlerin üzerinden ‘Mutluluğun Mimarisi’ inşa edilir.

*            *            *

Ulusal Çalışan Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu bugün Mardin’de başladı. Türkiye’nin dört tarafından, farklı illerden yoğun bir katılım vardı. Katılımcılar çok nitelikli ve çoğunlukla da idareci konumunda…

Buraya kadar rutin bir sempozyum denebilir; ama öyle değil!

Bu sempozyum daha açılış konuşmasıyla alışılagelen klasik ve statik bir etkinlik olmadığını hissettirdi.

Mekân bilinci ve ben idraki üzerinden şu anda sempozyumun yapıldığı Şehr-i Mardin hakkında bir sunum ile başlaması ezber bozan bir başlangıç oldu.

Sunumu Hasan Can yaptı.

Mardin özelinde ve ekseninde başlayan konuşma; medeniyet, tarih, felsefe, teoloji ve mimari ile harmanlandı.

Medeniyetler ve Şehirler adlı eseriyle mekan, din, felsefe ve tarih bilincini derinlemesine tefekkür etmemizi sağlayan Ahmet Davutoğlu, ‘Mardin’de bir (eski yapı) evim olsun isterdim’ diye sitayişle Mardin özlemini dile getirerek ‘Mardin medeniyetleri buluşturan bir biblo şehirdir’ der.

Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Daire Başkanı Hasan Can’ın bu konuşması şayet Bakanlığın veya hükümetin bilinçli bir tercihini yansıtıyorsa “Yeni Türkiye” vizyonu için oldukça umit ve heyecan verici bir örnek oluşturduğunu ifade edilebiliriz.

Bu konuşmada verilen perspektif, çok ileriye atılıp uzaklara gitmesi için iyice gerilen bir yay gibiydi. Sınırları aşan bir ufuk, ülkenin ve gündemin bunaltıcı durumunu sıyıran bir derinlik vardı konuşmada.

Mardin anlatılırken Kudüs, Medine, Şiraz, İstanbul.. hatırlandı.

Mardin anlatılırken şiir vardı. Şiirsel anlatının yanında şiirin güçlü ve derin iması salondakileri cezbediyordu.

Kültür, tarih, tasavvuf, mimari, külliye, manastır, medrese ve kimlik harmonisi ile tam bir senfoni oluşturdu konuşma… Yüzyılların imbiğinden süzülen tadın Mardin olarak sofralandığını hissettirdi salondakilere…

Mardin Kesrette Vahdetin mücessem hale gelmesidir; yani Mardi tanımlarken ‘Vahdet-birlik şehri’ olarak künyeledi…

Mardin ne bir nekropol, ne bir metropoldür; Mardin tam anlamıyla bir Şehirdir…

*            *            *

Yaşadığımız son iki yılda artan terör eylemleri, döşenen patlayıcılar, gerçekleştirilen operasyonların yanında komşu iki ülkedeki kaos ve iç savaşın şehrimize/bölgemize ağır maliyeti olduğu muhakkaktır.

Bölgenin kaos ve güvensiz bir ortam olarak gösterilmesi için yapılabilecek her türlü melanet işlendi. Ancak ülke ve Mardin olarak buna teslim olunmayacağını, hayatın anlam ve mihverinin burada mayalandığını lisan-ı hal ile göstermeye devam edildi.

Baharın güzelliğiyle beraber Mardin son bir aydır dolup taşıyor… Her gelen bir daha gelmek için ve gelmeyenlere de gelinmesini teşvik ederek ayrılıyor.

Çünkü bu şehrin ruhu var. Bu toprakların cevheri, bu bölgenin zengin çağrışımı var.

Bu ufuk ve derinlik bizim medeniyet ve gelecek tasavvurumuzun ihyasına ruh katar.

İdrakimizde olanı mekâna yansıtıyoruz inşa ettiğimiz şehirlerle; Mardin idrakimizin coğrafyaya nakşedilmesidir.

Hasan Can’a teşekkürler… Mardin tanıtımı ve kimlik arayışında değerli katkıları olan bu güzel konuşması için.

Sağlık Bakanlığı; Hasan Can’ın bu perspektifini diğer illerde de etkinliklerine yansıtır umarım.