tatlidede

Erbil'de Bizi Gördüm!...

Erbil'de Bizi Gördüm!...

          Halkın yaşam biçimini değiştirip dönüştürebilmenin bir yolu da sanattan ve tabi ki sanatsal etkinliklerin yoğun olarak halk tabanına yayılmasından geçer. Bu anlamda her toplumun ihtiyaç duyduğu sanatsal etkinliklerin bölgemizdeki varlığı, maalesef ki arzu ettiğimiz seviyelerin çok çok altındadır. Ancak son birkaç yıldır benzer oluşum ve etkinliklerle birlikte Mardinimizde faaliyet gösteren SineMardin Film Festivali, ihtiyaç duyduğumuz faaliyetler adına bizlerin önemli bir tesellisi olmuştur. Sanatsal filmlerle toplumumuzun her kesitine ulaşmaya çalışan ve dahası komşu ülkelerin sineması olmayan büyük kentlerine taşınan bu festivalin bizlere iki türlü kazanımı olmuştur. Birincisi; bölge halkı olarak sinema kanalıyla farklı ülkelerin yaşam kültürüne tanık olurken ikinci olarak komşu ülkelerdeki kardeş halkları da daha yakından tanıma olanağını bulduk.

Geçtiğimiz yıl düzenlenen festival günlerinin Mardin ayağını takip etmiş ancak davetlisi olmama rağmen özel işlerim nedeniyle komşu ülke Suriye’nin Halep kentinde düzenlenen ve oldukça da yoğun ilgi gördüğünü bildiğim etkinliğin Suriye ayağına şahit olamamanın üzüntüsünü yaklaşık bir yıldır üzerimden atamamıştım. Geçen yılın burukluğunu giderebilme fırsatı doğmuştu ve ben bu fırsatı elbette ki kaçırmayacaktım. Gazeteci dostum Nezir Güneş’le birlikte Erbil ya da Irak’taki adıyla (Hewler) kentine taşınan festivale ve bölgedeki yaşama tanık olmak, elbette ki müthiş bir mutluluğun kaynağı olacaktı. 

Mardinlilerin birlikte yaşama ve hoşgörü iksirini komşu ülkelere ve bu ülkelerdeki kardeş halklara da içirerek buralara kardeşliğin mesajını taşıyan ve uluslar arası bir gönül köprüsünü inşa etmeyi başaran SineMardin’i Mardinimize kazandıran ekibe teşekkür ederek onların kurmuş olduğu bu köprüden geçerek bulunduğum Erbil kentinden birkaç gözlemimi sunmak istiyorum siz okurlarıma. 

Türkiye’nin Senaryo ağırlıklı tek film festivali olma özelliğinin yanı sıra uluslar arası bir misyon edinen SineMardin Film Festivali 6’ncı yıl etkinliklerinin bir ayağı da komşu ülke Irak oldu. Aldığımız davetin ardından bizler de festival ekibiyle birlikte soluğu Erbil’de aldık.

            SineMardin’in mimarı ve aynı zamanda Tecrübeli siyasetçi Dengir Mir Mehmet Fırat’ın kızı olan Heylün Fırat’ın da aralarında bulunduğu ekibimizle beraber Türkiye ve Irak sınır kapılarından oldukça rahat bir geçiş yaptık. Gece saatlerinde ulaştığımız Erbil’de gözümüze ilişen ve dikkatimizi çeken ilk şeyler, Türk markaların yoğunluğu oldu. Benim de taraftarı olduğum Fenerbahçe’nin renkleri ve amblemini taşıyan Fenerbahçe Döner ve dürüm Land otobüsünü gördüğümde ise içten içe duyduğum bir hazla şaşkınlığım katlanmıştı. Erbilli kardeşlerimizin yaşamında kendi kültürümüzü gözlemlerken bu güne kadar bu durumdan haberdar olmamamıza üzülmüştüm. Öyle ya; yemeklerde biz, çarşı pazarda satılan eşyalarda biz, futbolda biz ve daha sayamayacağım bir yığın şeyde bizi gördüm. Tabiri caizse SineMardin, bizi bize gösteriyordu.

 Savaş yıllarında sıkıntılar yaşadığı her halinden belli olan yöre halkının heyetimize gösterdiği sıcak misafirperverliğin getirdiği rahatlıkla 50 dereceyi aşan sıcaklarda çarşısını dolaştığımız, yemeklerini yediğimiz, kalesini gezdiğimiz Erbil’de yaşadıklarımızı siz okurlarımla paylaşarak büyütebileceğimi biliyorum. Hatta ve hatta çocukluk yıllarına nazire edercesine “acaba çevredekiler ne der” korkusunu bir tarafa bırakarak Nezir kardeşimle birlikte kaşıklarla götürdüğümüz Eskimo’dan bozma dondurmaları da imkânı olsa paylaşmak isterdim siz okurlarımla.

           Zira eskimodan bozma dondurmalarda da çocukluğumu görmüştüm.

Topraklarında muazzam bir medeniyeti taşıyarak günümüze getiren ve Mezopotamya kültürü olarak da adlandırılan insan terbiyesiyle nam salmış bir toplumun renklerini taşıyan Mardinimizin bile bir zamanlar maruz kaldığı müstehcen sinema algısını ters düz eden bu etkinliklerin büyüyerek devam etmesi elbette ki herkesin yararınadır. Tamamen kültürel, sosyal ve sanatsal temaları işlerken toplumların değer yargılarını da göz ardı etmeyen yapıtları gösterime koyarak sinemasız kentlerde halka sinema algısı ve sevgisini kazandırmaya çalışan bu tür organizasyonların önemini yine herkesin bilmesi gerektiğine inananlardanım.

“Sarhoş Atlar Zamanı” , “İran’lı Kediler” Filmleriyle hayvanların dünyasına farklı bir açıdan yaklaşan Dünyaca Ünlü İranlı yönetmen Bahman Ghobadi’yi Mardin’e getirmeyi başararak Bölgedeki Sinema emekçileri ve Sinema severlerle buluşturma olanağı sunan etkinliklerin bir turizm kenti olma yolunda hızlı adımlar atan Mardin’e kazandırdıkları, ilerleyen yıllarda çıplak gözle ve çok daha iyi gözlemleneceği muhakkaktır. Ancak ben sizlere Erbil’deki bölgesel yönetim adına kentte yapılan sanatsal etkinliklerden sorumlu Shakawan İdriis’in şu sözlerini paylaşmak istiyorum: “Bizler Türkiye’ye komşu olmaktan ziyade kardeş halklarız. Bizim Kültürümüz de edebimiz de sanatımız da birdir. Bu etkinliği sadece ismini duymakla kaldığımız Mardin’le ortak olarak düzenlemekten onur duyuyoruz. Erbil halkı çok uzun yıllardır ilk defa beyaz perde de bir sinema filmi izliyor. Gönül isterdi ki bu ve bunun gibi kültürel etkileşimi arttıracak sanatsal etkinlikleri yıllar önce yapılmış olsaydık. Keşke bizler Mardin’e Mardinliler de bize çok daha sık gidip gelmiş olsaydı. Hala çok geç kalınmış sayılmayız. Bizler bu manada her türlü etkinliğe destek vermeye ve fiilen içinde bulunmaya hazırız.”…

            Gazeteci arkadaşım Nezir Güneş’in aldığı gezi notları bir yazı dizisi çıkaracak kadar fazla oldu. İşin bu boyutunda gözlemlediklerimizi Nezir Güneş’in kaleminden takip edebilirsiniz. Ben işin biraz da duygusal boyutuyla yetindim sadece.

  SineMardin Film Festivali’nin sinema ve kültürel etkinliklerle yarattığı olumlu tepkilerin yanında bütün organizasyonlarda yaşanması muhtemel olan olumsuzluklar ve aksaklıklara da maruz kaldığı noktalar elbette ki olacaktı ve oldu da…  Bu aksaklıkları asla bir eksiklik olarak görmediğimi ifade etmem bir yana SineMardin ekibinin ilimizde ve bölgemizde yarattığı heyecanı bire bir yaşayan bir gazeteci olarak kendim ve Mardinimiz adına organizasyonda büyük emeği olan Heylün Fırat ile Zihni Tümer başta olmak üzere emeği geçen ekip üyelerine teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

Yorumlar

Image
serdar
06.07.2011 / 10:01

helin fırat ve arkadaşlarını kutluyorum. Mardinin adının başarılı festivale duyurulması benide çok sevindirdi.

Image
Mustafa Yılmaz
05.07.2011 / 00:30

sine mardin in böyle bir çalışma yapması çok iyi olmuş. Bu çalışmaların sürmesi gerekiyor. Halkın bir olan kültürlerini karşılıklı ziyaret ve proğramlarla daha ileri noktalara yükseltmek idarecilerin desteğiyle olabilir.

Image
selahattin
04.07.2011 / 18:51

kadir bey birbirine benzerliği bırakın akraba olan kız alıpveren bu halkların arasına nifak sokup birbirine kırdıran. Fessat emperyalist güçlerin oyununu ortaya çıkarmak ben aydınım diyen herkesin görevidir.

Yorum Yaz