Farkımız bu olsa gerek!

Geçtiğimiz hafta sonu gazetecilik mesleğimizin en güzel ve en heyecanlı günlerinden birini değerli büyüklerimiz, meslektaşlarımız ve dostlarımızla birlikte yaşadık.

Mardin Life Yayın Grubunun kuruluş yıldönümü olan O güzel günün heyecanını bizlerle yaşayanların özel güne dair dizdikleri methiyeler, aslında gelecek adına üzerimize yüklenen sorumluluk ve misyonun ne derece ağır olduğunun da bir göstergesiydi bizlere.

Güne dair katılımcıların görüşleri ve o görüşlere dair kurulan cümlelerden aklımda kalanların bazılarında;  “Basın alanında açılan çığır”, “korkusuz gazetecilik”, “Cesaret ve doğruluk”  gibi methiyeler  vardı. Mardin Life Ailesi için dizilen bu methiyelerden kendimiz için çıkardığımız bir ders oldu elbetteki. Bu dersin ana fikri ise sorumluluğumuzun ağırlığı ve bizden olan beklentilerden müteşekkildi.

Kuruluş gününden iki gün sonrasıydı. Saat gecenin 11’i ve bizler gazetemizin merkezinde çalışma halindeyiz.  Bir sonraki günün sayısı her anlamda tamamlamış ve baskısı için hazır durumdayız. İşte tam o sırada, takdir edersiniz ki çok geniş olan kaynak alanımızdan belgesiyle beraber bir haber ulaştı elimize.

Islak imzalarla destekli belgenin metnini okurken doğrusu şaşkınlığımızı gizleyemedik. Belgeyi mini bir toplantıyla yeniden değerlendirme gereği duyduk ve bu belgenin gazetecilik açısından önemli bir haber değeri olduğunun kararını verdik ve hemen haberleştirdik. Makineden geçme hazırlığındaki baskıyı da durdurarak yeni bir tasarım ile daha farklı bir manşet için hazırlıklara başladık.

Gazetecilik bazen hata kabul etmez bir meslektir. O belgenin bir sonraki güne bırakılamayacak kadar   önemli olduğunu, aynı meslekin hassasiyetini bilenler için de zamanlamanın ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu anlatma gereği yoktur herhalde.

Yazımın başında kuruluş yıldönümündeki bizlere dair ifadelerin aklımda kalan bölümlerini anlatırken cesaret ve korkusuz gazeteciliğin altı sıkça çizilmişti. Bu vurgular yapılırken mesleki etiği de bir tarafa bırakmadan bizlere yüklenen edere karşı borçlu kalmamamızın gereğini bir kere daha hatırlama ihtiyacı duyduk.

Mardin, adı büyük olsa da aslında halen küçük bir şehir,  herkes bir birini tanır ve bu tanışıklıklar bir çok defa gazetecilik mesleğinin de alanını daraltır.  İşte sırf bu yüzdendir ki; haberi bir sonraki güne bekletmeden yayınlama gereği duyduk.

AK Parti’nin seçilmiş belediye meclis üyelerinin ıslak imzalarıyla teşkilatlanmadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’ya ithafen yazılan bilgi notunda bugüne kadar hoşgörüsüyle ünlü şehrimizin insanlarına hiçte yakışmayan ibareler diziliydi. Haberimizde de adı geçen aileleri bir kere daha yazımda deklere etmenin gereğini duymuyorum zira yazarken bile hicap duyuyorum.

Yapılacak yeni görevlendirmelerde adı geçen ailelere görev verilmemesi hususu gazetecilik terimi için aslında bildiğimiz bir fişleme idi. Kişilerin şahsında mensubu oldukları ailelerin bu anlamda fişlenmeye çalışılması aslında çok ama çok üzücü bir durum!..

Hani o çok övündüğümüz hoşgörümüz, nerede kaldı? 

Her parti gibi AK Parti’de kendi içerisinde ve tabi ki genel merkeziyle paslaşacağı dikkat çekeceği hususlar mutlaka vardır, olmalıdır ve olacaktır da!

Bundan daha doğalı ne olabilir ki?

Hatta adı; geçen falan filan kişiler parti disiplinine uymayan hareketlerde bulunduklarına dair notlar dahi tutup ilgili şikayetlerini genel merkezleriyle de paylaşabilirler.

Buna da eyvallah..

Ama bunu bütün bir aileye yaparlarsa eğer bırakın parti içerisindeki disiplin kurallarını, şehrimizin övündüğümüz o emsalsiz hoşgörüsüyle de hiç mi hiç uyuşmaz. Ve bunun ıslak imzalı belgesi her gazeteci için de gazetecilik mesleği açısından önemli bir belge olmakla birlikte insani anlamda bir ıstırap vesikası niteliğindedir de.

Tabii o belgeyi haberleştirirsen Mardin normlarında özellikle de parti kesiminden çok güzel şeyler duymazsın ve bu da gazetecilik mesleğinin kaderidir diyebilirim ama o belgeyi haberleştiren gazetecilerin de haberdar etmekle yükümlü oldukları kamuoyundan alacakları iyi tepkileri de göz ardı etmemek lazım. Haberimiz için gelen tebrik ve kutlama mesajlarının arasında partinin içinde ve halen yönetimde görev yapanların da olduğunu yazmazsam haksızlık olur. Gazetecilik mesleğinin doğasında herkesle her zaman barışık olacaksın diye bir kural yok.

Meslekte var olan kural;  haber niteliği barındıran ve toplumun yararı varsa eğer hiç onu bunu düşünme yap haberi kuralıdır.

Biz haberimizi yaptık ve yaptığımız haberle ilgili kuruluş yıl dönümünde bize duyulan güvene layık kalmamanın gereğini yerine getirdik. Karıştırıcı, kışkırtcı, parçalayıcı olmak yerine aslında bütünleşmeci olunması gerektiği için haberimizi yaptık. Bundan sonrası tabiî ki bizim işimiz değil. Ak Parti tüzüğünde var olan ve gücünü parti tüzüğündeki 34. Maddeden alan delegelerinin oylarıyla seçilmiş Hakem heyetinin işi. 

TÜRKİYE'DE BİR İLKİ BAŞARDIK

Haberin yayınlanmasının üzerinden günler geçti ve yaptığımız haber halen şehrin ana gündem konularından biri olmaya devam ediyor. Biz ise asıl gündemimizi zaten ifa etmeye devam ediyoruz. Mardin Life Yayın Grubu olarak Türkiye'de bir ilke daha imza atmış olmanın haklı gurur ve heyecanını yaşıyoruz. Mesleki anlamda farkımız da bu olsa gerek!.. İsmiyle müsemma adeta bir Mardin olan beş farklı dil ile yayın hayatına "Merhaba" diyen Türkiye'nin ilk 5 dilli "Mêrdin" gazetesine attığımız imzadan, duyduğumuz haz ve heyecandan siz değerli okuyucularımızı haberdar etmemek olmazdı herhalde. Unutmadan paylaşayım istedim.!.. 

         Hadi hayırlısı diyelim!...