Fuardaki Mardin!

Travel Turkey fuarı için İzmir’yedik.  Kobani olayları’nın ardından adeta bıçak gibi kesilen ve şehrin en önemli geçim kaynaklarının başında gelen turizm sektörü, yeniden eski günlerine kavuşmak için çıkış kapıları aralamakla meşgul.

Öyle ya; sektör müteşebbislerinden tutun da valilikten belediyesine varana kadar, herkesin içinde olduğu hummalı bir çalışma söz konusu.

            Çalışmanın temel amacında ise, inanç turizmi kapsamında birçok kenti imrendirecek ve özendirecek oranda yerli ve yabancı turist ağırlayan Mardin’i eski günlerine kavuşturmak var. İşte böylesine yoğun bir turizm gündeminin teleşesi arasında İzmir’de ve bu yıl 8. kez kapılarını ziyaretçilere açan Travel Turkey Fuarı’nın davetlileri arasındaki yerimizi aldık.

            Mardin turizmini baltalayan olayların nedenlerini konuşmanın artık bir fayda sağlamayacağı aşikardır ama Mardin’in turizm alanında aldığı yaraya yeniden derman olmak, ben Mardinliyim diyen herkesin üzerine vazifedir.

Herhangi bir şiddete mahal olmadan dile getirilecek her türlü demokratik tepkiyi sonuna kadar savunduğumu peşinen ifade ederek söylemek istiyorum. Geride bıraktığımıza inandığımız ve anlam veremediğim yakma, yağma ve ölümlerle sonuçlanan o kötü rüyadan uyanmaya çalışan bir Mardinlilik ruhunu gördüm İzmir’de...

            Kentimizin hamurunda var olan o emsalsiz medeniyeti misafirlere anlatmak için Sayın Valimiz Mustafa Taşkesen başta olmak üzere, Vali yardımcımız Ali Gündoğan ve İl Kültür Turizm Müdürümüz Alaaddin Aydın’ın adeta birbirleriyle yarıştığını görmek, doğrusu memnun etti bizleri. Takdir edilecek o çabalarda her ne kadar Mardin’de görev yapmıyor olsa da medeniyet hamurunun unundan olan ve halen Amasya’da görev yapmakta olan Amasya Valisi hemşerimiz İbrahim Halil Çomaktekin de vardı. Ulaştığı herkese görev yaptığı Amasya ile birlikte memleketi olan Mardin’i de anlatmaya çalışan Vali Çomaktekin, Mardin’in adeta ikinci bir valisi gibi gayretli ve arzuluydu.

Dilleri ve dinleri hoşgörü potasında kaynaştıran bir medeniyetin ev sahipliğini yapan Mardinimiz, dünyaya model olabilecek bu özellikleriyle katılımcı şehirler arasında en fazla ilgiyi çektiğini yazmaya gerek var mı? Elbetteki yok?

Kız meslek lisesinin sanat ve tarih kokan o ihtişamlı kapısı, eski postane binasının eşsiz güzelliği ile cumbalı ev ile birebir hazırlanan destinasyonun adeta ben buradayım diye haykıran Mardin kompleksinde fotoğraf çekmek için bir birleriyle yarışan ziyaretçilerin ortak arzusu, en kısa

Malum biz gazeteciyiz, olumlu şeyleri olduğu gibi olumsuzları da yazmak görevimiz.

Mardin’in kültüründe en önemli öğelerin biri de Mardin müziği idi. Kendi imkanlarıyla Mardin müziğini tanıtmak üzere ikamet ettiği İstanbul’dan gelen Hasan Çuha’nın gayreti taktire şayandı. Ancak resmi verilere göre 350 bin Mardinlinin yaşadığı izmir’e Mardin müziğini ekipçe icra edecek bir ekibi götürememek bana göre bir eksikliğimiz idi. Mardin’in tarihi zenginliğini anlatacak profesyonel rehberlerimizin olmaması da eksiklik idi. Tıpkı Mardin belediyesinin, valiliği bu etkinlikte yalnız bırakması gibi.

            Bir diğer eksiklik ise; Fuarda Mardin ekibini yalnız bırakmama ve iyi bir ev sahipliği yapma adına adeta birbirleriyle yarışan Mardinlilerin kurmuş olduğu STK’larla ilgiliydi. İzmir’de önemli bir Mardinlilik potansiyeli olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu potansiyele hitaben kurulmuş olan Mardinliler Dernekler Federasyonu ile Mardinliler Dayanışma Vakfı’nın temsilcilerini, maalesef ki kendi içlerinde bir ayrışma içinde gördüm. Neredeyse bir birlerine selam vermekten bile imtina ettiklerine tanık oldum ve bu durumun, Mardinlilik ruhuna çok aykırı bir tutum olduğunu üzülerek söylemek istiyorum. Gönlümüz birleşmelerinden yana ama bu bile olmazsa en azından barışık olmalarını istemek gibi bir hakkımız olduğunu düşünüyorum.

Omuz omuza vererek sahip olduğumuz değerleri koruyup kollayacağımız günlerin ümidiyle saygılar sunuyorum.