tatlidede

Geçmişin Mardin’inde İnsan Profilleri (1)

Geçmişin Mardin’inde İnsan Profilleri (1)

Ömür denen zaman diliminin hepimizi öğüten çarkı içerisinde, bizlere biçilen kader denen süreci tamamlamaya çalışırken…

Anılarımızda yer eden insanların kendimizden sonraki insanlara devrettikleri bilinmezliğin kederi, bir şekilde hafıza denen o muammanın cenderesine takılıp karşımıza çıkıverirken…

Çoğu zaman hatırlamadıklarımızın karanlığında hapis olan yaşamın, algılayıp anlayamayacağımız karmaşasında, sevdasını yüreğimde her daim taşıdığım memleketim Mardin’imin…

2020 yılının ilk günleri olarak tarihe düşen şu zaman diliminde…

Geçmişe doğru uzanan hatıraların geçit vermez labirentlerinde yer eden insan profillerini düşündükçe, hüzünlenmenin dışında yüreğime oturan faniliğimizle baş başa…

1970 li yılların ortalarında eskinin Defterdarlık, şimdiki ise İzala Otelinin altındaki Çarşı Karakolunda bekçi olarak çalışıp, ‘Akıl fil sigorta deyip’ ‘Delidir’ diye bağıran Şeyhmus’u (Şehıni),

Kendiyle dalga geçenlere en galiz küfürleri etmekten çekinmeyen Çöpçü Kemal’i (Kemalo Zibbel),

Kentin tek caddesinde elinde ki hayali direksiyonla ağzından çıkan motor sesi eşliğinde ‘ğınn ınnn ınnnn’ diyerekten araba süren Nede’yi, kendilerine has o insani yönleriyle, hep hatırlıyorum.

Üçyolun tam köşesinde mini bakkal-büfe karışımı dükkanında bekleyen aynı zamanda hakemlikte yapan Kemal Çakmak’ı (Alike),

Karşısındaki dükkanda Mehmet ve Mahmut Can kardeşlerin oturuşunu, aynı zamanda sevgili yeğenleri ve can bir insan olan şimdilerde ise hakkın rahmetine kavuşmuş, can dost sevgili Yusuf Can’ı, unutamıyorum.

Yalçın Atilla’nın (Lebeno) dondurmacı dükkanı ve sade dondurmasını,

Yaşamın yükünü hep omuzlarında taşıyıp çoluk çocuğun rızkını helalinden kazanma azmiyle Ammo Haşim’in (İnekçi) halka tatlı ve limonatasını,

Cumhuriyet meydanında ki pastanesinde nefis baklava yapan Ahmet Elalmış’ın pastanesini, hep hatırlıyorum.

Kuyumcular çarşısında kadim Süryani kimlikleri kadar benim için kadim bir aile gibi olan rahmetli Sevgili Ammo İlyas (Melengiç) ve yine hakkın rahmetine kavuşmuş olan her daim samimi gülümsemesi eksik olmayan oğlu Orhan Melengici, unutamıyorum.

Beyefendiliğin vücut bulmuş haliyle Ata Çuhadar ve Selahattin İldoğan’ın konfeksiyon dükkanlarındaki esnaf olmanın ağırlığını taşıyan kişiliklerini,

Terzilikten yetiştiği kadar ciddi bir esnaf olan, Mardin’in sorunlarını kendi kişisel sorunu addedip toplumsal bilinçle sorumluluk hisseden Sevgili Davut Birol’u,

Kaliteli ayakkabıcılıkta Necat Oktay’ı, hep hatırlıyorum.

Kız meslek lisesinin çıkış merdivenlerinde günlük rızklarının peşinde yük bekleyen hamallardan (hımmel) Ahmet Kepşo’nun gür sesi ve hemen karşısındaki dükkanda tüpçülük yapan Abdülkadir Erdolu’nun (Anfis) çarşıyı neşeye boğan şen şakrak hali eşliğindeki esprilerini, unutamıyorum.

Yıllarca hapishane müdürlüğü yaparken birçok insanı sevecenliğiyle kucakladığı kadar tam bir insan sarrafı olan Nezihi Ensari’nin insan ruhunu okuyan deneyimini,

Yemek konusunda uzmanlığı kadar temiz niyetiyle Baki Yardımcı’yı,

Hayatı özümsemiş haliyle Selahattin Yardımcı’yı, Mardin siyasetinin dönem dönem kalp atışlarını ve tansiyonunu birebir bilen, günümüz kamuoyu yoklamalarına nal toplatabilecek sezgiye sahip olan eski teker mahallesi muhtarı Ahmet Gesso’nun (Anık), hayran olduğum bakış açısını,

Yine siyaseti hissedip verilen sözü tutmanın onurunu iliklerine kadar hissedebilen karakteriyle, rahmet içinde yatsın Zeki Yağmurcu (Şemmo) ve kardeşlerinin mücadele azmini, hep hatırlıyorum.

Koca bir Migros 5M kadar malı 15-20 metrekarelik dükkanında yok yok şeklinde bulundurma beceresini nasıl gösterdiği hala anlaşılamamış olan Ammo Faysal’ın (Adebo) hipermarketini,

Beşir Dilmen’in (Armuşe) sulu yemeklerdeki mahareti ile üzerinde önlükle lokantasının önünde elinde kepçesiyle dikilişini,

Ammo Rıdo’nun eti zırhladığı anın kollarını sıvamış hali ve günümüzde ise oğulları tarafından yaşatılan meşhur kebabının lezzetini, unutamıyorum.

Zihnimin labirentlerinde geçmiş zamanın güzelliklerini hissederek hatırladığım ve bundan sonra da bahsedeceğim tüm bu güzel ve samimi insanlar…

Sizleri unutamıyorum…

Ve…

Hep hatırlıyorum.

Hem de birkaç damla hüzünlü gözyaşı ıslaklığının…

Arkasına sığınarak…

Yorumlar

Image
Ümit ATATEKİN
10.01.2020 / 10:19

Birde şeğ Kazım'ın üçyoldan başlayarak D.Bakır kapıya kadar vefat eden hemşehrilerimizi tok ses tonuyla bizlere duyurması...

Image
Mardinli
03.01.2020 / 01:28

Ağzınıza sağlık güzel yazmışsınız. Yaşlandığımızı hissettiren tam bir şehir yazısı. Bu arada (Lebeno) değil (Rebeno) olacak.

Image
Tevfik YARDIMCI
02.01.2020 / 11:51

Harika bir nostalji. Teşekkür eder, devamını dileriz.

Yorum Yaz