tatlidede

Gönüllü Kültürel Sömürgecilik Ve Medresede Defile

  • 13.03.2011 12:35
Gönüllü Kültürel Sömürgecilik Ve Medresede Defile

  02.10.2010 02:16:17                 Mardin İletişim Gazetesi (www.mardinlife.com)

 

          Son yıllarda Mardin’de Turizm ve tanıtım adı altında bir takım etkinlikler düzenlenmektedir. Bu çalışmaların bir proje kapsamında yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu proje Mardin’i değiştirme, dönüştürme ve başkalaştırma projesidir. Arkasında kamu otoritesi ve finansman desteği bulunan 1930-1940 yıllarındaki jakoben devlet uygulamalarını hatırlatan bir proje.


Mardin’in önemi kendi özelliği ve özgünlüğü ile yakından ilgilidir. İlimizin bu boyutu inanç, tarih, kültür ve mimarisi ile ön plana çıktığı bilinen bir gerçektir.   Mardin mevcut kültürel dokusu, farklı etnisite; Kürt, Türk, Arap ve farklı inanç gurupları; Müslüman ile Süryanilerin bir arada huzur içinde yaşama becerisi gösterdiği nadide bir yerdir. Bu durumuyla bir markadır. Modeldir. Bunun korunması ve devamı gerekmektedir.


Turizm bir yörenin gelir kaynakları arasında en kırılgan ve sürdürülebilirliği en zayıf olanıdır. Mardin turizm gelirine mahkûm bir yer değildir. Farklı ürünlerin yetiştirildiği bereketli toprakları ile tarım ürünlerinin çeşitliği, ipek yolu güzergâhı ile ulusal/uluslar arası taşımacılık, başta organize sanayi bölgesi ile sanayi, serbest bölge ve yetişen eğitimli insan kaynağı ile müthiş bir potansiyel ve dinamizm içermektedir.


Bazı tarihi binaların restore edilmesi, ekonomiye kazandırılması tabi ki takdir edilecek bir hizmettir. Ancak mekânların da bir dili ve ruhu olduğu unutulmamalıdır. “Uhut (dağı) bizi sever, biz de onu severiz.” Dağın bile sevgisine inanan kadim bir geleneğin çağdaş mirasçıları olduğumuzu biliyoruz. Ancak metruklükten ve bakımsızlıktan kurtarılan mekânların yapılış amacına ve tarihi misyonlarına uygun hizmetler için kullanılması vefa ve insanlık gereğidir.


Mardin’de son dönemde cami diplerinde içkili/çalgılı yerlerin açılması, ibadetin huzur içinde yapılmasına ve inanca saygıya ihlal olarak değerlendirilmektedir.


14.03.2010 tarihinde Mardin Valiliğinin desteğiyle Resim öğretmeni Handan Özmen’in organizasyonuyla Latin dansları kursu açıldı. 130 gencin çaça, salsa ve tango öğrendiği basına yansıdı.


Mülkiyeti Vakıflara ait olan ve biri hizmete açık içinde iki cami bulunan Tarihi Kasimiye Medresesinde Mardin Valiliği ve GAP İdaresinin organizesi ile 4 Haziran 5 Temmuz 2010 tarihleri arasında transparan giyinen mankenlerin sergilediği Mardin Bienali gösterisi yapıldı.


25 Eylül 2010 tarihinde SODES kapsamında yaklaşık 200 bin lira harcanarak Mardin Valiliği ve Modacı Cemil İpek ile birlikte Kasımiye Medresesinde defile düzenlendi.


 Kasımiye Medresesinin içinde görevli imamı bulunan biri hizmette olan iki cami olmasına, 40’ın üzerinde STK’nın çağrılarına rağmen moda gösterisi gerçekleştirilmiştir. İnanç duyarlılığı ve mekanların özelliği dikkate alınmamıştır.


Van’da Akdamar, Trabzon’da Sümela manastırında yüz yıl sonra ayın düzenlenmesine müsaade edilirken, Müslümanların kutsal gördüğü mekanlarda moda defilesi yapılması çifte standart olarak değerlendirilecektir.


Bir yerlere bakın; Türkiye’nin en ücra köşesinde hem de içinde cami ve türbe bulunan 700 yıllık medresede moda defilesi yapıyoruz denilmek mi isteniyor?


İnanç duyarlılığı bulunan ve Sayın Başbakanın referandum nedeniyle teşekkür ettiği STK’ların içinde bulunduğu sosyal guruplara rağmen hem de hemcinsi ile evli Cemil İpekçi ile birlikte yaptık, bizi anlayın mesajı mı verilmek isteniyor?

Türkiye için hayati önemi bulunan anayasa referandumu yapılırken, 30 yıldır devam eden Kürt Sorunun çözümü sürecinde gündemin Moda defilesi ile meşgul edilmesine gerek var mıydı? Kırık gönüller onarma sürecinde, yeni kalp kırmalarına gerek var mı?


Yoksa karşılıklı plaket ve ödüller verilerek gençlerimize bürokratik makamlarda saygı görülmesinin gereği olarak Cemil ipekçi rol modeli olarak mı sunulmak isteniyor?


Yakın koruma, özel şoför ve 500 polisin görevlendirilmesi Mardin halkına rağmen Medresede defilenin yapıldığının kanıtı değil mi? Abartılı güvenlik önlemlerine gerek yoktu. Demokratik tepki gösteren kesim “biz muhabbet fedaileriyiz, husumete zamanımız yok” anlayışını benimseyenlerdir.


Bu güne kadar bu tür etkinliklerde hangi bütçelerden ne kadar para harcandı, kaç tane insan istihdam edildi?


Menfaati zedelenenlerin karşı çıktığı söyleniyor. Kimin ne çıkarı zedelendi iddia sahipleri açıklama yapmalıdır. Yöneticilere düşen çatışma yöntemi yerine, iletişim yöntemini kullanmalarıdır.


Nasıl bir doktor hastaya değil hastalığa karşı ise söz konusu STK’lar da ilim ve ibadet mekânlarının gösteri yerine dönüştürülmesine karşıdırlar. İlle da tarihi bir mekân isteniyor ise eski PTT binası bunun için kullanılabilirdi.

Sorumluluk makamında ve yetkisi bulunan siyasilerin Medresede moda gösterisine karşı tutumları çoğunluğu parti tabanı olan halkımız tarafından not edildiği bilinmelidir.  Muhafazakâr olarak bilinen bazı kesimlerin kopleksli yaklaşımları otorite karşısında eğilmenin somut bir ifadesi olarak kamuoyuna yansımıştır.

Yeni Şafak yazarı Akif Emre’nin deyimiyle gönüllü kolonyalizin yaklaşımı ile kültürel değerler turizm sektörü için Avrupa ve Amerikalının hayat tarzına göre dizayn edilerek yerli ve otantik olan her şey dejenere ediliyor.

Basına yansıyan kadarıyla Mardin-Diyarbakır Metropoliti “Medresede defile olmamalıydı. Olmaması gerekiyordu. Eğer sahipleri müsaade ediyorsa benim için bir mahzuru yoktur. Ama bir insan dini mekanlara ne kadar saygı gösterirse o kadar iyidir. Sahipleri izin veriyorsa bir sorun yok demektir. Bizim manastırlarda olsaydı izin vermezdik.”

Medresenin sahibi kim ve defile ile moda gösterisine kim izin vermeyecek?

Molla Caminin bir sözüyle bitirelim. Üç yerde üç şey çirkin durur;


1.   Yöneticilerde sertlik,

2.Âlimlerde mal sevgisi
3. Zenginlerde cimrilik.

Yorum Yaz