tatlidede

Hangisi Rüya?

  • 04.04.2011 13:50
Hangisi Rüya?

        Umre ibadeti için gittiğim kutsal toprakları görmek, tüm ümmeti Muhammed’e nasip olur inşallah…

        Değerli okurlarım, bazı duygular anlatılmaz, anlatılamaz. Kaleminiz ne kadar güçlü olursa olsun, o duyguları kelimelere dökmekte aciz kalırsınız. Ya da özenle bile olsa seçtiğiniz kelimeler, o duyguları anlatmakta aciz kalır. İşte tam da böyle bir ruh halindeyim şu an! Umre ibadeti için kutsal topraklara doğru hareket ettiğim andan eve döndüğüm şu ana kadar yaşamış olduğum duygu yoğunluğunu anlatabilecek kelimeleri bulamıyorum. Bulduğum kelimeler de bu duyguların tam karşılığı olabilmekten aciz olunca, dilimin de kalemimin de sürçmesi ihtimalinin şimdiden affını diliyorum.

        Hayatın hengamesinden ruhun dinginliğine doğru hareket eden bir duygu seliyle başladı yolculuğumuz. Bizleri Adana Hava Alanı’na ulaştıran minübüse bindiğim andan başlayarak, Kutsal topraklara ayak basana ve dahası Kabe-i Mükerreme’de namaza durana kadar geçen zamanda içimde kopan duygu fırtınalarının şiddeti hiç eksilmedi. 

        Hayatı ve hayatın ötesindekileri,

        Ruhu ve bedeni,

        İnanç ve teslimiyeti,

        Hayatın hengamesi içinde ruhun ihtiyaç duyduğu manevi gıdayı,

        İçimde kopan fırtınaların estiği yönler bunlarla sınırlı değil tabi ki. Ama ne zaman ki dünyanın yanı sıra gönüllerin merkezi olan Kabe-i Mükerreme’de namaza durdum, işte tam o an kendimi bir rüyadan uyanmış gibi hissettim. Ruhumu sarıp sarmalayan dinginliğin kuşattığı bedenim, bir rüyadan uyanmıştı sanki. O ana kadar yaşamış olduğum rüya hayattan kopup gerçeğe ulaşmış gibiydim.  

        Mekke’de, Medine’de, Hira'da Uhut'ta Hendek'te ve daha nice kutsal mekanda geçen zamanlarda yaşadıklarımızı ve yaşadıklarımızla girdiğimiz duygu modunu anlatmama imkan yok. Bu duygular mutlak suretle yaşanmalıdır çünkü, bu duyguları anlayabilmenin tek yolu yaşamaktır. 

        Kavgalarımızı, küskünlüklerimizi, uğruna didiştiğimiz dünya malını ve özetle dünyevi tüm egolarımızı anlamsız ve değersiz kılan bir ruh haliyle tamamlandı 15 günümüz. Adeta resetlenmiş gibiydik.

        Dönüş hazırlıklarına başlarken Mardin’de bıraktığım çocuklarıma kavuşacağım anın sevincini düşünebilecek bir ruh halinden uzakta gibiydim. Umre ibadetimi tamamlamış olmanın hazını hissetmeme adeta engel olan bir burukluk vardı içimde. Yaşamış olduğum hayatım boyunca ilk kez ve bu topraklarda bulduğum gerçek mutluluğu bırakıp uzaklaşacak olan bir ruh hali içindeydim.

         İşte bu ruh halleriyle tamamladığımız hazırlıkların ardından bizleri tekrar Adana Hava Alanı’na taşıyacak olan uçaktaydık. Uçağımızın havalanmasından sonra girdiğim duygu modu, geldiğim anlardaki duygularımla ve çok tuhaf bir şekilde benzeşiyordu.

          Hayat, hayatın ötesi, ruh, beden, inanç, teslimiyet, maddi ve manevi hayat başlıklarıyla içimde kopan fırtınalar yine aynıydı. Ruhumda sertçe esen bu duygu fırtınalarının şiddeti, evime ulaşana kadar devam etti. Evimi, çocuklarımı görmemle birlikte içimdeki şiddetini azaltan bu fırtınalar, beni bir rüyadan uyandırmış gibiydi!

          Çok tuhaf!

          Kabe-i Mükerreme’ye ayak bastığım an, geride bıraktığım hayatım bir rüya gibi gelmişti bana.

          Umre ibadetini tamamlayıp evime ulaştığım anda ise, mübarek topraklarda geçirdiğim zaman bir rüya gibi geldi bana.

          Değerli okurlarım; şaşkın bir halde olduğumu ifade ederek sormak istiyorum.

      Sizce hangisi rüya?

           NOT:

           Kutlu yolculukları organize ederek ve kendi deyimleriyle ‘Müslümanları Allah’la ve peygamberle buluşturmak’ adını verdikleri fedakârlıklarından bizlerde nasibimizi aldık. Bunun için herkesin huzurunda Mardin’de Adnan Köle ve Felah Turizm’in çok değerli Genel Müdürü Seyfettin Bey’e ve tanımaktan büyük onur duyduğum Muhammed Yasin Hoca İle Halit ve Ahmet kardeşlerime Umre grubumuz adına bir kez daha buradan teşekkürü borç biliyorum.

Yorum Yaz