Hedefimiz İnsan Kazanmak, İyiliği Hakim Kılmak Olmalı

 

Basit hesaplar, fikri ayrılıklar, ideolojik bölünmeler yüzünden insanlar birbirine sırt çevirmekte, kin beslemekte, öfke bilemekte ve neredeyse hayat hakkına kastetmektedir… Neden mi? Dini anlamadıklarından, inandıkları peygamberlerin davasını kavramadıklarındandır…

 

Allah Hz. Musa ve Harun’u Firavun gibi bir zalime gönderirken bile belki öğüt alır da kendine çekidüzen verir diye “yumuşak bir üslup”la muhatap olmalarını istemişti. Allah Firavun’un dönmeyeceğini bile bile neden bunu istemişti ki? Tüm mesele şu değil mi? İnsan kazanmak… Amaç yok etmek değil hayat vermek, bitirmek değil yeniden diriltmek… Sen sana düşeni yap Allah’ta üzerine düşeni yapacaktır… En azılı zalimin dahi yola gelme ihtimali vardır… Sen zayıf bile olsa en düşük ihtimali değerlendir, zalim bile olsa yanlışa düştüğünde onu ayağa kaldır…

 

Baksana hınç, öfke, kin, intikam esir almadı Hz. Yusuf’u, Hz. Musa’yı ve Hz. Muhammedi… Sürgünler yaşadı, dışlandı, itildi, kakıldı her biri… Ama onlar düşmanlarına dahi sırt çevirmedi… Yusuf kendine kötülük edenleri affetti, kendisini kuyuya atan kardeşlerine iyilik etti, Musa hakkında ölüm fermanı çıkaran, sürgüne mahkum eden Firavun’a yumuşak bir dille gitti, intikam almak için değil firavunu kazanmak için gitti, Hz. Muhammed kendisine eziyet eden, Mekke’den sürgün eden, onu öldürmeye yeltenen müşrikleri affetti… Bu örnekler bizlere “hedefiniz iyiliği yaşatmak, kötülüğü bitirmektir, kin-öfke ve intikam duygularını af silahıyla vurmaktır, en kötü insanı dahi kazanmaya çalışmaktır… Dünyaya iyiliği hâkim kılmaktır…” mesajını vermektedir…

Kardeşim, sen doğruyu, iyiliği hâkim kılmak için var gücünle çalış, elbet bir gün hedefine varacaktır bu fiili yakarış…