tatlidede
tatlidede

Hitler Oyuncağımı Çaldı - Judith Kerr Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hitler Oyuncağımı Çaldı kimin eseri? Hitler Oyuncağımı Çaldı kitabının yazarı kimdir? Hitler Oyuncağımı Çaldı konusu ve anafikri nedir? Hitler Oyuncağımı Çaldı kitabı ne anlatıyor? Hitler Oyuncağımı Çaldı PDF indirme linki var mı? Hitler Oyuncağımı Çaldı kitabının yazarı Judith Kerr kimdir? İşte Hitler Oyuncağımı Çaldı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 28.06.2022 20:00
Hitler Oyuncağımı Çaldı - Judith Kerr Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Judith Kerr

Çevirmen: Berfu Durukan

Yayın Evi: Tudem Yayınları

İSBN: 9789944697194

Sayfa Sayısı: 264

Hitler Oyuncağımı Çaldı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Doğduğunuz, büyüdüğünüz, anavatanınız olarak gördüğünüz topraklardan apar topar uzaklaşmak zorunda kalsanız neler hissederdiniz? Hele bir de bu zorunlu göç, yaklaşmakta olan bir dünya savaşının ve bunu takiben yaşanacak acımasız bir soykırımın arifesinde olursa...

Tudem Yayınları, Almanya doğumlu İngiliz yazar ve çizer Judith Kerr'in ilk basımı 1971 yılında yapılan, Alman Gençlik Edebiyatı Ödüllü otobiyografik başyapıtı Hitler Oyuncağımı Çaldı'yı, yeniden okurlarla buluşturmanın heyecanını yaşıyor.

Başta Almanya ve İngiltere olmak üzere, Avrupa'nın pek çok ülkesinde çocukların mutlaka okuması gereken kitaplar listesinde yer alan Hitler Oyuncağımı Çaldı ile Judith Kerr, duygu sömürüsünden uzak, gerçeklerle örülü, umut dolu, naif bir savaş öncesi tablosu resmediyor okurlarının belleğinde.

Nazi propagandasının artması ve Hitler'in iktidara yaklaşması sebebiyle kaotik bir dönemece giren Almanya'da, Anna'nın gazeteci, yazar babası için tek kurtuluş yolu Almanya'yı terk etmektir. Hayatta kalabilmek için sahip oldukları her şeyi bir çırpıda geride bırakmak zorunda kalan Anna ve ailesi için mücadele zamanıdır. 30'lu yılların Avrupa'sına ve sivrilmekte olan Hitler Almanyası'na, Anna adındaki 9 yaşında Yahudi bir kız çocuğunun gözlerinden bakan roman, mülteci olarak yaşamanın kâh hüzünlü kâh gülümseten yanlarına vurgu yaparken, savaşın ve mülteciliğin korkunç yüzüne değil, Anna'nın çocuk ruhuyla çevresinde gelişen olaylara ve kendi hislerine odaklanıyor.

Judith Kerr'in gerçek yaşamöyküsüne dayanan bu romanı okurken, oradan oraya savrulan hayatların ve ne pahasına olursa olsun ayakta kalmaya çalışan umut dolu ürkek insanların verdiği yaşam mücadelesi dünyaya bakış açınızı değiştirecek...

"Büyüleyici ve dokunaklı... Üstelik çok da eğlenceli."

-Daily Mail-

"Okuduğunuz romanlar içinde hayatınıza en çok renk katacaklardan bir tanesi."

-Michael Morpurgo-

(Tanıtım Bülteninden)

Hitler Oyuncağımı Çaldı Alıntıları - Sözleri

  • ..."Ama eskisi gibi olmayacak. Buraya ait olmayacağız. Sence bir gün gerçekten bir yere ait olacak mıyız?"
  • Bütün yaşamlarını bir yere bağlı olarak geçiren insanlar gibi olamayız. Ama azar azar her yer bizim yurdumuz olacak. Kanımca insan böyle de mutlu olabilir.
  • "Tuhaf bir histir," dedi babası. "Bütün ömrün boyunca ülken de yaşarsın, derken bir gün, caniler yönetimi ele geçirir ve yabancı bir yerde, hiçbir şeyin olmadan tek başına kalakalırsın...”
  • Birlikte olduğumuz sürece nerede olduğumuzun hiç önemi yok bence.
  • +Bir mülteci olmayı asla dert etmedim. Aslinda sevdim bile... Ama bizi şimdi uzaklaştırırsanız Fena halde korkacağım. -Neyden korkacaksın? +Gerçek bir mülteci gibi hissetmekten
  • İşin doğrusu hiçbir ulus ötekinden ne daha onurlu, ne de daha onursuzdur.
  • Bütün yaşamlarını bir yere bağlı olarak geçiren insanlar gibi olamayız. Ama azar azar her yer bizim yurdumuz olacak. Kanımca insan böyle de mutlu olabilir.
  • Bundan sonra ne kimse düşüncesini açıklayabilecek ne de ben yazı yazabileceğim.
  • Kaldırımlardan fışkıran sıcağın, insanı ayaklarından yakalayıp sardığı duyuluyordu.
  • Zor çocukluk yılları...
  • Pasaportun'a kim el koyabilirdi Polis, polis 'in içinde epeyce nazı var... Peki onu arayıp uyaran kim? Anneleri ilk defa gülümsedi Başka bir polis, Daha önce hiç tanımadığı, ama babanızın kitaplarını okuyup, beğenen bir polis..
  • Yoksul olduğumuzu bilmiyordum.
  • Eğer bir evin yoksa başka insanlarla birlikte olmak zorunda kalıyorsun.
  • Biliyor musun, sen biraz degismissin. . . . . - Saçma! ... Ben değişmedim. Oysa Vreneli'nin haklı olduğunu biliyordu. Birden on bir yaşın çok üzerinde yaşlı buldu kendini....
  • İlginç bir şey dedi. İnsanın herkesten çok üzüntüsü varken, herkesten daha neşeli görünmesi

Hitler Oyuncağımı Çaldı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu kitabı bana 9 yaşındayken okulumuzun lisesinde okuyan idol olarak gördüğüm bir abi vermişti. Hem onun vermesinin heyecanı hem de ilk kez toplum gerçeklerini görüyor olmanın heyecanıyla sayısız kez okudum bu kitabı. İlk kez hayatın gerçeğini, ırkçılığı, mülteciliğin zorluğunu gördüm. Ha, o sırada pespembe hayatlar yaşıyor değildim belki ama insan, hele çocuksa, acı çektiğinde en çok acı kendininmiş gibi davranır. Nasıl idrak etsin zaten? Çocuk adı üstünde. Ben bu kitapta anladım yaşadıklarımın gerçekler yanında hiç kaldığını. İşte Hitler Oyuncağımı Çaldı beni artık farkındalığa kavuşturmaya başlayan, kitap okuma iştahımı arşa çıkaran ilk kitaplardandır. Bu nedenle çok uzun zamandır ona layık olacak bir inceleme yazmak istiyordum. Bir çocuk kitabından, daha doğrusu bir çocuğun ağzından anlatılan bir kitaptan ne bekleriz? Çiçekler, uçurtmalar, mutlu bir aile, sıcak bir yuva, güzel arkadaşlıklar değil mi? Kitap bu beklentilerimizi kesinlikle karşılamıyor. ‘Gerçek’ dünyayı küçücük yaşında gören bir çocuğun gözünden anlatılıyor. Kitabımız dokuz yaşında Anna isimli kız çocuğunun ailesi ile birlikte Hitler’in iktidara gelmekte olduğu dönemde Almanya’dan kaçışlarını ve onları yıpratan mültecilik dönemini konu alıyor. Anna’nın babası ünlü ’muhalif’ bir gazete yazarı olduğu için pasaportlarına alınacağını öğrenen aile, ülkeden İsviçre’ye gidiyor. Ancak İsviçre’de Anna’nın babası iş bulamıyor ve maddi sorunlarla karşılaşıyorlar. Böylece aile, Paris’e taşınıyor. Ama yine maddi sorunlardan sebep buradaki yaşamında da başarılı olamıyorlar. Gerek dil gerek yabancılık gerek mülteci olmanın verdiği durum… Çok şey yaşanıyor. Sadece dokuz yaşındaki kızımızın yaşadıkları insanın yüreğini parçalıyor. Kitabın öncelikle üstünde durduğu konu Yahudi olmanın bir çocuk için önemsiz olduğu. Anna ve arkadaşlarının Hitler’in döneminde büyüklerin konuştuklarının akıllarında yer edinmesi ve aralarında yaptıkları tartışmalar bunu gösteriyor. Örneğin Yahudi olan Anna’nın Yahudi olmak için ne yapması gerektiği arkadaşları için de belirsiz olan bir konu: “Herkesle aynı görünüyorsanız ve Yahudi kilisesine gitmiyorsanız Yahudi olduğunuzu nasıl biliyorsunuz? Nasıl emin olabiliyorsunuz?” Bu sorunun cevabını yetişkinlerin de bulunamadığı gibi Hitler’in neden Yahudilerden nefret ettiği de çocuklar için mantıklı bir durum değil. Ve ilerleyen sayfalarda Anna’nın annesi, meselenin Yahudi kanı taşımak olmadığını da oldukça güzel özetliyor: “Sadece Yahudi olduğumuz için değil. Babanız artık düşündüğü şeyi özgürce söylemesine izin verilmeyeceğini ve kendisinin de bundan böyle yazamayacağını düşünüyor. Çünkü Naziler kendisiyle aynı fikirde olmayan insanları sevmiyor.” Bu şekilde tüm dünyada yaşanan faşist baskıların aslında din gibi şeylerle ilgili olmadığını iktidarın siyasi tercihleriyle ve ‘eleştiri istememesiyle’ ilgili olduğu da çocuk dilinden anlatılıyor. Çünkü milliyetçilik gibi tutumların çocukların henüz kirlenmemiş kafasında bir yere oturması mümkün değil. Bizler dahi tamamen oturtamıyorken, bunun olması çok normal. Bir çocuk böyle bir şey yapmaz çünkü, bencilce davranıp diğer insanların ölümünü göze almaz, insanlarını mağdur bırakmaz, ki tarafı eşit tutar hatta taraflaştırma yapmaz. Çocuk masumdur, saftır, gözünü açtığı ilk anlardan farkı olmaz. Sonrasında yaşadığı çevre, etrafındaki düşünceler onun kişiliğini, yapacağı seçimleri oluşturur. Düşünsenize, sizce Hitler anasının karnından faşist mi çıktı? Bu mümkün olabilir mi? Düşüncelerimiz genelde doğduğumuz yerdeki düşüncelerin ortalamasıdır. Uzatmayalım. Kitapta işlenen diğer bir konu da mültecilik şartlarında çocukların nasıl bir yaşam sürdüğü. Çocukların bu durumları anlaması da yetişkinlerden farklı. Çünkü onlar bizlerin dünyanın sonu olarak gördüğümüz şeyi olumlu taraftan bakarak sakinlikle karşılayabiliyor. Örneğin Anna mülteciliği ilk başta bir macera olarak görüyor. Hatta mülteci olmanın zor olacağını Anna’ya açıkça söylemelerine rağmen İsviçre’ye göç ederek orada yeni arkadaşlar edinme fikri onun kulağına heyecanlı geliyor. Babası oldukça tanınmış olan Anna, ünlü olma meselesine dair birçok insanla konuşuyor. Bu nedenle zor bir çocukluk geçirdiğinde ileride ünlü olabileceğine ve mülteciliği sevebileceğine karar veriyor. Bu konu üzerine kitabı bana veren abiyle çok konuştuk. Hatta benim için en önemli konulardan biridir. Ailen tanınmışsa ya da ailenden en az biri ünlüyse sen tanınamazsın gibi bir düşünce atıyor ortaya Anna’nın arkadaşı. Aynı şekilde zor çocukluk şartı koyuluyor ortaya. Ve bu ikisi de kısmen doğru. Zor bir çocukluk ya da zor bir hayat geçirmek insanı yıprattığı kadar insanın hayatta yapacağı sıçramalara güç veriyor. Ne kadar zorluk çekersen o kadar yükselirsin, yani seni öldürmeyen güçlendirir gibi. Bunun doğruluğuna inanırım, inandığım kadar da umutlanırım. Mülteciyken yaşadıkları sorunlar sadece maddi sıkıntılar ve savaşın getirdiği siyasi baskılar değil. Çocukların hiç bilmedikleri dilde yaşanan bir ülkeye, farklı bir kültüre adapte olmada yaşadıkları zorluklar da önemli. Kitabın ,benim nazarımda, en can alıcı noktalarından biri İsviçre’deki köy hayatı. İsviçre’ye taşındıklarında Anna içinde bulunduğu dindar ve kapalı kültüre adapte olmakta zorlanıyor. Örneğin İsviçre’de başladığı köy okulunda kızların ve erkeklerin yaşam tarzları arasında ciddi bir uçurum bulunuyor. Çocuklar birlikte oynamıyor, konuşmuyor hatta sadece ‘aşık olma’ ilişkisi kuruyor. Anna yeni okulundaki sınıfa ilk girdiğinde bile uyarılarla karşılaşıyor: “Roseli fısıldayarak ‘Sınıfın orta yolundan geçerek geldin.’ dedi. ‘Sadece oğlanlar orta yoldan yürür.” Anna’nın bir gün takla atmayı beceremeyen bir çocuğa yardım etmesi sonrasında erkeklerin hepsi Anna’ya ‘aşık oluyor.’ Ve çocuklar duygularını nasıl belli edeceğini de bilmediği için Anna’yı takip edip ona taş atmaya başlıyorlar. Yazar çok ince ve güzel noktalara değiniyor. Toparlamam gerekirse, ki gerekiyor, Hitler Oyuncağımı Çaldı çocukların gözünden göç ve savaş gibi olayların nasıl anlaşıldığına güzel bir örnek. Kitap okura zor durumlarda mücadele gerektiğini gösterirken insanlarla empati kurmasını kolaylaştırıyor ve ailenin, dayanışmanın önemini vurguluyor. Ve kesinlikle bu romanın bir tek çocuk okurların değil yetişkinlerin okuyabileceği şekilde kurgulandığını da belirtmek gerek. Uzun uzadıya anlattım, eteğimdeki taşlardan da serptim biraz. Şiddetle okumanızı öneririm, şimdiden iyi okumalar. (İlk)

Küçük bir çocukken Nazi Almanyasından kaçanJudiht kerr 'ın yaşadığı gercek olaylar, savaş sırasında bile insanlar etraflarında olup biten hadiseleri kaydetmeye çalışıyordu, o zorlu acı güçlükle gecen günlerin bıze aktarıldığı gercek bir yasam öyküsü.. Adolf Hitler ve nazı kamplarında gecen zamnları insanların yaşadıklarını ve yahudılere uygulanan bu zulmu.. Okumak bu konu hakkında bilgi sahibi olmak merakla heyacan la okuduğum dogru dur Bu konuyla ilgili bu 5 kitap olacak (Hande gunkut)

Judith Kerr'in (yazar) ufak bir hayat hikâyesiyle başlıyorsunuz kitaba. Açıkçası kitabı ilk aldığımdan yazarın kendi çocukluğunu ve yaşadıklarını anlattığını bilmiyordum. Almanya'da yaşayan Yahudi bir ailenin Anna ismindeki kızlarını merkez alarak anlatılan Hitler Almanyası hikayesi, eminim az çok Hitler yönetimi dönemini biliyorsunuzdur. Katledilen milyonlarca insandan ya da toplama kapına hapsedilenlerden değil. Evinden ayrılmak hatta kaçmak zorunda olan bir ailenin hikayesi. İlginizi çekeceğini düşünüyorum çünkü Berlin de tanınmış yazar babaya sahipken evinde iki yardımcıyla varlıklı bir yaşam sürerken bir anda mülteci sıfatıyla (tabi çalışıp kendi geçimlerini emekleriyle sağlayan bir mülteci aile) bir ülkeden diğer bir ülkeye gitmenin sarsıcı etkisini görebiliyorsunuz. Savaştan ve yaşanan o vahşetlerden uzak bir anlatım izliyor fakat savaşı ve korkuyu her zaman hissedebiliyorsunuz. Hatta iki kardeşin aralarında geçen sohbetleri görünce yaşanılanların çokta basit olmadığını görüyorsunuz. Anna'nın (Judith Kerr'in) her şeyi çocuk ruhuyla karşılayabilen ve her şeyin olumlu tarafını görmeye gayret eden bir çocuk olduğunu okudukça fark ediyorsunuz. Akıcı bir kitap, bazen hüzünlü yani buruk bir tebessüm bıraktıran bazen merakınızı harekete geçiren bazen de gidilen ülkelerin kültürlerini ve gündelik hayatını görmenin hareketliliğiyle sıkılmadan bitirebileceginiz bir eser. (Doğanay)

Hitler Oyuncağımı Çaldı PDF indirme linki var mı?

Judith Kerr - Hitler Oyuncağımı Çaldı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hitler Oyuncağımı Çaldı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Judith Kerr Kimdir?

Almanya doğumlu İngiliz yazar ve çizer Judith Kerr, göz alıcı resimli kitapları ve çarpıcı romanlarıyla çağımızın en etkili edebiyatçılarından biri. Çocukluğunda 11 farklı okula giden ve II. Dünya Savaşı yıllarında Kızıl Haç'ta görev alan Kerr, otobiyografik eseri "Hitler Oyuncağımı Çaldı" ile dünya çapında büyük yankı uyandırmıştır.

Judith Kerr Kitapları - Eserleri

  • Hitler Oyuncağımı Çaldı
  • Çaya Gelen Kaplan
  • Hitler Oyuncağımı Çaldı
  • Barış Gelene Dek
  • Dombili Yeni Yılı Kutluyor
  • Dombili ve Tilki Gecesi
  • Als Hitler Das Rosa Kaninchen Stahl
  • The Tiger Who Came to Tea
  • Dombili ve Fındık
  • Güle Güle Dombili

Judith Kerr Alıntıları - Sözleri

  • ..."Ama eskisi gibi olmayacak. Buraya ait olmayacağız. Sence bir gün gerçekten bir yere ait olacak mıyız?" (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • İlginç bir şey dedi. İnsanın herkesten çok üzüntüsü varken, herkesten daha neşeli görünmesi (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • Bütün yaşamlarını bir yere bağlı olarak geçiren insanlar gibi olamayız. Ama azar azar her yer bizim yurdumuz olacak. Kanımca insan böyle de mutlu olabilir. (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • Bundan sonra ne kimse düşüncesini açıklayabilecek ne de ben yazı yazabileceğim. (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • "Tuhaf bir histir," dedi babası. "Bütün ömrün boyunca ülken de yaşarsın, derken bir gün, caniler yönetimi ele geçirir ve yabancı bir yerde, hiçbir şeyin olmadan tek başına kalakalırsın...” (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • Pasaportun'a kim el koyabilirdi Polis, polis 'in içinde epeyce nazı var... Peki onu arayıp uyaran kim? Anneleri ilk defa gülümsedi Başka bir polis, Daha önce hiç tanımadığı, ama babanızın kitaplarını okuyup, beğenen bir polis.. (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • Biliyor musun, sen biraz degismissin. . . . . - Saçma! ... Ben değişmedim. Oysa Vreneli'nin haklı olduğunu biliyordu. Birden on bir yaşın çok üzerinde yaşlı buldu kendini.... (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • Zor çocukluk yılları... (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • Kaldırımlardan fışkıran sıcağın, insanı ayaklarından yakalayıp sardığı duyuluyordu. (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • bu bir alıntı değildir, ileti de değildir... bu masaldaki gibi, kaplan çaya gelsin yeter... (Çaya Gelen Kaplan)
  • +Bir mülteci olmayı asla dert etmedim. Aslinda sevdim bile... Ama bizi şimdi uzaklaştırırsanız Fena halde korkacağım. -Neyden korkacaksın? +Gerçek bir mülteci gibi hissetmekten (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • Bütün yaşamlarını bir yere bağlı olarak geçiren insanlar gibi olamayız. Ama azar azar her yer bizim yurdumuz olacak. Kanımca insan böyle de mutlu olabilir. (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • İşin doğrusu hiçbir ulus ötekinden ne daha onurlu, ne de daha onursuzdur. (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • Birlikte olduğumuz sürece nerede olduğumuzun hiç önemi yok bence. (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • Yoksul olduğumuzu bilmiyordum. (Hitler Oyuncağımı Çaldı)
  • Eğer bir evin yoksa başka insanlarla birlikte olmak zorunda kalıyorsun. (Hitler Oyuncağımı Çaldı)

Yorum Yaz