tatlidede
tatlidede

İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar - Toshihiko Izutsu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar kimin eseri? İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar kitabının yazarı kimdir? İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar konusu ve anafikri nedir? İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar kitabı ne anlatıyor? İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar PDF indirme linki var mı? İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar kitabının yazarı Toshihiko Izutsu kimdir? İşte İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 24.01.2023 02:00
İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar - Toshihiko Izutsu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Toshihiko Izutsu

Çevirmen: Ahmed Yüksel Özemre

Orijinal Adı: A Comparative Study of the Key Philosophical Concepts in Sufisim and Taoism, İbn 'Arabi and Lao Tzü, Chuang Tzü

Yayın Evi: Kaknüs Yayınları

İSBN: 9799759483295

Sayfa Sayısı: 400

İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Merhum Prof. Dr. Toshihiko Izutsu'nun A Comparative Study of The Key Philosophical Concepts in Sufisim and Taoism/Ibn 'Arabi and Lao Tzü, Çuang Tzü (Tasavvuf'da ve Taoizm'deki Felsefi Anahtar-Kavramların Karşılaştırmalı Bir İncelemesi/İbn 'Arabi ve Lao-Tzü, Çuang-Tzü) başlıklı 2 cildlik abidevi eserinin tercümesini takdim ettiğimiz bu I. cildinde Şeyhü'l-Ekber diye bilinen Muhyiddin İbn Arabi'nin Fususü'l-Hikem'indeki temel anahtar-kavramlar semantik bir incelemeye tabi tutularak Üstad'ın Ontoloji'si (yani 'Varlık Bilgisi') ve buna bağlı olarak da 'Dünya Görüşü'nün temelleri ve çerçevesi ortaya konulmuştur.

Bu 'Dünya Görüşü': I) Alem-i Gayb'da Zatı'yla mestür Hakkı, Alem-i Şehadet'te en mükemmel tecelligahı ve Halifesi olan İnsan-ı Kamil'e birleştiren ve ontolojik bir Nüzul (İniş) ile ontolojik bir Mi'rac'a (Yükseliş'e) mesned olan bir tecelliler eksenini, ve 2) bu eksen etrafında seyelan eden İlahi Rahmet'in her an bir halk-ı cedid (yeniden yaratılış) ile alemlere yansımasının idraklere sunulan İlahi Senaryo'sunu tafsilen kucaklayan bir görüştür.

Hikmet işte bu İlahi Senaryo'yu keşfetmekten, fehmetmekten ve bilinçle yaşamaktan ibarettir!

Toshihiko Izatsu'nun bu incelemesi bu fehamete katkıda bulunan pek kıymetli bir eserdir.

 

İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar Alıntıları - Sözleri

  • Câhillerden olmaktan Allah’a sığınırım.
  • "Gerçek" denilen şey hiç kuşkusuz hakikî Gerçek değildir; fakat bunun boș ve dayanıksız bir şey olduğu kanısına da kapılmamalıdır. "Gerçek" denilen şey, hakikî Gerçek'in bizzat kendisi olmamakla birlikte onun, hayâl düzeyinde, müphem ve belirsiz bir yansıması yâni başka bir deyimle Gerçek'in bir remiz, bir sembol aracılığiyla sembolik bir temsilidir. Rüyâlardaki sembollerin ardındaki gerçek durumu öğrenebilmek için nasıl bu sembolleri yorumluyorsak, gerekli olan da: Gerçek'in hayâl düzeyindeki bir yansıması olan "gerçek" dediğimiz nesneyi de benzer şekilde yorumlamamız, daha doğrusu te'vil ederek aslına rücû' ettirmemizdir. Yukarıda geçen: "Bütün insânlar (bu âlemde) uykudadırlar; ancak öldüklerinde bu uykudan uyanırlar" meâlindeki hadise dayanarak Ibn Arabî: "Peygamber bu sözlerle bir kimsenin bu âlemdeki bütün gördüklerinin rüyâ gören bir kimsenin rüyâsı mesâbesinde olduğuna ve te'vîl edilmeleri lâzım geldiğine işâret etmiştir." demektedir. #164571749
  • Bizi çevreleyen ve bizim de kendisine gerçek gözüyle bakmağa alışkın olduğumuz hissî âlemden ibâret bu: "gerçek" denen nesne Ibn Arabî için, aslında, hayâlden başka bir şey değildir. Bizler hislerimizin aracılığıyla çok sayıda eşyâyı idrâk etmekte, bunları biribirlerinden tefrik etmekte, aklımızla bunlara bir çekidüzen vermekte ve böylece sonuçta, etrafimizda muhkem bir şey te'sîs etmiş olmaktayız. Bu kurduğumuz nesneye de "gerçek" demekte ve bunun da gerçek ve doğru olduğundan kuşku duymamaktayız. Hâlbuki Ibn Arabî'ye göre bu kabil "gerçek", kelimenin tam anlamıyla gerçek değildir. Başka bir deyimle böyle bir şey, gerçeği itibâriyle Varlık (Viücûd) değildir. Uyumakta olup da eşyâyı rüyâsında gören bir kimse için gördüğü eşyâ nasılsa bu hissî âlemde, gerçekliği açısindan, Varlık da bize o nisbettedir. "Bütün insânlar (bu âlemde) uykudadırlar; ancak öldüklerinde bu uykudan uyanırlar." #164570706
  • Alem bir vehim'den ibârettir;, onun gerçek bir varlığı yoktur. Bu ise "hayâl" ile kastedilen seydir. Yâni sen hayâlinde zannetin ki bu âlem kendi başına buyruk, kendi kendine oluşmuş bir gerçektir; mutlak Gerçek' den (Hakk'dan) hârię bir varlıktr. Hâlbuki hiç de böyle değildir"... Bil ki senin kendin de bir hayâlsin; idrâk ettiğin her bir şey ve "bu ben değilim" dediğin her bir nesne de bir hayâldir. Şu hâlde bütün varlık âlemi de hayâl içinde hayâldir". Şu hâlde eğer bizim "gerçek" diye kabûl ettiğimiz, bir rüyâdan başka bir șey değilse yâni Varlık'in gerçek şekli değil de vehm ettiğimiz bir şey ise, bu takdirde ne yapmamız gerekir? Vehmimizde yaşattığımız bu âlemi kesinlikle terk edip bunun dışında tümüyle farklı bir âlemi mi, yâni gerçekten de gerçek olan bir âlemi mi aramamız gerekir? #164571221
  • Rüyâda görülen bizzat Gerçek değil fakat onun var olduğu sanılan bir şeklidir. Bütün yapacağımız iş de bunu, orijinal ve hakikî durumuna rücû' ettirmektir. Ve te'vil de işte budur. Hadisdeki "ölmek ve uyanmak" ibâreleri de, Ibn Arabînin anlayışına göre, böyle bir te'vîl icrâ etmekten başka bir şey değildir. Şu hâlde buradaki "ölüm" biyolojik bir ölüm anlamında değildir. Bu, bir insânın hislerin ve aklın kösteklerini firlatıp atması, doğal olayların ördükleri ince remizler perdesinin ardın görmesi gibi mânevî bir olaya; yâni, kısacası, fenâ denilen mistik deneyime delâlet etmektedir. #164572100
  • Bununla beraber, ortada hâlâ hayâtî bir soru kalmaktadır: Acaba insan nefsini böylesine derinliğine bilip tanımağa gerçekten de kadir midir? Bununla beraber, bu izâfı bir sorudur. Eğer “nefsini bilmek” en kesin anlamında alınacak olursa bunun cevabı olumsuz olacaktır; ama eğer bu daha gevşek bir anlamda telâkki edilecek olursa, bu soruya olumlu cevap vermek gerekir. İbn Arabî‘nin dediği gibi: “Sen Evet de desen, Hayır da desen haklısın”.
  • “Âlem mevcûdiyeti bakımından Hakk’a ve Hakk da tecellîsi bakımından âleme muhtaçtır.”
  • Kur’ân’da tekrarlanan “hüm elleziyne keferû” (onlar o kimselerdir ki örtmektedirler) cümlesi İbn Arabî‘nin te’vîline göre bu “gaybûbet” hâlinden başka bir şeye delâlet etmemektedir. Kur’ân’da “kefere” fiili “âmene” (inanmak) fiiline karşıt olarak bulunmakta olup inanmama, îman etmeme anlamındadır. Fakat bu fiilin etimolojik anlamı “örtmek”dir. Ve kelimeyi etimolojik anlamında alan İbn Arabî için de “elleziyne keferû” Allah’a inanmıyanlar anlamında değil “örtüp perdeleyenler” anlamındadır. Şu hâlde bu, “gaybûbetleri” aracılığıyla kendi nefislerinin perdesi arkasında Hakk’ı örten, gizleyen kimselere işâret eden bir ifâde olmaktadır.
  • Firavunun kendisine yönelttiği: “Âlemlerin Rabb’i nedir?” sorusuna Mûsâ: “Göklerin ve arzın ve her ikisinin arasındakilerinin Rabb’idir” demektedir. İbn Arabî, Firavunun Mûsâ‘ya sorduğu soruyu Allah’ın mâhiyeti hakkında ve Allah’ın bir tanımını arayan felsefî bir soru olarak mütâlaa etmekte, ve bu konuşma hakkında oldukça orijinal bir te’vîlde bulunmaktadır. Ona göre Firavun bu soruyu bilgisizliğinden ötürü değil fakat yalnızca Mûsâ‘yı denemek istediği için sormuştur. Firavun, gerçek bir Allah elçisinin Allah hakkındaki ilminin ne derecede olması gerektiğini bildiğinden Mûsâ‘nın, kendi iddia ettiği gibi, gerçek bir resûl olup olmadığını denemek istedi. Bununla beraber Firavun hazır bulunanları da aldatabilmek amacıyla oldukça kurnaz davrandı ve soruyu, Mûsâ gerçek bir peygamber dahî olmuş olsa, hazır bulunanlar Mûsâ‘nın Firavun’dan çok daha aşağı düzeyde bir ilme sâhip olduğu zannına kapılmalarını sağlayacak bir biçimde sordu. Zîrâ (sorunun içeriği bakımından) işin daha başlangıcında ne Mûsâ‘nın ve ne de bir başkasının bu soruya tatminkâr herhangi bir cevap verebilmesi beklenemezdi.
  • Hakk’ın aynasında yansıyan hayâlin farklı iki vechesi vardır. Her şeyden önce bu, kendine tecellî erişmiş olanın istîdâdına uygun olarak Hakk’ın özel bir biçimdeki zâtî tecellîsidir. Fakat bu, kezâ, kendine tecellî erişmiş olanın talebiyle ne kadar fazla tafsil edilmiş olursa olsun ilâhî tecellînin sûretidir de. Alelâde bir kimsenin kalb gözünün bu vechelerden birincisine perçinlenmiş olmasından ötürü yansıyan hayâl tıpkı gizleyici bir perde gibi davranmaktadır. Ve ikinci veche de insanın bilincinde “keşif” aracılığıyla belirir; yansıyan hayâlin de bir perde olması böylece sona erer ve insan da artık yalnızca kendi hayâlini değil fakat kendisinin şeklini almakta olan Hakk’ın Sûretini de görmeğe başlar.

İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Fusûs ile Varlık Tasavvuru: Fusûs ile Varlık Tasavvuru ❈❈❈ Felsefe ve mistik sistemler hakkında bir ömür adayan Japon bilim adamı Prof. Dr. Toshihiko İzutsu, farklı medeniyetlere vakıf bir zattı. Okumaları ve çalışmaları kendi medeniyeti ile İslâm medeniyeti ve başka coğrafyalardaki medeniyetlere kadar uzanıyordu. Bunun en somut delili ise otuza yakın dile hâkim olmasıydı. Türkçeye kazanılmış bir kaç kitabından bir tanesi Ahmed Yüksel Özemre çevirisiyle iki ciltten oluşan “İbn Arabî, Lao-Tzû ve Çuang-Tzû Felsefî Anahtar – Kavramlar” eseridir. Burada karşılaştırmalı bir çalışmanın ürünü olması medeniyetler arası bir diyaloğun somut hâlidir. Tasavvuf ve Taoizm inanç değerlerinin ontolojik boyutları ele alınıyor. Bu küçük kritik 2 cildin, birinci kitabı sınırları çerçevesindedir. İzutsu, “İbn Arabî’nin Fusûs'undaki Anahtar – Kavramlar” kitabını İbn Arabî’nin “Fusûsü'l – Hikem (Füsûs) başlıklı eserine dayanarak tahlilîni hazırlamıştır. Bir kaç gönderme dışında sadece bir esere bağlı kalınarak, İbn Arabî’nin felsefî dünyâ görüşünün temel yapı taşlarından ontolojik kavramların ayıklanması ve incelenmesi gayretini göreceğiz. Kitap, on yedi bölüm barındırır. İbn Arabî’nin Fusûs'undaki ontolojik konusunun kavramlar tahlîlidir. Rûyâ, metafizik, yaratılış, insân-ı kâmil ve Nebî gibi bu kavramların bir kaçıdır. İzutsu, tahlilîni yaptığı ilk kavramlar: “Rûyâ ve Gerçek”tir. Gerçek gözüyle baktığımız ve bizi çerçeveleyen hislerimizle idrâk ettiğimiz âlemden ibârettir. Ancak bu durum İbn Arabî için, hayâlden başka bir şey değildir. Hakk'dan hariç bütün varlık, hayâldir. Arabî, bir hadise dayanarak; bu âlemde bütün gördüklerimiz rüyâ olduğu ve ölümle bu rüyâdan uyandığını tezini savunur. “Varlık Bilgisi” açısından, İbn Arabî’nin dünyâ görüşünün ana temel yapısını İzutsu şu şekilde maddeler: - Hakk'ın bâtınî ve zâhirî birbirine zıt gibi görünen iki vechesi vardır. - Bâtınî vechesiyle Hakk, sırrı en yüce mertebeden keşif ehline dahi perdeli kalan ezelî ve ebedî bir Gayb ve Karanlık’dır. - Hakk, beşerin bilgisi alanına, ancak zâhirî vechesiyle o da Allah ve Rabb sûretlerinde girmektedir. - Bu iki veche arasında, haklarında “haklı olarak, hem var oldukları ve hem de var olmadıkları söylenebilecek” olan nesnelerin mevcûd olduğu özel bir bölge, yâni a'yân-ı sâbiteler âlemi bulunmaktadır. Anlam çabamız ve keşif çabalarımızın paralel gelişen kavramı “metafizik” diye biliriz. Anlam ve keşif kavramların zihinsel deneyimleri bizleri bu konuda boyutlar arası geçiş yapma imkanı kazandırmıştır. İbn Arabî gibi çok büyük bir âlimin metafizik zihin evresini tanımak ancak eserlerinde ve hakkında yazılan tenkitler sınırları dahilinde bilebilmekteyiz. İzutsu Hocanın bu konuda ki çalışması Arabî’nin metafizik boyutunu “hayret” kavramıyla ilişkilendirir. Bu metafizik hayreti Kur'an'ın “Gerçekte bunlar (putlar) birçoklarını doğru yoldan çıkardılar.” Ayetindeki çok sayıdaki putun varlığı Tek’in (Vâhid’in) kendi zıt vecheleri ve bağıntıları aracılığıyla çeşitlenmesi bakımından hayrete düşürdüğü şeklinde yorumlar. İzutsu Hocanın hayret metafiziğini anlama çabası konusunda tenzîh ve teşbîh kavramlarından söz eder. Arabî’nin mistik sezgiye dayanan insanın Allah'a karşı yegâne isâbetli ve doğru tutumunun tenzîh ve teşbih’den oluşan âhenkli bir tevhid olduğu ve böyle bir tevhidin “keşif”’le gerçekleşe bileceğini vurguladı. İbn Arabî’nin âlem hakkındaki görüşü iki temele dayanmaktadır: bunlardan biri Hakk Teâla, ve diğeri de İnsân-ı Kâmil’dir. İzutsu Hoca, İbn Arabî’nin ontolojik âlem görüşünü ilk temele ait görüş acısıyla inceliyor. İzutsu Hoca, kitabının son başlıklarını İbn Arabî’nin düşüncesinde “İnsân-ı Kâmil” kavramının mülahazasını yapmaktadır. İnsanın kevni ve ferdi iki düzeyde idrak edilmektedir. İnsanın Hakk ile âlem arasında bir ara-konumda bulunmakta ve bu ara-konumu mahlûkatın en üst mevkiidir. Ontolojik boyutta insân, varlık ve oluş süreçleri dahilinde konum derecesini İbn Arabî ayrıntısıyla ilişkiler halinde açıklamaktadır. Toshihiko İzutsu Hocanın konuya hâkim gücü, üslubun etkileyici yönleri belirgindir. Ontolojik bir çerçevede “Allah ve Âlem” tasavvuru derin anlam, güçlü sezgilerle açıklanıyor. İbn Arabî’nin Fusûsü'l Hikem eserinin çerçevesinde Lao – Tzû ve Çuang-Tzû’nun temsil ettikleri Taoizm inancının farklı ve karşılaştırmalı ontolojik görüşlerini kapsayan bir çalışmadır. İki farklı medeniyet: tasavvuf ve Taoizm mistik düşünce dünyalarında “Hakk” ile “İnsân-ı Kâmil” meseleleri ele alınıyor. Kitabın Künyesi: Toşhihiko İzutsu, İbn Arabî’nin Fusûs’undaki Anahtar – Kavramlar, çev Ahmed Yüksel Özemre, Kaknüs Yayınları, 4. Baskı, 2005 İstanbul. Yunus Özdemir (Yunus Özdemir)

Kendi içsel yolculuğunu başlatmak ve bu yolculuk esnasında hem karşılaşacağı olaylar ve hem de yaşayacağı psikolojik haller ile nasıl başa çıkacağına dair ele alınmış güzel bir eser. Bu eserleri okumak mutlak surette önceden hazırlanmış bir bilgi birikimi gerektirmektedir. Bu tarz eserler tek başına değil de kitap okumayı seven üç beş arkadaşı ile mütala edilerek okunursa çok daha faydalı olacaktır. (agâh ol !...)

Bu kitap ve ikinci kitap çok açgözlü kitaplar. İnsanlığın en üst karakterlerini yemiş, yutmuş içlerine almışlar. Bir çok dili ve bir çok dini iyi bilen bir dünya insanı toshihiko ızutsu (1914-1993) ya da okunuşuyla toşihiko izutsu, Tarafsızlığa gölge düşürmeden İbn Arabi düşüncesini, Taoculuk ile karşılaştırıyor. Yetmiyor bu kitapları merhum akademisyen ve mürşid Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre Türkçeye kazandırırken dünya çeviri ödülü alıyor. yeniden yazıyorum, üşenmeden okuyun araştırın ne olur, Toshihiko Izutsu (1914-1993) Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre İbn Arabi Taoculuk Dünya Çeviri Ödülü, Bütün bunların biraraya gelmesi bu kitapları dünya kitabı yapar, uzaya insanlığı anlatan kitaplar olarak Pioneer uydusuna koyulmayı hak ediyorlar kanaatindeyim. Çeviri ödülü aldı diye kitabı anlarım diye sevinmeyin, alın kitaplığınıza koyun, anlayacak felsefe yetkinliğine ulaştığınızda tekrar okuyunca farklı düşüneceksiniz. (lazcuk)

İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar PDF indirme linki var mı?

Toshihiko Izutsu - İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Toshihiko Izutsu Kimdir?

Toshihiko Izutsu (井筒 俊彦 Izutsu Toshihiko?) (4 Mayıs 1914 - 7 Ocak 1993), Japon araştırmacı ve yazar.

Tokyo Keio Üniversitesi Institute of Cultural and Linguistic Studies'de (Kültür ve Linguistik araştırmalar Enstitüsünde), Tahran'da Imperial Iranian Academy of Philosophy'de (Tahran Emperyal Felsefe Akademisinde), ve Montreal McGill Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptı.

Tasavvuf, Advaita Vedanta, Mahayana Budizmi (özellikle Zen) ve felsefi Taoizm konularında önde gelen otoritelerden biri kabul edilen ve otuzdan fazla dil bilen Izutsu, İran, Hindistan, Kuzey Amerika ve Asya'da ilgilendiği alanlarda çok sayıda araştırma yapmıştır.

Toshihiko Izutsu Kitapları - Eserleri

  • Kur'an'da Tanrı ve İnsan
  • Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar
  • İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar
  • İslam Düşüncesinde İman Kavramı
  • Tao-culuk'daki Anahtar Kavramlar
  • İslam'da Varlık Düşüncesi
  • İslam Mistik Düşüncesi Üzerine Makaleler

Toshihiko Izutsu Alıntıları - Sözleri

  • Bilimsel bir eseri çeviren bir akademisyen olarak, yaptığımız çalışmaya yazacağımız önsöze giriş yapmanın en iyi yollarından birinin, 'niçin böyle bir çalışmaya gerek duydunuz?' sorusuna açıklık getirmek olduğunu düşünüyorum. Ancak, sorunun cevabına geçmeden önce bir hususu belirtmek istiyorum. Düşünce sistemleri, insanların ufuklarının genişlemesi, meselelere tek perspektif yerine bir kaç (hatta mümkün olduğu kadar çok) perspektiften bakarak onların çok boyutlu olduklarını görebilmeleri ve bunun sonucunda da hayatlarında hem teorik hem de pratik açıdan yararlanmaları amacıyla çeşitli alternatifler sunarlar. Ancak bu son cümlede söylenenlerin insanlar tarafından gerçekleştirilmesinin ilk şartı, bu sistemlerin ve sundukları alternatiflerin tanınması ve hatta iyi bilinmesidir. İkinci olarak, iyi tanıdığımız alternatiflerden yararlanabilmeniz için, onları bir değerlendirmeye tâbi tutmanız gerekir. Çünkü insan, en olumlu değer atfettiği alternatif(ler)den yararlarıma yoluna gider. Farklı alternatifleri değerlendirebilmek ise, onları, -kendi içlerinde derinlemesine analiz etmenin yanı sıra- karşılaştırmalı bir yaklaşımla ele alıp analiz etmeyi gerektirir. İslam düşüncesi, exoterik ve esoterik boyutlarıyla insanlara, insan, evren ve bunların ilişkileri konularında -yani, insan ve evrenin mahiyetleri, insanın evrendeki yeri, insanın evren ve diğer insanlarla ilişkileri vb. gibi konularda-alternatif görüşler sunan düşünce sistemlerinden biridir. İşte çevirisini sunduğumuz bu eser, İslâm düşüncesinin esoterik (sûfî ya da mistik de diyebileceğimiz) boyutunun sunduğu alternatif görüşlerden yararlanabilmemizi sağlayacak olan -yukarıda zikrettiğimiz- şartları ihtiva eden bir çalışmadır. Yazar burada, hem mistik İslâm düşüncesinin analizini yaparak sûfî tecrübenin derûnî yapısını gözler önüne sermekte, hem de bu düşünceyi. Veda düşüncesi, Mahayana ve Zen gibi Budizm'in değişik versiyonları ve modern Batı egzistansiyalizmi gibi çeşitli düşünce sistemleriyle karşılaştırmaktadır. Böylece, okuyucuya hem mistik İslâm düşüncesini yakından tanıma hem de onu diğer düşünce sistemleriyle karşılaştırarak bir değerlendirmede bulunma fırsatı sunulmaktadır. Böyle bir kitabı okuyup oldukça da yararlanan bir kişi olarak, onu Türk bilim ve düşünce kamuoyu ve meraklı okurlar ile paylaşmak istedim. İşte bu çalışmanın arkasındaki itici güç bu paylaşma isteğidir. Kitabın içeriği hakkındaki düşüncelerimi de bir kaç cümleyle ifade etmek istiyorum. Kitapta toplanan makalelerden her biri, sûfî düşüncenin belli başa anahtar kavramlarının analizinden yola çıkarak onun iç yapısına (derûnuna) nüfûz etmeye çalışmaktadır. Böylece, parçalı analizler yapılırken bütünün gözden kaçırılması gibi bir hataya düşülmemektedir. Yazar bu analizlerinde, 'anlamanın döngüselliği' veya 'yorum dairesi' olarak bilinen hermeneutik prensibini oldukça iyi işletmektedir. Yani, bu analizlerde parça bütün içerisinde ve bütün de parça sayesinde anlaşılmakta ve anlamlandırılmaktadır. Önemli bir diğer husus da, makalelerin kitaptaki sıralanış şeklidir. Bu sıralama, okuyucunun, sûfî tecrübe düşünce sisteminin derûnî yapısını anlamasına yardımcı olacak şekilde yapılmıştır. Dolayısıyla, makaleleri baştan sona sırasıyla okuyan kişi, söz konusu yapının kuş bakışı bir fotoğrafım çekebilme fırsatını bulacaktır. Kültürümüzün belli bir boyutunun gün yüzüne çıkartılıp Türk okuruna sunulması amacıyla yaptığım çalışmayla bilim ve düşünce dünyamıza küçük de olsa bir katkıda bulunabilirsem, amacıma ulaşmış olacak ve yararlı bir birey olmanın hazzıyla yaşayacağım. RAMAZAN ERTÜRK (Erciyes Ünivertisi, İlahiyat Fakültesi. Din Felsefesi Anabilim Dalı) Yaratma ve Şeylerln zamansız Nizamı İSLAM MİSTİK DÜŞÜNCESI ÜZERINE MAKALELER (İslam Mistik Düşüncesi Üzerine Makaleler)
  • Okyanusun üzerinde coşup köpüren tüm dalgalar sakinleşip durduğu zaman ortada görünen tek şey, sonsuz sükunet içindeki sınırsız okyanustur. (İslam Mistik Düşüncesi Üzerine Makaleler)
  • Büyük insanlar veda ederek gider, basit ve küçük insanlar ihanet ederek giderler. (Tao-culuk'daki Anahtar Kavramlar)
  • Bununla beraber, ortada hâlâ hayâtî bir soru kalmaktadır: Acaba insan nefsini böylesine derinliğine bilip tanımağa gerçekten de kadir midir? Bununla beraber, bu izâfı bir sorudur. Eğer “nefsini bilmek” en kesin anlamında alınacak olursa bunun cevabı olumsuz olacaktır; ama eğer bu daha gevşek bir anlamda telâkki edilecek olursa, bu soruya olumlu cevap vermek gerekir. İbn Arabî‘nin dediği gibi: “Sen Evet de desen, Hayır da desen haklısın”. (İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar)
  • Şimdi görüyorum sadece geriye kalan belli belirsiz izleri Tıpkı kitapların yazımındaki L harfi gibi. (Kur'an'da Tanrı ve İnsan)
  • Ahlak standartları yüksek toplumlarda, ‘ütopya’ peşinde koşan akımların ortaya çıkma ihtimali artar. (İslam Düşüncesinde İman Kavramı)
  • İnsan Hakikat'ın kutsal alanına yaklaştıkça, der Lâhici, buradan sudûr eden parlak nur, gözüne siyah görünür. Ve bu parlak nur nihai derecesinde, mutlak karanlık ile özdeş hale gelir. Yani 'vücud' mutlak saflık hali içerisinde, sıradan insanın gözüne mutlak yokluk kadar görünmezdir. Bu şekilde insanların çoğu asıl hakikatı itibariyle ışık'ın farkında bile değildir. Onlar, Eflatun'un ünlü mağara misalindeki insanlar gibi, güneşin sebep olduğu gölgelere bakmakla yetinip zahiri dünya ekranı üzerine akseden zayıf ışık yansımalarını gören ve tek gerçekliğin bu yansımalardan ibaret olduğuna inanan kimseler gibidirler. (İslam'da Varlık Düşüncesi)
  • Ölüm gibi gelirdi bir günlük ayrılık bile bana Nasıl davranayım sadece dirilme (haşr) gününde tekrar görüşmekle son bulan uzun bir ayrılığa. (Kur'an'da Tanrı ve İnsan)
  • 'Vücudun Birliği', ne monizmdir ne de düalizm. Kesrette Vahdeti ve Vahdette Kesreti müşahede etmekten ibaret hususi bir varoluşsal tecrübeye dayalı bu metafizik öğreti, felsefi monizm ve dualizmden çok daha rakik ve dinamik bir yapıya sahiptir. (İslam'da Varlık Düşüncesi)
  • Rüyâda görülen bizzat Gerçek değil fakat onun var olduğu sanılan bir şeklidir. Bütün yapacağımız iş de bunu, orijinal ve hakikî durumuna rücû' ettirmektir. Ve te'vil de işte budur. Hadisdeki "ölmek ve uyanmak" ibâreleri de, Ibn Arabînin anlayışına göre, böyle bir te'vîl icrâ etmekten başka bir şey değildir. Şu hâlde buradaki "ölüm" biyolojik bir ölüm anlamında değildir. Bu, bir insânın hislerin ve aklın kösteklerini firlatıp atması, doğal olayların ördükleri ince remizler perdesinin ardın görmesi gibi mânevî bir olaya; yâni, kısacası, fenâ denilen mistik deneyime delâlet etmektedir. #164572100 (İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar)
  • " Müslümanlar cennete girmek için hüsn-ü kalb ile ümit ve dua ederken, aynı zamanda akıbetinden yana müthiş bir korku duymaktan kendilerini alamazlar. " (İslam Düşüncesinde İman Kavramı)
  • Kısaca söylemek gerekirse, "iman" kavramının semantik olarak dört referans noktası vardır: 1-Öznesi 2-Nesnesi 3-Fiil 4-Dış Tezahür Biçimleri Başka türlü söyleyecek olursak, "iman" kavramına bu dört değişik açıdan bakılabilir. (İslam Düşüncesinde İman Kavramı)
  • Yarın başına geleceğe üzülme Zira kimse bize gaybdan haber getirmemiştir. (Kur'an'da Tanrı ve İnsan)
  • Ve zaten Kur'an'da, «yeryüzünde burnu yukarıda gezen», göğsü kibirle şişip inen, sesleri kulakları tırmalayan, düşüncesizlik ve tahkir edici tutumları içinde fakiri ve zayıfı ezenler sürekli tel'in edilmektedirler. (Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar)
  • Sarhoş olup unutalım insanların levmini Kurtulalım eğlence ve oyunla o günün fenalıklarından. (Kur'an'da Tanrı ve İnsan)
  • Gazâlî îmân kelimesinin teolojik düşüncede üç anlamını bulup çıkarıyor: 1. Kuvvetle tesis olunmuş doğal bir ispata dayalı tasdîk 2. Aslen tartışmasız bir otoriteye dayalı olup kuvvetli ve kararlı bir itikat safhasına erişmiş tasdik 3. Tasdîkin kendisince gerekli kılınan, "amel"in eşlik ettiği tasdîk. (İslam Düşüncesinde İman Kavramı)
  • Her Kur'an okuyucusu, Kur'an'ın sürekli olarak Allah'ın tek başına olabilecek kadar zengin anlamında 'gani', yani mutlak mânâda bağımsız ve kendine yeterli olduğu fikrini vurguladığını bilse gerektir. Şimdi konu insan olunca, böylesi bir kendine yeterliliğin varsayılması, yaratıldık duygusunun noksanlığını açığa vurmaktadır; bu kendini bilmezlik ve kibirlilikten başka birşey değildir, çünkü Allah'ın Yaratıcı olduğunun inkârını içermektedir. İstiğna bu tür haddini bilmezliğin adıdır. Kelime olarak mânâsı «insanın kendini zengin addetmesi» ve netice olarak «kendi gücüne hadsiz güven duymasıdır.» İddiası insan tabiatının genel yapısını betimlemek olan aşağıdaki alıntıda bu iki sözcüğün hemen hemen anlamdaş olarak yan yana gözükmesi kaydettiğimiz ilginç bir noktadır. «Yo, doğrusu insan küstahlığını ortaya koydu (tega' dan yetğa). Kendini ihtiyaçsız görüyor.» (istiğna). (Alak, 6-7) (Kur'an'da Dini ve Ahlaki Kavramlar)
  • Hakk’ın aynasında yansıyan hayâlin farklı iki vechesi vardır. Her şeyden önce bu, kendine tecellî erişmiş olanın istîdâdına uygun olarak Hakk’ın özel bir biçimdeki zâtî tecellîsidir. Fakat bu, kezâ, kendine tecellî erişmiş olanın talebiyle ne kadar fazla tafsil edilmiş olursa olsun ilâhî tecellînin sûretidir de. Alelâde bir kimsenin kalb gözünün bu vechelerden birincisine perçinlenmiş olmasından ötürü yansıyan hayâl tıpkı gizleyici bir perde gibi davranmaktadır. Ve ikinci veche de insanın bilincinde “keşif” aracılığıyla belirir; yansıyan hayâlin de bir perde olması böylece sona erer ve insan da artık yalnızca kendi hayâlini değil fakat kendisinin şeklini almakta olan Hakk’ın Sûretini de görmeğe başlar. (İbn Arabi'nin Fusüs'undaki Anahtar-Kavramlar)
  • İÇİNDEKİLER islâm'da Metafizik Düşüncenin Temel Yapısı Şebusterî'nin Gülşen-i Râz Adlı Eserinde 'Nûr-Zulmet' Paradoksu Vahdet-i Vücûd'un Bir Analizi: Bir Doğu Felsefeleri Meta-Felsefesine Doğru Aynü'l-Kudat Hemedânî'nin Düşüncesinde 'Mistisizm' ve 'Çok-Anlamlılık' Dilsel Problemi.... Yaratma ve Şeylerin Zamansız Nizâmı: Aynü'l-Kudât Hemedânî'nin Mistik Felsefesi Üzerine Bir Çalışma İslâm Tasavvufu ve Zen-Budizmi'nde 'Sürekli Yaratma' Kavramı Doğu'da ve Batı'da Egzistansiyalizm (İslam Mistik Düşüncesi Üzerine Makaleler)
  • Modern semantiğin terminolojisini kullanırsak şunu söylememiz gerekir: bu anlayışta, ilah terimi (çoğulu alihe), bizzat Allah teriminden başkasına uygulandığında , hiçbir aslı ( temel anlamı) olmayan sadece çağrışımsal yan anlama sahip bir kelimeden başka bir şey değildir. (Kur'an'da Tanrı ve İnsan)

Yorum Yaz