İlham Dağısın Mardin!

Tüm renkleri içine nakşetmiş Medeniyetler zincirinin son halkası, Tarih müzesi, hoşgörü burcunda ışıyan mahyasın.

Diller ve Dinler şehri canlı mozaik, Minare, kubbe, kemer ve taşına işli engin motiflerinle mezc-i levhasın.

Göğü delen doğal piramit gibi heybetli duruşunla, kartallara yuva, kaşiflere konu, dervişlere kuh'i ilhamsın.

  

Endamlı duruşun ve hilal gerdanlığınla, ova denizinde yüzen kervanlara geceleri fener, gündüzleri ise pusulasın.

  

Ufuklara nazır seyranlık terasından, Suriye ve höyükleri avucundaymış gibi seyreder; paçalı güvercinlere takla attırıp, gam uçuransın.

  

Kalen gibi dik ve mağrur, Burcunda Al Bayrağın, tahtında Kırkızın sıcak nefesi, solunda Kal'ıt Maranın sana tav olmuş mest'u hayran bakışı ile sevdasın.

  

Ben, benim diyen şehirlere ser-u tacsın. Gizemli yamacında yankılanan deyrüzzaferan'da çansın. Hikmet deryasında yüzen Kasımiye, Şehidiye ve Zinciriyesın.

  

Ezan, sela ve çan sesinin akustik yankısı, varyantlı sokaklardan Abbaraları aşıp mistik hanelerde armonik terenümsün.

  

Ebul-iz el cezeri'nin Kasımiye ilim meclisinde sibernetiği keşfeden, Sultan Şeyhmus'un İrfan dergahında lahuti aleme kanat çırpansın.

 

Halid bin velid, Salaheddin-i Eyyubi, Alpaslan ve Mor Petrus'un torunları, asırlardır huzur, güven ve hoşgörü kucağınla düşman  çatlatansın.

  

Cana can katan arifan sohbeti gibi demli havanla hastalara şifasın. Akıp giden asimetrik ruhlara terapi, kadir bilmezlere temsili Şah-ı maransın.

  

Bilene şiir, roman, kitap ve destan; Dinleyene davudi seda ile dört dilde yakılan, Sabiha veya Yola Çıktım Mardine türküsü gibi aramsın.

   

Darada tarih platosu, Diri sanatınla Telkari, Taşkari, Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde baştasın. 

  

Upuzun kametiyle cihanda tek Sultan Kösen! Nobel Kimya dahisi azmin öyküsü  Aziz Sancarsın. 

  

Bereketli Zergan deresini doğuran Yeşil Ğurs vadisinde, onlarca su değirmeni, Alipaşa pınar ağzında Dengız Gölü, üstünde şelalesın. 

  

İbrahim halilin'in ova sofranda birkaç kişinin kulplarından taşıdığı "etli devşirme bulguru dolu" bakırdan Cifni, Güğümünde Mırra'sın.

Nusaybin'de Zeynel Abidin Selmani pak ile Kamışlıye kardeşsın. Midyat tarih koridoru, Dargeçit'te Hes Barajı; Mazıdağ! Fosfat madeninle odaksın.

Kızıltepe tahıl anbarı, Derik zeytin diyarı, Ömerli mazruna bağları,  Yeşilli kiraz festivali, Savur'da sükunet, Zınnar eteğinde incir, badem ile narsın...

  

Mutfağında sevgi ile pişen kaburga dolması, sembusek, ırok... Vitrinleri süsleyen badem şekeri, Mahlep ile menengiçten kahvesin... 

 

İlmek, ilmek, dokunmuş, mimari, kültürel ve otantik deseninle, nazargahı tamaşasın Mardin.  

  

Engin evsafınla her türlü övgüyü hakeden, Kabe'ye dönük bağdaş kurmuş Mah yüzlüm yine şüle-i mihraksın.

  

Bakışın mazidir, manadır, cezbedir. Bağrında yaşamak tutkudur, sanat'tır, payedir ey şehri'yar, Mazi ile Atisın.

  

Sana aşık olmamak elde değil; Zira Ferhad'ın avazı Şirin. Mem'ın hülyası Zin. Vuslat şehri Mardin'sın.

  

Ekinci, daha ne desem'ki bilmem, Elhasıl, lal'u güher, misk-i anber, Nagme-i allahuekber'sın Mardin...   

"Bazen, Yaşadığımız yörenin tüm nimetlerinden hoyratça istifade etmemize rağmen, taşıdığı değer armonisinden ise bihaberiz. Güzel memleketim için Farkındalık oluşturmak istedim"