tatlidede
tatlidede

İş Sağlığı ve Güvenliği Bilinci

İş Sağlığı ve Güvenliği Bilinci

İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasının amacı çalışma hayatında şartların iyileştirilmesi,çalışanların ve iş verenlerin görev,sorumluluk, hak ve yükümlülüklerinin düzenlenerek, çalışanların sağlığını tehdit edecek unsurların önceden tespit edilip buna göre önlemlerin alınması,sağlıklı bir çalışma ortamının sağlanması ve en az iş kazaları gibi oldukça öneme sahip meslek hastalıklarına karşı çalışanların sağlıklarının mümkün mertebe korunmasıdır.

Türkiye'de bundan 12 yıl öncesine kadar İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda ciddi düzenlemeler oldukça azdı.Dolaylı hükümler ve zorlamalı yorumlarla hazırlanmış zayıf bir mevzuata sahiptik.2003 yılında AK Parti hükümeti 4857 Sayılı İş Kanunu'nu yürürlüğe sokarak yeni yönetmelik ve tebliğler yayımlamış dolayısı İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatımız değişerek yenilenmişti.

Bu İş Kanununa göre belli bir kapasitenin üstünde iş gören işletmelerde İş Güvenliği ile ilgili teknik eleman bulundurma zorunluluğu getirilerek önemli bir adım atılmış, daha sonra da tüm çalışma hayatını olumlu bir şekilde etkileyeceği düşünülen 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yerinde bir uygulama ile yürürlüğe sokulmuştu.

Bu Kanuna göre İş veren, İş Sağlığı ve Güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yaptıracak;bu değerlendirme sonucuna göre çalışanların durumu,kullanılacak güvenlik ve iş ekipmanları,iş yeri tertip ve düzeni sağlanacak,varsa eksiklikler giderilerek İş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi ve diğer sağlık personelinin tespitleri yazılı hale getirilerek İş yerinde genel bir önleme politikası oluşturulacaktı.Tüm bu yasal düzenlemeler oldukça harika görünüyordu ama maalesef Ülkemizde iş kazaları tüm bu düzenlemelere rağmen hala can alıyor, bunun son örneği de Ermenek'te facia'ya mahsur kalan Maden işçilerimizdir.

Ardı ardına gelen bu kazalar alınacak önlemlerin bir maliyet yükü değilde;iş yerlerinin daha güvenli,çalışanlarında daha mutlu olacağı ve işletmelerin daha verimli hale geleceği düşünülerek önemli bir öncelik olarak görülmeli.Yasaların uygulanması elbette önemlidir ancak geldiğimiz nokta,İş sağlığı ve güvenliği bilincinin maalesef salt yasalarla toplumumuzda oluşturulamadığıdır.

Ülkemizde iş kazalarına neden olan faktörler;bir cismin ezmesi,kesmesi veya batması,yangın ve boğulma,yüksekten düşme ve makinelerin sebep olduğu kazalar olarak gösterilmektedir.

Tüm bu olumsuz koşullara maruz kalan çalışanların büyük bir bölümü ise çeşitli baskılar, geçim kaygıları ve belli bir yaşın üstünde olma nedenlerinden ötürü çalıştıkları iş yerlerinden ayrıldıktan sonra ancak şikayetlerini dile getirebiliyor. Böyle bir tablo karşısında Ülkemizde iş güvenliği bilinci oluşturulmadan,ne yaparsak yapalım kazaların önünü almamız mümkün görünmüyor. Bunun için de daha orta öğretim düzeyinde İş güvenliği bilinci oluşturulmalı ve İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bir veya bir kaç ders okul  müfredatlarında yerini almalıdır. Gelecekte bu dersleri alan çocuklarımızın bir kısmı iş veren, bir kısmı da çalışan olacaktır.

Ortak akıl ve ortak bir hafızaya sahip olacak bu çalışma arkadaşları toplumumuzda İş Ahlakı'nın oluşmasında ki temel taşlar olacaklardır. 

Unutmayalım kazanın küçüğü-büyüğü yoktur. 

Toplumsal duyarlılığımızın oluşması için illaki toplu iş kazaları ve sonrasında gelen ölümleri beklemek bizi bir manada da kazalara ortak kılar.  

Yorum Yaz