tatlidede

İslamda Suç ve Ceza Dengesi

İslamda Suç ve Ceza Dengesi

İslam, suçlulara ceza vermeden önce suçların kökünü kazımayı, suç bataklığını kurutmayı hedef edinir… Zaten suç bataklığının kurutulmadığı yerlerde suçluyu suçlamak başlı başına bir suçtur… İslam suçları Allah korkusunu aşılamakla, fıtratı desteklemekle, ahireti hatırlatmakla, doğruları göstermekle, sorumluluk alanlarını belli etmekle kurutmaya çalışır… Namaz, oruç, zekât vs. emirler insani erdemleri tamamlamak, hırsızlık yapmamak, haram yememek vs. yasaklarda insani erdemleri korumak için şari' tarafından vazedilmişlerdir… 

 İslam’ın cezaları ise suçu durdurmaya yöneliktir… Yani kalbi İslamlaşmamış olanları cezalar ile korkutmak ve böylece durdurmaya çalışmaktır… Bunun için İslam’ın getirdiği cezalar suçu kurutmaya yönelik değil durdurmaya yöneliktir… Ceza suçu kurutmaz durdurur… Cezalar, suçluyu güçle durdurmaktır…

 Bir insanı suçlamadan önce onu suça iten unsurları ve bu unsurları yok etmeyip besleyen kuvveleri sorgulamak gerekir… Çocukluktan başlayarak üniversite dönemi dahil tüm eğitim evrelerinde Allaha yer vermeyen, fizik, biyoloji, kimya vs. derslerde Allah’ı zikretmeyen, Kevni kanunları Allah’ın yasalarından bağımsız okuyan, Allah’ın adını din kültürü kitaplarının sayfalarına hapseden eğitim sisteminin 80-90 yıldır yetiştirdiği nesilden ne bekleyebilirsiniz?

 Vicdanı körelten, şehevi duyguları kabartan, dini öcü gösteren, kapalılığı suç ilan eden, kamu alanlarına dini karıştırmayan, film ve dizileri ile nesli tepeden tırnağa yanlış inşa eden, dini hayatın her alanından sürüp camiye hapseden bir devlet sisteminin yetiştirdiği bireylerden ne umabilirsiniz?

 Özgecan’ın canına kıyan o katili asla ve asla savunmuyorum aksine kınıyorum, lanetliyorum… Ancak herkesi ayaklandıran bu cinayetin arka planında yatan suçluların da sorgulanması gerektiğine inanıyorum… Yıllardır İslam’a kin besleyen, 28 Şubat zulmü ile dindar neslin köküne kibrit suyu dökmeyi hedefleyen, dinsiz ve ahlaksız eğitimi destekleyen, askeriyesi, adli makamları, eğitim kurumları vs. kamu hizmetleri ile dindar halka kâbuslar yaşatan köhnemiş, beyni Ebu Cehil’den intikal etmiş Kemalist rejimin de suç ortağı olduğunu söylüyorum… 

 Yıllardır RTÜK’ü elinde bulundurmasına rağmen ahlaka, adaba, fıtrata ve inanca ters film, dizi ve birçok programların düzenlenmesine karşı çıkmayan aksine destek sunan devleti suçlu görmek gerekmiyor mu? İsimlerini saymaktan hayâ ettiğim, isimleri ile satırlarımı kirletmek istemediğim yerli ve yabancı birçok dizi ve filmin gençler üzerinde oluşturduğu olumsuz etkileri ne zaman görecek gözlerimiz? RTÜK ne zaman bu ahlaksız, iffetsiz, şeytani düzene dur diyecek? 

 Şehevi duyguları azgınlaştıran, gençleri zinaya, aldatmaya, yasak ilişkilere, gayri meşru ilişkilere zorlayan yayınların suçluluğunu gündeme getirmek kimsenin aklına gelmiyor mu? Ana rahminden tertemiz fıtratla gelen bu nesli bozan kim, vahşileştiren kim sormayacak mıyız? Özgecan’ı katleden bu cani suçlu ama bu caniyi canileştiren cani sistemde bir o kadar suçludur deme cesaretini ne zaman göstereceğiz? 

 Dinsiz yetiştirilen, din ile eğitilmeyen gençliğin vicdansız olmaması mümkün mü? Zorunlu din dersine hayır eylemini yapan malum sendikalar yıllardır sürdürdükleri din karşıtı politikalarının Özgecan’ın cinayetinin suç ortakları olduklarını unutmasınlar…

 Suç bataklığını kurutmadığımız sürece daha çok Özgecanlar gidecek, daha birçok cani aramızda, evlerimizin etrafında gezecek… Eğer “Özgecanlar ölmesin” diyorsanız direk ve dolaylı tüm suçluları bitirmek zorundasınız değilse acınızda, söylem ve eylemlerinizde yalancısınız demektir… Unutmayın! Suç bataklığını kurutmadığımız sürece kurumaya, kararmaya, karanlıklara gömülmeye mahkûm kalacağız… 

 Ey devlet yetkilileri! Eğer suç bataklığının kurumasını istiyorsanız, bu isteğinizde samimi iseniz atmanız gereken adımları atın… Ciddi ve cesur davranın… “Yaratan bilmez mi?” ayetine icabet edin ve İslam Şeriatini uygulayın… Eğer yaratanın yarattıkları için belirlediği kurallara uymaz beşeri kanun ve nizamlara uyacak olursanız ihanet içinde olacağınızı sakın unutmayın… Çünkü tüm beşeri sistemler sorun üretirler, hasta şahsiyetler yetiştirirler… Kâinata hâkim ilahi düzen sayesinde nasıl ki kâinat düzeni mükemmel bir şekilde işliyor işte o gibi ilahi kanunları hayatımıza hâkim kılmamız halinde de hayatımızdan birçok sorun kendiliğinden silinecektir…

 Yeni Türkiye’ye “Yeni Anayasa” değil “Şer’i Anayasa” getirilmelidir… Büyük Türkiye geçmişin enkazı üzerinde inşa edilemez… Darbe anayasaları, beşeri kanun ve nizamlar, Kemalist artıklar ile Büyük Türkiye hedefi gerçekleşemez… Eğer Türkiye büyümek ve eski gücüne kavuşmak istiyorsa köklerine, özüne dönmelidir… Unutulmamalı ki Osmanlı’yı 600 yıl ayakta tutan şey İslam’dı… 

 Ey İmam, Öğretmen, Vaiz, Müftü, Kur’an Kursu Hocası kardeşlerim! Yapmamız gerekenleri yapmamış, mesaimizin başladığı ve bittiği yerde asıl vazifemizin başladığı şuurunda hareket etmemiş, çağın tuğyanına karşı Nuh’un gemisi olmamış, neslin felahı için var gücümüzle çalışmamış, Allah’ın davasını dert edinmemiş isek görevimizi ihmal etmiş ve bu suça bizler de ortağız demektir…

 “Görev bilinci” ile değil “kulluk bilinci” ile hareket etmedikçe, görevlerimizi gönüllülük esasına dayandırmadıkça hiçbir işimizde hayır olmayacaktır… Belki ağır gelecek, belki birçoklarımızın zoruna gidecek ama bizlerde suç ortağıyız… Neden mi? Hakkıyla çalışmadığımız için… Ne kadar mı suçluyuz? Çalışmadığımız kadar…

 Yüzyıldır bozulmaya terk edilen neslin yeniden islamla inşa edilmesi için çalışmayan, çabalamayan; bunun için zamanından, parasından, rahatından fedakârlık göstermeyen kişilerin bu tip olumsuzluklardan yakınmaya, sitemde bulunmaya hakları yoktur… Özgecan cinayeti ne ilktir ne de sondur… Çalışıp çabalamazsak tembelliğimiz, pasifliğimiz, sonumuzu getirecektir… Bana neci bir hayat sürecek olursak sonumuz feci olacaktır… BİR TOPLUM İYİLİĞE ADIM ATMADIKÇA KÖTÜLÜKLER YAKASINDAN DÜŞMEYECEKTİR…

 18. 02. 2015

Yorum Yaz