tatlidede

Kadını Erkekleştirme Girişimine Kadınların Karşı Çıkması Gerekir

Kadını Erkekleştirme Girişimine Kadınların Karşı Çıkması Gerekir

Hz. İsa’yı cansiperane koruyan ve canı pahasına sahiplenen Hz. Meryem, tüm servetini Hz. Muhammed’in yolunda harcayan Hz. Hatice, Hz. Hüseyin gibi şahsiyetleri yetiştiren Hz. Fatıma ve insanlık tarihinde tarihe yön veren daha niceleri!

 

Peygamberler dâhil dünyaya yön veren birçok kral, sultan, padişah ve imparatorların hayatında olmazsa olmaz olan kadın. Peygamber, kral, sultan, padişah ve imparatorlara herkesten daha yakın olan kadın. Örneğin sahabeler dahi birçok meseleyi peygamber(ler)in eş(ler)inden öğrenmişlerdir.

 

Ve işte bu yüzden de kadını erkekleştirme girişimine en çok kadınların karşı çıkması gerekir. Türlü çıkarlar için kadını fıtratından uzaklaştıracak her türlü girişime en önce kadınların karşı çıkması gerekir. Zira kadın, kadın olmaktan çıkarsa, var olmasının bir anlamı kalır mı? Bunun için de en başta kadının bilinçlenmesi gerekir ki bu, üzerinde çokça düşünülmesi gereken hayati bir konudur.


Aynı cinsin türleri olan ve her birinin kendince özellikleri, ayrıcalıkları, avantaj ve dezavantajları olan kadını erkeğe veya erkeği kadına benzeştirme girişimini özgürlük veya hak arama-verme adı altında yapmak ne kadar doğru veya ahlakidir.


Türler elbette ki ayrı olacaktır…

Ne erkek olmak ayıp ve eksikliktir ne de kadın olmak…

Çünkü cinsiyet tercihi değildir.

Fakat asıl ayıp ve eksiklik; tercih dahi edilemeyen cinsiyetin, doğal ve doğuştan olan meziyetlerini diğer cinsi ezme ve sömürü aracı kılmaktır...


Fakat üzülerek görüyoruz ki kadınlar hakkında “…onlarla iyi geçinin…4/Nisâ19” Îlahî emir ve Peygamberimizin (s.a.s); "Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimseler değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür." ihtarı olmasına rağmen günümüzde bu naif kültürün kadınları dahi günümüz Müslümanlarının davranışlarından ötürü, haklarını elde etmek veya hak ettikleri yerde olabilmek için maalesef kadınları 'metalaştıran', üzerinden kazanç elde edilen obje olarak gören batı kültüründen medet umar hale gelmiştir.


Hz. Ömer’in, 'İmandan sonra, iyi bir kadından daha büyük bir nimet yoktur.' sözü, günümüzün birçok sorunlarının çözümü konusunda yabana atılacak bir söz olmasa gerek. Zira 'iyi bir kadın' imandan sonra en büyük nimet sayılmış. Yapılması gereken kadını erkekleştirmek değil, kadını iyi edecek bir eğitim vermek olsa gerek. Zira kadın iyi olursa insanlık da iyiye doğru gidecektir.
Zira Fatımaları yetiştirmeyen toplumların çocukları, kendi toplumlarını hep rahatsız edecektir. Hüseynî bir toplum oluşturmak için Fatıma(lar) yetiştirmek gerekir. Bu bağlamda demek isteriz ki Hüseynî bir toplumda yaşamak isteyenlerin, Fatıma(lar) yetiştirebilecek bir eğitim sistemini bir an evvel ve behemehâl inşa etmeleri gerekir.


İslam kültüründe Kadının değeri: “Evlendiğinde kocasının imanı tamamlanır. Anne olduğunda ise; cennet ayaklarının altında aranır. Fakat hala “Kadının ruhu var mı, yok mu?” tartışmalarını yapan Hıristiyan papazlarının, kadını; “Bir çiftleşme, bir zevk makinesi” olarak gören batılı Sade'nin, “Cinsî içgüdü, yaratıcı faaliyetin en büyük kaynağı” olarak gören Freud’ın, “Kadınlara mı gidiyorsun? Kırbacını unutma!” diye hemcinslerine tavsiyede bulunan ve Feminizm; “Erkek gibi olmaya can atan bir kadının operasyonundan” başka bir şey değildir diyen Nietszche ve benzerlerinin düşüncelerinden neşet eden batı medeniyetinden medet uman kadınların varlığını da yine üzülerek müşahede etmekteyiz.

 

Biz biliyoruz ki bir erkeğin iffetine dil uzatmak onu yaralar fakat bir kadının iffetine dil uzatmak onu öldürür. Evet, kadın yoksa insanoğlu da olmaz.

 

Fakat ne yazık ki bu kadar önemli olduğunun farkında olmayan, 'Kadın hakları' diyerek kadını sömüren, metalaştıran ve üzerinden kazanç elde edilen bir obje haline getiren sistemi savunan nice kadınlar vardır.



Yorum Yaz