Kıbrıs tarihinin en önemli ve en güzel gotik eserlerinden biri olarak kabul edilen Selimiye Camii, aslında St. Sophia (Aya Sofya) Katedrali olup 1208–1326 yılları arasında Lüzinyanlar döneminde inşa edilmiş bir Katolik Kilisesidir.
Restorasyon çalışması devam ettiği için içine giremezsek de yapının en önemli özelliği anıtsal verandası ve onun ihtişamlı üçlü kapısıdır. Osmanlıların 1570’de döneminde St. Sophia Katedrali iki uzun ve zarif minare eklenerek camiye çevrilmiş ve Aya Sofya Camisi olarak adlandırılmıştır.
Peki, bu tarihi ve önemli mabedin katedralin yapımına ne zaman başlandığına dair kesin bilgi bulunmazken, elde olan bilgilerden en önemlisi, 1209 yılını işaret etmektedir. Fransa’nın başkenti Paris’te yer alan Notre Dame Katedrali’nden esinlenerek yapılan katedral, 1228 yılında Eustorge hakimiyeti döneminde tamamlandı. Daha tamamlanmadan depremler ile sarsılan katedral, ağır hasarlar ile karşı karşıya kalmıştır. 1267 ve 1303 yılları arasında meydana gelen depremler, katedrale oldukça büyük bir zarar vermiş katedralin onarılıp, kutsanıp ve yeniden açılması ise 1326 tarihinde gerçekleşmiş oldu.
Tapınak Şövalyeleri’nin gerçekleştirdiği duruşmalara da ev sahipliği yapan St. Sophia Katedrali Cenevizlilerin Kıbrıs’a gerçekleştirdikleri baskınlarda yeniden büyük ölçüde zarar gördü.
Venedikliler döneminde yeniden onarılan katedral adanın Osmanlılar tarafından ele geçirilmesi ile içindeki ikonlar temizlenerek camiye çevrilmesi için gerekli olan mihrap, minber ve minare eklemeleri yapıldı.
1874 yılında ise Sultan Abdülaziz’in Lefkoşa’yı ziyareti sonrasında “Aziziye Kapısı” olarak adlandırılan ve bir pencerenin genişletilmesi ile yeni bir kapı inşa edildi.
Tarih açısından oldukça çetrefilli bir değere sahip olan bu mabet, 13 Ağustos 1954 yılında Kıbrıs Müftüsü, Kıbrıs’ın fethedilmesi sırasında tahtta olan Yavuz Sultan Selim’in onuruna caminin ismi Selimiye Camii olarak değiştirildi.
Toplamda 1750 m2 büyüklüğünde olan cami, aynı anda 3 bin kişinin ibadet etmesine imkan sağlıyor.
5 farklı medeniyet dönemde farklı yenilenmelere tabii olan bu katedrali ziyaret ettiğinizde, farklı deneyimler yaşamanız mümkün olmaktadır. Kıbrıs’a geldiyseniz bu güzide mabedi mutlaka ziyaret etmelisiniz.
İçini görememenin üzüntüsü ile Selimiye Camisinden ayrılırken yolumuzu trafiğe kapalı sokaklarda hepsi begonvillerle sarılmış renk cümbüşü eşliğinde gezinirken Furkan abinin tavsiyesi ile Kumda Kahve'e soluklanıyoruz. Antika objelerle süslenmiş, küçük bir kütüphanesi olan mekân konseptiyle çok hoş bir görünüme sahip.
Çalışanları bayağı güler yüzlü olan kafede ben kahve yerine orman meyveli meyve suyu içsem de kumda yapılan kahvenin şerbet ve lokum eşliğindeki sunumu çok güzeldi.
YORUMLAR
-
YORUM YAZ!