tatlidede

Kırk Yıl - Halid Ziya Uşaklıgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kırk Yıl kimin eseri? Kırk Yıl kitabının yazarı kimdir? Kırk Yıl konusu ve anafikri nedir? Kırk Yıl kitabı ne anlatıyor? Kırk Yıl kitabının yazarı Halid Ziya Uşaklıgil kimdir? İşte Kırk Yıl kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 10.03.2022 18:00
Kırk Yıl - Halid Ziya Uşaklıgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Halid Ziya Uşaklıgil

Yayın Evi: Özgür Yayınları

İSBN: 9789754472394

Sayfa Sayısı: 967

Kırk Yıl Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yazarının samimi, objektif tutumu v sanatkârane üslubuyla Kırk Yıı edebiyatımızın anı türündeki en güze örneğidir. Kırk Yıl, sadece Halid Ziy Uşaklıgil'in yetişme ve olgunlu dönemini değil, tanıklık ettiği I] Abdülhamid döneminin toplumsa yaşamını, başta Servet-i Fünun olma üzere dönemin kültür ve edebiya çevrelerini tüm ayrıntılarıyla gözle önüne sermektedir. Kuşkusuz, b özellikleri bir anı kitabı olmasın rağmen Kırk Yıl'ı edebiyatımızın b türde en çok başvurulan ve kullanıla kaynak bir eseri haline getirmiştir.

Kırk Yıl Alıntıları - Sözleri

  • Bu da geçer!.. Evet, hep geçerdi, lakin seneler de beraber, arkalarında elemlerden, mücadelelerden, bıkkınlıktan, bezginlikten ve nadiren zincirin paslarla örülü karamsar halkalarında parça parça kırmızı tebessümlerini koyarak gözleri aldatan neşelerle dolgun bir ömrü de sürükleyen senelerle beraber her şey geçerdi.
  • Bu hayatın altında neler saklanmış olabilirdi? Belki korkunç vakalar, kanla bulanmış sergüzeştler, hatta vahşi cinayetler, velhasıl unutmak için derinlere gömülmüş maziler olabilirdi.
  • "Beklemek... Bunun kısası olmayacağını herkes bilir."
  • Doğu? Pek güzel, belki pek zengin bir geçmiş!.. Ama gelecek batınındır. Geçmişe teşekkür borcunu onu horlamamakla ödeyerek batıya yürümek yoluyla, Türk kendi varlığına karşı ilerleme-yükselme görevini yerine getirmelidir.
  • Beklemek... Bunun kısası olmayacağını herkes bilir.
  • Doğu? Pek güzel, belki pek zengin bir geçmiş!.. Ama gelecek batınındır. Geçmişe teşekkür borcunu onu horlamamakla ödeyerek batıya yürümek yoluyla, Türk kendi varlığına karşı ilerleme-yükselme görevini yerine getirmelidir.
  • Dün gibi bir şey. İşte gözlerimi kapayınca aradan sanki bir uyku zamanı geçmiş denebilecek. Bu uzun rüyanın öte tarafında kalanlar da bir rüya... Acı ve tatlı birbirine dolaşan, kalın ve uzun bir saç örgüsü gibi, kıvrılıp bükülüp birbirine sarılan, gülen ve ağlayan hatıralarla dolu..
  • Şeklen zevki taltif edemeyen şeylere karşı isyan ederdim, hâlâ da öyle.
  • Bilmiyor musun en gülümseyen ufukların arkasında dişlerini gıcırdatan kıskanç bir sima vardır, sırıtarak ısırmaya hazır bir şans...
  • Geçmiş zamanın gençleri (bizler), hem dışından hem içinden çürüyen, ne vakit yıkılacak diye beklenen bir yurdun bahtı kara çocuklarıydı. Bugünün önü açık, başı yüksek kuşağı ile ne acı ayrı'lık!
  • Kalabalık... Kalabalık... Amcalar, halalar, enişteler, her biri birer yakınlık unvanı ile size hükmetme, hissiyatınıza tasarruf pençesini yapıştırmak için kendisinde bir hak bulanlardan müteşekkil bir kalabalık...

Kırk Yıl İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Öncelikle bir türlü elime alıpta bitiremediğim bir kitaptı ve sonunda oturup hakkıyla bitirdim :) kitap incelemesi yapmayı ve yapanlara bayılıyorum , ne güzel ya kitap okuyup burda kitap hakkında ki düşüncelerini paylaşmaları hayranlık duyarım hep :)) Evet fazla uzatmadan doğru bir şekilde kısaca bir inceleme yapmak istedim... Okuyup okuyabileceğiniz en mükemmel otobiyografi. Yazarının samimi, objektif tutumu ve sanatkârane üslubuyla Kırk Yıl, edebiyatımızın anı türündeki en güzel örneğidir. Kırk Yıl’ı okuyanlar, edebiyat tarihçileri tarafından Türk edebiyatının ilk büyük romancısı kabul edilen Halit Ziya’nın kaleminden hem modern edebiyatımızın kuruluşu hakkında bilgi sahibi olacak hem de Sultan Hamit döneminin bellibaşlı olaylarına, pek çok toplumsal ve siyasal dönüşüme tanıklık edecekler. Sağlam bir yapısı ve tekniği olan yapıtta zengin bir adamla evlenen genç ve güzel bir kadının yaşlıca kocasına sadık kalmak kararına karşın, elinde olmayarak yasak bir aşka sürüklenişi, olayın psikolojik nedenleri üstünde de durularak, gerçekçi bir biçimde anlatılmıştır. Sürükleyici bir kitap.. Halit zıya'nın kitaplarına tanıklık etmek güzel :)) (MasalHelin)

Ben Edebiyatçı değilim. Edebitayla ilgili fazla bilgimde yok. Bu kitabı okuduğum bir Tarih kitabında, yazarın bu kitapdan Dip Not olarak verdiği bir bilgiden dolayı ilgimi çekti aldım ve okudum. Şunu kolaylıkla ifade edebilirim ki her ne kadar Edebiyat ağırlıklı (Servet-i Fünûn) bir Hatıra kitabı olsada herkesin kolayca okuyabileceği, anlayabileceği, Abdulhamid Devrini iyi işlemiş bir eser. Yazarın samimi dili sanki karşınızda oturuyormuşcasına bir sıcaklık, yakınlık veriyor size ve okurken sıkılmıyorsunuz. Kısacası bu kitabı okumak için illa Edebiyat ile haşır-neşir olmak şart değil. Herkesçe okunabilecek güzel bir eser... (Muharrem Kenger)

Rahmetli, ömrünün ilk kırk yılını kısmen objektif kısmen subjektif, kısmen bilgi kaynağı minvalinde kısmen de "bu adam mai ve siyah'ın veya aşk-ı memnu'nun yazarı" dedirtecek ve her 100 mütefekkirin 99'unun malik olduğu bütünleyici-kuşatıcı-kucaklayıcı olamama marifetine sahip bir yazar olarak anlatmış (vakt-i zamanında bir gazeteye) olsa da kalemi enfes! İkinci okuyuşum bu, ama ilkinden daha ziyade tat alıyorum cümlelerinden, seçtiği kelimelerden, benzetmelerden. Hele bazı yerlerde anlamam için kapalı bırakıyor ya... Özellikle akıcı okuyabilme, bir oturuşta yüz sayfa okuyabildim. Hiç şüphesiz anı denilen hazinelerin böyle bir hususiyeti mevcuttur, lakin kırk yıl bir kat daha rahat okutuyor kendini. (S. N. Aldıkaçtı)

Kırk Yıl PDF indirme linki var mı?

Halid Ziya Uşaklıgil - Kırk Yıl kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kırk Yıl PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Halid Ziya Uşaklıgil Kimdir?

Bazı edebi yazılarını Hazine-i Evrak dergisinde Mehmet Halit Ziyaeddin adıyla yayımlamıştır. Servet-i Fünun edebiyatının en büyük nesir ustası kabul edilir. İlk büyük Türk romanı olarak kabul görmüş Aşk-ı Memnu'nun yazarıdır.

Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun Sultan Reşat devri Mabeyn Başkatibi (1909-1912), ve Ayan Meclisi üyesidir.

İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu. Babası halı tüccarı Halil Efendi, Uşak'tan İzmir'e göçmüş varlıklı bir ailedendi. Halit Ziya, o sırada İstanbul'a yerleşmiş olan Halil Efendi ile Behiye Hanım'ın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Mahalle mektebindeki ilk eğitiminin ardından Fatih Askeri Rüştiyesi'ne devam etti. 93 Harbi'nin başlaması ile Halil Efendi'nin işleri bozulunca aile, İzmir'e yerleşti ve Halit Ziya öğrenimini İzmir Rüştiyesi'nde sürdürdü. Ardından İzmir'de Ermeni Katolik rahiplerinin çocukları için kurulmuş yatılı bir okula devam ederek Fransızcasını geliştirdi; Fransız edebiyatını yakından tanıdı. Fransızca çeviri denemeleri yaptıktan sonra henüz öğrenci iken ilk yazılarını yayımlamaya başladı. Önce İzmir çevresinde kendini tanıttı. Bazı edebi yazılarını İstanbul'da Hazine-i Evrak adlı önemli bir dergide "Mehmet Halid" adıyla yayımladı. Son sınıfta iken okuldan ayrıldı, babasının kâtibi olarak iş yaşamına başladı. Aynı yıl, Bıçakçızade Hakkı ve Tevfik Nevzat adlı arkadaşlarıyla Nevruz adlı bir dergi yayımlamaya girişti. 10 sayı kadar yayın hayatında bulunan ve İzmir'in ilk edebiyat dergisi olan bu dergide çeviri şiir ve hikâyeler, mensur şiirler, bilimsel yazılar yayımladı. Babasının yanındaki işi edebiyat merakı ile bağdaştıramadığından farklı bir iş aradı. İstanbul'a giderek hariciyeci olmak için başvurdu; başvurusu kabul edilmeyince İzmir'e döndü. İstanbul'da bulunduğu süre içinde Fransız edebiyat tarihi ile ilgili olarak uzun süredir yazmak istediği kitabı yazdı. Garbdan Şarka Seyyale-i Edebiye: Fransa Edebiyatının Numune ve Tarihi adlı kitabı 1885'te 84 sayfa olarak basıldı. Bu eser, onun basılan ilk kitabıdır ve Türkçede basılmış ilk Fransız edebiyatı tarihi olma özelliği taşır. İzmir'e döndükten sonra İzmir Rüştiyesi'nde Fransızca öğretmenliği yaptı, öğretmenliğe devam ederken Osmanlı Bankası'nda çalışmaya başladı. İzmir İdadisi'nin açılmasından sonra öğretmenliğe bu okulda devam etti; Fransızcanın yanısıra Türk edebiyatı dersleri verdi.

 

Halid Ziya Uşaklıgil Kitapları - Eserleri

  • Mai ve Siyah
  • Aşk-ı Memnu
  • Bir Ölünün Defteri
  • Kırık Hayatlar
  • Ferdi ve Şürekası
  • Nemide
  • Bu muydu?
  • Ferhunde Kalfa
  • Sefile
  • Fena Bir Gece
  • Hikaye
  • Bir Acı Hikaye
  • Sade Bir Şey
  • Aşka Dair
  • Kırk Yıl
  • Mai Yalı
  • Bir Yazın Tarihi
  • İzmir Hikayeleri
  • Ruhun Lisanı
  • Bitmemiş Defter
  • Saray ve Ötesi
  • Kadın Pençesi
  • Kar Yağarken
  • Solgun Demet
  • Onu Beklerken
  • Bir Hikaye-i Sevda
  • İhtiyar Dost
  • Bir Şi'r-i Hayal
  • Mensur Şiirler - Mezardan Sesler
  • Saklanan Düşman
  • Füruzan
  • Kâbus
  • Nesl-i Ahir
  • Sepette Bulunmuş - Hepsinden Acı
  • Hepsinden Acı
  • Bir Başlangıcın Sonu
  • Kırık Hayatlar 1. Cilt
  • Sanata Dair
  • Kırık Hayatlar 2. Cilt
  • Küçük Fıkralar
  • Bir Muhtıranın Son Yaprakları
  • Valide Mektupları
  • ذكريات راحل
  • Papağan Halit
  • Yarın Kardeşler
  • Sanata Dair Cilt 2
  • Sanata Dair Cilt 1
  • Saray ve Ötesi
  • Garp'tan Şark'a Seyyale-yi Edebiyye
  • Almanya Mektupları

Halid Ziya Uşaklıgil Alıntıları - Sözleri

  • Ben mutsuz, kendi kendimden, hayatımdan, geleceğimden kuşku duyan bir gencim. (İzmir Hikayeleri)
  • "Zengin olmamakla beraber eline geçen bütün parayı elbiseme, harçlığımı harcar, üç gün sonra para istesem hiç itiraz etmez.." (Aşka Dair)
  • "Lakin asıl şiir kadınlardır, bu çiçeklerden teşkil edilerek odanızın yaldızlı hücrelerinde narin çiçekliklerde güzel kokulu anılarıyla size gülümseyen demetlerdir. " (Aşk-ı Memnu)
  • "Zaten hiçbir zaman kendisi için alelade bir hayattan fazlasını tasavvur etmemişti. Ta çocukluğundan beri zevkleri sade, emelleri ufaktı." (Mai Yalı)
  • mazi ve istikbal aynı ömür kitabının iki sahifesidir, birini yırtmak diğerini natamam [noksan] bırakmak demektir; hele ikincisini yazmak isteyenler birincisini okumamış, görmemiş bulunurlarsa yazacakları bî-asıl bir hurafeden [temelsiz bir saçmalıktan] ibaret kalır. (İhtiyar Dost)
  • Sen yalnız benimsin, başka hiç kimsenin olamazsın. Ben bütün içim kaynayarak, bedenimin en küçük parçasına kadar titreyerek senin isteğinle doluyum. Gece gündüz, uyurken uyanıkken gözlerimde kafamda yalnız sen varsın. Anlıyor musun? ... Hep senin için yaşıyorum; ama senin için ölmesini de bilirim. (İzmir Hikayeleri)

  • Hâlâ yaşamaktadır lâkin bir yarısını mezara gömmüş bir vücut nasıl hayatta bulunursa öyle... (Hikaye)
  • Bir muaşakadan [aşktan] alınan lezzet mahvolur, lâkin bir validenin badi-i felâketi [felâket sebebi] olmaktan mütevellit [ileri gelen] azab-ı vicdanî ebediyyen müteezzi eder [acı verir]. (Sefile)
  • O kalp sevmiş, fakat sevdikten sonra kırılmıştı. (Bir Ölünün Defteri)
  • Fakat bilinemez nasıl bir ihmalle bir aile kurma tasavvur ve ihtiyacını daima ertesi güne erteleye erteleye bir gün fark etmişti ki saçları ağarmış... (Mai Yalı)
  • Aşk, geçtiği yerlerde hazzın öyle izlerini bırakır ki bu görülmese bile duyulur, sezilir. (Sade Bir Şey)
  • ...ona en düşman olduğu zamanlar en ziyade sevdiği zamanlardı ve pek emindi ki o da ağır hakaretleriyle, hırçınlıklarıyla beraber onu seviyordu. (Bitmemiş Defter)
  • Ne kadar çirkin ve kötü hisler varsa, haset, kıskançlık, çekememezlik, gayz ve kin, her şeyin üstünde tutulmak gerekirken, çıkarlara göre kullanılmak istenen din örtüsünün altında saklanırdı. (Papağan Halit)

  • Unutmak istediğim bütün anılar onun içinde idi . (Bir Ölünün Defteri)
  • Aralarinda hallolunacak meseleler, paylasilacak seyler, birisine yahut digerine uyarak kabul olunacak fikirler ortaya cikti. Isin baslangicinda her ikisi de digerine karsi, karsilikli yardimlarda bulunuyorlardi. Oyle ki sonunda yaklasa yaklasa ya opusmek ya bogusmak lazim geldi. Opusmediler, bogusmak da istemediler, yalniz ayrilmakla yetindiler. (Saklanan Düşman)
  • "Gel. dama çıkalım, sen uçurtmanı uçur, bende çoraplarını öreyim." (Sepette Bulunmuş - Hepsinden Acı)
  • Sultan Reşat'ın cülusunun hemen akabinde bir gün Emrullah Efendi (İttihatçı) bana geldi ve oturmaya bile kuvvet bulmayarak yarı ayakta yarı sandalyede söyledi: “Sana mühim bir iş için geliyorum. Biliyorsun ki hünkâr için hükümet yirmi beş bin lira tahsisat teklif ediyor. Biz bunu fazla bulmuyoruz ama…” “Ama hünkâr kendiliğinden bunun beş bin lirasını terk edecek olursa efkâr-ı umumiye üzerinde pek iyi bir tesir hâsıl edecek.” (Saray ve Ötesi)
  • "Evet. beni en çok mutlu edecek şey, annesi ve kızını öldürmek olacak!.." (Sepette Bulunmuş - Hepsinden Acı)
  • Kaderin akışına engel olacak bir tedbir alınabilir miydi? (Bir Acı Hikaye)
  • "Bu evlilik seni mesut etmek değil, aksine, öldürüyor..." (Ferdi ve Şürekası)

Yorum Yaz