tatlidede

Kritovulos Tarihi 1451-1467 - Kritovulos Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kritovulos Tarihi 1451-1467 kimin eseri? Kritovulos Tarihi 1451-1467 kitabının yazarı kimdir? Kritovulos Tarihi 1451-1467 konusu ve anafikri nedir? Kritovulos Tarihi 1451-1467 kitabı ne anlatıyor? Kritovulos Tarihi 1451-1467 PDF indirme linki var mı? Kritovulos Tarihi 1451-1467 kitabının yazarı Kritovulos kimdir? İşte Kritovulos Tarihi 1451-1467 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 25.05.2022 17:00
Kritovulos Tarihi 1451-1467 - Kritovulos Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Kritovulos

Çevirmen: Ari Çokona

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786052953297

Sayfa Sayısı: 288

Kritovulos Tarihi 1451-1467 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kritovulos (XV. yüzyıl): Kendisi hakkında yazdıklarından anlaşıldığı kadarıyla 1400’lü yılların başlarında İmroz’da

doğdu. Bizans’ın tarih sahnesinden silinip yerini Osmanlı’ya bırakmasına bizzat şahit oldu. Yaşadığı dönemin tarihsel önemini kavramış bir aydındı. Fatih Sultan Mehmed’e ithaf ettiği ve sultanın ikinci dönem saltanatının 1451-1467 yıllarını kapsayan beş kitaplık eseri döneminin en ayrıntılı, en nesnel çalışmalarındandır.

İlk kitapta II. Mehmed’in tahta çıkışı, devletin idari ve mali yapısını düzenlemesi, İstanbul’un kuşatılması ve fethi anlatılır. Diğer kitaplarda Fatih Sultan Mehmed’in Sırbistan, Mora, Enez seferleri, Sinop’tan Arnavutluk’a uzanan fetihleri aktarılır. Kritovulos eserinde İstanbul’un imar ve iskânı üzerinde özellikle durur ve bunlara dair ayrıntılı bilgiler de verir. Fatih Sultan Mehmed’i pek çok konuda öven yazar, dönemine göre oldukça cesur davranıp, eserini ithaf ettiği sultanın kimi eylemlerini eleştirmekten de geri durmaz. Tek nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Yazma Eser Kütüphanesi’nde bulunan Kritovulos Tarihi, pek çok tarihçinin Ortaçağ’ın sonu saydığı İstanbul’un fethine ve Fatih Sultan Mehmed dönemine ışık tutan eşsiz bir kaynaktır.

Kritovulos Tarihi 1451-1467 Alıntıları - Sözleri

  • Demek ki insanlığa dair hiçbir şey güvenilir ve kalıcı değildir. Her şey hayatın değişimlerine uyarak, Euripos'un {Eğriboz} suları gibi girdap halinde bir aşağı bir yukarı akar durur. Hayat denilen oyunun bazen öznesi, bazen de nesnesi olur. Bu istikrarsız akış ve hareketle bu düzensiz gelgit ve değişim dünya var oldukça hiç durmayacak.
  • İnsanlık var oldukça, iktidarın aynı kişilerde kalmadığını ya da tek bir kavme {genos} ve tek bir millete nasip olmadığını kim bilmez?
  • Trabzon eski çağlarda büyük ve güzel bir şehir olduğu gibi, İyonlarla Atinalıların kolonisi ve bölgenin en eski Hellen yerleşimidir. Karadeniz'in doğu sahillerinde, Asya'nın (Anadolu] denize yakın müsait bir noktasında bulunur. Mükemmel, verimli ve bol topraklara sahiptir; çevresindeki bölgeye hükmeder. Çok eski tarihlerden beri yukarı Asya'nın, yani Ermenistan, Asurlular ülkesi ve civar bölgelerin ticari merkezi olarak gelişti, büyük servet, güç ve ün kazandı. Trabzon sadece yakın çevresinin değil, uzağındaki bölgelerin de en şöhretli şehirlerindendir.
  • İktidar durmak bilmeyen bir gezgin gibi milletten millete, ülkeden ülkeye dolaşarak, bazen Asurlulara, bazen Medlerle Perslere, bazen de Helenlerle Romalılara uğramış, onları belirli zamanlarda ve belirli süreler için ziyaret etmiş, hiç aynı yerde kalmamıştır .
  • Her şeyden önce bu şehirde, bir kismi kralın sarayında, bir kısmı ileri gelenlerin konaklarında, bir kısmı da halkın konutlarında olmak üzere büyük ve çeşitli zenginlikler vardır. Ancak bu zenginliklerin en büyüğü ve en değerlisi kiliselerde muhafaza edilmektedir. Altın, gümüş, değerli taşlar ve incilerden yapılmış adaklarla kutsal emanetler, büyük miktarda gösterişli ve güzel mobilyalar ve muhtelif ev eşyalarıyla diğer hazineler, bunların hepsi sizin olacak. (4) Ayrıca şehirde yaşayan birçok asil ve seçkin erkekten bazıları köleniz olacak, bazıları da pazarda satılacak. Çok sayıda çekici, güzel yüzlü genç kadın, asil ailelere mensup, bazılan güçlü ve tanınmış şahsiyetlerle evlenmeye hazırlanan, erkek gözü değmemiş, asil, evlilik çağında çok sayıda bakirë de var. Bunlardan bazılarını kendinize eş alacak, bazıların cariye olarak kullanacak, bazılarını da satacaksınız. Keyil almak, hizmet görmek ve maddi yarar sağlamak açısından çok yönlü kazancınız olacak. Ayrıca çok sayıda genç, güzel ve asil erkek çocuğu, onlara bakanların gözünü dinlendiren mutluluk, keyif ve huzur veren muhteşem kilisilerle kamu binaları, güzel konaklar, parklar ve benzeri yapılar da var.
  • Korkunç, yürekler acısı ve herhangi bir trajediden daha acıklı olaylar sergileniyordu. Bütün yaşamlarını evlerinin içinde geçirerek eşiklerini hiç aşmamış, seçkin ailelere mensup, asil, erdemli genç kadınlar, erkek gözünün değmediği, en iyi ailelere mensup, bakımlı ve güzel bakireler, arsızca bir kabalıkla odalarından zorla çekilip götürüldüler. Kimi ise yataklarında uyumaktayken karşılarında bir kâbus gibi kılıç kuşanmış, elleri kanlı, hiddetle soluyan, katil bakışlı, anlaşılmaz müstehcen sözler bağıran ve en kötü şeyleri yapmaya hazır askerler gördüler; çünkü bu kitle her türlü millet, irk ve sosyal sınıfın karışımıydı. Hangi kötülüğü yapmadılar ki? Yırtıcı vahşi hayvanlar gibi evlerin içine atlayarak kabaca çekiştiriyor, sürüklüyor, parçalıyor, hayasızca kaçırarak yolun ortasında kirletiyorlardı. Rivayete göre, kadınlardan bazıları sadece onları görüp seslerini duyunca öyle korkmuşlar ki az kalsın ölüyorlarmış. (6) Saygıdeğer yaşlılar ak saçlarından sürüklenip acıma sızca dövülüyor, asil ve güzel çocuklar kaçırılıyor, din adamları aşağılanıyordu. Kendilerini Tanrı'ya adamış, manastirlarından dışarıya adım atmamış erdemli bakire rahibelerden bazıları hücrelerinden, bazıları da sığındıkları kiliselerden çıkartılıp yerlerde süruklenir, küfür ve aşağılamalarla kaçınılırken, iç paralayıcı çığlıklar ve gözyaşlarıyla saçlarına başlarını yoluyor, acıyla dövünüyorlardı. Küçük çocuklar kabalikla annelerinin kucağından kopartılıyor, yeni evli gelinler acımasızca kocalarından alınıyor, saldırganlar her türlü kötüluğu yapıyordu.
  • (1) Sultan o günlerde en önde gelen ve güçlü adamlarından biri olan Halil'i tutuklatarak zindana attırdi ve uzun süren işkencelerden sonra idam ettirdi.Bu adam şöhret, zenginlik ve güç açısından asillerin arasında sivrilmiş olduğundan, kendisinin ve atalarının toplamış olduğu büyük miktarda altın, gümüş ve her türlü zenginliğin sahibiydi. Sultan, oğullarına kalmasına izin verdiği küçük miktarlar dışında bütün servetini devlet hazinesine aktardıysa da, bir süre sonra her şeyi oğullarına geri verdi. (2) Sultanın paşasına kızması için başka sebepleri de vardı ama en önemlileri şunlardı: Üzerinde büyük nüfuz sahibi olduğu babasının döneminde birçok konuda kendisine karşı çıkmış ve babası kendi arzusuyla ülkenin yönetimini oğluna bıraktığında Halil'in önerisiyle tekrar devletin başına geçmişti. Ayrıca her zaman Polis'e savaş ilan edilmesini engellemeye çalışıyor, Romalılarla gizli temaslar yürüterek onlara devlet sırlarını açıklıyor, her yolu deneyerek sultanın aleyhine çalışıyor, ona karşı çıkıyordu.
  • (4) Kıyım konusunda doyuma ulaştıktan ve şehri ele geçirdikten sonra, askerlerden bazıları birliklerine göre dizilmiş halde asillerin konaklarını yağmalayıp talan ettiler, diğerleri kiliseleri yağmaladılar. Kimileri de yağmalamak, çalmak, ganimet toplamak, yaş ve sınıf farkı gözetmeksizin erkek, kadın, çocuk, genç, yaşlı, din adamı ve keşişleri öldürmek, kirletmek ve esir almak üzere evlere dağıldılar.
  • (5) Sultan İlion'a [Troia] geldiğinde, harabeleri ve eski Troia şehrinden kalan izleri, şehrin büyüklüğünü, konumunu, bölgenin diğer üstünlüklerini ve deniz ile karanın uygun bir noktasında kurulmuş olmasını dikkatle inceledi. Ayrica kahramanları, yani Akhilleus, Aias ve diğerlerinin mezarlarını inceledi, onlara övgüler düzdü, şöhretlerine, kahramanlıklarına ve Homeros gibi bir ozan tarafından yüceltilme onuruna sahip olmalarına gıpta etti. (6) O sırada, başını hafifçe sallayarak şöyle dediği rivayet edilir: "Geçen bunca yıldan sonra bu şehirle insanlarının intikamını almayı Allah bana nasip etti.Düşmanlarına boyun eğdirdim, şehirlerini fethettim ve ülkelerini Mysialıların yağmasına çevirdim. Şehri kuşatanlar Hellen, Makedon, Tesalyalı ve Peloponne sosluydu. Onların soyundan gelenleri, bunca yıldan sonra, o dönemde ve daha sonraki yıllarda biz Asyalılara küstahça davrandıkları için cezalandırdım."
  • Sultan Konstantinopolis'e gelince biraz dinlendikten sonra ülkenin sorunlarına, genel olarak yönetim sıkıntılarına, özellikle de sarayına ve askerlere ilişkin konulara yoğunlaştı. Bütün askerlerini teftiş ederek, zekâ, cesaret, teorik ve pratik askerî bilgileri açısından en iyilerini saptayarak daha yüksek makamlara terfi ettirdi. Herkesi hak ettiği mevki ve makama getirdi. Hiçbir şeyden sakınmayarak, iyileri para, mevki, makam ve mümkün olabilecek her türden hediyelerle ödüllendirerek onurlandırdı.

Kritovulos Tarihi 1451-1467 İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kritovulos, Fatih dönemi tarihçilerinden biri. Soylu bir Bizans ailesine mensup. İstanbul'un fethinden sonra Fatih'in hizmetine girer. İstanbul'un fethini çağdaşları içinde en güzel anlatan odur. Kitabını 1467'de Fatih Sultan Mehmed'e sunar. Kitapta klasik bir Türk okuyucusunu rahatsız edecek şeyler vardır. Mesela, İstanbul'un yağması sırasında yapılanları vahşet, barbarlık, talan vb. ağır sözcüklerle tanımlar. İşin asıl ilginç kısmı, Kritovulos'un bu eserini "sert mizacıyla" bilinen Fatih'e sunabilmiş olmasıdır. (Ragıp Reis)

2. MEHMEDİ KRİTOVULOSUN GÖZÜNDEN GÖRMEK: Kritovulos, Bizanslı bir asil aileye mensup biridir. 2. Mehmed döneminde yaşamış ve İstanbul’un alınmasından sonra 2. Mehmede bağlı biri olmuş ve 1451-1467 yılları arasında yaşanan olayları Hellence olarak yazarak, bu dönemi Batı Medeniyetinin de araştırma ve öğrenme sürecine katkı da bulunmuştur. Eseri yazarken, Sultan’a sunacağı için övgü dolu sözler kullanmış olması, dönem içinde makul görünmesi gereken bir olaydır. Bu durum sizi tüm olayları övgülerle, yücelterek anlatıyormuş izlenimi vermesin tabi ki. Özellikle İstanbul’un düşme kısmını anlattığı yerler, bizim bazı okuyucu kitlesini rahatsız edebilecek seviyede. Ama anlattıklarının abartı veya yalan olduğunu şahsen düşünmüyorum. 1453 senesi kitabı okuyacakların, muhtemelen en fazla dikkatini çekecekleri bölümdür. Topların nasıl yapıldıklarından, o dönemde oluşmuş rivayetlere kadar birçok detayı bu eserde bulabileceksiniz. Kritovulos, batıl inançlara karşı fazla yatkın olduğu için eserde yer yer bu tarz rivayetlere denk gelmeniz kaçınılmaz. Eserde, Timur’dan da bahsedilmesi kısmı hoşuma gitti fakat onu Massagetler veya İskitler olarak görmesini garipsedim açıkçası. Bu eserden önce denk gelmediğim bir şeydi. Mehmed, Ankara Savaşı’nın etkilerini unutmamış ve halkını İstanbul’un kuşatması için galeyana getirmek için bu durumdan da faydalanmıştır. Timur’un Roma’lıların gaza gelip saldırdığını söylemesini ise sadece komik buldum. Öyle bir zeki bir komutanın birisinin gazına gelip sefer düzenlemesi ve hele hele Çin hedefi varken bununla zaman kaybetmesi hiç mantıklı gelmiyor. Mehmed’in İstanbul’a daha doğrusu o zamanki adıyla Konstantinopolis, yazarın bahsetmesiyle Polis’e karşı bakışını, bu eserde görebilmeniz mümkün. Bunu sadece bir basamak olarak görüyor ve nihai hedefi olan Roma Sezar’ı olma yolunda bunun olmasının kaçınılmazlığının farkında. İstanbul’dan sonra hem Balkanlara hem de Anadolu tarafına özellikle Sinop, Trabzon tarafına yaptığı seferleri hakkında da malumatlar vardır. Buraları almak istemesindeki amacı ve oraya gittiğinde oraların güzelliğinden etkilenmelerini de görebileceksiniz. Balkanlarda yaptığı seferler daha çok İtalya’ya gidip yolunda önemli noktaları ele geçirmek ve bazı bölgelerde gümüş madenleri olan yerleri ele geçirmek olduğu da ortadadır. İstanbul ile ilgili yaptığı iskân politikaları ve şehir için harcadığı paralar ve insanları burada toplama isteğinden de eserde bahsedilmiş olup, bu tarz sosyal konulara daha az yer vermiştir. Eser ağırlıklı olarak askeri tarih kitabı niteliğindendir. Ama bunun yanında Batlamyus haritalarıyla ilgili düşünceleri ve birleştirmek için yaptırdığı çalışma ve filozofları ve bilim insanlarını etrafında toplayıp onlarla olan sohbetlerinden de bahsedilmiştir. Kitabın sonlarında yaşanan salgına da değinip esere son vermiştir. Eser oldukça akıcı olup, bu dönemle ilgili okuma yapmak isteyen okurlara önerilir. Sosyal konular hakkında çok fazla bilgi olmasa da dönemle ilgili farklı bilgiler edinebilirsiniz. Bir de bu eserin Sultan’a takdim edildiğini de unutmayın. 2. Mehmed’in sinirli bir yapısı vardır ve onunla ilgili yalan yanlış bir şeyler yazmış birisine çok da hoşgörülü davranacağını düşünmek Pollyana bakışı olur. (Robert Langdon)

Kritovulos Tarihi bitti. Kitap Fatih Sultan Mehmed'in saltanatının ilk 17 yılını anlatıyor, kitabı benzer kitaplardan ayıran yanı kitabın yazarının Fatih'in çağdaşı olması ve yazarın Hristiyan olmasında yatıyor. Bugüne kadar Fatih'i ve İstanbul'un Fethini hep Müslüman tarihçilerden okumuştum ve bir yerden sonra bu tarihçiler Fatih'i kusursuz bir insan olarak gösterdikleri için artık bu anlatılanlara şüphe ile bakmaya başlamıştım. Fatih'i birde o dönem yaşamış Hristiyan tarihçilerden okumaya karar verdikten sonra bu kitapla karşılaştım ve okumaya başladım. Yazar Kritovulos, Fetih sırasında her ne kadar karşı tarafta yer alsada daha sonra Fatih'in hizmetine girmiş ve Fatih tarafından bolca ödüllendirilmiş bir zat. Fatih'ten yarar ve hürmet gördüğü için belli bir süre sonra yazarın Fatih'e hayran olduğunu kolayca fark edebilirsiniz. Yazar bu sebeple Fatih'e karşı herhangi bir hakarette bulunmuyor ve yer yer de Fatih'i övüyor ve düşünlerine saygıda bulunduğunu gösteriyor. Bütün bunlara rağmen yazar Fatih'in başarısızlıklarını ve hatalarını kaleme almaktan da geri durmuyor. Kitabı genel olarak tutarlı buldum. Bu kitaptan sonra birde Dukas Tarihi'ni okumayı planlıyorum. Dukas, Kritovulos gibi Fatih'e sempatiyle bakmayan bir tarihçi olduğu için ikisini karşılaştırıp yanlış olan bilgileri kafamda eleyeceğim. Kendinize dayatılan bilgileri sorgulamak istiyorsanız bu kitap güzel bir başlangıç noktası olacaktır size. (Kadir Kılıç)

Kritovulos Tarihi 1451-1467 PDF indirme linki var mı?

Kritovulos - Kritovulos Tarihi 1451-1467 kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kritovulos Tarihi 1451-1467 PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Kritovulos Kimdir?

15. yüzyılda yaşamış Bizanslı tarihçi ve idareci. İmroz adasının tanınmış soylu kişilerindendi. İstanbul'un fethinden sonra İmroz ve Limni adalarının yerli halkının göç etmesine telkinle engel oldu. Fatih Sultan Mehmed'e gönderdiği heyet sayesinde adalara taarruz yapılmadı. 1456'da Yunus Paşa tarafından İmroz adasının idarecisi tayin edildi ve Fatih Sultan Mehmed'in de takdirini kazanarak 1466'ya kadar bu görevi sürdürdü. 1467'de İstanbul'a gelip geri kalan ömrünü İmroz'da başladığı tarih kitabının yazılmasına vakfetti. İstanbul'un Fatih Sultan Mehmed tarafından kuşatıldığı dönemde İstanbul'un pek yakınında bulunduğu için, fethe bizzat şahit olanları dinlemek ve ilk el kaynaklan görmek fırsat ve yetkisine sahip olan ender tarihçilerdendir. Fatih Sultan Mehmed'in tahta geçişinden başlayan on yedi yıllık olayları yazdığı tarihini, ithaf ettiği Fatih Sultan Mehmed'e takdim etmiştir.

Kritovulos Kitapları - Eserleri

  • Fetih 1453
  • Kritovulos Tarihi 1451-1467
  • İstanbul'un Fethi
  • İstanbul'un Fethi
  • İstanbul’un Fethi

Kritovulos Alıntıları - Sözleri

  • Sultan Konstantinopolis'e gelince biraz dinlendikten sonra ülkenin sorunlarına, genel olarak yönetim sıkıntılarına, özellikle de sarayına ve askerlere ilişkin konulara yoğunlaştı. Bütün askerlerini teftiş ederek, zekâ, cesaret, teorik ve pratik askerî bilgileri açısından en iyilerini saptayarak daha yüksek makamlara terfi ettirdi. Herkesi hak ettiği mevki ve makama getirdi. Hiçbir şeyden sakınmayarak, iyileri para, mevki, makam ve mümkün olabilecek her türden hediyelerle ödüllendirerek onurlandırdı. (Kritovulos Tarihi 1451-1467)
  • Askerler her yönden şehrin içine hücum ederek, yolda rastladıkları Bizanslıları öldürüyorlardı. Zaten sabahleyin bu büyük gürültüyü işiterek kendilerini evlerinden dışarı atmış olan halk, Osmanlı kılıçları önünde eğilmeye mecbur oluyorlardı. Ümit edilmeyen ve beklenilmeyen bu durum Bizanslıları pek ziyade şaşırtmış olduğundan öteye beriye kaçışıyorlar, erkek, kadın, çocuk tapınaklara sığınabilmek için oralara doğru koşuşuyorlardı. Boğazlaşmanın şehir içinde şiddetli olması Osmanlı askerlerinin Bizanslılara karşı olan hiddetinden doğuyordu. Zira muhasara sırasında bir kısım Bizanslılar sığındıkları korunaklara güvenerek onları tahkir etmişlerdi. Fakat genel olarak denilir ki, Osmanlılar bu davranışlarıyla halkı ürkütmek, korkutmak ve esaret altına almak istiyorlardı. Surların diğer yönlerinde bulunan Bizans askeri, olaylardan bilgi alamadıklarından kara ve deniz yönlerinde savunmaya devam ve Osmanlı askerini kaleye çıkartmamak için ellerinden geldiği kadar çalışıyorlardı. Halbuki diğer taraftan Osmanlı askerleri kale içerisine girmiş ve hatta şehir içine de dalarak arka taraftan onları sıkıştırmaya başlamış olduğundan bunların savunması pek bilgisizce idi. Nihayet hakikat anlaşıldı. Hepsi yeis ve keder içinde diğerleri gibi kendilerini kurtarmak için kaçtılar. Bazıları da surlardan kendilerini aşağıya atarak intihar ediyorlar veya felce uğramış gibi silahlarıyla beraber kayıtsız teslim oluyorlardı. (İstanbul'un Fethi)
  • İktidar durmak bilmeyen bir gezgin gibi milletten millete, ülkeden ülkeye dolaşarak, bazen Asurlulara, bazen Medlerle Perslere, bazen de Helenlerle Romalılara uğramış, onları belirli zamanlarda ve belirli süreler için ziyaret etmiş, hiç aynı yerde kalmamıştır . (Kritovulos Tarihi 1451-1467)
  • Her şeyden önce bu şehirde, bir kismi kralın sarayında, bir kısmı ileri gelenlerin konaklarında, bir kısmı da halkın konutlarında olmak üzere büyük ve çeşitli zenginlikler vardır. Ancak bu zenginliklerin en büyüğü ve en değerlisi kiliselerde muhafaza edilmektedir. Altın, gümüş, değerli taşlar ve incilerden yapılmış adaklarla kutsal emanetler, büyük miktarda gösterişli ve güzel mobilyalar ve muhtelif ev eşyalarıyla diğer hazineler, bunların hepsi sizin olacak. (4) Ayrıca şehirde yaşayan birçok asil ve seçkin erkekten bazıları köleniz olacak, bazıları da pazarda satılacak. Çok sayıda çekici, güzel yüzlü genç kadın, asil ailelere mensup, bazılan güçlü ve tanınmış şahsiyetlerle evlenmeye hazırlanan, erkek gözü değmemiş, asil, evlilik çağında çok sayıda bakirë de var. Bunlardan bazılarını kendinize eş alacak, bazıların cariye olarak kullanacak, bazılarını da satacaksınız. Keyil almak, hizmet görmek ve maddi yarar sağlamak açısından çok yönlü kazancınız olacak. Ayrıca çok sayıda genç, güzel ve asil erkek çocuğu, onlara bakanların gözünü dinlendiren mutluluk, keyif ve huzur veren muhteşem kilisilerle kamu binaları, güzel konaklar, parklar ve benzeri yapılar da var. (Kritovulos Tarihi 1451-1467)
  • (4) Kıyım konusunda doyuma ulaştıktan ve şehri ele geçirdikten sonra, askerlerden bazıları birliklerine göre dizilmiş halde asillerin konaklarını yağmalayıp talan ettiler, diğerleri kiliseleri yağmaladılar. Kimileri de yağmalamak, çalmak, ganimet toplamak, yaş ve sınıf farkı gözetmeksizin erkek, kadın, çocuk, genç, yaşlı, din adamı ve keşişleri öldürmek, kirletmek ve esir almak üzere evlere dağıldılar. (Kritovulos Tarihi 1451-1467)
  • Şehir elden gitti, ben daha hayatta mıyım? (Fetih 1453)
  • İstanbul’un fethinin 567.yılı kutlu olsun. (İstanbul'un Fethi)
  • İnsanlık var oldukça, iktidarın aynı kişilerde kalmadığını ya da tek bir kavme {genos} ve tek bir millete nasip olmadığını kim bilmez? (Kritovulos Tarihi 1451-1467)
  • Şehirdeki evlerin şirinliği ve iç süslemesi de çok güzel olduğundan padişahı hayrette bırakmıştı. Şehrin uğradığı harap hali ve perişanlığı gördüğü zaman yaradılışındaki şefkat hisleri ile dolu olarak kendisini büyüleyen şehrin yağma edilmesine pişman olmuştu ki, o sırada gözlerinden dökülen elemli gözyaşı pişmanlık hislerini pek açık bir surette gösteriyordu. Fazla olarak padişah hazretlerinin, "Böyle bir şehri yağma ederek harabeye çevirdik," demesi de ne derece üzülmüş olduklarını daha ziyade anlatır. Filhakika şehrin karşılaştığı büyük yıkıntı ve meydana getirdiği üzücü olaylar yalnız padişahı değil, herkesi üzecek derecede pek şiddetliydi. (İstanbul'un Fethi)
  • Fatih'in çocuklarıydı onlar. Ataları gibi dövüşmesini biliyorlardı. Çanakkale'ye bir defa geçilmez denilmişti. Geçilemezdi. (Fetih 1453)
  • İnsanlığın işlerinde ve durumlarında devamlı hiçbir şey yoktur. (Fetih 1453)
  • (1) Sultan o günlerde en önde gelen ve güçlü adamlarından biri olan Halil'i tutuklatarak zindana attırdi ve uzun süren işkencelerden sonra idam ettirdi.Bu adam şöhret, zenginlik ve güç açısından asillerin arasında sivrilmiş olduğundan, kendisinin ve atalarının toplamış olduğu büyük miktarda altın, gümüş ve her türlü zenginliğin sahibiydi. Sultan, oğullarına kalmasına izin verdiği küçük miktarlar dışında bütün servetini devlet hazinesine aktardıysa da, bir süre sonra her şeyi oğullarına geri verdi. (2) Sultanın paşasına kızması için başka sebepleri de vardı ama en önemlileri şunlardı: Üzerinde büyük nüfuz sahibi olduğu babasının döneminde birçok konuda kendisine karşı çıkmış ve babası kendi arzusuyla ülkenin yönetimini oğluna bıraktığında Halil'in önerisiyle tekrar devletin başına geçmişti. Ayrıca her zaman Polis'e savaş ilan edilmesini engellemeye çalışıyor, Romalılarla gizli temaslar yürüterek onlara devlet sırlarını açıklıyor, her yolu deneyerek sultanın aleyhine çalışıyor, ona karşı çıkıyordu. (Kritovulos Tarihi 1451-1467)
  • Dinimiz karşı koymayan düşmana iyi muamele etmeyi emreder. (Fetih 1453)
  • Yardımlarını çokça umdukları papa'ya ve diğer İtalya gibi batı devletlerine elçiler göndererek bulundukları büyük tehlikeden kurtulmaları için onların acele anlaşma ve yardımlarına kavuşmayı arzu ederlerdi. İşte İstanbul halkı, karşı koymaya bu surette hazırlanıyorlardı. (İstanbul'un Fethi)
  • Korkunç, yürekler acısı ve herhangi bir trajediden daha acıklı olaylar sergileniyordu. Bütün yaşamlarını evlerinin içinde geçirerek eşiklerini hiç aşmamış, seçkin ailelere mensup, asil, erdemli genç kadınlar, erkek gözünün değmediği, en iyi ailelere mensup, bakımlı ve güzel bakireler, arsızca bir kabalıkla odalarından zorla çekilip götürüldüler. Kimi ise yataklarında uyumaktayken karşılarında bir kâbus gibi kılıç kuşanmış, elleri kanlı, hiddetle soluyan, katil bakışlı, anlaşılmaz müstehcen sözler bağıran ve en kötü şeyleri yapmaya hazır askerler gördüler; çünkü bu kitle her türlü millet, irk ve sosyal sınıfın karışımıydı. Hangi kötülüğü yapmadılar ki? Yırtıcı vahşi hayvanlar gibi evlerin içine atlayarak kabaca çekiştiriyor, sürüklüyor, parçalıyor, hayasızca kaçırarak yolun ortasında kirletiyorlardı. Rivayete göre, kadınlardan bazıları sadece onları görüp seslerini duyunca öyle korkmuşlar ki az kalsın ölüyorlarmış. (6) Saygıdeğer yaşlılar ak saçlarından sürüklenip acıma sızca dövülüyor, asil ve güzel çocuklar kaçırılıyor, din adamları aşağılanıyordu. Kendilerini Tanrı'ya adamış, manastirlarından dışarıya adım atmamış erdemli bakire rahibelerden bazıları hücrelerinden, bazıları da sığındıkları kiliselerden çıkartılıp yerlerde süruklenir, küfür ve aşağılamalarla kaçınılırken, iç paralayıcı çığlıklar ve gözyaşlarıyla saçlarına başlarını yoluyor, acıyla dövünüyorlardı. Küçük çocuklar kabalikla annelerinin kucağından kopartılıyor, yeni evli gelinler acımasızca kocalarından alınıyor, saldırganlar her türlü kötüluğu yapıyordu. (Kritovulos Tarihi 1451-1467)
  • Acaba bir düşünce ve endişesi var mıydı? Evet... Büyük saraylarda safa sürmek onun büyüklüğüne yeter değildi. Büyük bir emek, bir çaba, zihin ve kalbini kaplayan bütün çalışmalarını birleştiren bir sonuç: İstanbul'u almak... Bundan sonraki genişlemesinde o şehri hareket merkezi olarak açmak. Hakikaten İstanbul'a sahip olan ve civarına hâkim bulunan bir dünya fatihi için memleketini genişletmek kolaylaşmaktadır. Sultan Mehmed Han ise, gaipten haber veren kişilerin ve keramet sahiplerinin bu konudaki tebşiratına bel bağlamış ve İstanbul'u almak isteği zihnine iyice yerleşmişti. Onun için Bizans imparatoru ile savaş kapısı açmaya istekliydi. (İstanbul'un Fethi)
  • Vakıa "Trois" eski Yunanlılar tarafından alınmış ve Babil şehri de Keyhüsrev tarafından alınmışsa da hiçbiri İstanbul gibi tahribata uğramamış ve halkına karşı daha yumuşak muamele yapılmış, kötü muamelelerle karşılaşmamışlardır. (İstanbul'un Fethi)
  • (5) Sultan İlion'a [Troia] geldiğinde, harabeleri ve eski Troia şehrinden kalan izleri, şehrin büyüklüğünü, konumunu, bölgenin diğer üstünlüklerini ve deniz ile karanın uygun bir noktasında kurulmuş olmasını dikkatle inceledi. Ayrica kahramanları, yani Akhilleus, Aias ve diğerlerinin mezarlarını inceledi, onlara övgüler düzdü, şöhretlerine, kahramanlıklarına ve Homeros gibi bir ozan tarafından yüceltilme onuruna sahip olmalarına gıpta etti. (6) O sırada, başını hafifçe sallayarak şöyle dediği rivayet edilir: "Geçen bunca yıldan sonra bu şehirle insanlarının intikamını almayı Allah bana nasip etti.Düşmanlarına boyun eğdirdim, şehirlerini fethettim ve ülkelerini Mysialıların yağmasına çevirdim. Şehri kuşatanlar Hellen, Makedon, Tesalyalı ve Peloponne sosluydu. Onların soyundan gelenleri, bunca yıldan sonra, o dönemde ve daha sonraki yıllarda biz Asyalılara küstahça davrandıkları için cezalandırdım." (Kritovulos Tarihi 1451-1467)
  • Sultan Mehmed Han saltânatlarının başlangıcını ve Boğaziçi'nde yeni bir hisar yaptırdığını ve İstanbul'un kuşatılma ve savaşı ile sonunda alındığını yazar. Bunlar üç yıl içinde olmuştur. (İstanbul'un Fethi)
  • On yedi yıl içinde padişaha müyesser olup, kitabımın satırlarını süsleyen sözler ve araştırmalar hakikate uygun ve senin eserlerinle denk olmaktan dolayı beğenilir ve kabul edilirse ey ulu hakan, tarih âlemine parlak ve başarılı eserinizi toplama ve yazmamdan dolayı ulu Tanrı'ya şükranlarımı sunarken, yüce kişiliğinize dualar ederim. Acizlerince bilinmeyen fakat bilinmesi aslında lazım olan cihangire yakışır menkıbelerinizi öğrendikten sonra Allâh'ın inayeti ve padişahın pazı kuvvetiyle, tekrar yazmayı üstün mübahat ile taahhüt eylerim. Yazış ve anlayış tarzı beğenilmediği takdirde bu önemli görevi benden daha ziyade iktidarı olanlara bırakırım. -Kritovulos (İstanbul'un Fethi)

Yorum Yaz