tatlidede
tatlidede

Kudüs İzlenimleri (IV)

Kudüs İzlenimleri (IV)

Hz. Davut’un makamının ardından Filistin’in kaynayan bir diğer yarası olan El Halil Şehrine gidiyoruz. El Halil yaklaşık 600 bin nüfuslu canlı ve gelişmiş bir şehir. Ancak maalesef biz gittiğimizde İsrail polisinin zoruyla kepenkleri kapalı, esnafları ise kapalı kepenklerin önünde bekleyen bir çarşı merkeziyle karşılaşıyoruz. Karşılaştığımız manzara pek yabancısı olmayan bizleri bir kez daha can evimizden vurdu. Aracımız, Hz. İbrahim ve ehlinin metfun olduğuna inanılan yerin bir kilometre uzağına park edebildik. Hz. İbrahim, zevceleri Hz. Sare ve çocuklarının bulunduğu El Halil’deki makam ‘Haremi İbrahim’ diye adlandırılıyor. 

Yahudilerden tam da, "Yahudice" bir koruma taktiği 

Namaz kılıp dua edeceğimiz hareme ulaşabilmek için onlarca polisin elektronik cihazlarla yaptıkları aramalar, X-Ray cihazları ve farklı noktalardaki döner turnikelerden geçerek ulaşabildik. Bunun sebebi nedir diye sorduk, batı dünyasının alışık olduğumuz oyunlarının bir sahnesini de böylelikle hatırlamış olduk. Tıpkı Irak’a özgürlük getireceğim diye müdahale eden ABD’nin benzer bir oyunu geldi aklıma!...  

Güya Siyonist İsrail Müslümanları korumak için sözüm ona böylesine ciddi bir güvenlik tedbiri almış. 

Neymiş efendim, yıllar önce fanatik bir Yahudi otomatik silahla girdiği camide sabah namazı kılmakta olan cemaati tarayarak 29 kişiyi şehit etmiş ve bu olaydan sonra da o gün bugündür, Müslümanları koruma altına almak için böylesine sıkı bir tedbir almış!... 

Nasıl? Tam da  Yahudice bir tedbir değil mi? 

Gerçi, 29 Müslüman’ı şehit eden zanlı akıl hastası olduğu gerekçesiyle bir süreliğine tedavi altına almışlar ama bu durumdan bir vazife çıkararak Müslümanların camisini de ziyaretini de adeta karantina altına almakta geriye kalmamışlar. Mardin sokaklarındaki gibi yüksek merdivenleri aşarak Harem-i İbrahim’e girdik. Girişte, Hz. İbrahim’in oğlu İshak (A.S)’ın ve eşi Hz. Rıfka’nın mezarı karşıladı bizleri. Farklı bir bölümde ise Hz. İbrahim’in türbesi vardı. Hz. Yakup ve Hz. Yusuf aleyhi selamların türbeleri ve Hz. Sare’nin mezarları aynı mekânda bulunuyordu.  Namazımızı kıldıktan sonra Harem-i İbrahim’den çıktık ve kontrol noktasında el konulan özel eşyalarımızı aldıktan sonra aracımıza ilerledik. Bu sırada yanımıza yanaşan ve İsrail polisinin yasağı nedeniyle kaç gündür kepengini açamadığını ve bundan dolayı da evine ekmek götüremediğini belirten genç, elindeki eşyalardan satın almamız için bizlere adeta yalvarıyordu. Filistinli gencin ısrarına dayanamadan birkaç parça hediyelik eşyadan satın aldık. 

Araçlarımıza binerken okullar dağılıyordu. Türkiye’den geldiğimizi öğrenen ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a olan hayranlıklarından dolayı bizlere sevgi gösterilerinde bulunan eli sapanlı Filistinli gençler ve öğrencilerle karşılaştık.  Sevgi gösterileri arasında El Halil ziyaretimizi tamamladık.

El Halil’den sonra rotamız bu defa da Filistin’in mevcut lideri Mahmut Abbas’ın memleketi olan Beyt-ul Lahim idi. Uzanıp giden yol boyunca, İsrail yönetiminin kardeşi kardeşinden ayıran ve yer yer  8 metreyi bulan beton duvarlar ve bu duvarların üzerinde bulunan çitli tellerin refakatiyle yolumuza devam ediyorduk. Ediyorduk etmesine ama araçtaki derin sessizlik duygularımızın adeta tercümanı oluveriyordu. 

Hıristiyanlar Beyt-ül Lahim’i Hz. İsa’nın doğduğu yer olarak kabul ediyor. Şehir merkezinde  yerleşik olan Hıristiyan nüfus oldukça fazla. Kızlarla erkeklerin ayrı ayrı okullarda eğitim gördüğü Hıristiyanlara ait okullar  modern yapılarıyla dikkatimizi çekti.  Çarşı merkezinden ilerleyip, Hz. İsa’nın vaftiz edildiğine inanılan  Milat Kilisesi’ne girdik. Hıristiyanlar akın akın ve büyük bir merakla Hz. İsa’nın vaftiz edildiği yeri görmek için adeta birbirleriyle yarışıyor ve kilise önünde uzun kuyruklar oluşturuyorlardı. 

Sağanak bir yağışın altında kendimizi aracımıza atıp, kısa bir yemek molası vermek üzere eski binaları ve mimarisinden de anlaşılan Beyt-ül Lahim’in Müslüman mahallesindeki bir lokantada önceden sipariş edilmiş olan hindi dönerinden hazırlanmış ekmek arası dürümlerimizi aracımızın içerisinde yedikten sonra yolumuza devam ettik.

Hazreti Musa’nın türbesini ziyaret etmek ve Lut Gölü’nü görmek üzere yola koyulduk. Yol boyunca İsrail’in yapmış olduğu ve adına güvenlik duvarı dediği insanlığın utanç duvarı sol yanımızda lanetli bir refakatçi olarak yanımızda bulunuyordu.

Artık hurmasıyla ünlü olan Eriha’daydık. Hazreti Musa (A.S)’nın makamına varmadan meşhur iri hurmalardan satın almak için rehberimizin gösterdiği işyerine vardık ve burada da Türkiye’ye olan saygıdan nasiplendik. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında bizlere gösterilen ilgiyi burada paylaşmaya kalkarsak bazı kesim ve kişiler farklı yakıştırmalarda bulunur diye yazmayacağım. İkram edilen çaylar ve şekerlerin ardından meşhur Lut Gölü’ne doğru yine yağış altında ilerleyişimizi rehberimizin anlatımı eşliğinde sürdürdük. 

Lut Gölü’ne vardık. Karşılaştığımız manzara ilginçti.

Yağış altında gölde suya dalmış kadınlı erkekli kalabalık turist guruplar vardı. Lut Gölü’ne her isteyen elini kolunu sallayıp giremiyor. Deniz seviyesinin altında olan göle girebilmek için göl çevresinde bulunan işyerlerinden 18 dolarlık alışveriş yapma şartı var. 18 dolarlık alışveriş fişini göstermeden göle açılan turnikeden geçemezsiniz. Dolayısıyla çok da meraklısı olmadığımız ve yüzme gibi bir düşüncemiz olmadığından gölü, uzaktan, kısa süre görmekle yetinip çıktık.  

Yorumlar

Image
Belediye zulüm yapıyor
15.11.2015 / 05:58

Ey mardinlife Mardin belediyesi artuklu halkına zorla dayatmayla elektronik su sayaçlarını değiştirme kararı aldı. Yılbaşına kadar sure vardı ancak yükleme yapmıyorlar. Biz zaten yeni değlmiştik tekrar değiştirecez. Yazık bu vatandaşa. Lütfen bu konuda bir haber yapın. Parası olmayan var.

Yorum Yaz