tatlidede

Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler - Paulo Freire Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler kimin eseri? Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler kitabının yazarı kimdir? Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler konusu ve anafikri nedir? Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler kitabı ne anlatıyor? Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler PDF indirme linki var mı? Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler kitabının yazarı Paulo Freire kimdir? İşte Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 23.06.2022 07:00
Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler - Paulo Freire Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Paulo Freire

Çevirmen: Çağdaş Sümer

Orijinal Adı: Der Ursprung der Familie, des Privateigentums und des Staats

Yayın Evi: Yordam Kitap Yayınları

İSBN: 9786051723570

Sayfa Sayısı: 192

Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Eğitim alanında yirminci yüzyılın en etkili düşünürlerinden biri olan Brezilyalı pedagog Paulo Freire, Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler’de, yaşamı boyunca edindiği tecrübelerden çıkardığı dersleri öğretmenlerle ve öğretmen adaylarıyla paylaşıyor. Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler ile yine Yordam Kitap tarafından yayımlanan Özgürlüğün Pedagojisi, Freire’nin bir eğitimci ve sosyal kuramcı olarak teori ile pratiği harmanladığı ve eğitim anlayışını somut örneklerden yola çıkarak en net şekilde ortaya koyduğu iki önemli eser.

Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler’de, öğretmenlerin öğretmenlik eğitimi sırasında ve sınıfta karşılaştıkları sorunlardan yola çıkan Freire, disiplin, somut ve kuramsal bağlam, kültürel kimlik ve eğitim, öğretmen-öğrenci ilişkisi, öğretmenlerin yaşadıkları korkular, sahip olmaları gereken nitelikler gibi başlıkları, canlı ve etkileyici bir üslupla kaleme aldığı mektuplarında tartışıyor.

Bir öğretmenin başarısının, sınıftaki pratiğinin bir parçası olarak öğrenmeye ve öğretmeye adanmışlıktan geçtiğini gösteren Freire, okurlarını Ezilenlerin Pedagojisi ve Umudun Pedagojisi gibi çığır açan eserlerinde çerçevesini çizdiği kuramsal yaklaşımın uygulamadaki olası karşılıkları üzerine düşünmeye çağırıyor.

Freire’nin öğretme cesareti gösterenler için kaleme aldığı bu mektuplar, sadece öğretmenlere değil, öğretme ve öğrenmenin, okuma ve yazma eylemlerinin anlamını yeniden sorgulamak isteyen herkese yeni ufuklar açıyor.

Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler Alıntıları - Sözleri

  • "Merhametsiz sessizliğimiz sağır edicidir ve toplumsal tarihimizin geleceğini tehdit eder."
  • Hiçbir toplum kültürünü, bilimini, araştırma faaliyetlerini, teknolojisini ve öğretim hayatını geliştirmeden kendisini var edemez ve tüm bunlar ilkokulda başlar.
  • Eğitimin toplumsal dönüşümün nihai kaldıracı olmadığı doğrudur, ama eğitim olmadan dönüşüm gerçekleşemez.
  • Bizler öğretmen olduğumuz için aynı zamanda birer siyasi militanız. İşimiz matematik, coğrafya, dilbilgisi, tarih öğretmekle bitmiyor. Bizim işimiz sadece bu konuları ağırbaşlılıkla ve yetkinlikle öğretmemizi değil, aynı zamanda toplumsal adaletsizliklerin üstesinden gelme mücadelesine katılmamızı ve kendimizi adamamızı da gerektiriyor.
  • Toplum mesleğimizin önemini ne kadar çabuk idrak ederse, bizi o kadar çok destekleyecektir.
  • Her gün basında ya da televizyonda gördüğümüz gibi bir israf ülkesi olmaktan çıkarsak eğitim için daha fazlasını yapabiliriz.
  • Okumayı öğrenmek, metni tematik bir şekilde haritalandırma disiplinini sağlar ve bu haritalandırma sadece eğitimci tarafından değil öğrenciler tarafından da gerçekleştirilmelidir.
  • Öğretmeyi sevmeden öğretmen olunamaz
  • Önemli olan tek şey, muhtemel çözümlerin önünde engel oluşturmanın ötesinde sorunu güçlendiren kaderciliğe teslim olmamaktır.
  • "bizler öğretmen olduğumuz için aynı zamanda birer siyasi militanız. işimiz matematik, coğrafya, dilbilgisi, tarih öğretmekle bitmiyor. bizim işimiz sadece bu konuları ağırbaşlılıkla ve yetkinlikle öğretmemizi değil, aynı zamanda toplumsal adaletsizlerin üstesinden gelme mücadelesine katılmamızı ve kendimizi adamamızı da gerektiriyor."
  • Eğitimle ilgili sorunların sadece pedagojik sorunlardan ibaret olmadığı açıktır; bunlar aynı zamanda siyasi, etik ve mali sorunlar da olabilirler.
  • Bu ülkede iyi ücret alan, iyi eğitim görmüş ve sürekli kendilerini geliştiren öğretmenlerin görev yaptığı, sevilen, verimli, demokratik, mutlu devlet okulları için daha fazla destek toplamamız acil bir görevdir. Öğretmenlerin ücretleri bir daha asla bugün olduğu gibi devlet şirketlerinin yönetim kurulu başkanlarının ya da müdürlerinin aldıklarından astronomik ölçüde daha düşük olmamalıdır.
  • Eğitmek için değil cezalandırmak için değerlendirirz.
  • Her gün basında ya da televizyonda gördüğümüz gibi bir israf ülkesi olmaktan çıkarsak eğitim için daha fazlasını yapabiliriz.

Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Biraz hayal kırıklığına uğradım: Kitabın 1/3'ü giriş, öndeyiş, sondeyiş gibi gereksiz anlatımlarla dolu. Yazarı ve dünyevi görüşünü, etkisini anlatıyor hepsi. Bunun yerine bir kişiden yazı alınsa yeterliydi diye düşünüyorum. Kitapta sözde ilerlemeci eğitim felsefesi anlatılıyor ama ben pek ilerlemeci bulmadım. Yazar nasyonal sosyalist ile liberal karışımı kişiliğe sahip. Tamam yobaz değil sunduğu fikirler dönemin şartlarına göre kısmen ilerlemeci sayılabilir fakat 1997'de vefat ettiği için (yakın sayılır) bence ilerlemeci değil. Bir yandan adalet, özgürlük, okuma, bilinçlenme gibi kavramlar üzerinde dururken diğer yanda eğitime dinin de girmesini, dini vazifelerin ve/veya öğretilerin de eğitimle beraber harmanlanması gerektiğini düşünüyor. Biraz daha açık konuşmak gerekirse "alçakgönüllü ol çünkü İncil öyle buyuruyor" ya da "adaletli ol çünkü İsa öyleydi" tarzında görüşleri var. Oysa alçakgönüllülük sağlam kişilik için gerekliyken; adaletli olmak ise topluma daha iyi hizmet edebilmek için yazılı olmayan toplumsal norm gereğince uymalıyız. Bu vb. diğer yönleriyle ben kendisini ilerlemeci bulmadım. Son olarak kitaba değinmek istiyorum. Kitap uygun fiyatta ve sayfa sayısı az bir çırpıda ulaşabileceğiniz ve bitebileceğiniz tarzda. Yordam Kitap'ın eserleri genelde kaliteli oluyor bunun da kalitesini beğendim kağıdı güzeldi. Tavsiye eder miyim bilmiyorum da bir öğretmen olarak böyle bir kitabın bana çok şey katmasını beklerdim biraz hayal kırıklığına uğradım diyebilirim. Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim, sizlere de iyi okumalar dilerim. (Ömer Yüksel)

Bu kitabı bir öğretmen adayı olarak alıp okumak istemiştim. Bu kararın ne kadar yerinde olduğunu anladım. Kitap, toplam 10 mektuptan oluşuyor ve her mektupta öğretmenliğin, öğretmenin, disiplinin vb. kavramların önemini anlatıyor bize Freire. Bazı kısımları kendimle bağdaştıramasam ya da anlamasam da öğretmen olduktan sonra tekrar okumayı düşünüyorum. (Beyzanur)

Bir Lise Öğrencisi Bakışıyla | Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler: Herkese selamlar.. Küçüklükten beri zihnimin bir köşesinde duran öğretmen olma fikri nedeniyle bu kitabı merak etmiştim. Açıkçası bir lise öğrencisi olarak çok beğendim. Fazlasıyla bilgilenmemi sağladı. Yeni terimler de öğrenmiş oldum. Yalnızca öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının değil, benim gibi öğrenci olanların da okumasını tavsiye ederim… Kitap; biz öğrencileri edilgen nesneler hâline getiren, sorgulamaktan ve eleştirel düşünmekten uzak tutan, öğretmenlerin mücadeleci kimliklerini bastırmaya çalışan kapitalist bankacı eğitim modeline verilmiş bir tepki niteliğinde. İçerisinde demokratik bir öğretmende olması gereken nitelikler, kültürel kimlik ve eğitim, eleştirel düşünme gibi birçok konuda yazılar mevcut. Bankacı eğitim modeli; ders kitaplarıyla, sınavlarıyla, elindeki bütün yollar ile biz öğrencileri ehlileştirmek üzerine kurulmuştur. Dayatılan bilgileri ilkokuldan itibaren sorgulamaksızın ezberliyor ve sınavlarda bir yarış atı hâline getiriliyoruz. Kapitalizmin karakteri olan rekabet ve hırs, çocuk yaştan itibaren beynimize aşılanıyor. Köle konumundayız. Sınav stresi, gelecek korkusu, aile baskısı derken ne gençliğimizi yaşayabiliyoruz ne de "gerçek anlamda" bilgi öğrenebiliyoruz. Bu etkenler çoğunlukla okuldan nefret etmemize yol açıyor. Böylelikle mutsuz, umutsuz ve kayıtsız bireyler olarak makineleşen dünyanın bir parçası hâline geliyoruz. Oysa Freire’nin önerdiği sorun tanımlayıcı eğitim modeli, bilinçlenmeyi sağlayarak toplumsal dönüşüme yol açacaktır. İnsanın, dünyayı eleştirel biçimde anlaması ve onu değiştirmek için eylemde bulunması üzerine kuruludur. Bu kuramın odak kavramı ise praksistir. Bunun yanı sıra Freire, öğrenciyi edilgen bir nesne hâline getiren ‘’bilginin aktarılması’’ eylemini reddederek, diyalog üzerine kurulu bir eğitim modelini ortaya koymuştur. Öğretmen ve öğrenci bilgiyi birlikte araştıracaktır. Bu ise kuru akılcılığı ve yetkeciliği ortadan kaldıracak, eleştirel düşünmeyi sağlayacaktır. Dolayısıyla Freire kesinlikle tarafsız bir eğitimi savunmaz. Zaten tarafsızlık mümkün değildir. Tarih, sınıf savaşımları üzerine kuruludur. Her şey ideolojiktir, her şey politiktir. Sürer durumunu korumak isteyen bankacı eğitim modeli; öğretmenlerin siyasi kimliklerini bastırmaya çalışmakta ve biz öğrencileri apolitikleştirmektedir. Hangi akranımla konuşsam siyasetin ona göre olmadığını ve hiçbir ideolojiyi savunmadığını söylüyor. Oysa bu mümkün değil. Siyaset, meclisteki burjuva düzen partilerinden ibaret değildir. İçtiğimiz sudan işlediğimiz derslere kadar her şey bir siyasettir. Bizleri korku ile baskı altında tutmaya çalışıyorlar. Öğrenciler olarak daha çok bilinçlenmeli, okumalı ve bir araya gelmeliyiz. Ancak bu şekilde hakkımız olan insanca yaşamı kurabiliriz. Öğrenci arkadaşlarımın birçoğunun benim gibi eşitlik, özgürlük ve adalet hayali kurduklarını düşünüyorum. Tarafsız olduğunu söyleyenlerimiz de eminim ki içinde bunca hukuksuzluğa bir öfke besliyordur. Dolayısıyla aslında tarafsız da değillerdir. Hiçbirimiz dünyanın ve memleketin sorunlarından bağımsız yaşayamayız, hiçbirimiz bihaber değiliz. Hepimiz bir şeylerin farkındayız. Fakat unutmayalım ki, insanca yaşam bize hiçbir zaman lütuf gibi sunulmayacaktır. Onu, tüm zincirleri kıra kıra, mücadele ederek kazanmalıyız. Bu imkânsız değildir. Yeter ki bir araya gelelim…  Öğrenci kardeşlerimin de bu kitabı okumasını tavsiye ederek sözlerimi sonlandırıyorum. Haklarımızı birlikte savunmak için Öğrenci Sendikası'na katılın. Bunun için benimle iletişime geçebilirsiniz. Son olarak, ‘’Öğretmen maaşı yüktür.’’ diyen bir eğitim bakanının bulunduğu ve bütçenin eğitime değil de Diyanet’e ayırıldığı bu yıkılası düzende ‘’gerçek’’ bir öğretmen olabilen bütün öğretmenlere saygıyla… Sağlıcakla kalın…   ''... özgürlük hayaline adanmış bir hayal gücü, bu özgürlüğün sadece kendilerine ait olduğunu düşünen gerici güçlerle karşı karşıya gelmek zorundadır.''  (s.120) (Cemre)

Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler PDF indirme linki var mı?

Paulo Freire - Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Paulo Freire Kimdir?

Orta halli bir ailenin oğlu olarak doğmuştur. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı'nı yoksulluk ve açlıkla geçirmiş olması onu yoksullara olan ilgisini ve tedirginliğini şekillendirmiş ve kendine ait dünya görüşünü yaratmasına yardımcı olmuştur.

1986'da karısı Elza öldü ve Freire, radikal eğitim çalışmalarını sürdüren Maria Araújo Freire ile evlendi.

1991'de Paulo Freire Enstitüsü São Paulo'da popüler eğitim kuramlarını geliştirmek ve ayrıntılı bir şekilde ele almak için kurulmuştur. Enstitü, Freire arşivlerini elinde bulundurmaktadır.

2 Mayıs 1997'de kalbine yenik düşerek hayatını kaybetmiştir.

Paulo Freire Kitapları - Eserleri

  • Ezilenlerin Pedagojisi
  • Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler
  • Yüreğin Pedagojisi
  • Özgürlüğün Pedagojisi
  • Okuryazarlık
  • Eleştirel Bilinç İçin Eğitim

Paulo Freire Alıntıları - Sözleri

  • "siyahlar entelektüel bakımdan beyazlara göre daha aşağıda olmaya genetik olarak kodlanmıştır" (Özgürlüğün Pedagojisi)
  • Onlarca kitap okumuş olmakla övünmenin ne manası var? Gerçek okuma, kendini bana açan ve benim de kendimi verdiğim metinle kurulan bir tür ilişkidir ve metnin özünü kavramadan özne olma sürecini yaşayamam. Okuduğum metin sadece yazarının bir ürünüymüş gibi, metnin aklının esiri olmamalıyım. Bu türden bir okuma, gerçek okumanın çarpıtılmış halidir ve düşünmekle veya doğru eğitimle de ilgisi yoktur. (Özgürlüğün Pedagojisi)
  • Bilinç ile dünya birlikte dururlar. Dünya doğası gereğince bilince dışsaldır ve aynı zamanda doğası gereğince ona görecelidir. (Ezilenlerin Pedagojisi)
  • Demokrasiyi yüceltirken halkı susturmak yüzsüzlüktür; hümanizmden dem vururken insanı hor görmek, bir yalandır. (Ezilenlerin Pedagojisi)
  • Gerçeklik, sadece mavi ya da yeşil değildir ;bir gökkuşağı gibi çok renklidir. (Yüreğin Pedagojisi)
  • Bir gün, üniversiteye yeni başlayan genç bir adam bana şöyle dedi: "Anlamıyorum, baş belasından başka bir şey olmayan topraksız köylülerin haklarını nasıl savunabiliyorsunuz?" Ona, "Topraksız köylüler arasında sorun çıkaranlar var, ama baskıya karşı mücadeleleri hem meşru hem de etik," diye cevap verdim. "Aslında bu sözde baş belaları, tarım reformunun ateşli muhaliflerine karşı bir tür direniş geliştiriyor. Bana göre asıl ahlak ve etik yoksunu olanlar, adaletsiz bir düzeni sürdürmek isteyenler" (Özgürlüğün Pedagojisi)
  • Eğitimin toplumsal dönüşümün nihai kaldıracı olmadığı doğrudur, ama eğitim olmadan dönüşüm gerçekleşemez. (Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler)
  • "Demokrasi, halkın sadece rızasıyla değil fakat elleriyle gerçekleştirilmeli." (Eleştirel Bilinç İçin Eğitim)
  • Demokrasi siyasi bir biçimden önce, bir hayat tarzıdır, her şeyden önce güçlü bir geçişli bilinç bileşeniyle karakterize edilir. (Eleştirel Bilinç İçin Eğitim)
  • Her şeyi ezberleyen, dur durak bilmeden okuyan, metnin kölesi olan, risk almaktan korkan, ezberlediklerini tekrar eder gibi konuşan entelektüeller, okudukları şeyler ile dünyada, ülkelerinde veya yaşadıkları bölgelerde yaşananlar arasında somut bağlar kuramaz. Okuduklarını kelimesi kelimesine tekrar ederler fakat nadiren kıymetli bir şeyler öğretebilirler. Diyalektik düşünceyi en doğru şekilde anlatırlar ama kendi düşünüşleri mekaniktir. Bu tür eğitimciler, gerçek dünyayla bağı kopmuş, idealize edilmiş, verilerden ibaret bir dünyada yaşar. (Özgürlüğün Pedagojisi)
  • Kıtlık olmadığı halde insanlığın büyük bölümünü açlık ve ölüme mahkum eden bir sistemi kesince eleştirmek yerine sorunun kader veya talihte yatağına ikna etmeye meyleder. (Yüreğin Pedagojisi)
  • Okuryazar olmak özgür olmak değildir; insanın sesi, tarihi ve geleceği ile ilgili hakkını geri kazanma savaşında var olmak ve etkin olmaktır. (Okuryazarlık)
  • Zaman zaman, neoliberal pragmatizmden biraz zehirlenmiş olmakla birlikte henüz kendini tümüyle bu pragmatizme kaptırmayan okurlar, aramızda hayalcilere ve ütopyacilara yer olmadığını düşünecek diye korkuyorum. (Özgürlüğün Pedagojisi)
  • Gerçekte eğitimin teknik bilimsel ve profesyonel gelişmeye ihtiyacı olduğu kadar düşlere ve ütopyalara da ihtiyacı vardır (Yüreğin Pedagojisi)
  • Gerçek bir söz söylemek, dünyayı dönüştürmektir (Ezilenlerin Pedagojisi)
  • Öğrenci ve velilerin tekno-bilimsel eğitim dayatmasına yaygın olarak boyun eğmesi, küresel kapitalist sistem içindeki yeni kıtlık rejiminin yapay dayatmasıyla açıklanabilir. İyi meslekler yavaş yavaş yok olur ve yerlerini geçici ve yarı zamanlı işlere bırakırken, geleceğin çalışanları arasındaki rekabet kızışıyor. Okullar, bu duruma, sınavları eğitim sisteminin tek amacı haline getirerek cevap veriyor, bu arada da öğretmenlerin hem entelektüel özerkliklerini hem de entelektuel işlevlerini ellerinden alıyor. Eğitim yok edildiği ve yerine de mesleğe yönelik bilgiler [training] koyulduğu için, öğrenciler eleştirel bilincin, tekno-bilimsel formasyon amacina zarar verdiğini, kariyer sahibi olmak şöyle dursun bir iş sahibi olmalarını bile engelleyebileceğini keşfediyor. Eleştirel eğitimciler belki takdir görüyor ama yine de propaganda gerekçesiyle işlerinden ediliyor. Marjinalleşmekten korkan bazı oğretmenler de kendi görüşlerini neoliberalizmin görüşleriyle uyumlu hale getirmeye çalışıyor ve Freire'nin "yöntem'inin girişimci şirketler için daha yaratıcı çalışanlar yaratabileceğini veya yoksul, işçi sınıfından öğrencileri acımasız ikincil konumlarından kurtarıp bu öğrencilere toplumsal hareketlilik imkâni verebileceğini öne sürüyor. (Özgürlüğün Pedagojisi)
  • Kentleşme süreci yoğunlaşırken, insanlar daha karmaşık bir hayat biçimlerine sokuldular. (Eleştirel Bilinç İçin Eğitim)
  • Eğitmek için değil cezalandırmak için değerlendirirz. (Kültür İşçileri Olarak Öğretmenler)
  • Hayvanlar evcilleştirilir; bitkiler yetiştirilir; kadınlar ve erkekler kendilerini eğitirler. (Yüreğin Pedagojisi)
  • bana göre sınırsız özgürlük de boğulmuş veya bastırılmış özgürlük kadar imkansızdır. Eğer özgürlüğün hiç bir sınırı olmasaydı, insani eylem, müdahale veya mücadele alanının dışına itilmiş olurduk çünkü sınırsız özgürlük, insani tamamlanmamışlık halinin inkârı anlamına gelir. (Özgürlüğün Pedagojisi)

Yorum Yaz