tatlidede

Kur’anî bir nesil yetiştirmek için...

Kur’anî bir nesil yetiştirmek için...

Allah’ın adıyla…

Değerli şair rahmetli Mehmet Akif Ersoy bir şirinin dörtlüğünde “Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kur’an’ın, zira birçoğumuz farkında değil mananın, ya açar bakarız nazmı celilin yaprağına, ya üfler geçeriz bir ölünün toprağına, inmemiştir hele Kur’an şunu hakkıyla bilin, ne mezarlıkta okunmak için ne de fal bakmak için” demesi, içinde bulunduğumuz durumu ne kadarda güzel dile getirmiş...

Üzülerek belirtmek gerekir ki; Toplumun bir kısmı Kur’an okumayı bilmiyor. Bir kısmı Kur’an’ı sadece yüzünden okumayı biliyor ama anlamını bilmiyor. Anlamını bilenlerin çoğu da amel etmiyor. Durumun vahametini anlamamız için bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Afyonda askerlik yaptığım zamanda koğuştayken bir arkadaş gelip; “hemşerin acılardan kıvranıyor sizi çağırıyor” demesi üzerine kalkıp onun koğuşuna gittim. Gerçekten de baş ağrısından dolayı bağırıyordu. “Revire götürelim” dedim. “Revirden yeni getirmişiz” dediler. 

Bende onu biraz sakinleştirip; Fatiha süresini okumasını, eline üfleyip başına sürmesini söyledim. İnanmazsınız belki ama arkadaş Fatiha süresini bilmediğini söyledi. O zaman şok olmuştum. O arkadaş da üniversite bitirmiş kısa dönem olarak gelmişti. Her neyse, ben söyledim o da tekrar etti. Elini başına sürdü. Hayırlı şifalar diledim. Koğuşuma geldim. ‘Ne kadar da Kur’an’dan uzak kalmışız! Nasıl bu duruma gelmişiz!’ diye düşünmeye başladım.

Evet, bu hale gelmemizin birçok sebebi vardır. Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle beraber halkın inançlarına savaş açıldı. Kur’an-ı Kerim eğitimi yasaklandı. Arapça alfabe Latin alfabeyle değiştirildi. Birçok âlim idam edildi. Camiler ahırlara, depolara çevrildi. Bunun sonucunda ise halk cahil kaldı. Cahil kalmasıyla beraber Kur’an’dan uzaklaştı. Halkın Kur’an’dan uzak kalması belki toplumun da suçu vardır ama asıl suçlu sistemdir. Her ne kadar Kur’an’ı ortadan kaldırmayı başaramamışlarsa da Kur’an’sız bir nesil ortaya çıkardılar.

Bütün saldırılara rağmen İslam âlimleri de boş durmadılar. Kur’anî bir nesil yetiştirmek için gece gündüz demeden çalıştılar. Süleyman Hilmi Tunahan, Üstad Bediüzzaman, Şeyh Said hazretleri ve daha nice âlim bedel ödediler. Bedel ödenmeye de devam ediliyor. Fazla değil on beş yirmi yıl önce sırf camilerde Kur’an dersi verdiler diye birçok genç Müslüman yıllarca ceza aldılar. Hala da birçoğu haksız bir şekilde içeride tutulmaya devam ediliyor.

Kur’anî bir nesil yetiştirmek adına Peygamber Sevdalıları Platformu yaklaşık iki aydır çalışmaları süren “Kutlu doğum ve Siyer Yarışması” Türkiye genelinde yapılacak. Peygamber âşıkları, Kur`an`ı ve peygamberi ne kadar anladıkları noktasında kendilerini sorgulamak için yoğun bir katılım ve teveccühte bulunacaklar. Mardin Merkez’de de yoğun katılımla başvurular devam ediyor. Peygamber Sevdalıları Platformu’na üye olan Dost-Der’e de bu hayırlı çalışmanın içinde yer aldığından dolayı teşekkür eder bu tür çalışmalarının devamını beklediğimizi belirtelim.

Kur`an-ı Kerim`i anlamak için; ayetlerine surelerine vakıf olmak, Kur`an`la hayatımızı düzeltmek için; Kur`an`la yolumuzu bulmak için; onun nuruyla aydınlanmak ve kalbimizin üzerine vurulan kilitleri kırmak için; gelin hep beraber yüce Kitabımız Kur’an’a sımsıkı sarılalım. Bedeli ne olursa olsun. Bilelim ki; kurtuluş, selamet, huzur, mutluluk ancak ve ancak Kur’an’ı yaşamakla, yaşatmakla mümkün olabilir.

Kur’anî bir hayat yaşamak umut ve temennisi ile…

Yorumlar

Image
MAHMUD AKIN
01.12.2011 / 09:27

kuran eğitimi verilmesi için çok bedeller ödendi.ama bugün yasaklama olmamasına rağmen kaç imam hakkıyla kuran dersini eğitimini veriyor.diyanette de büyük eksiklik var.eğitim sadece yaz aylarında 2 ayda verilmez.

Yorum Yaz