
Girne (Providotere )Kapısı
Mevlevihane ziyaretinden sonra yaya olarak gezi rotamıza Venedikliler tarafından 1567 yılında inşa edilen Girne Kapısı ile başladık.
Bizdeki Diyarbakır Kapı ve Savur Kapı meselesi gibi şehri sarmalayan eski duvarların Lefkoşa’ya girişi sağlayan üç kapısından biri olan Girne Kapısı Venedikliler döneminde Venedikli mühendis Proveditore Francesco tarafından inşa edilmiş ve onun ismiyle Porta Del Proveditore (Providotere Kapısı) olarak biliniyor. 1821 yılında Osmanlılar tarafından restore edilen ve büyütülen yapının hemen 1 km ötesinde Güney Kıbrıs yönetiminin başlangıç noktası var. Günümüzde turizm ofisi olarak kullanılan Girne Kapısından Kıbrıs ve turizm rotası hakkında bilgi ve broşürler alabilirsiniz
Venedik Sütunu
Daha sonra Girne Kapısının hemen ilerisinde bulunan ve granitten yapılmış Venedik Sütunu ziyaret ettik. Adayı almanın sembolü olarak 6 metre uzunluğunda olan bu sütun, Gazi Mağusa’da bulunan Antik Salamis Harabelerindeki bir dikili taş iken Venedikliler tarafından adayı ele geçirmeleri üzerine Lefkoşa’ya getirilerek dikildiği düşünülüyor. Üzerinde 6 Venedik ailesinin arması bulunan bu sütun, Lefkoşa’nın merkezi yerlerinden biri olan Atatürk Meydanında bulunuyor.
Surlar
Venedik Sütunundan sonra Venediklilerin zamanında Osmanlılardan korunmak için inşa ettikleri Surları ziyaret ettik. Aslında Venediklilerden önce 14. yy’da Cenevizlilere kendileri korumak için Lüzinyanlar tarafından inşa edilmiş. Bu surlar için zamanında şehirde bulunan birçok bina yıkılmış ve kullanılan taşlar yıkıntılardan elde edilmiş. Lefkoşe'nin etrafını sarmalayan bu surlar, bir kısmı Rum kesiminde kalsa da 1567 yılında yapımına başlanan ve yuvarlak şeklinde, 11 burcu ile 3 kapısı olacak şekilde inşa edilmiş. Surların tam daire biçimini algılamak oldukça zor olsa da tarihi ve mimari güzellikleri ile görülmeye değer bir yer. Girne Kapısı’nın da içinde olduğu Lefkoşa Surları, her ne kadar tamamen korunamasa da günümüzde büyük bir kısmı restore edilmiş.
Algının bir örneği: Komarı Hanı Kumarcılar Hanı olarak değiştirilmiş
Surlardan sonra Lefkoşe'nin Han ve çarşılarını gezmeye başladık. Asmaaltı Meydanı’nda bulunan ve adı adanın algısına hizmet edecek şekilde değiştirilen sözde Kumarcılar Hanı'nı ziyaret ettik. Daha çok cafe ve restoranlara hizmet veren han 17.yüzyılın sonlarına doğru kesme taşlar ile inşa edilen hanın, daha önce bölgede başka medeniyetler tarafından kurulduğu düşünülen temeller üzerine yapıldığı, yapılan arkeolojik çalışmalar ile ortaya çıkmış. Osmanlılardan kalma hanın büyük salon girişinde yer alan Ortaçağa ait gotik kemer, Tarihçiler tarafından binanın bir manastırın kalıntıları üzerine inşa edildiği şeklinde yorumlanmaktadır. Handa, iç avlunun kenarı boyunca sıralanmış 44 oda bulunur.
Kurulduğu dönemde buğdayların satıldığı bir pazar yeri olma amacıyla inşa edilen han, hafta içi her gün 08:00 ile 18:00 saatleri arasında ziyarete açık durumdadır.
Hanın ismine dönersek, Vakıflar arşivinde bulunan 16 numaralı Şer’iyye Sicili’ndeki 31 Mart 1748 tarihli belgede, şimdiki Hanın adı “Komari” olarak geçiyor. Kılıç Ali Paşa Vakfı’na ait olarak kayıtlı olan Han, 1881 yılında Kaptan H.H. Kitchener tarafından çizilen Lefkoşa haritasında ise adı “Küçük Han” olarak geçiyor. Halk arasında son dönemde Handa toplanıyor olmalarından kaynaklı olarak da “Seyyar Çalgıcılar hanı” ile “Kemaneciler Hanı” olarak da biliniyor.
Kıbrıs'ın bahis ve kumar merkezi olduğu algısı bu hanın isminin de değiştirilerek tabelalara, Kumarcılar Hanı olarak yazdırılmış.
Küçük Han olarak bilinen Handan sonra birkaç adım ilerisindeki Büyük Han'ı ziyaret ettik.
Büyük Han
Muzaffer Paşa’nın 1570’de Lefkoşa’yı almasından sonra 1572 yılında inşa edilen Büyük Han mimarisi ile Anadolu’daki birçok hanı anımsatıyor. Avlusundaki mescit ve çeşmesi ile Lefkoşe'nin sembolleri arasında yer alan Han, 68 oda ve 10 dükkân ile inşasından sonra gezgin ve kervanların konakladığı bir yer olmuş.
Beş asırdır ticaretin döndüğü iki katlı Büyük Han'ın alt katında kafelerle çevrili iken üst katında ise Kıbrıs'a özgü yöresel hediyelik eşyaların satıldığı yerler bulunuyor. Büyük Han'ın doğusunda birkaç sokak ilerisinde bulunan Selimiye Camisini ziyaret ettik.
YORUMLAR