tatlidede
tatlidede

Mardin, Venedik gibi olsun...

Akşam Gazetesi'nden Funda Özkan'ın Mardin'e dair gözlem ve satırlarını anlattığı yazısı...
  • 15.10.2014 20:09
Mardin, Venedik gibi olsun...
Başbakan Ahmet Davutoğlu, önceki gün partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda sokakların kana bulanmasıyla ilgili sözlerinin yanı sıra çok da önemli hayallerinden, hedeflerinden söz ediyordu:“Mardin, Venedik gibi olsun, Şırnak’ta, Mersin, İzmir, Kocaeli gibi refah artsın, dünya Ağrı’nın güzelliklerini tatsın, Muş organik tarımın, Kars, Ardahan da hayvancılığın merkezi olsun.”

Kobani olaylarından hemen önce Midyat’ta, Türkiye Müteahhitler Birliği’nin Başkanı, Midyatlı Mithat Yenigün ile Kasr-ı Nehroz’u geziyoruz.
Nehroz, Farsça ve Kürtçede Yenigün demek.
Kasr-ı Nehroz da Mithat Yenigün ve ailesinin 280 yıllık konağı. Artık otel, restoran olarak hizmet veriyor.
Mithat Yenigün, “Ben Türkçeyi ilkokul birinci sınıfta öğrendim” diye anlatıyor. Yıllardır maalesef ki haberlerde daha çok kan dökülmesi ve terörle anılan Midyat’ta Mithat Yenigün, bir tohum atmış yerli turizm bir yana dünya turizminde yer alabilmesi için ata yurdunu seferber etmiş.

Midyat’ta tasarımcı, belediye, vali el ele

Koleksiyon Mobilya’nın kurucusu, tasarımcı Faruk Malhan, Başbakan Davutoğlu’nun söylediği gibi “Mardin, Venedik gibi olsun” hayaliyle yola çıkmış, Mardin’in Midyat ilçesini dünya kültürüne, turizmine kazandırma derdinde.
Mithat Yenigün’ün Kasr-ı Nehroz Oteli’nde dinledim, Faruk Malhan’ın projesini. Toplam bin 228 binanın, 526’sı taş bina, 222’si de koruma altında.
Kaymakamlık ile protokol yapılmış, Midyat’ta yeni bir hikaye yaratma peşindeler. Faruk Malhan, “İnsanlar ekonomik gelişmenin susuzluğunu yaşıyor” diyor ve ekliyor:
“Bizim projemiz salt turizm projesi değil, çevre ülkelerin sanatçılarını ağırlama projesi, kilim stüdyolarında kadınları istihdam etme projesi. Seramik, cam atölyelerinin kurulması projesi”
Ve son sözünü söylüyor:
“Midyat niye bir Milano olmasın!”
O sıra yanımda GAP Başkanı Sadrettin Karahocagil, “Parayı kim sağlayacak?” diye soruyorum, gülüyor: “Biz vereceğiz.”

Çorba içen daha sağlıklı oluyor

Soğuk algınlığı, virüs sezonu açıldı ya, modanın gerisinde kalmak olmaz. Bugünlerin modasında huysuz bir vücut ve sanki benim başım değilmiş gibi duran ve hatta ‘içi boşmuş’ hissi veren bir baş var!
Benim vazgeçilmezim, ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlardan çok çorba.
Unilever çorba ile ilgili bir araştırmasını göndermişti. Haftada 5-6 gün çorba içenler, içmeyenler ve az içenlerin değerlendirmesi.
Araştırmaya göre, çorbayı haftada 5-6 gün tüketenlerin beden kütle endeksi, diğer iki gruptakilere kıyasla daha düşükmüş, karbonhidrat ve yağ tüketimi çorba içmeyenlere göre çok daha az oluyormuş, dengeli beslenmeyi sağlıyormuş.
Çorba mevsimi açıldı, sağlıklı beslenme için bizim mutfağımız da epey zengin.

Yorum Yaz