tatlidede
tatlidede

Mutlak Surette !! “Gülümseme Kültürü Yakalanmalı”

İnsana güvenilmez,toplumda huzur,güven yok olmuş,artık böyle yaşanmaz, bittik,gittik,öldük gibi yaklaşım ve söylemlerden kısacası “Öğretilmiş Çaresizlik”ten vazgeçin diyerek giriş yaparken,(İyilikten-güzellikten maraz doğar, iyilik yaparsan kötülük görürsün) söz ve algılar hep sonradan öğretilen olumsuzluklardır diyorum.
Mutlak  Surette !! “Gülümseme Kültürü Yakalanmalı”

               Mutlak!! “Gülümseme Kültürü Yakalanmalı”

        İnsanlara güvenilmez,toplumda huzur,güven zaten yok olmuş,artık böyle yaşanmaz, bittik,gittik,öldük gibi yaklaşım ve söylemlerden kısacası “Öğretilmiş Çaresizlik”ten vazgeçin diyerek giriş yapıyor,(İyilikten-güzellikten maraz doğar, iyilik yaparsan kötülük görürsün) gibi söz ve algılar hep sonradan öğretilen olumsuzluklardır diyorum.

        İslami düşüncede öyle bir durum söz konusu değildir.Sen yeter ki iyilik yap,sonuçta karşılığı daima iyilik olacaktır değerli kardeşim.İyilik-güzellik ve yumuşak yönünü ön planda tutmayı hedeflemeli ki insan, mutluluğu yakalayabilsin.Böyle olması durumunda sert olmayan bir görünüm onun doğal hali olacaktır. Nefis taşıyan bir varlık olan insanoğlunun sert ve yumuşak yüzü vardır.Yerine göre bu ifadeleri sergilenmeli ve yansıtmalıdır.Eşrefi mahlukat olarak yaratılan insan,bu  özelliklerini zaman ve mekana göre sergileyebiliyor olması,onun ne kadar mükemmel yaratıldığını göstermektedir. Diğer hiçbir canlıda olmayan özellikleriyle, tüm olumsuzluklara rağmen şefkatli-yumuşak-güler yüz ile olumlu bir pozisyon sergileyebilmek büyük bir nimet olsa gerek.Yeter ki bu yönünü ön plana çıkarıp bunu bir algı haline getirebilsin.Bu da insanoğlunun “Ben kimim? Nereden geldim? ve Nereye gidiyorum” un farkına varmasıyla olacaktır.Olumsuzluk algısını olumluya,sert görüntüsünü yumuşaklığa,kötülük yapma pozisyonunu iyiliğe çevirmeyi gönülden istemesiyle mümkün olacaktır.

          Algı ve alışkanlık diye tarif edeceğimiz bu durumu,yine farklı bir algı ile ters düz edebilme yeteneğine sahip olan insan,uzun süre aynı pozisyonda durması mümkün değildir.Mesela sürekli ağlayamaz,sürekli de gülemez,her daim kavga edemez,sürekli yatamaz,daima kaşı çatık duramaz vs.yani mevcut duruma göre şekil sergilemektedir.Şu bilimsel örnek insanın hayat damarlarının nasıl beslendiği çok açık göstermektedir.”Gülerken mutluluk-somurturken mutsuzluk” hormonlarının nasıl salgı yaptığına bir bakalım.Bilimsel verilere göre  gülümsemenin sağlık üzerindeki olumlu etkisi herkesin malumudur. Gülümseme anında 17, kaş çatma anında ise 43 kas çalıştığı tespitine göre, insan somurtmak-kaş çatmak için yaklaşık gülümsemeye harcadığı çaba ve enerjinin 2,5 (%250) katı kadardır.Ondan dolayı fazla çaba hangi yöne  verilirse o yön benimsenir ve tabii bir ruh hali oluşturur.

        İyi iyidir,güzel güzeldir,kötülük ise kötülüktür ve hep öyle kalacaktır diyorsa insanoğlu,neden böyle olumsuz pozisyon sergilemek için fazla kendini kasmaktadır diye merak etmelidir.Merak edilmesi gereken bu durumdan kesinlikle vazgeçmeyi başarmaya yönelik çaba harcanıp harcamamasıdır.Tüm bunların ışığında toplumun tabi ve doğal bir kilit taşı olan insan, nasıl bir görüntü sergiliyorsa,aynı oranda toplumu da ona göre şekillendiriyor olmasıdır.Tabi insanın üzerinde etkili olan faktörler son derece önemlidir.Doğa ve Çevre bunların başlıcalarıdır. Doğaya müdahale edilerek zarar verilmediği müddetçe masumdur,hizmet vermeye meyillidir.Doğa konusunu bir kenara bırakarak,burada çevre en etkili faktör olarak ortaya çıkarken,olumlu veya olumsuz insanı şekillendiriyor.

           Günümüzün  dünya şartlarında çevre diye adlandıracağımız,ebeveyn, akraba, arkadaş,dost,komşu, öğretmen,öncü ve liderler kişi üzerindeki etkileri son derece önemli olduğu bilinir.Bu etkili faktörlerden sadece Siyasi Liderleri örnek olarak verecek olursak,zannedersem konunun ehemmiyetine ışık tutacak ve durum daha da somutlaşacaktır.

        Önce Lider tarifini yaparak konuya giriş yapacak olursak, Lider: iyi-kötü, olumlu-olumsuz bütün durumlarda bir talimatıyla arkasındaki kitleyi harekete geçirebilen ve karşısındakileri de etkileyebilen kişi demektir.Şimdi sizlere sahip olduğumuz Siyasi Liderlerin sergiledikleri tavrı sorsam nasıl bir cevabınız olur?... acaba!!! ….Şu cevabı verdiğinizi duyar gibiyim (Bırak ya kardeşim,bizdeki liderlere bakkkkk, başkalarının liderlerine bakkkkk..Kıyaslama bile yapamayız). Bizdeki liderler insanı, toplumu germekten,başkasının olumsuzluğunu görmekten,olumsuzluğun üzerinde kendilerine alan oluşturmak,siyasi gerginlikten başka ne yapıyorlar ki? Biri diğerinin, diğeri ise bir diğerinin “Ak dediğine-O’da Kara” demekten başka bir şey söylemedikleri ve bu güzelim  toplumu bu şekilde farklı-farklı yönlere sürükleyerek, sertlik düzeyinde hırçınlık,  inkar düzeyinde rakiplik, aşağılayıcı düzeyde farklılık ve bir araya gelmeme düzeyinde ayrımcılık,yapmaktan başka ne becerileri var ki?...             

         Burada devreye girip şunu söylemek isterim.Asla bu yaklaşımınızı ve çaresizlik düzeyinde tariflerinizi kabul etmediğimi ifade etmek isterim.Ey güzel toplum ve ey temiz kalpli kardeşlerim… Zaten sizden ve bizden istenen budur ve bu durumu,bu çaresizliği kabullenmemizdir, sizlere ve bizlere öğretilmiş çaresizliği sergilememizdir.Şunu iyi bilmelisiniz ki,bu davranış ve söylemler onların beslenme pınarları olduğu, az buçuk geniş perspektiften bakıldığında  rahatlıkla görülecektir. Nefsani düşünmekten ve  “hep bana rab bana” algısına sahip olan kişi ve kişiler ne yapar? Şunu yapar dostlar... Aynısını yandaşına da aşılamaya yeltenir ve öyle yapıya bürünmesini sağlar. Şayet bunu beceremez ise zaten aynı hedefe beraber gitmeleri mümkün değildir.

          İşin özüne inildiğinde, aslında lider mahiyetindeki kitleye çaresizliği ve tek çarenin kendisi olduğunu empoze ettiği herkesin malumudur.Lakin asla ve kat’a bu durum ve yöntem kişiyi (O Lideri) gerçek başarıya götüren (Gönüllere girecek) bir  yol değildir.Haa,kısa vadede bir yerlere geldiği ve bir şeyler başardığı zannedilebilir.Mevcut gruplarda liderlerine bakarak kendilerine öğretilen çaresizliği-ötekileştiriciliğin (Sıkıştırıldıkları kalıp içinde) farkına varmadan benimsemektedirler. Çaresiz bu durumlar da insanda gülümsemeyi değil, sürekli gerginliği, somurtkanlığı  ve kaş çatıcılığını öne çıkarmaktadır.Böyle bir ortamda iyi,doğru ve sağlıklı yol bulunmayacağı gibi,sürekli aşağı yönde bir trend(eğilim) oluşturmaktadır.Herkesin lideri ve savunduğu davası kendine doğru ve güzeldir.Fakat  unutulmaması gereken şudur “Doğru birdir,yanlış çoktur).O vakit…Ve madem ki……

           Ülkeyi yönetenler veya yönetmeye talip olanların durumu bu kadar açık ve aleni iken, işin başına "A" gelse ne olur, "B" gitse ne olur.Gelen gideni arattığı gibi, bir kere gelenin de hiçbir zaman gidesi olmadığı da aşikardır.Yalnız ülkemizin tarihinde bazı siyasi şahsiyetler,bazı siyasi partiler ve bazı doğru düşünce savunucularını olduğunu da belirtmek isterim.Hala da mevcuttur ve günü gelince doğru olanlar illaki hedefe ulaşacaktır.Kabuğumuzu kırıp doğru olanları desteklemek gerekir. Yukarıda bahsettiğim (Olumsuz siyasi hava) böyle bir durum ve ortamda,öyle bir ülke yönetiminde üretimden,ihracattan, istihdamdan, istikrardan,huzur,saadet ve mutluluktan bahsetmek mümkün olabilir mi? Yok Dolar aşağı düşecek,efendim Euro yükselecek, Benzin-Motorin-Gaz fiyatları ne durumda? Çiftçi ve esnafın hali-Asgari ücret ne kadar olacak? Feryat-figan ve söylemler her zaman devam edecektir….Kırmadan-dökmeden "İllaki İstikrar"talep edilmeli..

            Değerli Okuyucularımız…

           Doğum sancıları zordur bilirsiniz,canlının kabuğunu kırıp çıkması külfetlidir.Ülke olarak bu pozisyonlardan yeni geçmiş- aşmış ve istesekte istemesekte dünyanın tam merkezine oturmuş durumdayız.Dolayısıyla böyle kısa zamanda bu geçiş döneminin külfeti olacak ve bunun bedelleri ödenirken sağa-sola yalpalama durumu kaçınılmazdır.Değişen dünya konjüktürüne baktığımda bedelsiz hiç bir başarının gelmeyeceği açık olup,inşallah ülke ve millet olarak bunları rahatlıkla aşacağız.Yeter ki sabırlı olup,söylem ve eleştirilerimiz yıkıcı değil,yapıcı olmasını sağlamaktır.

      Sonuç olarak diyorum ki,,Değiştirin şu algıyı,mutluluk hormonları salgılayın ki,aranızdaki soğukluk,güvensizlik yok olsun.Mutlak gülümseme enerjisi salgılayıp bunu yakalayın,doğru hedefe odaklanın.Çünkü gülümsemenin engelleri kaldırması yönünde etkisi inkar edilemez.Asla gafil ve gamsız bir şekilde gülmeyin, çünkü boş yere fazla gülmenin kalbi karattığı da açıktır.Hep aynı nakarat hep aynı aynı demekten vazgeçin.Beraber bir arada olan,birbirini seven ve hazmeden olunuz ki,mutlu olan ve sağlıklı karar verebilen olasınız.Aynı geminin yolcuları olduğunuzu asla unutmamak şartıyla yolculuğunuzu çekilmez kılmayınız.Yoksa lider ve öncüler her daim sizleri ve bizleri istedikleri yöne sürüklemeye devam edeceği kesindir.

   Sağlıklı kararlar vererek,Sağlıcakla kalınız…



 

Editör: Osman Yıldız

Yorum Yaz