tatlidede

Ölüm Üzerine...

Bismihi Teala...
Ölüm Üzerine...
Televizyon ekranları ve sosyal medyada Korona tartışması devam ediyor. İlgi alanı olsun olmasın bir çok kişi ahkam kesiyor. 
Biyolojik saldırıdır diyenden tutun da bir çok komplo teorisi havada uçuşuyor. Kimisi sadece meseleyi  maddi ve hastalık boyutuyla ele alırken kimi zavallılar da bu salgından bile, İslam'a ve Müslümanlara düşmanlık etmekten geri durmuyor. 
Bu tür tartışmalara girmek, komplo teorilerini dillendirmek kimseye fayda sağlamaz. Ancak insanı düşündüren bu virüs olmasa sanki ölüm olmayacakmış gibi bir algı oluşturuldu. 
Korona salgını olmadan önce de ölüm vardı. 
Ölüm hakikati ilk insanın yaratılması ile olmuş ve bu gerçek kıyamete kadar devam edecektir. Şu gerçeği itiraf etmemiz lazım ki; dünyanın geçici zevklerine aldanıp ölüm gerçeği gündemimizden çıkıvermişti. Arada bir olan deprem, sel, çığ gibi felaketler de bizler için sıradan bir hal almıştı. 
 
Evet her ne kadar taziye ziyaretlerine gitmiş olsak ve ölen bazen yakınımız olsa bile ölümü hep kendimizden uzak gördük. Ölmeyecekmiş gibi davrandık. Ağız tadımız acılaşmasın  diye... 
Korona salgının küreselleşmesi ve hızla yayılması ölümü birden gündemimize koydu. Korona musibetinin bir  gerçeği de  ölümü  ensemizde hissetmeye başladık. 
Ölüm var ama hep başkası içindir anlayışını izah etmek için çocuk ile baba arasında geçen bu manalı diyaloğu  anlatmak yararlı olur inşaallah. 
- Baba, geçenlerde alt komşumuz öldü. Ölüm nasıl bir şey?
- Oğlum, herkesin bir eceli vardır, eceli gelen ölür. Ölüm haktır  Allah’ın emridir. Bütün insanlar bir gün ölecektir. 
- O zaman baba bu söylediklerine göre anneannem de ölecek? 
- Evet oğlum ölüm haktır, o da  bir gün ölecek. 
- Peki baba, babaannem de  o zaman ölecek? 
- Evet oğlum eceli tamamlanırsa o da  ölecek. 
- Peki baba, bu duruma göre annem de ölecek? 
- Evet oğlum, vakti saati dolunca o da  ölecek. 
- Peki baba, o zaman ben de öleceğim değil mi? 
- Evet oğlum sen de öleceksin. Ölümden kimse kaçamaz. 
- Çocuk; o zaman baba, bu duruma göre sizde öleceksiniz deyince, babasının rengi atar ve 
- Sus oğlum ağzını hayra aç bu ne biçim laf der ve konuyu değiştirir.
Evet maalesef durumumuz budur . 
Başkası için ölüm normal, münasip ve güzel... Herkes ölecek ama söz konusu insanın kendi nefsi olunca uzak bir ihtimal, daha erken, belki vb gibi mazeretlerin arkasına sığınılarak nefis teselli edilir. 
Acı ama gerçek virüs salgını olmasa da başka bir şekilde illa ölüm bizi bulacaktır. 
Allah Teala Kitabı-Mübinde bu gerçeği şöyle beyan ediyor :
"Nerede olursanız olun, ölüm size ulaşır. Hatta sağlam kalelerde olsanız bile. Eğer onlara bir iyilik isabet ederse: “Bu Allah’tandır.” derler. Ve eğer onlara bir kötülük isabet ederse: “Bu sendendir.” derler. De ki: “Hepsi Allah’ın katındandır.” Artık bu topluluğa ne oluyor ki söz anlamaya yanaşmıyorlar?" (Nisa suresi ayet 78)
Rivayet edilir ki Cebrail (a.s) insanların en uzun ömürlüsü olan Hz Nuh'a dünyayı nasıl buldun sorusuna verdiği yanıt manidardır. "İki kapılı bir han gibi, birinden girip diğerinden çıktım demiş." 
Ankebut suresi 64. Ayette ise "Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı."
 
Madem dünyanız ağlıyor ve hayatınız acılaştı. Çalışınız, âhiretiniz dahi ağlamasın ve hayat-ı bâkiyeniz gülsün, tatlılaşsın. (RNK) 
Madem dünya hayatı o kadar kısadır, akıllı olan kişi ölümden kaçan değil ölüm ve ahiret hayatı için hazırlığını yapıp ona göre davranandır. Rabbim herkese iman üzere bir ölüm nasip etsin ve ölüm hakikatını bir an bile bize unutturmasın. 
Not: Vefat eden İttihadul ulema üyesi aynı zamanda bacanağım Seyda Molla Ali Büyük hakkın rahmetine kavuşmuştur. Allah rahmet eylesin. 
Kederli ailesine sabırlar versin. Hasta olan Mahmut Kılınç hocama ve tüm hastalarımıza Allah'tan acil şifalar diliyorum.

Yorumlar

Image
Alaaddin
08.04.2020 / 14:46

Güzel bir yazı olmuş eline sağlık

Yorum Yaz