tatlidede
tatlidede

Öz Güvenli Çocuk Yetiştirmek

Öz güven, insan yaşamında önemli bir yere sahiptir ve insanların istedikleri gibi davranabilmeleri için itici bir güç görevi görür.
Öz Güvenli Çocuk Yetiştirmek

Bizler dünyaya gözlerimizi açtığımız andan itibaren güven duygusunu kazanmaya başlarız. Yaşamın daha ilk yıllarında bakım verenlerimiz ile aramızda güvenin temelleri atılmaktadır. İhtiyaçlarımızın karşılanması ve sevgi görmemiz temel güven duygumuzu oluşturur. Henüz bebeklik dönemimizde çevremize karşı olan güven doyumunu belirli düzeyde karşıladıktan sonra kendimize güven duygusunu da zamanla kazanmaya başlarız. Temel güven duygumuz ile birlikte gelişen öz güven ise kendimizi nasıl gördüğümüz, kendimizi nasıl değerlendirdiğimiz, kendimiz hakkında ne düşündüğümüzün tümüyle ilgilidir. Öz güven, insan yaşamında önemli bir yere sahiptir ve insanların istedikleri gibi davranabilmeleri için itici bir güç görevi görür. Bu sayede öz güven düzeyi yüksek olan insanlar yaşamlarının seyrini belirleyebilmektedirler. Öz güven kendiliğinden oluşmaz çocukluk ve ergenlik dönemi yaşantılarımızla bağlantılı olarak açığa çıkar ve gelişir. Bu haliyle bakıldığında aslında zekanın öz güven ile bir ilgisi yoktur fakat eğitim sistemiz, aile yaşantımız gibi alanların öz güven ile yakından ilişkisi vardır. Yapılan araştırmalar;

- Ebeveyn-çocuk etkileşimi fazla olan ailelerdeki kişilerin öz güven düzeylerini de yüksek olarak bulmuştur.

- Uyumlu ailede yetişen çocukların özgüveni, uyumsuz ailede yetişen çocuklara göre belirgin bir düzeyde yüksek bulunmuştur.

- Baskıcı-otoriter, koruyucu ve ilgisiz-kayıtsız ana baba tutumlarının çocukların özgüvenlerinin gelişimine anlamlı ve olumsuz yönde etkisi olduğu saptanmıştır.

- Çocukların demokratik anne baba tutumu ile yetiştirildiklerinde özgüvenli bir birey oldukları bulunmuştur.

Bu özellikler değerlendirildiğinde ebeveynin ilgili ve benimseyici tutumu çocuğun öz güvenini yükseltirken, çocuğu önemsemeyen ve dışlayan tutumları ise düşük öz güvene neden olduğu söylenebilir bundan dolayı çocuk yetiştirirken özellikle çocuğun yetişkinlikte yaşayabileceği sorunların önüne geçebilmek ve kendi potansiyelini sergileyebilmesini desteklemek amacıyla çocukla kurulan ilişkinin önemine dikkat edilmelidir. Unutulmamalıdır ki anneye ve babaya bağlanma düzeyi yükseldikçe öz güven düzeyinin de arttığı bilimsel bulgularla saptanmıştır.

Öz güven ile yakından ilişkisi olan bir diğer kavram da öz yeterliliktir. Öz yeterlilik kavramı, insanların belli bir performansa ulaşabilmek için gereken davranışı yapma ve sergileme becerileri ile ilgili inancı olarak tanımlanabilir. Öz yeterliliği anlatmak için kullanılan anahtar soru "Bu işi başarabilir miyim?" sorusu ile başlayan cümlelerdir. Bir işi başarabilmenin temelinde inanç yatar. İşte öz yeterlilik de yeni bir becerinin kazanılmasında ya da yeni bir öğrenmenin gerçekleşmesinde ve daha sonra bu yeni becerinin ya da öğrenimin uygulamaya konmasında kritik bir yere sahiptir. Öz yeterlilik algısı yüksek olan kişiler, bilgilerine, becerilerine ve yeteneklerine dolayısıyla üstlendikleri rollere ve bu rollerin gereği olarak görevlerini yerine getirme konusunda kapasitelerine daha çok güvenirler, Bu durumun aksine öz yeterlilik algısı düşük olan bireyler, kendilerini bilgi, beceri ve yetenek açısından yetersiz görürler ve sahip oldukları kapasite ile verilen görevleri başaramayacaklarını düşünürler. Düşük öz yeterliliğe sahip kişiler genellikle seçtikleri hedeflere çok bağlanmazlar ve zorluklarla karşılaştıklarında çabuk pes ederler.

Öz güven ve öz yeterliliğin akademik başarı, ailenin sosyoekonomik düzeyi, mükemmeliyetçilik, beden algısı, internet bağımlılığı, kaygı bozuklukları ile yakından ilişkili olduğu saptanmıştır ve özellikle bu özelliklerin başta aile ve okul olmak üzere desteklenmesi gereken özellikler olduğu vurgulanmalıdır.

Öz güven ve öz yeterliliğin desteklenmesi için yapılabilecekler:

  • Bireyin ilk sosyal çevresi olarak nitelendirilen ailelere yönelik bilgilendirme eğitimleri sunulmalı.
  • Aileler çocuk yetiştirirken sadece başarılı oldukları veya başarısız oldukları alanları görünür kılmamalı hem başarıya hem de başarısızlığa yer vermelidir.
  • Başarısızlığın da deneyimlendiği fakat bu başarısızlığa tahammül edilebilecek ve bununla ilgili bir ilerleme sağlanabilecek ortamlar yaratılmalıdır.
  • Okul rehber öğretmenleri tarafından gözlemlenen ve öz güven düzeyi düşük olan öğrencilere yönelik psikoeğitim grupları oluşturulup öz güven düzeylerinin yükselmesine yardımcı olunabilir.
  • Aile içinde şiddete maruz kalan riskli gruptaki öğrenciler belirlenerek bu öğrencilere yönelik ilgili kuruma bilgilendirme yapılıp öğrencilere psikolojik destek sağlanmalıdır.

Yorum Yaz