tatlidede
tatlidede

Pozitif Yönetim (1)

Pozitif Yönetim (1)
Evrenin “değer zinciri”nin zirve halkası olan insan tek nüshadır, özgün ve özeldir. Hangi mesleği icra ederseniz bir kısım insanlarla çalışmak zorundasınızHatta “herkes yöneticidir, gözetim ve yönetiminde olanlardan soruludur.” Başarılı olmanın olmazsa olmazı paydaşlarınıza değer vermekten geçer.
 
İnsan iradesinin yansıması olan tutumlar, güçlü yönler, iyimser bakma “değer” zemini üzerinde yükselir.

 
Liderlik doğuştan gelse de stilimizi kendimiz belirleyebiliriz. Yunus bu bağlam yön göstermektedir: Gelin tanış olalım/İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim/Dünya kimse kalmaz.

Düşünce gücü, pozitif yönetim ve uygulamaları aile-iş yaşantımızda karşımıza çıkmaktadır.
 
İş yaşamına keyif katmanın kültürümüzde örneklerine; bağbozumu ve hasat şenliklerini gösterebiliriz.
 
İşe eğlence, keyif katmak günümüzde önemli yönetim araçları arasında kabul görmektedir. İş-eğlence ikilisinde daha çok keşfedilecek alan vardır.
 
Çalışanlarıyla duygudaşlık sağlamaya örnek; Uçak şirketinin, yeni uçaklarına çalışanların çocuklarının isimlerini vermesi çarpıcı bir etkileşimdir. (Serdar, Server, Duygu, Ufuk.)
 
Yetenek, emek verimliliği, inovasyon ve üretim için itici güçtür. Bazı firmalar yetenekleri kaçırmamak için çalışanların çocuklarına burs sağlamakta hatta iş garantisi vermektedir.
 
İş-yaşam dengesi mutluluğun yeşerdiği alandır. Babaların işyerini gezen çocuklar mutlu olduğu gibi çocuklar ve anneleri babalarının işiyle gururlanırlar.
 
Yükselmeye başlayan Y kuşağı ücret, geniş ofis, büyük unvanları motivasyon için yeterli görmüyorlar. Üşenmeyen, ertelemeyen, vazgeçmeyen X (1965-1980), Y (1980-2000), Z (2001-?) doğan kuşakların tümü işyerinde keyif/huzur arıyor. Eğlenerek çalışanlar daha stressiz yaşar daha yaratıcı ve üretken olurlar.
 
Her insan bir değerdir prensibinden hareketle; İnsanlara liderlik edilmeli ancak potansiyellerini kullanmaları kendilerine bırakılmalıdır.
 
Soru-cevap yöntemi (eğlenerek öğrenme) en etkili eğitim yollarından biridir.
 
Pozitif ortam için düşünceler serbest bırakılmalı, insan kendini engellememeli. Sıradan fikirler büyük fırsatlara dönüşebilir. Motivasyon öğesi kurum kültürünün bir parçası haline getiren işletmeler başarıyı yakalayabilirler.
 
Sinerji, takım çalışması, motivasyon alanlarının canlı tutulması önemlidir.

Günün önemli bölümünün geçirildiği yere aidiyet duygusu hissedilmeli. Kurumların oluşturduğu dernek ve kulüpler çalışanların aidiyet duygusunu güçlendiren yapılardır.
 
İşyerinde pozitif yaklaşım, kişinin üretken olduğu alanda çalışması, güçlü yönlerinin takdir gördüğü durumda kurum bağlılıkları ve katkıları fazladır. Olumlu geri bildirim alanlar ortalamanın üstünde verimli olurlar.
 
Çalışanları zayıf yönleri üzerinde durulmamalı, güçlü yönleri geliştirilmelidir. Pozitif Psikolog Martin Seligman İyimserliğe dikkat çekmek için: “Neyin yanlış olduğu değil, neyin doğru olduğu” psikolojik akımı tanıttı. Jön Milton; “Zihin, cenneti cehennem, cehennemi cennet haline getirebilir.” der.
 
Düşüncenin gücü: Kişi başına bir olayın geleceğine inanır, buna göre davranırsa beklediği gerçekleşir. Buna “Kendini doğrulayan kehanet” denir. Kişinin başaracağına olan inancı, özgüveni geliştirir, engelleri aşmada itici güç olur.
 
Öğrenilmiş çaresizlik zihinde oluşan ancak gerçekte olmayan bir bariyerdir. Kuşku, rahatsızlık veren gülünç bir şeydir. Azim, çaba ve özgüven başarıya mümkün kılan özelliklerdir.
 
Güvensizlik pozitif ortamı zehirleyen unsurdur. Güvenilir olmak liderlerin şanından olup yaşamın değerli bir unsurudur.
 
İki olumsuz seçenek parantezine haps olunmamalı, stratejik düşünerek fark ve değer yaratılmalıdır. İyimserlik ve umut hoşgörü ile neşeye yöneltir. İnsanların tutumları her alanda olumlu-olumsuz durumuna göre büyük fark doğurur.
 
Eşyaya değil “insana” odaklanmalı. Çalışanların işe duygusal bağlılığı kendini güvende hissetmesine neden olur.
 
Ergonomik konsept dizaynı, hijyen, derli toplu iş yerleri müşterilerin olumlu kanaate varmalarında çok önemlidir.
 
Zihinsel veya bedensel emek vererek (alın teri dökerek) para kazanmak esastır. Olumsuz duygular yüklediğimiz paraların harcanmasında bir takım sıkıntılar yaşarız.
 
“Parayı nasıl, nerede ve ne zaman kazandığımız, ne kadar süredir elimizde tutuğumuz, nasıl harcayacağımızı etkiliyor.” Helal-haram para, kan parası gibi sınıflandırarak zihnimiz ve kalbimiz farklı dosyalar açıyor. Haram para ile eve ekmek almama gibi bir düşünce vardır.
 
Bilginin tümüne odaklanmak yerine işimize yarayacak bölümlere odaklanmak gerekir.
 
Ortalama bir insan zihninde günde yaklaşık 60 bin düşünce geçiyor. Bunların dörtte üçü olumsuz ya da kaygılıdır. Olumsuz enformasyon sonucu; insanlar pozitif bir olaydan çok negatif olanından etkilenir.
 
Ördeğin yüzmesi, tavşanın koşması, sincabın sıçraması yaradılışlarına uygundur. Elverişsiz oldukları uçma dersinden geçmeleri mümkün olmadığı gibi yetkin oldukları alanı ihmal etmiş olurlar. Dolayısıyla insanların kendine güvenlerinin gelmesi için zayıf olduğu alanda değil güçlü oldukları alanda çalışmaları sağlanmalıdır.
 
İnsan dünyaya geliş sebebini idrak ederse ilgisini ve sevgisini zinde tutar, bu eğilim ile işini yapmayı bir nimet olarak görür. İşini seven insan yeteneğindeki, ilginin ve tutkunun kesiştiği noktadadır.
 
İşimiz neredeyse kimliğimizdir. Ruh fakirliği yaşamamak için; verimli bir işe tanık olduğumuzda onun tadını çıkarmalıyız.
 
Muharrem Ertaş’ın sözü ile bitirelim: “Aşkınan çalışan yorulmaz.”

(1) Pozitif Yönetin, Nil Türkmenoğlu’nun kitabından yararlanılmıştır.

Yorum Yaz