tatlidede

Sahtekâr - Javier Cercas Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sahtekâr kimin eseri? Sahtekâr kitabının yazarı kimdir? Sahtekâr konusu ve anafikri nedir? Sahtekâr kitabı ne anlatıyor? Sahtekâr PDF indirme linki var mı? Sahtekâr kitabının yazarı Javier Cercas kimdir? İşte Sahtekâr kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 29.05.2022 00:00
Sahtekâr - Javier Cercas Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Javier Cercas

Çevirmen: Gökhan Aksay

Editör: Murat Çelik

Tasarımcı: Emir Tali

Orijinal Adı: El Impostor

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051854847

Sayfa Sayısı: 440

Sahtekâr Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Büyüleyici... Sahtekâr’ın aldatma yöntemleriyle sınırlı kalmayıp aldatılanın da yalanları kabul etmekteki istekliliğine ışık tutuyor.”

Publishers Weekly

Sınırın Yasaları, Saplantı ve Kiracı romanlarını yayınladığımız, çağdaş dünya edebiyatının usta kalemlerinden Javier Cercas, Sahtekâr’da, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’nın Flossenbürg toplama kampında kaldığını, savaştan sonra ülkesine döndüğünde ise Franco rejimiyle mücadeleye giriştiğini iddia eden ve tüm bunlara uygun bir otobiyografi yaratıp İspanya İç Savaşı sonrası ülkesinde, cesareti ve dik duruşu onurlandırılan; tarihsel hafızanın, daha doğrusu hafıza sektörünün öncüsü Enric Marco’yu ve inşa ettiği gerçek-kurmaca dünyasını anlatıyor.

Enric Marco bir sahtekârdır kuşkusuz; ama temize çıkarılma çabasından ya da linç edilmekten daha fazlasını hak eder: Anlaşılmak. Cercas’ın “romanesk sanatçı” olarak nitelediği Marco, itirafına kadar ülkesinin önemli sivil toplum kuruluşlarında çalışmış, gazete ve dergilere yüzlerce röportaj vermiş, toplama kamplarını ve Nazilerin işkencelerini anlatmış, okullara giderek faşizm karşıtı konuşmalar yapmış, anmalara ve konferanslara katılarak büyük bir yalanın içinde doğruları söylemiştir.

Sahtekâr, Cercas’ın Enric Marco’nun işaret ettiği ipuçları doğrultusunda, yaşamının kimi yakın tanıklarıyla çıktığı yolculuğu, kurmaca ile gerçeğin iç içeliğini tarttığı, tekrarlarla hafızayı diri tuttuğu eşsiz bir 21. yüzyıl klasiği. “İyi niyetli” yalancının, Barselonalı Don Quijote’nin bu dolambaçlı hikâyesini okurken şu soruyu soracaksınız kendinize: Yalan, asılsızlıktan, kasıtlı asılsızlıktan daha mı kötüdür?

“Bir yazarın rolü, gerçeğin doğası, hafızayla tarih arasındaki savaş üzerine çok önemli bir inceleme.”

Deborah Mason

Sahtekâr Alıntıları - Sözleri

  • ‘Tepeden tırnağa belirsizlik, telaş, gürültü patırtı, karmaşa..’
  • "Onlar cellatlarını anlamaya kalkışmak zorunda değiller"diyerek devam ediyordu Todorov. “Çünkü anlamak, kısmen ve geçici olarak, onlarla özdeşleşmek anlamına geliyor. Ve bu, kendini yok edişe yol açabilir. Ama diğerleri, bizler, kötüyü, özellikle en kötüyü anlama çabasını ortaya koymaktan kaçınamayız. Çünkü anlamak, haklı çıkarmak değil, kötünün geri dönüşünü önleyecek donanımı sağlamaktır.”
  • ‘Avrupalıların üstün olduğu sporun futbol olduğunu söylerler. Yalan! Avrupalıların üstün olduğu spor savaştır. Bin yıldır, birbirimizi öldürmekten başka bişey yapmadık Avrupa’da.’
  • ‘Eğer yalanları Marco’yu kurtardıysa, bu kitapta anlattığım gerçekler onu öldürecek. Çünkü kurmaca kurtarır, hakikat öldürür.’
  • ‘Geçmiş, geçmiş değildir orada; şimdidir yada şimdinin bir boyutudur.’
  • ‘Kitsch, dehşetin ve ölümün gerçekliğini gizleyen narsist bir yalandır.’
  • “Kendi gerçekliğini gizlemek (ya da kendisini gizlemek) için, birçok kez hayata yeniden başladı Marco.
  • Psikoloji bilimi, yalan söylemeden yaşayamayacağımız konusunda ısrarcı bir süredir.İnsanın yalan söyleyen hayvan olduğu kanısında; toplum içinde sürdürülen hayat, adına eğitim dediğimiz- ve sadece riyakarların riyakarlıkla karıştırdığı- belli dozda yalanı almak zorunda.
  • İntiharı alın götünüze sokun hepiniz. Ben intihar etmiyorum, dedim kendi kendime. Onlar intihar etsin. İntihar etmedim. Kendimi savundum. Ve işte buradayım.
  • Sanatın sorumluluğunun, ksçınabilmek için kötülüğün, öğrenebilmek için iyiliğin nasıl işlediğini analiz ederken, daha kompleks bir hale gelmemizi sağlamak üzere, bize varoluşun karmaşıklığını göstermekten ibaret olduğu kanısındayım.
  • Bütün büyük yalanlar küçük gerçeklerle örülür.
  • Kurmaca kurtarır, hakikat öldürür.
  • Yalan kasıtlı asılsızlıktır.
  • ... bizler kötüyü, özellikle en kötüyü anlama çabasını ortaya koymaktan kaçınamayız. Çünkü anlamak, haklı çıkarmak değil, kötünün geri dönüşünü önleyecek donanımı sağlamaktır.

Sahtekâr İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yalan ,kasıtlı asılsızlıktır.  Enric  Marco ise hayatını yalan üzerine kurmuş bir Ispanyol.  2005 yılında patlak veren olaylardan sonra yüzyılın en büyük sahtekârlarından birine dönüşür Marco. Ikıncı Dünya Savaşında Almanya'da Flossenburg Kampinda kaldığını, döndükten sonra  faşist Franco rejimi ile mücadele ettiğini, iç savaş sırasında devrimci safların yaninda yer tuttugunu soyleyen Marco'nun bunlarin hiçbirini yaşamadığını tarihci  Bermejo ortaya çıkarır ve ondan sonra olaylar patlar. Marco gerçek hayatla kurmaca hayatı karıştırmış bir narsisttir. Sevilme ihtiyacı fazladır. Dikkat çekmeyi sever. Bu olaylardan sonra bile kuyruğu dik tutmaya çalışmıştır. Toplumsal hafızaya hizmet ettiğini onun sayesinde tarihteki pek çok acı olayın unutulmadığını söylemiştir. Utanıp bir kenara çekilmek yerine röportajlar vermeye devam etmiş, gazetelere yazılar yazmıştır . Yazar  Javier Cercas bu kitabi yazıp yazmama konusunda kendi içinde çok mücadele vermiş. Yanlış anlaşılmaktan korkmuş. Ancak dört yıllık bir bekleyişten sonra yazmaya karar vermiş. Kurgusal olmayan bir kitap bu. Truman Capote'nin Soğukkanlılıkla adlı kurgusal olmayan kitapta yaptığı hatalara düşmeden yazmış. Marco'yu aklamak gibi bir kaygısı yok. Ancak kısmende olsa hak verdiği yerler de yok degil. Marco'yu Don  Kişot 'a benzetir. Onun gibi gerçek olmayan bir hayat yasar . Ancak Marco yalanlarini gercekler uzerine insa ettiği için Don Kisot'tan daha ileridedir.  Çok çok ilginç bir karakter Marco. Kitabı okurken internetten de biraz araştırma yaptım. O dönemde  dünyayı sarsmış bir sahtekarlık hikâyesiymiş bu. Non-fiction kitap okumayı sevenlere öneririm.   (Nazan Türk)

Enric Marco, II. Dünya Savaşı'nda Nazi Alman toplama kamplarında Mauthausen ve Flossenbürg'de esir olduğunu iddia etmiş bir kişi. 2005 yılında bir tarihçinin yalanını ortaya çıkarması ile beraber ‘’sahtekar’’ olarak adlandırılır. Kendisi de bir süre sonra her şeyi itiraf ederek aldığı nişanları, ödülleri geri verir. Yazarımız Javier Cercas hayatının çok yolunda gitmediğine inandığı bir dönemde bu hikayenin ortaya çıkmasından çok etkilenir. İyi bir kurmaca yazarı olan Cercas zaman zaman kendi sahtekarlığını da sorguladığı için Marco’nun hayatını yazma isteğini duyar. Ama içinde öyle savaşlar verir ki bu kararı vermesi dört yıl sürer. Sonrasında ise oğlunun da destek vermesi ile yazmaya karar verir ve bu kitap ortaya çıkar. Cercas önce onu tanıyanlar ile yakınlaşır ve hakkında bilgi toplamaya başlar. Hayat hikayesini filmini çeken yönetmen ile tanışır ve sonra Marco ile yüzyüze tanışarak görüşmelerini kayıt ederek bu kitabı yazmaya başlar. Sadece bunlarla kalmaz kendisi de çok ciddi bir araştırma sürecinin içerisine girer. Yalanları ve gerçekleri hatta nedenleri çok merak eder. İspanya tarihi ile birlikte içerisinde çok fazla detay barındıran bu kitabı okumak başta benim için çok keyifliydi. Ama okuyup içine daldıkça da çok fazla detayda boğulduğumu hissettim. Zaman zaman çok sıkıldım ve zorlandım. Ama en büyük okuma motivasyonum bir insanın hayatında neden bu kadar büyük yalanlara ihtiyaç duyduğunu anlamaktı. Açıkçası Cercas’ın bulduğu yanıt beni hiç şaşırtmadı. Çocukluk döneminde yaşanan sevgisizlik ve koskocaman bir boşluk hissi. Tüm yalanlarına rağmen Enric Marco’nun çocukluğuna baktığımızda annesi akıl hastanesindeyken doğan, babası tarafından hiç sevilmeyen ve hayatı boyunca bu boşluğu hiçbir duygu ile dolduramayan bir çocuk olduğunu görüyoruz. Cercas’da Marco’yu anlamak ya da haklı çıkarmak kavramları içerisinde boğulmuş. Suçluları haklı çıkarmak gibi bir gaye olmasa da benim kalbim hep bu dünyada her acının nedense dönüp dolaşıp çocukluk döneminden kaynaklandığını gördüğüm için sızladı. Zorlandığım ama yine bildiğim bir öğretiyi kendime hatırlatmak zorunda kaldığım bir kitap oldu.. (Ceyda A)

Sahtekâr PDF indirme linki var mı?

Javier Cercas - Sahtekâr kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sahtekâr PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Javier Cercas Kimdir?

1962 yılında Ibahernando’da doğdu. İki yıl süreyle Illinois Üniversitesi’nde çalıştı. 1989’dan bu yana Gerona Üniversitesi’nde İspanyol edebiyatı profesörü olarak görev yapıyor. El País'te yazıyor. Hikâyelerini topladığı ilk kitabı El móvil (Güdü) 1987 yılında yayımlandı. İlk romanı El inquilino (Kiracı) 1989’da, ikinci romanı El vientre de la ballena (Balinanın Karnı) 1998’de okurlarıyla buluştu. Salamina Askerleri ile dünya çapında bir üne ulaştı. Modern İspanya tarihinin bir anlamda edebî belleği olan Javier Cercas, yaşayan en önemli romancılardan kabul ediliyor.

Javier Cercas Kitapları - Eserleri

  • Saplantı
  • Salamina Askerleri
  • Kiracı
  • Sahtekâr
  • Işığın Hızı
  • Sınırın Yasaları
  • Karanlıkların Hükümdarı
  • Karanlıkların Hükümdarı

Javier Cercas Alıntıları - Sözleri

  • Kötü şans hep en iyi insanlara denk gelir. (Kiracı)
  • Cesaret korkmamak demek değildir; ona küstahlık denir. Cesaret denen şey korkmaya, bu korkuyla mücadele etmeye ve onu yenmeye dayanır. (Kiracı)
  • Bilmiyorum, belki de doğrudur, yalnızca iki tür insan olduğu: bir tarafta kötü davranan ama daima iyi davrandığını düşünen insanlar, öbür tarafta iyi davranan ama daima kötü davrandığını düşünenler. (Işığın Hızı)
  • Yalan kasıtlı asılsızlıktır. (Sahtekâr)
  • Bütün savaşlar romanesk olaylarla doludur. (Salamina Askerleri)
  • "Kahramanlar, ancak öldüklerinde ya da öldürüldüklerinde kahraman olurlar. Gerçek kahramanlar savaşta doğarlar, savaşta ölürler. Yaşayan kahraman yoktur, delikanlı. Bütün kahramanlar ölüdür. (Salamina Askerleri)
  • Sizin ne düşündüğünüzü bilmiyorum, ama bence, uygar ülke, kimsenin politika ile zaman harcama gereksinimi hissetmediği yerdir. (Salamina Askerleri)
  • Yalnızlık delilikle kapı komşusudur. (Saplantı)
  • Kim kazanırsa kazansın, şairler savaşı daima kaybeder... (Salamina Askerleri)
  • Savaşla geçen zaman, gitgide daha fazla kanın dökülmesi, umutsuzluğun gitgide büyümesi demektir. (Salamina Askerleri)
  • Flaubert’in dediği gibi, üç ya da dört kitap bir insanın ulaşabileceği bilgeliğin tamamını barındırır, ama o kitapların isimleri kişiden kişiye değişir. (Saplantı)
  • Arka arkaya iki kez vicdanının rahat olduğunu tekrarlayan bir adamın vicdanı acaba gerçekten rahat mıdır, kimse tarafından suçlanmadan özür dileyen bir adam acaba kendi kendini mi suclamaktadır diye sordum kendi kendime (Sınırın Yasaları)
  • Kim kazanırsa kazansın, şairler savaşı daima kaybeder. (Salamina Askerleri)
  • Ama insan yeter ki canavarlaşabilsindi, gerisi kolaydı; yaptığı canavarlığın haklılığına inandırabilirdi kendini. (Salamina Askerleri)
  • - Peki, Canas size ne dedi? - Biliyor musunuz? İşte orada beni şaşırttı. Ben iyi bir avukat olmak için biraz kinik olmak gerektiğine inanırım, çünkü avukatın hırsızları ve katilleri savunma mecburiyeti vardır ve daha da önemlisi, savunduğu hırsızlar ve katiller mahkum edilmediğinde, doğal olarak, sevinir. Adalet bu adaletsizliğin üzerinde yükselir: en aşağılık adamların bile biri tarafından savunulma hakkı vardır, aksi takdirde adalet yoktur. (Sınırın Yasaları)
  • ‘Geçmiş, geçmiş değildir orada; şimdidir yada şimdinin bir boyutudur.’ (Sahtekâr)
  • ‘Eğer yalanları Marco’yu kurtardıysa, bu kitapta anlattığım gerçekler onu öldürecek. Çünkü kurmaca kurtarır, hakikat öldürür.’ (Sahtekâr)
  • "Kahramanlar, ancak öldüklerinde ya da öldürüldüklerinde kahraman olur. Gerçek kahramanlar savaşta doğar, savaşta ölür. Yaşayan kahraman yoktur." (Salamina Askerleri)
  • Ben iyi bir avukat olmak için biraz kinik olmak gerektiğine inanırım, çünkü avukatın hırsızları ve katilleri savunma mecburiyeti vardır ve daha da önemlisi, savunduğu hırsızlar ve katiller mahkum edilmediginde, doğal olarak sevinir. Adalet bu adaletsizligin üzerinde yükselir. En aşağılık adamların bile biri tarafından savunulma hakkı vardır, aksi taktirde adalet yoktur. Bu sizin için çirkin bir şey olabilir ve öyledir de ama gerçek, neredeyse hiçbir zaman güzel bir şey değildir zaten. (Sınırın Yasaları)
  • ..ergenlikteki temel duygu korkudur ve korku, çarpışırken güveneceğin liderler talep eder. (Sınırın Yasaları)

Yorum Yaz