tatlidede
tatlidede

Said Nursi'nin Mardin Serüveni

Said Nursi'nin Mardin Serüveni
Mardin’in köklü ailelerinden Mardinîzâdelere mensup ünlü sosyolog Şerif Mardin, Türk dil dağarcığına “Mahalle baskısı” terimini kazandırmasıyla hatırlanır daha çok. Hoca’nın, Modern Türkiye’de Din ve Sosyal Değişme: Bediüzzaman Said Nursi Örneği adlı eseri uluslararası bilim camiasında çok ses getirmiş, Türkçeye çevrildikten sonra da İslamî çevrede, özellikle Nurcu kesimde, Said Nursi’nin ön plana çıkarılmasından ötürü büyük bir heyecan duyulmuştu. Olaya farklı bakan diğer mahalleliye göre ise, Said Nursi’nin ne şekilde olursa olsun esere konu edilmesi kabul edilebilir değildi. Çünkü bu mahalle sakinlerine göre Said Nursi, Cumhuriyet ve Kemalizm için bir “düşman”dı. Yani böyle bakıldığında Şerif Mardin, “gericiliğin” meşrulaşmasını sağlamış oluyordu.
Derken, aynı dili konuştuğu insanların mahalle baskısını iyice hisseden Şerif Mardin, bir yandan “Muhafazakar modernist” olarak anılmaya başlanmış bir yandan da Said Nursi ile ilgili çalışması dolayısıyla 2010 yılında Türkiye Bilimler Akademisi’ndeki (TÜBA) üyeliği de engellenmişti. İronik bir şekilde, farklı bir dil konuştuğu kimseler tarafından ise yüceltilmekteydi. Oysa tek amacı, Osmanlı’dan Cumhuriyete siyasal geçiş bağlamında Said Nursi örneği üzerinden Türkiye’de yaşanan toplumsal değişime eleştirel bir yaklaşımla çözüm getirmekti.
Hem soyadı hem de aslî âideyeti Mardin olan bir bilim insanının “Said Nursi’yi parlattığı” gerekçesiyle mahalle baskısına uğradığı süreci yerel bakış açısıyla gözden geçirirken dikkatler, ister istemez Said Nursi’nin Mardin sergüzeştine yoğunlaşıyor. Öyle ya, Said Nursi için Mardin, henüz genç bir molla iken pek çok ilki tecrübe ettiği bir şehirdi.
***
Said Nursi’nin Mardin’de geçirmiş olduğu hayat devresi ile ilgili ayrıntılı bilgiler bulunmasa da Mardin’e 1895 yılında henüz 17 yaşındayken geldiği tespit edilmektedir. 1895 yılı Osmanlı Devleti'nin çöküşünü haber veren olayların olabildiğince hissedildiği bir dönemdir. Ermeni hadiseleri ilk kıvılcımlarını saçmış, öte yandan Hamidiye Alayları'nın varlığı tartışılmaya başlanmıştı. Molla Said Mardin'e geldiği dönemde aynı zamanda medreseler de çöküşten yavaş yavaş etkilenmeye başlamıştı. Molla Said bu değişimlerin, sosyal ve siyasi olayların farkına ilk defa Mardin'de vardı ve çareler üretmeye, çıkış yolları aramaya kendini hazırladı. Mardin onun için adeta uygulamalı bir siyaset alanı oldu.
Mardin’e geldiği sırada şehir birçok karışıklığa sahne olmuştur. Kasım 1895’te Ermenilerin Batı dünyasının dikkatini çekmek için Diyarbakır’da Müslüman ahaliye saldırmasıyla başlayan olaylar Mardin’de de tepki ile karşılanmış, bazı aşiretler Ermeni köylerine saldırmış, öldürme ve yaralama neticesinde Ermeniler şehir merkezine sığınmışlardır. Mardin’in ileri gelen din âlimleri onlara sahip çıkmış, sağduyulu davranarak ileride oluşabilecek sorunların önüne geçmişlerdir.
Böylesine çalkantılı bir süreçte Mardin’e gelen Said Nursi’nin Cemaleddin Efgani ve Şeyh Sünusi'nin talebeleriyle tanışması, kurumsal medrese yapısı ile ilk karşılaşması ve bu yapıdan yetişen medrese talebeleri ve âlimleriyle ilmi tartışmaları neticesinde kendini onlara kabul ettirmesi, meşrutiyet ve hürriyet düşüncesi ile ilk temaslarını gerçekleştirmesi, Namık Kemal'in “Hürriyet rüyası” ile uyanması, ilk defa devlet sistemi ile yüzleşerek bilinmeyen sebeplerle Mardin mutasarrıfı tarafından Bitlis’e sürgün edilmesi Mardin’de geçirdiği günlerin bazı satırbaşlarıdır. Said Nursi’nin Mardin hayatında üç mekânın öne çıktığını, bunların Ulu Cami, Şehidiye Medresesi ve Camisi ile Ensarîlerin evi olduğunu da eklemek gerekir.
Molla Said-i Meşhur olarak da tanınan Said Nursi’nin medrese talebeleri ve âlimleriyle münâzâraları neticesinde ilmi konularda kendini onlara kabul ettirmesi kayda değer hadiselerdendir. Molla Said Mardin’e gelene kadar sadece klasik medrese usulü ile eğitim gören hoca ve talebelerle münazaraya girişmişti. Mardin’de ise ilk defa kurumsal kimliğe sahip medrese hocalarıyla tartışmaya girmiş ve muvaffak olmuştur. Şehidiye Medresesi ve Camisi, onun Mardin âlimlerine karşı rüştünü ispat ettiği mekânlardan biridir. Burada şiddetli fikir çatışmaları yaşandığı belirtilir. Rivayetlerde belirtildiğine göre Said Nursi, ilmi tartışmaya girdiği kibirli hocalara meydan okumak ve dikkatlerini çekmek amacıyla, Ulu Cami minaresinin şerefesine çıkar ve her iki kolunu yana açarak pervane gibi minare şerefesinde yürümeye başlar. Molla Said’i korkuyla izleyen halk hayretini gizleyemez. 
Şehidiye Camisi’nde Said Nursi ile şiddetli tartışmalara girişenlerden birisinin de Mardin’in büyük âlimlerinden Şeyh Yusuf Efendi (1873-1956) olduğu belirtilir. Said Nursi’yi “Delâil-i zâhire (maddi deliller) hakkında milleti şüpheye düşürmekle” suçlayan Şeyh Yusuf’un, bazı girişimlerde bulunarak Said Nursi’nin Mardin’den sürgün edilmesini sağladığı da bazı hatıralarda iddia edilmektedir. Said Nursi, gerekçesi her ne olursa olsun, bu sürgünle ilk defa devlet sistemi ile tanışıp yüzleşmiş ve kendi tabiriyle “bir mutasarrıfın pençe-i kahrıyla” Bitlis’e sürgün edilmiş oluyordu. Şeyh Yusuf Efendi’nin bu sürgünde rolü nedir bilinmez ama söz konusu sürgünün, o dönemde Diyarbakır vilayetine bağlı bulunan Mardin Sancağı mutasarrıfı Selanikli Mehmet Enis Paşa’nın tasarrufuyla gerçekleştiği bilinmektedir. 
Cemaleddin Efgani ve Şeyh Sünusi’nin talebeleri ile Mardin’de tanışarak bu görüşmenin, hayatının ilerideki dönemlerinde İslam birliği düşüncesini şekillendirmesine yaraması ve siyasette “muktesit mesleği” onlardan öğrenmesi de kayda değer hadiselerdendir. Said Nursi, Efgani’yi “İttihad-ı İslam meselesinde selefim” diye tanımlamış ve siyasette muktesit mesleği ondan öğrendiğini belirtmiştir. Siyasette muktesit meslek kavramı ile aşırılıklardan kaçınmayı kastetmiştir.
Meşrutiyet ve Hürriyet düşüncesi ile ilk tanışması ve daha önemlisi siyaset ile ilgilenmesinin ilk defa Mardin’de gerçekleşmesi de önemlidir. Namık Kemal’in “Rüya” adlı makalesini Mardin’deyken okuyan Said Nursi’nin hürriyet fikri alevlenmiş, Namık Kemal’in hürriyet ve fikir mücadelesini takdir ederek daha sonra kaleme alacağı Münâzarât adlı eserinde bu yöndeki düşüncelerini ortaya koyar. Namık Kemal’in hürriyetçi fikirlerinden etkilendiğini şu ifadelerle belirtecektir: “İnkılâptan on altı sene evvel, Mardin cihetlerinde, beni hakka irşâd eden bir zâta rast geldim. Siyasetteki muktesit mesleği bana gösterdi. Hem, tâ o vakitte, meşhur Kemâl’in Rüyâ’sıyla uyandım.”
Said Nursi Mardin’e geldiği zaman, Şeyh Eyyub-i Ensari Efendi’nin evinde kalmıştır. Ensari ailesinin atası, Yemen hükümdarı olan Tubba soyundan gelen ve İslâm Peygamberinin ünlü bayraktarı olan Ebu Eyyub el-Ensari’dir.
***
Yukarıda satırbaşlarıyla izaha çalışılan Said Nursi’nin hayatındaki Mardin evresi, görüldüğü gibi oldukça hareketli geçmiştir. Daha sonra kaleme alacağı Risale-i Nur külliyatı ile yüz binleri peşinden sürükleyen bir İslam âliminin henüz genç bir molla iken hayat serüveninin çok önemli dönüm noktalarından bir kısmını Mardin’de tecrübe etmiş olması şehrin yerel tarihi açısından kayda değer anektodlardır. Son olarak, Said Nursi’nin Mardin’de bir gece vakti başından geçen bir hatırayı da buraya not etmek yararlı olacaktır:
Bir gece silahlı olarak bir yere giderken polis devriyesine rastlar. Üzerinde silah bulunduğu için kendi kendine, “Kaçarsam beni yakalarlar, en iyisi hemen aralarından geçeyim.” diye düşünürken devriye ile göğüs göğüse gelir. Bulundukları yer çimenlik olduğu için çarpışma sırasında polislerin ayağı kayar ve aşağı doğru yuvarlanırlar. Bu fırsattan istifade eden Molla Said, ara sokaklardan birine dalarak izini kaybettirir. Ertesi gün polislerle karşılaşınca, elleri ve yüzlerinin yara bere içinde olduğunu görür. “Nedir bu haliniz?” diye sorduğunda polisler başlarından geçen olayı anlatarak, “Olsa olsa o adam bir cindi.” derler. Molla Said ise gülerek, “Her halde cin olmalıdır. Zira öyle cinler de vardır.” der.


Yorumlar

Image
Xursi
15.10.2020 / 22:23

Neden yayınlamıyorsunuz istediğiniz ayarda olmayan yorumları. Bu yazarı parlatmanızın amacı nedir? Açıklama yapmanız gerekir

Image
Xursi
13.10.2020 / 19:05

Kendi yazıp kendi yorum yapıyor diyorlar :))

Image
Mardin Sevdalısı
11.10.2020 / 21:50

Nabia Abboot ve bu tarz yazılarınız farklı bir bakış açısı sunuyor. Zevkle okunuyor.<br> Teşekkürler

Yorum Yaz