tatlidede
tatlidede

Sanatın İcadı - Larry Shiner Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sanatın İcadı kimin eseri? Sanatın İcadı kitabının yazarı kimdir? Sanatın İcadı konusu ve anafikri nedir? Sanatın İcadı kitabı ne anlatıyor? Sanatın İcadı PDF indirme linki var mı? Sanatın İcadı kitabının yazarı Larry Shiner kimdir? İşte Sanatın İcadı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 07.12.2022 06:00
Sanatın İcadı - Larry Shiner Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Larry Shiner

Çevirmen: İsmail Türkmen

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9755393668

Sayfa Sayısı: 448

Sanatın İcadı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sanatın İcadı, modernliğin yerleşik kurumlarından biri olan sanatın soykütüğünü çıkaran, sanat ve etrafında kurulu tüm kavramlar sistemini yapısöküme uğratan bir kitap. Son yıllarda teori ve felsefede yaşanan dönüşümler, yaşadığımız toplumun hiçbir kurumunun kendinden menkul yapılar olmadığını bize gösteriyor. İçinde yaşadığımız kültürün tüm unsurlarının bir tarihsel matris içinde gerçekleştiğini öğrenmek kimsede şaşkınlık uyandırmıyor. Eski tarih yazımı yöntemlerinin bir kenara bırakılması ve tarihin yeniden yazılması gereğinden daha sık söz ediliyor. Sanat tarihini sanat yapıtlarının tarihi olarak ele alan, Batı dışı kültürleri Batılı kategorilerle ele alan yaklaşım da bu sorgulamadan daha fazla kaçamayacak hale geldi!...

Larry Shiner, öncelikle, Batı'nın diğer toplumlara ve hatta kendi geçmişine bakışının, son iki yüzyıl içinde kurumsallaşmış olan sanat ve zanaat ayrımına göre biçimlendiğini gösteriyor. İlk bakışta alanın çatışmalarını içermediği düşünülen sanat kavramlarının çoğunun, baştan aşağı ırkçılık, cinsiyetçilik, Avrupamerkezcilik, sömürgecilik ve sınıfsal ayrımcılıktan beslendiğini açıklıyor. Daha sonra, el emeği üzerinden kurulan "usta ve ustalık" kavramının gittikçe gözden düşürülerek; yerine eserinin bağımsızlık halesini korumak adına hayattan kopmuş "sanatçı ve sanat" kavramının yüceltilmesinin ve estetik değerin her şeyin önüne geçmesinin hikayesini anlatıyor. Geçmişin sanat ve zanaat, sanat ve hayat ayrımlarını içermeyen sisteminden modern güzel sanatlar sistemine geçiş sürecinde yaşana bölünmeleri aşma yönündeki kuramsal ve sanatsal deneyimleri örnekleyerek günümüz sanatındaki alternatif arayışlara bağlıyor hikayesini.

Sanatın İcadı'nı kaleme alırken çağdaş Fransız düşüncesinden, özellikle Michel Foucault ve Paul Ricoeur'dan etkilenen Shiner, her tür okurun zevkle okuyacağı, alışılmadık bir sanat kitabı yazmış. Yalnızca sanatseverlere değil, modern toplumun kurulma süreçlerini ve çağdaş düşüncenin hayatı yorumlama gücünün katettiği mesafeyi merak edenlere göre bir kitap.

Sanatın İcadı Alıntıları - Sözleri

  • Sanat için Sanat kavramı henüz bilinmiyordu; ne  gerçek bir Sanat Piyasası vardı ne de Koleksiyoncular; her türlü sanat eserinin bir işlevi vardı ve sanatçılar da tıpkı ayakkabıcılar gibi herhangi bir malı tedarik eden kimselerdi.
  • Eğer bir usta, diyordu Aguinas, daha güzel olsun diye testereyi camdan yapacak olursa sonuçta ortaya çıkacak olan ürün sadece bir testere olarak işe yaramaz ve başarısız bir sanat eseri olmakla kalmaz aynı zamanda güzel de olmaz
  • Herhangi bir şeyin parçaları arasındaki uyumluluk ya da orantılılık o şeyin güzel olması için yeterli değildi; o şeyin güzel olabilmesi için amacıyla doğru orantılı olması gerekiyordu.
  • Shakespeare'in gerçek başarısı her türlü  rolü oynayabilecek aktörlerin bulunmadığı ve her an her tür tepkinin gelebileceği tehlikeli bir siyasal atmosferde, toplumsal olarak karmaşık tiyatro seyircilerini memnun etmek zorunda olduğu bir ortamda, bir dizi muhteşem dramayı ustalıkla piyasaya sürmesiydi.
  • Kant Güzel ve Yüce Duygusuna İlişkin Gözlemler'ine eşyaya para ya da seks gözlüğünden bakan bayağı iştahlılarla “daha güzel duygular”la ilgilenen “soylu duyarlılığı olan” insanlar arasındaki karşıtlığa değinerek başlıyor (Kant 1960, 46).
  • Meslek sahibinin parasal ödülü, yaptığı işin ücreti olarak değil topluma yaptığı genel katkının karşılığı olarak değerlendiırilmelidir.
  • Müzik, özel konser salonlarının yerine çoğu zaman dinsel tapınmaların, siyasal törenlerin ya da toplumsal eğlencelerin eşliğinde çalınırdı. Çoğu zanaatçı/sanatçı sipariş üzerine çalışırdı; siparişi veren müşteriler genellikle istedikleri ürünün içeriğini, biçimini ve ürünü hangi mekan ve amaç için düşündüklerini de belirtirlerdi. Hatta Leonardo da Vinci'nin Kayalıktaki Meryem için imzalanan sözleşmede ürünün içeriği, Meryem'in cüppesinin rengi ve teslim tarihi açıkça belirtiliyor, onarım garantisi de veriliyordu... Bundan başka ister fresk çiziminde (Raphael), ister çok yazarlı tiyatro ürünlerinde (Shakespeare), isterse de besteciler arasındaki serbestçe melodi ve armoni alışverişlerinde (Bach) olsun sanat üretimi genellikle işbirliği içinde gerçekleşiyor, tek bir sanat eseri birçok akıl ve elin bir araya gelmesiyle üretiliyordu.
  • Enstrümantal müziğin XIX. yüzyılın başlarındaki yeri göz önüne alındığında, birçok insan için manevi peygamber olarak örnek sanatçının Beethoven olması hiç de şaşırtıcı değildi.
  • Şayet bugün kadınların dikiş nakış işleri "ev sanatı" zindanından kurtulup sanat müzelerimizin ana salonuna gelebilmişse bu, kısmen, Güzel Sanatlar sisteminin asırlık toplumsal cinsiyet önyargısının, kadın hareketlerinin baskısıyla nihayet kırılması sayesinde gerçekleşebilmiştir. Modern sanat sistemi yerleşik norm olarak kaldığı sürece kadınları sanat kurumlarına dahil etme yolundaki ısrarla feminist girişim kesinlikle gündemde kalacaktır. Ancak kadınlar sanata "dahil olmak"la yetinmemeli ve bizatihi güzel sanat varsayımlarının en başından itibaren cinsiyetçi olduklarını ve dolayısıyla da temelden yeniden şekillendirmeleri gerektiğini görmelidirler.
  • Sanattan alınan zevk de ikiye bölünüyordu: Güzel sanatlara özgü incelmiş zevk ile faydalı ya da eğlendirici ürünlerden aldığımız sıradan zevkler. İncelmiş ya da derin düşünceye dayanıklı zevk, yeni bir adla, "estetik" adıyla anılır hâle geldi. Eski ve daha kapsamlı olan inşa olarak sanat görüşü, işlevsel bağlamda zevk alma ile uyumluydu; sanatın yaratım olarak alındığı yeni sanat düşüncesi ise derin düşünceye dayalı bir tutumu ve bağlamadan yalıtılmayı öngörülüyordu.

Sanatın İcadı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Batı Sarmalı Üzerinden Ayrı Bir Sanat ve Tarih Görüşü Var Etme Çabası: Kitabın başta değindiği hususlardan biri evvela Batı tabanlı sanat dışında başka sanat akımlarının var olmasının mümkün kılınması gerçeği. Hem felsefe, hem sanat, hem tarih, hem de diğer bilim ve diyalektik bağlarda her argümanın Batı'yı tamamiyle bir ölçü alarak tümden bir değerlendirme yapılamayacağı üzerine bir eleştiri. Eskinin kadim değerlerinin unutulmaması, örnekleme yapmam gerekirse "Anadolu'daki usta-çırak" ilişkisinin evrensel boyutta sürekliliği desteklediğini ve yaratıcılığı artırdığına izaha yakın açıklamak getiriyor. Başka bir açıdan ise eser; tarih yazılma yöntemlerinin günümüz koşulları ile yeniden ele alınarak artık başka bir perspektiften değerlendirilmesi ve yeni bir tarih yazma tekniğinin günümüz koşullarında oluşturulmasını savunuyor. Sanat, zanaat, usta-çırak, özgünlük, sanatçının toplum duyarlılığı, eserin özü ile birlikte verdiği mesajı, aynı zamanda sanatın doğuşu ile sürecini gayet güzel açıklıyor. Sanat tarihine ve eleştirel eserleri okumaya müptela iseniz bilhassa okumanızı tavsiye ederim. Okuyup okumamak tamamen kendi keyfiyetinize kalmış bir durum. İyi okumalar. (Prometheus)

Kitapta genellikle anladığımız şekliyle (güzel) sanatın ne ezeli ne de çok eski olduğunu ve şunun şurasında XVIII. yüzyılda ortaya çıkmış tarihsel bir inşa olduğu gösterilmeye çalışılmış. Ve o günden bu güne devam eden paralel bir direniş geleneğinin izini sürdürülmüş. (Furkan)

Eh işte: Yusuf Kaplan'ın okuma listesinde olduğu için alıp okuduğum sanat tarihi kitabı. Okumayı düşünenler için genel bir değerlendirme yapacağım. Artılar 1- Çok uzun bir araştırma sonucu yazıldığı belli. Özellikle sanat tarihi ile uğraşanlar ilgilenenler için bir çok referans içeriyor. 2- Kitap sadece resim heykel değil edebiyat, müzik, mimari dallarına girerek genel olarak sanatı anlatıyor. 3- Kitapta sanatçıların hayatları ve çalışmaları ile ilgili çok güzel ayrıntılar mevcut. Eksiler 1- Kitap gereksiz uzun. Bir çok yerde tekrara düşüyor, sonlara doğru artık bitse de gitsek haline geliyor. Çok rahat 425 sayfa yerine 250 sayfaya düşüp aynı görüşler okuyucuya aktarılabilir. 2- Kitapta sadece Avrupa sanat tarihi var. Başka coğrafyalara değinilmiyor. 3- Dili çok akıcı değil. Akademik bir dille yazılmış veya çevrilmiş. Sonuç: Zorda olsa okuduğuma pişman değilim ancak bitince rahat bir nefeste almadım değilim. Sanat tarihine özel ilginiz yoksa, mesleğiniz sanat tarihçiliği değilse okumasanızda olur. (Ömer Faruk Türker)

Sanatın İcadı PDF indirme linki var mı?

Larry Shiner - Sanatın İcadı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sanatın İcadı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Larry Shiner Kimdir?

Larry Shiner, 1971’den bu ya­na fel­se­fe, kül­tür ta­ri­hi, sa­nat fel­se­fe­si ve fel­se­fe ta­ri­hiyle uğraşmaktadır. Son dö­nem Fran­sız fel­se­fe­siyle; özel­lik­le Pa­ul Ri­co­ur ve Mic­hel Fo­uca­ult’nun ça­lış­ma­la­rıy­la il­gi­len­mek­te­dir. Uni­ver­sity of Il­li­no­is, Spring­fi­eld’da pro­fe­sör olan Shi­ner, sa­nat fel­se­fe­si, Ay­dın­lan­ma ve Yu­nan fel­se­fe­si ders­le­ri ve­ri­yor. Fran­sız fel­se­fe­si, din fel­se­fe­si, ta­rih fel­se­fe­si, sa­nat fel­se­fe­si gi­bi ko­nu­lar­da ma­ka­le­ler ya­yım­la­mış­tır. The Se­cu­la­ri­za­ti­on of His­tory (1966), The Sec­ret Mir­ror: Li­te­rary Form and His­tory in Toc­qu­evil­le’s “Re­col­lec­ti­ons” (1988) ve The In­ven­ti­on of Art: A Cul­tu­ral His­tory (2001) ad­lı ki­tap­la­rın ya­za­rıdır.

Larry Shiner Kitapları - Eserleri

  • Sanatın İcadı

Larry Shiner Alıntıları - Sözleri

  • Şayet bugün kadınların dikiş nakış işleri "ev sanatı" zindanından kurtulup sanat müzelerimizin ana salonuna gelebilmişse bu, kısmen, Güzel Sanatlar sisteminin asırlık toplumsal cinsiyet önyargısının, kadın hareketlerinin baskısıyla nihayet kırılması sayesinde gerçekleşebilmiştir. Modern sanat sistemi yerleşik norm olarak kaldığı sürece kadınları sanat kurumlarına dahil etme yolundaki ısrarla feminist girişim kesinlikle gündemde kalacaktır. Ancak kadınlar sanata "dahil olmak"la yetinmemeli ve bizatihi güzel sanat varsayımlarının en başından itibaren cinsiyetçi olduklarını ve dolayısıyla da temelden yeniden şekillendirmeleri gerektiğini görmelidirler. (Sanatın İcadı)
  • Meslek sahibinin parasal ödülü, yaptığı işin ücreti olarak değil topluma yaptığı genel katkının karşılığı olarak değerlendiırilmelidir. (Sanatın İcadı)
  • Herhangi bir şeyin parçaları arasındaki uyumluluk ya da orantılılık o şeyin güzel olması için yeterli değildi; o şeyin güzel olabilmesi için amacıyla doğru orantılı olması gerekiyordu. (Sanatın İcadı)
  • Enstrümantal müziğin XIX. yüzyılın başlarındaki yeri göz önüne alındığında, birçok insan için manevi peygamber olarak örnek sanatçının Beethoven olması hiç de şaşırtıcı değildi. (Sanatın İcadı)
  • Shakespeare'in gerçek başarısı her türlü  rolü oynayabilecek aktörlerin bulunmadığı ve her an her tür tepkinin gelebileceği tehlikeli bir siyasal atmosferde, toplumsal olarak karmaşık tiyatro seyircilerini memnun etmek zorunda olduğu bir ortamda, bir dizi muhteşem dramayı ustalıkla piyasaya sürmesiydi. (Sanatın İcadı)
  • Sanattan alınan zevk de ikiye bölünüyordu: Güzel sanatlara özgü incelmiş zevk ile faydalı ya da eğlendirici ürünlerden aldığımız sıradan zevkler. İncelmiş ya da derin düşünceye dayanıklı zevk, yeni bir adla, "estetik" adıyla anılır hâle geldi. Eski ve daha kapsamlı olan inşa olarak sanat görüşü, işlevsel bağlamda zevk alma ile uyumluydu; sanatın yaratım olarak alındığı yeni sanat düşüncesi ise derin düşünceye dayalı bir tutumu ve bağlamadan yalıtılmayı öngörülüyordu. (Sanatın İcadı)
  • Eğer bir usta, diyordu Aguinas, daha güzel olsun diye testereyi camdan yapacak olursa sonuçta ortaya çıkacak olan ürün sadece bir testere olarak işe yaramaz ve başarısız bir sanat eseri olmakla kalmaz aynı zamanda güzel de olmaz (Sanatın İcadı)
  • Müzik, özel konser salonlarının yerine çoğu zaman dinsel tapınmaların, siyasal törenlerin ya da toplumsal eğlencelerin eşliğinde çalınırdı. Çoğu zanaatçı/sanatçı sipariş üzerine çalışırdı; siparişi veren müşteriler genellikle istedikleri ürünün içeriğini, biçimini ve ürünü hangi mekan ve amaç için düşündüklerini de belirtirlerdi. Hatta Leonardo da Vinci'nin Kayalıktaki Meryem için imzalanan sözleşmede ürünün içeriği, Meryem'in cüppesinin rengi ve teslim tarihi açıkça belirtiliyor, onarım garantisi de veriliyordu... Bundan başka ister fresk çiziminde (Raphael), ister çok yazarlı tiyatro ürünlerinde (Shakespeare), isterse de besteciler arasındaki serbestçe melodi ve armoni alışverişlerinde (Bach) olsun sanat üretimi genellikle işbirliği içinde gerçekleşiyor, tek bir sanat eseri birçok akıl ve elin bir araya gelmesiyle üretiliyordu. (Sanatın İcadı)
  • Sanat için Sanat kavramı henüz bilinmiyordu; ne  gerçek bir Sanat Piyasası vardı ne de Koleksiyoncular; her türlü sanat eserinin bir işlevi vardı ve sanatçılar da tıpkı ayakkabıcılar gibi herhangi bir malı tedarik eden kimselerdi. (Sanatın İcadı)
  • Kant Güzel ve Yüce Duygusuna İlişkin Gözlemler'ine eşyaya para ya da seks gözlüğünden bakan bayağı iştahlılarla “daha güzel duygular”la ilgilenen “soylu duyarlılığı olan” insanlar arasındaki karşıtlığa değinerek başlıyor (Kant 1960, 46). (Sanatın İcadı)

Yorum Yaz