tatlidede

Seçim, Aşk ve inat!...

Seçim, Aşk ve inat!...

Barışa duyulan özlemle şekillenen 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını çok önceden tahmin etmiş ve HDP’nin rahatlıkla yüzde on barajını aşacağını dillendirmiştim. 30 yıldan bu yana yaşanan çatışmalı ortamın sona ermesi, sorunun dağlardan ve sokaklardan arınıp meclise taşınması beklentisi, tahmin ettiğim gibi HDP’ye barajı aşırmış ancak çözümün bir tarafı konumunda olan AK Parti’nin 13 yıldan beri sürdürdüğü tek parti iktidarını sona erdirmişti. 7 Haziran sonrasında ortaya çıkan tablonun sonuçları ise ülkeyi hiç istenmeyen bir ortama sürüklerken partiler arasında süren koalisyon görüşmelerinden de hiçbir sonuç alınamayınca bilindiği üzere 1 Kasım’a yol görünmüştü.

TAHMİNLERİMİZ DOĞRU ÇIKTI

1 Kasım’ın neler doğurabileceğine dair merakların ayyuka çıktığı zamanlarda yaptığım gözlemlerin ışığında yaptığım tahminlerin bire bir tuttuğunu söylersem yeridir.  Herkes, AK Parti’nin kıl payı farkla iktidar olabileceğini söylerken, ben kıl payından çok daha ilerisi olacağını söylemiştim. Buna şahit olanların sayısı da oldukça fazla hatta iddiaya girip te seçimden sonra doğru tahminimi tebrik edenler de oldu.

Geçen seçim öncesinde AK Partililerin düzenlediği basın toplantısında tahminde bulunmamı isteyen partinin yöneticilerine verdiğim rakam 7 Haziran'da bire bir tutmuştu. Bu seçimler öncesinde de tahmin isteyen partililerle paylaştığım tahminlerimi kameralar bile kayıt altına almıştı.

Bir tarafta İlk günkü aşkı hatırlatıp secmeninden oy isteyen AK Parti, diğer yandan halkların barış ve kardeşliği için inadına HDP  denilmesini isteyenlerin rekabetini izlemek çok ilgi çekiciydi.

Sonuç olarak; AK Parti düşündüğümün iki puan üstüne çıkarken, HDP ise düşündüğümün bir puan altında kalarak küçük bir sapmayla yanılttı beni! Ama bu yanılgı tahmin ettiğim sonucu değiştirmedi.

            Tahminimi doğru tutturduğumu bilenler, nedir bu işin sırrı diye sorabiliyor. Bizler müneccim değiliz tabi ki.  Ancak, sahada çalışan emekçiler olarak çok fazla kişiyle görüşür, birebir tansiyonu ölçeriz.  Yanıldığımız zamanlar da az değil ama çoğu zaman iyi gözlemin getirdiği doğru tahminleri tutturmak zor olmuyor.

AK PARTİ BİLEREK OY ORANINI GİZLEDİ

AK Parti’nin 1 Kasım başarısında HDP'nin 7 Haziran için uygulamış olduğu taktiğin hemem hemen aynısını uygulamasının büyük etkisi oldu. Hatırlayacaksınız, 7 Haziran öncesi Kürt sorunu ve demokratik hakların kazanımlarının silahlı tehditle olamayacağını, sorunun adresinin milletin vicdanı ve gerçek tahakküm adresi olarak görülen mecliste olması gerektiğini düşünenlerin HDP'ye gerçekten çok önemli bir destek vermesine tanık olduk.

            Sandık başına giden herkese “baraj sorunu var, sen verirsen baraj aşılır ve sorunların demokratik çözümü noktasında senin de bir katkın olmuş olur” algısı prim yaptı. Uzun yıllardan beri süren çatışmaların, ölümlerin ve kanın kokusunu burnunun dibinde yaşayarak büyüyen ve bunun etkisiyle gurbet ellere göçmüş olan insanlar, “Artık bu kan dursun, söz konusu sorunlar meclisin çatısı altında demokrasi ve diyalog yoluyla çözülsün, Hadi bu defa verelim de HDP baraja takılmasın” dürtüsü sandıkları şekillendirdi.  Ama maalesef ki seçim sonrası yaşanan gelişmeler, ülkeyi arzulanan çözümden daha da uzaklaştırdı. Halk, 7 Haziran'da HDP barajı aşsın da çözüm olsun istedi.

1 Kasım'da ise aynı halk, bu defa “AK Parti'ye verelim de memlekete istikrar gelsin, huzur olsun, barış olsun” dedi. Tabi bu sebep ve sonuç ilişkisini çok daha fazla detaylandırabiliriz ama özet olarak; 7 Haziranda barajların aşılmasıyla çözümün kolaylaşacağını düşünen halk, bir kasımda tek parti iktidarıyla siyasi istikrarı arzulamış oldu. 7 Haziranda bana oy verin barajı aşayım ve barışı getireyim diyen HDP vardı. Seçim sonrası süreç içerisinde yaşanan olumsuzluklarla beraber 1 Kasım seçimleri için “Bana oy verin istikrarı getireyim.” diyen bir Ak Partiyi izledik hep birlikte. 

Ve sonuç olarak vatandaş,  geçen seçimde HDP'ye verdiği seçim desteğini bu defa daha güçlü bir şekilde AK Parti’ye verdi.  Ve üstelik AK Parti ilk defa oyunu gizleme taktiğini uyguladı ve bunda da çok başarılı oldu. Davutoğlu başta olmak üzere bütün AK Parti kurmayları, AK Parti'nin tek başına rahatlıkla iktidar olacağını bence biliyorlardı. Tek başına iktidar için ‘sınırdayız’ açıklamalarını şahsen tebessümle izliyordum. AK Parti bu taktiği çok güzel bir şekilde uyguladı ve şimdilik çok da başarılı oldu ama şimdilik diyorum: zira oy oranıyla birlikte AK Parti'den beklenen sorumluluk da arttı. AK Parti bu saatten sonra çözüm odaklı politikaların en önemli muhatabıdır. Çözüm süreci ve siyasal sorunlar başta olmak üzere seçim öncesi vatandaşa vaat edilen tüm ekonomik hizmetlerini ayrışmaya yer vermeden bütün vatandaşlardan yana kullanmalıdır. Çözüm Sürecinde bir kesim veya kesimlerle yaptığı flörtlerden de çıkardığı derslerden hareketle sadece bir kesimlerle değil, toplumu oluşturan bütün denge ve oluşumları muhatap olarak herkese ulaşıp, görüşebilmelidir. Bunu köprüler ve aracılarla değil, direk vatandaşla yapmalıdır.

        İşte bu anlayıştan hareketle, buzdolabına kaldırılan çözüm sürecinin daha etkin bir şekilde sürdürülebilmesi umutlarımla mevcut tablonun barışı, huzuru ve istikrarı getirmesi dileğiyle saygılar sunuyorum.

Yorum Yaz